Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Mesut KOYUNCU
Mesut KOYUNCU
2275OKUNMA

Türkiye’de selüloz üretimi ve özel ormancılık

Bugün sanayinin birçok dalında değerli Üstat mühendislere, yöneticilere, girişimcilere rastlarsanız bilin ki çoğunlukla Devlet eliyle yetişmiş ve kamu kökenlidirler.

Çimentocular ÇİTOSAN, kağıtçılar SEKA, madenciler ETİBANK, tekstilciler SÜMERBANK, enerji ile uğraşanlar eski adıyla TEK. Kuşkusuz çok daha fazlaları var. Bunları özellikle yazdım, özel sektörde karşılaştığım, görüşlerine değer verdiğim, katkılarını gördüğüm Üstatların yetiştiği kamu kurumlarıydı buralar.

Bu kurumlar, merkezi ve yerel siyasi etkilerle kötü işletilmeleri ve gerekli yatırımların yapılmaması gibi nedenlerle zarar ediyor olmaları, aynı konularda özel sektörün varlığının yeterli seviyeye gelmiş olması ile birleşince özelleştirildiler.

Özelleştirme sonrası, özel sektörü de besleyen nitelikli eleman kaynağı kuruduğu gibi, genelde ana hammaddeleri de üreten bu kurumlar üretimin tamamından veya ana hammadde kısmından çekildiler.

Kağıt sanayisinde selüloz ve kraft üreticisi olarak sadece Çaycuma’daki OYKA fabrikası kaldı elimizde. Selüloz üreten diğer fabrikalar, Dalaman, İzmit, Giresun, Kastamonu ve Balıkesir fabrikaları ya tamamen kapandılar ya da selüloz üretimini durdurdular.

Şu an Türkiye’de kağıt üretimi, hazır selüloz ve hurda kağıda dayalı durumda. Sınırlı üretimimiz dışında selüloz kaynağı büyük oranda yurt dışından ithal edilerek karşılanabiliyor. Hurda kâğıtta da ülkemizde hem yeterli kaynak (toplanamıyor) yok, hem de kalite (içlerinde katkı maddesi çok) ile ilgili sıkıntılar var.

İkilem yaşıyorum. Kağıt sanayimizin selüloz üretememesine, bu tip tesislerin özelleştirme sonrası kapatılmış olmasına hem kızıyor hem de ülke ormanlarının kağıt üretiminde ziyan olmasına da gönlüm elvermiyor.

Kağıt sanayisi özelleştirmelerinden ikisini (Muğla-Dalaman ve Kastamonu-Taşköprü) fabrikalarını satın alan MOPAK Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Mehmet Ali MOLAY ile karşılaşınca, biraz da serzenişle selüloz üretimini neden terk ettiklerini soruyorum.

Dört kuşaktır kağıt sanayicisi olan Mehmet Ali Bey, Dalaman fabrikasını 2001 yılında 40 milyon dolara aldıklarını, ilave 60 milyon dolar da yatırım yaptıklarını, selüloz üretim kapasitesini 100.000.- tona çıkarttıklarını anlatıyor. Ancak 2001-2005 yılları arası Orman Genel Müdürlüğünün kağıt odununa sürekli yaptığı fiyat artışları ve ucuz döviz ucuz ithalat nedeniyle 2005 yılında selüloz üretimini durdurduklarını, hurda kağıt ve ithal selüloz ile yollarına devam ettiklerini söylüyor.

Ancak devletten ağaç almak yerine endüstriyel orman üretimi için de çok uğraşmış kendisi. Fethiye’de çiftçilere Okaliptüs üretimi yaptırmış. Mersin Okaliptüs Enstitüsü ile çalışmalar yapmışlar.

Bilimsel adlarıyla Okaliptüs Grandis’in (düz alanlarda üretilir) 7-8 yılda, Okaliptüs Globus’un (yükseklerde üretilir) 10-12 yılda, Pinus Radita’nın (çam) 15-20 yılda kesimlik hale geldiğini anlatıyor. Bu arada Okaliptüsün topraktaki sudan öte havadaki nemle beslendiğini de öğreniyorum. Yani sınırlı su kaynaklarını harcamak yerine havadaki nemi azaltıyor. Ayrıca en iyi beyaz kağıt da bu ağaçlardan üretiliyor.

Mehmet Ali Bey, endüstriyel ormancılıkta söz sahibi bir ülke olan Finlandiya ile çalışmalar yapmış. Finlandiya’nın İzmir fahri konsolosluğunu üstlenmiş bu dönemde. Hazırlanan fizibiliteyi ve konuya ilişkin dokümanları aktardı bana. O dönem Finliler ile birlikte 75 bin hektarda Okaliptüs üretimi yapmayı planladıklarını büyük bir heyecanla anlattı. 

Neden 75 bin hektar? Çünkü her yıl bir 10 bin hektar kesime hazır hale gelecek. Yedi sekiz yılda bir de döngü tamamlanacak. Doğal ormanlarımıza zarar vermeyen bir üretim modeli….

Fizibiliteden 10 bin hektarlık endüstriyel plantasyonunu ve ağaç tarımının fidan üretimi, plantasyon tesisi, bakım, kesim ve nakliye işlerinde ve selüloz-kağıt üretiminde istihdam edilecek işçi sayısı 11 bin olduğunu öğreniyoruz.

Yine 10 bin hektarlık alanda 24 kg ağaç tohumu ile 500 bin m3 odun ve 150 bin ton kağıt ve o günkü fiyatlarla 171 milyon dolar gelir elde edilebileceğinizi görüyoruz.

Peki neden vazgeçtiniz? Anayasa’nın 169 ve 170’inci maddeleri diyor. Bu maddeler bizi de Finlileri de köylüleri de korkuttu.

Kastamonu Taşköprü fabrikası ise kendir bitkisinden selüloz, bundan da sigara kağıdı üretmek üzere kurulmuş. Lakin Türkiye’de kendir üretimi yasaklanınca ithal selüloz ile üretimine devam etmiş. Özelleştirme sonrasında da bu şekilde üretimine devam ediyor.

Kastamonu’lu değerli dostum Avukat Fikret Özkan, Taşköprü sarımsağının meşhur olmasının bir nedeninin aynı toprağa bir yıl kendir bir yıl sarımsak ekilmesinin olduğunu aktarmıştı. Sevindirici gelişme Sayın Özkan ve Kastamonulu Sanayici ve İşadamları Derneği’nin de desteğiyle son dönemlerde Taşköprü’de ufak ufak kendir ekiminin yeniden başlaması. Özellikle tekstil alanında kullanılmak üzere kendir ekimi yaygınlaştırılıyor. Kastamonu’da bu kendiri kullanacak bir tekstil fabrikası da kuruluyor.

Umarım bir süre sonra sigara kağıdı üretiminde de kendir selülozu kullanılır hale gelir. Yine Mehmet Ali Bey’den öğreniyorum ki; odun selülozundan üretilen sigara kağıdı yandığında daha zararlı maddeler içeriyormuş.

Ülkemizde, başta temizlik ve oluklu mukavva kağıtları olmak üzere son birkaç yılda ciddi miktarda yatırımlar yapıldı. Kapasiteler yurt içi tüketimin iki katına çıkacak. Yukarıda da bahsettiğim gibi bu fabrikalar hammadde olarak selüloz ve hurda kağıt kullanıyorlar. Yurt içinden yeterli hurda kağıt karşılanamadığı, selülozun neredeyse tamamının ithal edildiği bir gerçekte, yurt dışından hurda kağıt ve selüloz ithal et, pahalı enerji ve sınırlı su kaynakları ile kağıda çevir, ürettiğinin önemli bir kısmını ihraç etmeye çalış. Yaklaşmakta olan tehlikenin farkında mısınız?

Bütün bunları yazarken hem Anadolu bozkırını düşünüyorum hem de birçok üründe yeterli hammaddesi olmayan ülkemi… Hem bozkırın yeşermesi hem de katma değerli ürün üretimi için yapılabilecek çok şey var…

Başta Selüloz ve Kağıt Sanayi Vakfı olmak üzere sektörün tüm taraflarına büyük görevler düşüyor.

Türkiye’de selüloz üretimi ve özel ormancılık

(Fotoğraf: fenerbahce.org)

Yazının konusu "Türkiye'de selüloz üretimi ve özel ormancılık" lakin neden Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus'un fotoğrafını kullandım?

Eğer olayı futbola bağlarsam muhtemelen daha çok ilgi görecektir.

Yorumlar

  • H
    Hanifi TEKİN
    Sayın Koyuncu, önce yazınızı okudum her zaman ki gibi. Yazınızın sonunda ki açıklamayı okuyunca gerçekten hoşuma gitti ve tebessüm etmekten kendimi alamadım. Müthiş bir öngörü. Yazdıklarınıza naçizane küçük bir hatırlatmada bulunmak isterim. Afyonkarahisar'ın Çay ilçesindeki Seka'ya ait fabrika da maalesef satıldı veya kapatıldı. Bu fabrikanın kaderini de yazarsanız okurum. İyi çalışmalar diler saygılar sunarım.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor