Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
710OKUNMA

Rusya’nın Ukrayna saldırısının bölge ülkeleri ile küresel ekonomiye yansımaları

Rusya ile Ukrayna arasında jeopolitik konularda yaşanan ihtilaflı konular; önce iki ülke arasındaki ilişkilerin gerilmesine, ardından 2014’te Kırım’ın işgaliyle tırmanmasına, ve nihayet 24/Şubat/2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı ile savaşa dönüştü. Savaşın bahanesi olarak Rusya’nın dile getirdiği; Ukrayna’nın NATO’ya katılım kararından geri atılması, Kırım’ın statüsünün kabulü, daha önce referandum yapılan Dombas bölgesindeki iki eyaletin durumu gibi konularda taraflar arasında bir anlaşma olmazsa kalıcı barış ihtimali zor görünüyor.

Rusya’nın saldırısına karşı olduğunu açıklayan ABD ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna’yı işgale karşı doğrudan korumak yerine; Ukrayna’ya maddi yardım ve askeri ekipman desteğiyle birlikte ekonomik yaptırımlarla da Rusya’nın saldırısını dolaylı önlemeye çalışmaktadırlar. Yaptırımlar, ticari ve finansal içerikli olup Rusya’nın rezervlerinin önemli bölümü ile uluslararası finans sistemini kullanımının engellenmesi ve Rusya’nın dünya ile ticaretinin küçültülmesi başlıkları altında duyuruldu. Açıklanan yaptırımlar; Rusya hükümeti, devlet şirketleri ve özel şirketlerle sınırlı kalmayıp, dışarıdaki Rus oligarkların (ve yakınlarının) servetlerine el konulmasına kadar genişletildi. Bu ortamda, diğer ülkelerdeki sade Rus vatandaşları bile olumsuz etkilendi. Askeri alanda başlayan savaş, kısa sürede küresel boyutta ekonomik savaşa dönüştü. İki ülke arasındaki sorunların kısa vadede kalıcı çözümlenemeyeceği; savaş boyutunda çözüm olsa bile, küresel boyuttaki ekonomik ayrışmanın/yaptırımların uzun vadeli olacağı anlaşılmaktadır. Ekonomide küresel yeniden yapılanmanın ve dönüşümün nasıl şekilleneceği henüz belirsiz olmakla beraber, sonuçta Doğu-Batı kutuplaşmasına dönüşmesi kaçınılmazdır. Çünkü yaptırımların muhatabı Rusya’nın, Asya ülkelerinin çoğunluğu ile çeşitli siyasi, ekonomik birlik ya da ikili işbirliği anlaşmaları bulunmaktadır. Tabii ki Rusya’nın savaşta başarısız olması durumu ile ekonomik yaptırımların etkisi birleşince; zaten sığ olan Rus ekonomisini çökertmesi; (egemen bir ülkeyi işgal edeceğim derken) içerideki durumun daha da kötüleşmesi ile kendisinde bölünme/parçalanma riskini de barındırmaktadır.

Rus Şirketlerinin Yeni Adresleri Hangi Ülkeler Olur?

Uzun süreceği anlaşılan ekonomik yaptırımlardan etkilenen Rusya’daki şirketlerin, Rusya’nın içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik birlik ülkeleri ve ikili anlaşma yaptığı ülkelerle ticaretini ve bu ülkelerde üretim faaliyetlerini artırması beklenir. Tıpkı, ABD-Çin ticaret savaşlarında artırılan gümrük vergileri nedeniyle, bazı Çinli şirketler ile Çin’de üretim yapan yabancı şirketlerin Vietnam’ı tercih etmesi gibi. Gelişmelere bakıldığında; Rus hükümetinin ve şirketlerinin girişimlerinin de bu doğrultuda olduğu; gidilen/gidilecek ülkelerin de öncelikle BDT ülkeleri, Avrasya Ekonomik Birliği ülkeleri ile Şangay İşbirliği Örgütü ülkeleri olduğu görülmektedir. Aşağıda, Rusya’nın bu ülkelerle ekonomik ilişkilerinin genel çerçevesini özetlemeye çalışacağız.

BDT Ülkeleri

Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dan oluşan BDT (CIS) ülkeleri; belli ölçüde serbest ticareti de içeren kapalı ekonomi modeli içinde faaliyet göstermektedir. BDT içinde, çok sayıda malda gümrüksüz ticaret yapılabilmekle beraber tam bir serbest ticaret ortamı olmayıp Topluluk ülkelerinin kendi içinde ayrıca ikili ticari anlaşmaları da bulunmaktadır.

Avrasya Ekonomik Birliği Ülkeleri (EAEU)

Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan ve Kırgızistan’ın yer aldığı Birlik içinde tam bir serbest ticaret yapılmaktadır. Ayrıca Birliğin Singapur, Vietnam, İran ve Sırbistan ile STA anlaşmaları bulunmakta, başta Çin ve Hindistan olmak üzere STA görüşmeleri yapılmaktadır. Bazı ülkelerinin; ABD ve AB ile ikili tercihli ticaret anlaşmalarının olması Birlik içinde üretim yapan/yapacak Rus şirketlerine ilave fırsatlar sunmaktadır.

Şangay İşbirliği Örgütü (SCO)

Rusya’nın içinde bulunduğu SCO’nun kuruluş amacı ve faaliyetleri ekonomik işbirliğinin ötesinde; siyasi, ticari, eğitim, enerji, kültür, taşımacılık, turizm, çevre, araştırma, teknoloji alanlarını da kapsamakta; bu haliyle SCO ikinci bir Avrupa Birliği olma yolunda ilerlemeye çalışmaktadır. Rusya, Çin, Hindistan, Kazakistan, Özbekistan, Pakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın yer aldığı örgütün 4 gözlemci üyesi (İran, Afganistan, Moğolistan, Belarus) ile aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 6 diyalog üyesi (Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka) bulunmaktadır.

Değerlendirme

Ukrayna saldırısı sonrasında batı ülkeleri ile ilişkileri her alanda gerilen, çok yönlü yaptırımlara muhatap olan Rusya; ekonomi başta olmak üzere her alandaki ilişkilerini eskisinden daha fazla, içinde bulunduğu coğrafyaya ve doğrudan/dolaylı etkili olduğu ülkelere yoğunlaştırmaktadır. Bu durum sadece Rusya hükümeti için değil, Rus vatandaşları ile Rus şirketleri için de söz konusudur. Amaca bağlı olarak, ilk etapta gidilecek ülkeler bellidir. Geçtiğimiz ay BM’de, Rusya’nın Ükrayna saldırısını kınayan ve durdurulmasını isteyen karar oylamasında Rusya’nın doğrudan lehinde oy kullanan az sayıda küçük ülkenin dışında, çekimser oy kullanan yada oylamaya katılmayıp Rusya’ya destek veren Asya ve Afrika ağırlıklı ülke sayısının 51 olduğunu da unutmamak gerekir. Önümüzdeki dönemde; Rusya’nın, Rus vatandaşlarının ve Rus şirketlerinin; BM’de, doğrudan/dolaylı Rusya lehine pozisyon alan bu ülkelerdeki varlığını ve faaliyetlerini artırması beklenmektedir. Bu durum o ülkeler için olumludur. Türkiye açısından ise durum farklıdır. Rusya ile ikili ilişkilerimizde fazla bir değişiklik beklemiyoruz, Rus vatandaşlarının tatil ve vatandaşlık amaçlı Türkiye tercihleri ise artarak devam eder ancak Rus şirketleri öncelikle Rusya’nın ikili ve çok taraflı ekonomik/siyasi anlaşmalarının bulunduğu ülkeleri tercih etmek durumundadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor