Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Mehmet AKARSLAN
Mehmet AKARSLAN
4436OKUNMA

Son değişiklikler sonrasında özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin vergi ve sosyal güvenlik durumları

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasına 8/4/2022 tarihli ve 7394 Sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle 6 numaralı bent eklenmiştir. Eklenen bu bent hükmüyle; özel sağlık hizmet sunucularında çalışan hekimlerden önemli bir kısmının elde ettikleri gelirleri “ücret” unsurundan çıkarılarak “serbest meslek kazancı” unsuru kapsamına dahil edilmesiyle vergi yükü, vergi yükümlülükleri, vergi gelirleri, sorumluluk ve sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri yönlerinden çok önemli değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu değişiklikler adil vergilendirme ölçülerini de etkiler nitelik taşımaktadır.

Eklenen bent hükmüne göre; serbest meslek mükellefiyeti bulunan ve ayrı bir muayenehanesi ve organizasyonu bulunmaksızın faaliyetlerini özel sözleşmelere istinaden; özel sağlık kuruluşları ile vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşlarında yürüten diş hekimleri dahil hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişilerin gelirlerinin ücret olarak mı serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirileceği hususunda yaşanan tereddütler özel sağlık sunucuları lehine hekimlere ilave vergi yükü ve yükümlülükler getirilerek giderilmiş, bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini yürüten hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi esası getirilmiştir.

Sağlık sektörüne ait bazı veriler

Konunun etki alanının ortaya konulması ve kapsamının anlaşılabilmesi için sağlıkla ilgili bazı rakamsal verilere aşağıda yer verilmiştir(1).

Hastane, Hekim, Diş Hekimi ve Yatak Sayılarının Sektörlere Göre Dağılımı (2020 yılı)

 Sağlık Bakanlığı Üniversite Özel Toplam
Hastane sayıları900685661534  
Hekim sayıları (Uzman hekim-pratisyen hekim -asistan hekim) 104.15836.41830.683171.259
Diş Hekimi sayıları 11.5884.76418.47834.830
Yatak sayıları156.96541.98752.230,251.182  
Nitelikli yatak sayısı101.38824.17234.205159.765  
Yoğun bakım yatak sayısı23.939 6.86616.89547.700  


Kurum Türlerine Göre Hekime Müracaat Sayısı, Tüm Sektörler (2020 yılı)

 Hekime Müracaat sayısı
Birinci Basamak Toplamı
(Aile hekimliği, Verem savaş dispanseri, ÇEKÜŞ, TSM, Özel poliklinikler, E2-E3 Entegre İlçe Devlet Hastaneleri)
 
  253.119.935
İkinci ve üçüncü basamak toplama
(Özel Tıp Merkezleri, Hastaneler, Sağlık Bakanlığı, Üniversiteler, Özel)
 
  347.141.19
Genel Toplam  600.261.131


Ünvanlara Göre 100.000 Kişiye Düşen Hekim Sayısı, Tüm Sektörler (2020 yılı)

 Uzman HekimPratisyen HekimDiş Hekimi
Türkiye 1056042

Bu veriler özel sağlık sunucularının sektördeki paylarının önemli oranlara ulaştığını göstermektedir. Özel sağlık sunucusu kurumların ve bunların istihdam ettikleri hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının statülerinin belirlenmesi ve durumlarına uygun adil bir şekilde vergilendirilmesi önem arz etmektedir.

Kanuni değişiklikten önceki verilendirme şekli

Ücret ve serbest meslek kazancı yönünden değerlendirme

Gelir Vergisi Kanunu’nun 2, 40, 61, 63, 65, 66, 82, 85, 86, 89, 94, 98, 103 ve 104 üncü maddelerinde ücret geliri ve serbest meslek kazancının vergilendirilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.

 Gelir Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde gerek ücret gerek serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurlarıdır. Serbest meslek kazançlarında emek; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirilmektedir. Bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışılması halinde ise elde edilen gelir ücrettir.

Ücret ile serbest meslek kazancının ayrımında esas alınacak en önemli ölçüt; iş yerine bağlılık ve işverene tabiliktir.

İş yerine bağlılıktan maksat; kendisine ait olmayan bir organizasyonun işyerinde çalışılmasıdır.

İşverene tabilikten maksat; işverenin hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının bulunup bulunmamasıdır. Bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden bahsedilemez.

Ücret - serbest meslek kazancı ayrımının önemi, vergilendirme ile ilgili ödevlerin yerine getirilmesinde ortaya çıkmaktadır. Zira, serbest meslek faaliyetinin bir hizmet akdi kapsamında bir işverene tabi ve bir işyerine bağlı olarak sürdürülmesi halinde elde edilen gelir ücret olarak vergilendirileceğinden, bu durumdaki bir mükellefin defter tutma, makbuz düzenleme, katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü ise Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesine ve toplama yapılmayan hallere ilişkin hükümlerinin gerektirdiği koşullarda doğmaktadır.

Serbest meslek faaliyetinin arızi olarak yapılması halinde, mükellefin katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülüğü bulunmadığı gibi defter tutma ve makbuz düzenleme zorunluluğu da söz konusu değildir. Öte yandan, serbest meslek faaliyetinin sürekli olması halinde ise vergisel yükümlülüklerin yerine getirileceği tabiidir.

Hekimlerin gelirinin birden fazla gelir unsurundan oluşması mümkündür. Dolayısıyla serbest meslek kazancı elde eden bir hekim aynı zamanda ücret geliri de elde edebilir. Serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet tesis edilen bir hekimin, aynı zamanda ücretli olarak bir veya birden fazla işveren nezdinde faaliyette bulunması Gelir Vergisi Kanunu açısından vergilendirmeye engel teşkil etmez(2).

Hekimlerin ikametgâhlarının işyeri adresi olarak gösterilmesi durumunda 16/2/2009 tarihli ve 40 sayılı Vergi Usul Kanunu Sirkülerinde yapılan açıklamalar dikkate alınmaktadır.

Hangi gelir unsurunu oluşturduğunun tespitinde dikkate alınan ölçütler

Kanuni değişiklikten önce hekimlerce elde edilen gelirin nev’inin belirlenmesinde; hizmet sözleşmesi, konu ile ilgili inceleme, görüş ve öneri raporlarında yer alan tespitler, hekimlerin işe başlama bildirimi, bildirim üzerine düzenlenen yoklama fişi, varsa kira sözleşmesi gibi belgelerde yer alan bilgilerin söz konusu mevzuat düzenlemeleriyle birlikte dikkate alınmaktadır.

Vergi Usul Kanununun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3 üncü maddesinde vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, hekimlerce elde edilecek gelirin nev’inin belirlenmesinde hekimler ile özel sağlık hizmet sunucuları arasında düzenlenen hizmet sözleşmelerinin gerçek mahiyetine bakıldığı görülmektedir.

Yukarıda yer verilen Kanuni düzenlemeler ve değerlendirmeler dikkate alınarak kanuni düzenlemeden önce hekimlerin elde ettiği gelirlerin hangi gelir unsurunu oluşturduğunun tespitine ilişkin bazı ölçütler belirlenmiştir.(3)

  • Hekimlerin faaliyetlerini hastaneye bizzat giderek gerçekleştirmeleri,
  • Hekimlere hastanede çalışmaları için bir bölüm tahsis edilmesi,
  • Tahsis edilen bölüm için hekimlerce ücret veya kira ödenmeden faaliyette bulunulması,
  • Hastane yönetiminin onayı olmadan hekimlerce hasta kabul edilememesi,
  • Hekimlerin hastane yönetiminin izni olmadan başka bir kuruluşta çalışamamaları,
  • Hekimlerin hastane yönetiminin belirleyeceği yerlerde ve belirleyeceği çalışma saatleri içerisinde görevlerini sürdürmek zorunda olmaları,
  • Hekimlerin izin süreleri ve izinlerini kullanacakları tarihlerin hastane yönetimince belirlenmesi,
  • Hastane yönetiminin onayı olmadan hekimlerin mesleki seminer, kurs, kongre vb. etkinliklere katılamaması,
  • Muayene, tanı ve tedavi için hekimlerin kendi adlarına ücret talep edememeleri,
  • Hekimlerce verilen hizmet karşılığı olarak devamlılık arz edecek şekilde ödeme yapılması

gibi hususların ilgili belgelerde mevcut olması veya filen belirtilen şekilde faaliyette bulunulması halinde hekimler için işverene bağlılık ve iş yerine tabi olma unsurlarının var olduğu kabul edilerek elde edilen gelirin ücret olarak değerlendirilmiş ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri hükümlerine göre vergilendirilmiştir.

Yapılacak tespit ve incelemelerde yukarıda belirtilen ücrete ilişkin şartların mevcut olmaması ve mesleki faaliyetin bir işverene tabi olmaksızın kendi nam ve hesabına sürdürülmesi halinde ise elde edilen gelir serbest meslek kazancı olarak kabul edilmiş ve Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazancının vergilendirilmesine ilişkin hükümleri kapsamında değerlendirilmiştir.

Hekimlik mesleğinin vergilendirilmesinde, bu hususlar son derece önemlidir. Zira faaliyetin girdiği gelir unsuruna göre; vergilendirme dönemi, elde etme şekli, kazancın tespit usulü, vergisel ödevler, beyan biçimi, tevkifat oranı, sorumluluk, belge saklama, ibraz yükümlülüğü, mahsup ve indirimler ve ödeme şekli değiştiği gibi işlem maliyetleri ile vergi yükü de azalıp ya da artabilmektedir. 

Kanuni değişiklikten sonraki vergilendirme şekli

Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasına 8/4/2022 tarihli ve 7394 Sayılı Kanunun 2 nci maddesiyle aşağıdaki bent eklenmiştir.

“6. 5510 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi uyarınca anılan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında; sigortalı sayılan hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler;”

Madde Gerekçesi

Madde 2- Maddeyle, Gelir Vergisi Kanununda değişiklik yapılmakta olup serbest meslek mükellefiyeti bulunan ve ayrı bir muayenehanesi ve organizasyonu bulunmaksızın faaliyetlerini özel sözleşmelere istinaden; özel sağlık kuruluşları ile vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşlarında yürüten diş hekimleri dahil hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişilerin gelirlerinin ücret olarak mı serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirileceği hususunda yaşanan tereddütlerin giderilmesini teminen, bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini yürüten hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi sağlanmaktadır. Bu kapsamda, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı olarak aynı Kanunun Ek 10 uncu maddesi kapsamında çalışan hekimler serbest meslek erbabı olarak kabul edilecektir. Ücretli olarak çalışan hekimlerin gelirleri ise önceden olduğu gibi ücret hükümlerine göre vergilendirilmeye devam edilecektir.

Kanun Teklifinin Görüşmelerinde Milletvekilleri Tarafından Dile Getirilen Hususlar

  • Vergi Denetim Kurulunca özel sağlık kuruluşlarında çalışan uzman hekimlerin gelirlerinin ücret olarak değerlendirildiği, bu durumun geçici süreli olarak özel hastanelerde görev alan serbest meslek faaliyeti yürüten uzman hekimler için sorun teşkil ettiği, Hazine ve Maliye Bakanlığınca ilgili hekimlerin gelirlerinin ücret olarak kabul edilmesinden dolayı benzer bir yöntemin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından da uygulamaya konulduğu, bu kapsamda gerek özel hastanelerin gerekse uzman hekimlerin ek vergi ve prim yükü ile çeşitli cezalara maruz kaldığı, bu bağlamda yapılan düzenleme ile ilgili belirsizliğin giderilmesi suretiyle olası mağduriyetlerin engellenmesi yaklaşımının olumlu karşılandığı,
  • Özel sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin gelirlerinin vergilendirilmesindeki belirsizlikten dolayı Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında bazı uyuşmazlıklar yaşandığı, bu durumun uzman hekimler bakımından çeşitli mağduriyetlere yol açtığı, bu mağduriyetin giderilmesi amacıyla ilgili hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilerek uygulamada birlik sağlanmasının amaçlandığı,

Teklif edilen madde Plan ve Bütçe Komisyonunda aynen kabul edilmiştir.

Muhalefet Şerhleri

Komisyon Raporunda yer alan muhalefet şerhlerinde; düzenlemenin hekimlerin hak ve menfaatlerini değil, hastane sahiplerinin menfaatini koruyan düzenleme olduğu, sistemi tıkayan uygulamalar ortaya çıkaracağı, hekimlere mükellefiyet kaydı defter tutma belge düzenleme beyanname verme yükümlülükleri getirildiği, kabul etmeyen hekimlerle iş ilişkisi kurulmayacağı bunun da iş barışını zedeleyeceği, bu uygulamanın özel hastanelerin ödeyeceği vergilerde ciddi azalmaya neden olacağı dile getirilmiştir.

5510 sayılı kanunun Ek 10 uncu maddesi

EK MADDE 10 – (Ek: 4/4/2015-6645/49 md.) Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmeti sunucuları tarafından Kuruma bildirilen hekimlerden Kurumca belirlenen yüzdelik oran içerisinde kalan ve sözleşme kapsamı branşlarda fiilen hizmet sunan sağlık hizmet sunucusu bünyesindeki hekimlerle sınırlı olmak üzere,

  1. İl Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni almak suretiyle ve 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna aykırı olmayacak şekilde sözleşme ile çalıştırmış oldukları hekimlerden aynı zamanda fatura karşılığı hizmet alımı yaparak,
  2. Bir iş sözleşmesine tabi olmamakla birlikte, İl Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni almak suretiyle ve 1219 sayılı Kanuna aykırı olmayacak şekilde hekimlerden fatura karşılığı hizmet alımı yaparak,

genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilere vermiş oldukları sağlık hizmetlerini Kurumca belirlenmiş usul ve esaslara uygun olarak fatura etmeleri hâlinde, verilmiş olan sağlık hizmetlerinin bedeli Kurum tarafından karşılanır.

Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.

5510 sayılı kanunun Ek 10 uncu madde gerekçesi

“5510 sayılı Kanuna ek madde eklenmesini öngören yeni madde ile hekimlerin sözleşme ile çalıştırmış oldukları hekimlerden aynı zamanda fatura karşılığı hizmet alımı yaparak veya aralarında herhangi bir iş sözleşmesi bulunmayan hekimlerden fatura karşılığı hizmet alımı yaparak vermiş oldukları sağlık hizmetlerini, ilgili usul ve esaslara uygun olarak fatura etmeleri hâlinde, bunların bedelinin SGK tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir. Ayrıca serbest meslek makbuzu veya fatura karşılığında özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sigortalılık statüsü ile ilgili olarak yaşanan tereddütlerin ortadan kaldırılması amaçlanmış ve söz konusu hekimlerin sözleşmelerinde aksi bir hüküm bulunmadıkça 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmaları kabul edilmiştir. Yeni madde komisyon metninde çerçeve 50’nci madde olarak yer almıştır.”

Yukarıda madde metnine ve gerekçesine yer verilen 5510 sayılı Kanunun ek 10 uncu maddesi ile özel sağlık hizmeti sunucularında görev yapan hekimlerin sigortalılığının belirlenmesine açıklık getirilerek özel sağlık hizmet sunucularına hizmet sunan hekimlerin hizmet satın alma durumlarına göre 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (b) bentlerinden hangisi kapsamında sigortalı sayılacakları hususu açıklanmıştır.

Kimler yeni düzenleme ile serbest meslek erbabı sayıldı?

Gelir Vergisi Kanununun 66 ncı maddesinin ikinci fıkrasına eklenen (6) numaralı bent kapsamda; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı olarak aynı Kanunun Ek 10 uncu maddesi kapsamında çalışan hekimler serbest meslek erbabı olarak kabul edilecektir. Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır.

5510 sayılı Kanunun Ek 10 uncu maddesi kapsamında çalışan hekimler ve sağlık sunucularına ilişkin şartlar:

  • Yapılan yasal düzenleme tüm Özel Sağlık Kurumlarını değil sadece SGK ile anlaşmalı Özel Sağlık Hizmet Sunucularını kapsamaktadır.
  • Hekimin Sağlık Müdürlüğünden çalışma izninin bulunması ve mesleki faaliyetinin 1219 sayılı Kanuna uygunluk göstermesi gerekir. (Örneğin kendine ait fiilen aktif konumda muayenehanesi olan hekimler, SGK ile anlaşmalı Özel Sağlık Kurumlarında hasta kabul edemiyorlar, sadece hastaları teşhis ve tedavi bedelleri için SGK’na fatura edebiliyorlar.)
  • Sağlık hizmetlerinin, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilere verilmiş olması gerekir.
  • Bu düzenleme Özel Sağlık Kurumunda çalışan tüm hekimleri kapsamıyor, sadece Özel Sağlık Hizmet Sunucuları tarafından SGK ile sözleşme yapılan branşlarda çalışan ve SGK’na bildirilen hekimleri kapsama alıyor. (Aynı branşta bulunan hekimlerin Özel Sağlık Kurumu ile SGK arasında imzalanan Hizmet Sözleşmesinde belirlenen oranda anlaşma yapılması zorunluluk olduğundan belirlenen “yüzdelik oranda” demekle(4) sadece SGK’na o branşta bildirilen hekimlerin bu yasal değişiklikten faydalanacağını anlamak gerekiyor),
  • Bu kapsamdaki hekimlerin Özel Sağlık Kurumunda fiilen çalışması gerekiyor.

Yapılan düzenleme; bu şartlara göre çalışan SGK ile anlaşmalı Özel Sağlık Kurumlarında, SGK ile anlaşmalı branşlarda, 1219 sayılı Kanuna uygun olarak fiilen hasta kabul eden hekimleri kapsıyor denilebilir.

Ücretli sayılan hekimler

Sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunanlar(5) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı kabul edilmekte ve bu hekimlerin gelirleri önceden olduğu gibi Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre ücret olarak vergilendirilmeye devam edilecektir.

Belge Düzeni

Vergi Usul Kanununun 236 ncı maddesinde, serbest meslek erbabının, mesleki faaliyetine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim ederek bir nüshasını müşteriye vermek ve müşterinin de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, serbest meslek erbabı sayılan hekimlerin serbest meslek faaliyetleri nedeniyle, kendilerine yapılacak ödemeler karşılığında serbest meslek makbuzu düzenlemeleri ve belge saklama, defter tutma, beyanname verme gibi diğer vergisel yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekmektedir.

Katma Değer Vergisi Yönünden:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

  • 1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV'ye tabi olduğu, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği,
  • 4 üncü maddesinde, hizmetin teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği, hükme bağlanmıştır.

Buna göre, hekimlik faaliyetinin hizmet akdi ile bir işverene bağlı olarak yapılması nedeniyle ücretli kabul edilmeleri halinde elde edilen gelir ücret sayılacağından bu hizmet KDV’nin konusuna girmemektedir.

Ancak, bu hizmetin bir işverene bağlı olmaksızın, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa bağlı olarak şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması veya Kanun ile serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi halinde, yapılan bu hizmet serbest meslek faaliyeti olarak değerlendirileceğinden, 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesine göre KDV ye tabi tutulacaktır. KDV mükellefi olan hekimlerin bu mükellefiyetine ilişkin ilgili tüm mevzuatta yer alan yükümlülükleri yapmak zorundadır.

SGK mevzuatı ve iş hukuku yönünden

Yapılan Kanun düzenlemesiyle doktorların, özel sağlık kurumunda uzmanlıkları doğrultusunda serbest meslek erbabı olarak mesleklerini icra etmesi durumunda iş hukukundan doğan bazı haklarını da kaybetmiş olmaktadırlar. Bu durum, serbest meslek erbabı olarak çalışan doktorlar yönünden işin devamı ve gelir güvencesi konusunda dezavantaj oluşturmaktadır.

Ücretli çalışanın işverene karşı güçlü durması için; çalışma hakkı, iş güvencesi, iş koşulları, mali ve sosyal hakları yasalar ile korunur. Serbest meslek erbabı olan hekimler de bu koruma daha zayıf kalır.

Ücretli çalışan hekimlerin faydalanabileceği hakların bazıları; ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, yıllık izin hakkı, izin hakkının kullanılmayan durumlarda yıllık izin ücretleri, iş akdinin bitiş gününe kadar kazanılmış maaş, fazla mesai ücretleri, işsizlik ödeneği (iş-kur tarafından belirli şartları sağlanması halinde), işe iade davası, analık izni, süt izni gibi izin süreleri. Serbest meslek erbabı olan hekimler ise bu haklardan faydalanamamaktadır. Hekimlerin serbest meslek erbabı olması veya ücretli olmaları durumuna göre emeklilik kriterleri de farklılık göstermektedir.

Yapılan Kanun düzenlemesiyle özel sağlık kurumları, kurumlarında serbest meslek erbabı olarak çalışan hekimlerin tüm yasal sorumluluklarından kurtulmuştur. Özel sağlık kurumu istediği zaman hiçbir ek maliyete katlanmadan hekimin görevine son verebilir hale gelmiştir.

Değerlendirme

Kanuni düzenlemenin;

  • Hekimlerin hak ve menfaatlerini değil, hastane sahiplerinin menfaatini koruyan nitelikte olduğu,
  • Hekimlere gelir vergisi, stopaj, KDV yönlerinden mükellefiyet kaydı yaptırma, defter tutma, belge düzenleme, beyanname verme, saklama ve ibraz yükümlülükleri getirildiği, ancak, yıllık beyanname verme hakkına bağlı olarak GVK 89’da yer alan indirim ve mahsuplardan faydalanma hakkı elde ettikleri,
  • Kabul etmeyen hekimlerle iş ilişkisi kurulmayacağı bunun da iş barışını zedeleyeceği,
  • Bu uygulamanın özel hastanelerin vergi yükünü azaltırken serbest meslek erbabı olan hekimlerin vergi yükünü artıracağı,
  • Gelir vergisi Kanununda yer verilen gelir unsurlarının kendine has tanım ve özelliklerini zedeler nitelik taşındığı,
  • Ücretli çalışan hekimlerin Kanunla serbest meslek erbabı olarak sayılmaları SGK mevzuatı ve iş hukuku yönlerinden ciddi hak kayıplarına neden olduğu, değerlendirilmektedir.

(Bu yazıda yer alan görüşler tümüyle yazarına ait olup, hiçbir biçimde bir kurumun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez. Yazıda yer alan değerlendirme ve yanlışlıklardan yazarı sorumludur.)

1- Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü “Sağlık İstatistikleri Yıllığı / 2020 Haber Bülteni” (Sağlık Bakanlığı Merkez Teşkilatında çalışan personel dahil değildir)
2- Gelir Vergisi Kanununun serbest meslek kazançlarının vergilendirilmesine yönelik hükümlerine ilişkin olarak 221 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğindeki açıklamalara bakınız,
3- Gelir İdaresi Başkanlığının 10/11/2015 tarihli ve 84958988-130[5474-1323]-E.106134 sayılı görüş yazısı,
-Eskişehir VDB 18.11.2020 tarihli ve 11355271-120.04.01[65-2020/34]-E.50915 sayılı özelge,
-İstanbul VDB 13.6.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.34.16.01-GVK 65-739 sayılı özelge,
-İstanbul VDB 29/09/2014 tarihli ve 62030549-120[65-2013/779]-2303 sayılı özelge
-Bursa VDB  01/10/2015 tarihli ve 45404237-130[I-15-194]-202/798 sayılı özelge,
-Nevşehir Defterdarlığının 15/08/2012 tarihli ve B.07.4.DEF.0.50.10.00-GV-5-10 sayılı özelgesi,
4-“…Kurumca belirlenen yüzdelik oran içerisinde kalan ve sözleşme kapsamı branşlarda fiilen hizmet sunan…” 5510 sayılı Kanun Ek Madde 10 birinci fıkra,
5- 5510 sayılı Kanun Ek Madde 10 son  fıkra,

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor