Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Yavuz AKBULAK
Yavuz AKBULAK
1102OKUNMA

Özkaynak indirimine ilişkin kuralların belirlenmesi ve kurumlar vergisi bakımından indirilebilir faiz tutarının sınırlandırılması hakkında Avrupa Birliği/Konseyi Direktif önerisi üzerine

“Bilir misin hâlim nedir sultanım
Aklım yok başımda kalmışım yarım
Divane gezerim bu benim kârım
(…)”
Cengiz ÖZKAN

Teklifin gerekleri ve amaçları

Avrupa Komisyonu (Komisyon) 18 Mayıs 2021 tarihinde, 21. yüzyılda Avrupa Birliği’nde (AB) sağlam, verimli ve adil bir kurumlar vergisi sistemini teşvik etmek için Kurumların Vergilendirilmesine İlişkin Tebliğ’i (Communication on Business Taxation(1)) kabul etmiştir.

Avrupa’nın Covid-19 pandemisinden kurtulmasını desteklemek ve önümüzdeki yıllarda yeterli tutarlarda vergi geliri sağlamak için hem uzun hem de kısa vadeli bir vizyon ortaya konulmuştur.

Aynı şekilde, AB’nin Sermaye Piyasaları Birliği Eylem Planı (Capital Markets Union Action Plan-CMU(2)) de, şirketlerin ihtiyaç duydukları sermayeyi artırmalarına ve özellikle daha yüksek açık ve borç seviyelerinin yanı sıra daha fazla öz sermaye yatırımı ihtiyacına işaret eden bir iyileşme döneminde özkaynak pozisyonlarını iyileştirmelerine yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Özellikle CMU’nun 4 no.lu eylemi, kurumsal yatırımcıları daha uzun vadeli yatırımlar yapmaya teşvik etmekte ve böylece AB ekonomisinin sürdürülebilir ve dijital geçişini teşvik etmek amacıyla şirketler sektöründe yeniden denkleştirmeyi desteklemektedir. Borç-özsermaye dengesini (debt-equity bias) sağlamayı amaçlayan AB düzeyindeki 11 Mayıs 2022 tarihli ve 2022/0154 sayılı Direktif önerisi(3), Birlik’te sürdürülebilir ve istihdam açısından zengin bir büyümeyi destekleyebilecek adil ve istikrarlı bir iş ortamı yaratma amacı ile yukarıda bahsedilen Eylem 4’ü tamamlamaktadır.

AB düzeyindeki vergi sistemleri, kurumlar vergisi amaçları (corporate income tax purposes) için vergi matrahını (tax base) hesaplarken borçlanmaya ilişkin faiz ödemelerinin mahsup edilmesine (deduction of interest payments on debt) izin verirken, temettü (dividends) gibi öz sermaye finansmanı (equity financing) ile ilgili maliyetler çoğunlukla vergiden düşülemez (non-tax deductible).

Vergi uygulamasındaki bu asimetri, yatırımların finansmanı için özsermaye yerine, borç kullanımını destekleyen faktörlerden birisidir. Şu anda sadece 6 AB üyesi Devlet borç-öz sermaye dengesini vergi perspektifinden ele almakta ve ilgili ulusal önlemler önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Vergi kaynaklı borç-özsermaye dengesi tek pazarda etkin bir şekilde ele alınmadıkça, AB işletmeleri borç finansmanı üzerinden öz sermayeye yönelik yetersiz teşviklere sahip olmaya devam edecek ve ilgili vergi planlaması değerlendirmeleri yatırım ve büyümenin dağılımını bozmayı sürdürecektir.

Tek pazar genelinde vergi kaynaklı borç-öz sermaye dengesini (tax-induced debt-equity bias) koordineli bir şekilde ele almak amacıyla, bu Direktif, belirli koşullar altında, özsermayedeki artışlar (increases in equity) üzerindeki faizin vergiden indirilebilmesini sağlamak ve borçlanma maliyetlerinin vergiden düşülebilirliği (tax deductibility of exceeding borrowing costs) sınırlamalarını daraltmak için kurallar ortaya koymaktadır.

Direktif, finansal kuruluşlar hariç (except for financial undertakings), bir veya daha fazla Üye Devlette kurumlar vergisine tabi olan tüm vergi mükellefleri (all taxpayers) için geçerlidir. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ; small and medium enterprises-SMEs) genellikle finansman sağlamak için daha yüksek bir mali yük ile karşı karşıya kaldıklarından, KOBİ’lere daha yüksek bir nominal faiz oranı verilmesi önerilmektedir.

Bu teklif aynı zamanda Avrupa Parlamentosu’nun, Komisyon’un, eşitlik üzerindeki herhangi bir vergi indirimi yoluyla matrah kaybı için yeni bir araç olarak kullanılmasını önlemeye yönelik etkili suiistimal hükümleri de dâhil olmak üzere, bir borç-özsermaye dengesi oluşturmak amacıyla özkaynak vergi indirimi (debt-equity bias reduction allowance) sunmaktadır.

Direktif Teklifinde öngörülen önlemler, AB iç pazarı için gerekli asgari koruma düzeyini sağlamanın ötesine geçmemektedir. Direktif, AB genelinde ve tüm AB vergi mükellefleri için, borçlanmaya dayalı finansman araçları üzerindeki faizin vergiden indirilebilirliğini sınırlayan bir kuralla tamamlanan, öz sermaye finansman maliyetleri üzerinden hesaplanan karşılık tutarının indirilebilirliğini sağlamak için kurallar ortaya koymaktadır.

Direktif ayrıca finansman maliyetlerinin vergi mükelleflerinin vergilendirilebilir matrahından indirilebilirliğini sınırlayan genel bir kural sayesinde Üye Devletlerin bütçelerine yönelik tedbirlerin sürdürülebilirliğini de sağlayacaktır. Direktif, AB çapında ortak bir çerçeve oluşturarak, tek pazarda yasal kesinliğe ve vergi mükellefleri için uyum maliyetlerinin azaltılmasına olanak tanıyacaktır. Bu nedenle, Direktif, amaçlarını gerçekleştirmek için AB içinde yalnızca temel düzeyde koordinasyon sağlar. Bu açıdan teklif, amaçlarına ulaşmak için gerekli olanın ötesine geçmemekte ve dolayısıyla orantılılık ilkesine (principle of proportionality) uygundur.

Paydaşlarla istişareler

AB “Vergilendirme ve Gümrük Birliği” (Taxation and Customs Union-TAXUD), 1 Temmuz 2021 tarihinde, borç-özsermaye meselesini ele almak için bir kamuoyu istişare süreci başlatmıştır. Süreç, diğerlerinin yanı sıra, sorunu ve itici güçlerini betimlemeyi ve uygun AB eylemi biçimini ve olası bir önlemin temel özelliklerini belirlemeyi amaçlayan çeşitli sorular içermiştir. İstişare 7 Ekim 2021 tarihinde gönderilen toplam 67 yanıtla kapanmıştır.

Katılımcılar, esas olarak her büyüklükteki finansal kuruluşu (KOBİ’ler dâhil) temsil eden 37 iş birliği, 12 şirket/ticari kuruluş (çoğunlukla vergi muhasebecileri ve mali kuruluşlar), 3 akademik ve araştırma kuruluşu, 8 sivil toplum kuruluşu (STK) veya diğerleri (çoğunlukla ticaret odası, borsalar) ve 7 gerçek kişidir. Yanıt verenlerin çoğu Belçika, Almanya veya Fransa’dandır.

STK’lar ve akademisyenler, şirketlerin borç kullanmalarının temel nedeninin vergi yükümlülüklerini azaltmak ve hissedarlarının pay sulandırılmasını önlemek olduğu görüşündeyken, iş dünyası dernekleri ve şirketler bunun finansman yolu para bulma zorunluluğu olduğunu düşünmektedir.

Aralarında akademisyenlerin %100’ü, vatandaşların %86’sı, şirketlerin %50’si ve iş birliklerinin %42’sinin de bulunduğu yanıt verenlerin çoğunluğu, vergi borcu-özsermaye meselesini ele alan bir AB girişiminin toparlanmayı desteklemek için yararlı bir araç olacağını düşünmektedir. Şirketler, STK’lar ve akademisyenler, diğerlerinin yanı sıra vergi açısından da firmaların daha fazla özsermaye ve daha az borç kullanmaya teşvik edilmesi gerektiğini düşünmektedirler.

İş dünyası dernekleri, şirketler ve akademisyenler, böyle bir girişimin tek pazarda zararlı vergi uygulamalarının alanını azaltacağı konusunda hemfikirdir. Daha da önemlisi, şirketlerin %71’i, akademisyenlerin %66’sı, vatandaşların %43’ü ve işbirliklerinin %28’i olmak üzere yanıt verenlerin çoğunluğu, bir AB girişiminin tek pazarda faaliyet gösteren işletmeler için faydalı olacağı fikrindedirler.

Farklı seçeneklerde, ankete katılanların çoğunluğu faiz indirimini tamamen ortadan kaldırma seçeneğine çok olumsuz bakmakta, bunların arasında şirketlerin %75’i, iş derneklerinin %72’si, vatandaşların %71’i ve akademisyenlerin %66’sı bunu en az uygun seçenek olarak görmekte ve çoğunluk, faizin vergi indiriminin yerini alacak kurumsal mali sermaye üzerinde bir indirim seçeneği konusunda oldukça olumsuzdur. Katılımcıların çoğunluğu (mevcut faiz indirilebilirliğini korurken) yeni öz sermaye üzerindeki kavramsal bir faizin indirilebilirliğini sağlayan bir indirime taraftardır.

Son olarak, yanıt verenlerin çoğunluğu, teklif girişiminin agresif vergi planlaması uygulamalarından kaçınmak için sağlam kurallarla gelmesi gerektiği konusunda kesinlikle hemfikirdir; bunların arasında vatandaşların %71’i, akademisyenlerin %66’sı, iş birliklerinin %42’si ve şirketlerin %33’ü bulunmaktadır.

Avrupa Komisyonu, teklifi tasarlarken, bu istişarenin sonuçlarını da dikkate almıştır. Özellikle, çeşitli politika seçenekleri arasında Komisyon, yalnızca yeni öz sermayeye bir indirim hakkı verilmesi ve tüm borç indirilebilirliğinin ortadan kaldırılmasının düşünülmemesi yönünde bir öneri ile ilerlemeye karar vermiştir. Ayrıca, direktif, ihtiyaç katılımcılar tarafından vurgulandığı için, sağlam bir kötüye kullanma karşıtı çerçeve de sunmuştur.

Etki değerlendirmesi

Bu girişimi hazırlamak için bir de etki değerlendirmesi yapılmıştır. Düzenleyici İnceleme Kurulu (Regulatory Scrutiny Board-RSB) 17 Mart 2022 tarihinde, iyileştirme için çeşitli öneriler de dâhil olmak üzere bu teklifle ilgili olarak sunulan etki değerlendirmesine ilişkin çekincelerle birlikte olumlu bir görüş yayınlamıştır. Etki Değerlendirmesi raporu (impact assessment-IA), aşağıda açıklandığı gibi, bu doğrultuda daha da revize edilmiştir. IA, temel senaryoya ek olarak beş politika seçeneğini incelemiştir.

Seçenek 1, şirket sermaye stokuna süresiz olarak bir indirim getirirken, Seçenek 2, yalnızca yeni öz sermaye için ve on yıl boyunca bir indirim getirmiştir.

Seçenek 3, faiz ödemelerinin cari indirimine izin vermezken, kurumsal sermaye (yani özsermaye ve borç) üzerinde bir ödenek öngörmüş ve Seçenek 4, faiz giderlerinin indirilebilirliğine tamamen izin vermemiştir. Seçenek 5, tüm şirketler için vergiden düşülebilirliğin kısmi bir sınırlaması ile on yıl boyunca yeni kurumsal öz sermaye üzerinde (Seçenek 2’de önerilen ile aynı yönde) temsili faiz indirimini birleştirmiştir.

Çeşitli Seçenekler aşağıdaki ölçütlere göre karşılaştırılmıştır:

  1. Finansman kararları için vergi sistemini tarafsız hale getirmek,
  2. Vergi sisteminin adilliğini artırmak,
  3. Tek pazardaki bozulmaları azaltmak ve
  4. AB’de büyümeyi ve yatırımı teşvik etmek.

Bu karşılaştırma, Seçenek 1, 2, 3 ve 4’ün bu girişimin bazı amaçlarını karşılamada bir dereceye kadar etkili olmasının beklenebileceğini ortaya koymuştur. Seçenek 5 ise, tercih edilen seçenektir, çünkü bütçe etkilerini dengelerken ve vergi sisteminin adil yönlerini değerlendirirken borç-özsermaye meselesini başarılı bir şekilde ele almıştır. Yatırım ve gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYİH) üzerinde olumlu, istihdam üzerinde ise ılımlı etkileri olması beklenmektedir.

Ekonomik etkilerin değerlendirilmesi için modelleme, CORTAX (CORporate TAXation) modeline dayalı olarak Avrupa Komisyonu’nun Ortak Araştırma Merkezi tarafından yapılmıştır.

Tercih edilen Seçenek 5’in olumlu bir ekonomik etkiye sahip olması beklenmektedir. Temel doğrudan fayda olarak, daha yüksek özkaynak oranlarını destekleyecek ve böylece iflas risklerini azaltacaktır. AB genelinde öz sermaye yatırımlarını artırarak, bu seçeneğin dolaylı olarak yenilikçi teknolojinin gelişimini desteklemesi beklenmektedir. Özsermaye, hızlı büyüyen yenilikçi şirketler için erken aşamalarda ve küresel olarak rekabet etmeye istekli ölçek büyütmelerde özellikle önemlidir. Yeşil ve dijital geçiş, önlemden yararlanacak yeni ve yenilikçi yatırımlar gerektirmektedir. Daha yüksek bir nominal faiz oranından yararlanan KOBİ’ler, hisse senedi piyasasına daha fazla erişime sahip olacaklardır. AB’de rekabet edebilirlik, yenilikçilik, büyüme ve istihdam üzerinde olumlu etkiler beklenmektedir. Ayrıca, eşitlik önlemleri için farklı ulusal ödenek kapsamında farklı muameleleri ortadan kaldırarak ve tüm AB Üye Devletlerinde aynı idari kuralları sağlayarak tek pazarın parçalanmasıyla mücadele edecektir. Son olarak, AB’de agresif vergi planlamasına karşı tek tip ve etkili önlemler sağlayacaktır.

Seçilen seçeneğe ilişkin maliyetler, esasen işletmeler ve vergi idareleri için uyum maliyetlerindeki artıştır. İşletmeler için vergi uyum maliyetlerinin sınırlı bir oranda artması beklenmektedir. Genel olarak, vergi indiriminden faydalanmak için rapor edilecek ek verilerin sağlanması nispeten basit olması gerektiğinden, maliyetler nispeten sınırlı olmalıdır. Vergi idareleri için maliyetlerin de bir miktar artması beklenmektedir. Bu öneri, firmalar veya vergi idareleri için uyum yükünü önemli ölçüde artırmamaktadır.

Direktif önerisinde yer alan düzenlemeler

Madde 3: Tanımlar

Bu Direktifin amaçları doğrultusunda aşağıdaki tanımlar geçerli olacaktır:

(1) ‘İlişkili kuruluş’ (associated enterprise), başka bir kişiyle aşağıdaki yollardan herhangi biriyle ilişkili olan bir kişi anlamına gelir:

  1. Kişinin, diğer kişi üzerinde önemli bir etki uygulayacak bir konumda bulunarak diğer kişinin yönetimine katılması;
  2. Kişinin oy haklarının %25'ini aşan bir holding aracılığıyla diğer kişinin kontrolüne katılması;
  3. Kişi, doğrudan veya dolaylı olarak taahhüt edilen sermayenin %25'ini aşan bir mülkiyet hakkı yoluyla diğer kişinin sermayesine katılması
  4. Kişi, diğer kişinin kazancının %25 veya daha fazlasına hak kazanması.

Aynı kişinin birinci fıkrada belirtildiği gibi yönetimine, kontrolüne, sermayesine veya kârına birden fazla kişi katılırsa, ilgili tüm kişiler “ortak teşebbüs” olarak kabul edilir.

Aynı kişiler, birinci fıkrada belirtildiği gibi, birden fazla kişinin yönetimine, kontrolüne, sermayesine veya kârına katılırsa, ilgili tüm kişiler “ilişkili teşebbüsler” olarak kabul edilir.

Bu tanımın amaçları doğrultusunda ‘kişi’ hem tüzel hem de gerçek kişiler anlamına gelir. Bir kuruluşun oy hakları veya sermaye sahipliği konusunda başka bir kişiyle birlikte hareket eden bir kişi, o kuruluşun diğer kişi tarafından sahip olunan tüm oy haklarına veya sermaye sahipliğine iştirak ediyor gibi muamele görecektir.

Dolaylı iştiraklerde, birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen ölçütlerin yerine getirilip getirilmediği, ardışık kademeler üzerinden elde tutma oranlarının çarpılmasıyla belirlenir. Oy haklarının %50’sinden fazlasına sahip olan bir kişi %100’e sahip sayılır.

Bir bireyin eşi ve onun soyundan gelenler, birey ile birlikte tek bir kişi olarak muamele görecektir.

Bu paragrafa göre bir ilişkili işletme, bir kişinin bir ilişkili işletme haline gelmesine neden olan herhangi bir işlemi de içerecektir.

(2) ‘Vergilendirme dönemi’ (tax period), bir takvim yılı veya vergi amaçları için uygun başka bir dönem anlamına gelir.

(3) ‘Grup’, Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 2013/34/EU sayılı Direktifinin 2. maddesinin (11) numaralı bendinde tanımlanan grup anlamına gelir.

(4) ‘İştirak’ (participation), 2013/34/EU Direktifinin 2. maddesinin (2) numaralı bendinde tanımlandığı gibi iştirak menfaati anlamına gelir.

(5) ‘KOBİ’, 2013/34/EU sayılı Direktifin 3(3)’üncü Maddesinde yer aldığı üzere orta ölçekli teşebbüsler için belirlenen eşiği aşmayan tüm teşebbüsler anlamına gelir.

(6) ‘Özkaynak’ (equity), belirli bir vergi döneminde, mükellefin ödenmiş sermayesi, hisse senedi emisyon primi, yeniden değerleme (değer artış) fonu ve diğer yedek akçeler ile devreden kâr veya zararın toplamını ifade eder.

(7) ‘Net özkaynak’ (net equity), bir mükellefin öz sermayesi ile mükellefin iştiraklerinin sermayesine katılımının vergi değeri ile mükellefin kendi paylarının toplamı arasındaki fark anlamına gelir.

(8) ‘Yedek akçeler’ (reserves), aşağıdakilerden herhangi biri anlamına gelir:

(1) Kanuni yedek akçe (legal reserve), ulusal kanunun böyle bir yedek akçeyi gerektirdiği ölçüde;

(2) 2012/30/EU sayılı Direktifin 24(1) maddesinin (b) bendi saklı kalmak kaydıyla, ulusal kanunun böyle bir yedek ayırmayı gerektirdiği ölçüde kendi özkaynakları (hisse senetleri) için ayrılan yedek akçeler (reserve for own shares);

(3) Esas sözleşmede öngörülen yedekler (reserves provided for by the articles of association);

(4) Gerçeğe uygun değer rezervi dâhil diğer yedekler (other reserves, including the fair value reserve).

Madde 4: Özkaynak İndirimi

  1. Özkaynak karşılığı, kurumlar vergisi mükellefinin vergilendirilebilir matrahından, arka arkaya 10 vergi dönemi için, vergi mükellefinin faiz, vergi, amortisman ve itfa payları (“FAVÖK”; earnings before interest, tax, depreciation and amortisation-EBITDA) öncesi kazançlarının %30’una kadar indirilebilir.
    Birinci paragrafa göre, vergiden indirilebilir özkaynak karşılığı, bir vergi döneminde vergi mükellefinin net vergilendirilebilir gelirinden daha yüksekse, Üye Devletler, vergi mükellefinin hakkaniyete ilişkin fazla karşılık tutarını bir süre sınırlaması olmaksızın sonraki dönemlere devredebilmesini sağlar.
    Üye Devletler, vergi mükelleflerinin bir vergi döneminde FAVÖK’ün %30’unu aşan özkaynak karşılığının bir kısmını en fazla 5 vergi dönemi boyunca devredebilmelerini sağlar.

  2. 5’inci maddeye bağlı olarak, özkaynak karşılık matrahı, vergi dönemi sonundaki net özkaynak tutarı ile bir önceki vergi dönemi sonundaki net özkaynak tutarı arasındaki fark olarak hesaplanır.
    Özkaynak karşılığı, karşılık tutarının ilgili para birimi için 10 yıllık risksiz faiz oranı ile çarpılması ve %1 risk primi veya mükellefin KOBİ olması durumunda %1,5 risk primi ile artırılmasına eşit olacaktır.
    Bu paragrafın ikinci cümlesinin amaçları doğrultusunda, ilgili para birimi için 10 yıllık risksiz faiz oranı, 2009/138/EC sayılı Direktifin 77e(2) Maddesi uyarınca ilgili para birimi için uygulama mevzuatında belirtildiği şekilde ilgili vergi döneminden önceki yılın 31 Aralık referans tarihi için 10 yıllık risksiz faiz oranı kabul edilecektir.

  3. Mükellef, bunun vergi döneminde meydana gelen muhasebe kayıplarından veya sermayeyi azaltmaya yönelik yasal bir yükümlülükten kaynaklandığına dair yeterli kanıt sunmadıkça, bir vergi döneminde, özsermaye indirimi aldıktan sonra, özsermaye indiriminin tabanı negatifse, bu Direktif kapsamında bu tür bir ödeneğin elde edilen özkaynak indirimine eşit bir tutar, net özkaynaktaki toplam artışa kadar birbirini izleyen 10 vergi dönemi için vergilendirilebilir hale gelir.
  4. Komisyon, aşağıdaki iki koşuldan herhangi birinin yerine getirilmesi durumunda, risk primi oranını değiştirerek bu maddenin ikinci fıkrasını değiştiren 9. Madde uyarınca devredilen karşılık tutarlarını kabul etmeye yetkilidir:

    (a)Bu maddenin 2. paragrafında atıfta bulunulan 10 yıllık risksiz faiz oranı, risk primini değiştiren en son devredilen karşılık tutarının vergi dönemine kıyasla en az üç Birlik para birimine göre yüzde iki puandan fazla değiştiği veya böyle bir yetki devrinin olmadığı durumlarda, bu Direktif uygulanmaya başlayacaktır veya

    (b)AB bölgesi gayri safi yurtiçi hasılasının en az iki ardışık çeyrekte sıfır veya negatif büyümesi durumunda ve
    (c)Üye Devletler tarafından sağlananlar da dâhil olmak üzere ilgili verilere, raporlara ve istatistiklere göre, bu Direktif kapsamında mükellefler için borcun finansman koşullarının AB ortalamasının, ikinci paragrafta belirlenen risk priminin son tespitinden bu yana iki katından veya yarısından fazla olduğu sonucuna varıldığında.

Risk primindeki artış veya azalış yüzdesi, 2009/138/EC sayılı Direktifin 77e(2) Maddesi uyarınca kabul edilen uygulama mevzuatında belirtilen AB için risksiz faiz oranındaki değişiklikler dışında, birinci alt paragrafın (c) bendinde belirtilen finansman koşullarındaki değişiklikleri dikkate alacak ve her halükarda birinci alt paragrafın (c) bendinde belirtilen finansman koşullarındaki artış veya azalış yüzdesinden fazla olmayacaktır.

Madde 5: Kötüye Kullanımla Mücadele Kuralları

  1. Üye Devletler, hakkaniyete dayalı karşılık tabanının aşağıdakilerden kaynaklanan herhangi bir artışı içermemesini sağlamak için uygun önlemleri alacaklardır:

    (a) İlişkili taraf işletmeleri (grupiçi şirketler) arasında kredi verilmesi;
    (b) İştiraklerin veya sürekli bir ticari faaliyetin ilişkili işletmeler arasında transfer edilmesi;
    (c) Vergi mükellefinin hakkaniyete ilişkin indirimi mahsup etmek istediği Üye Devlet ile bilgi alışverişinde bulunmayan bir ülkede vergi amacıyla mukim bir kişiden nakit karşılığı sermaye sağlaması.

    Mükellef, ilgili işlemin geçerli ticari sebepler ile gerçekleştirildiğine dair yeterli kanıt sağladığında ve bu işlem tanımlanmış özkaynak indiriminin iki katına çıkarılmasına yol açmadığında, bu fıkra hükmü uygulanmaz.

  2. Özkaynaktaki bir artışın ayni bir katkının veya bir varlığa yapılan yatırımın sonucu olduğu durumlarda, Üye Devletler, sadece varlığın vergi mükellefinin gelir getirici faaliyetinin yerine getirilmesi için gerekli olduğu durumlarda, indirim tutarının hesaplanmasında varlığın değerinin dikkate alınmasını sağlamak için uygun önlemleri alacaklardır.

    Varlık tamamen paylardan oluşuyorsa defter değeriyle dikkate alınır.
    Varlık paylardan farklı ise, lisanslı bir dış denetçi tarafından farklı bir değer verilmediği sürece, piyasa değerinden dikkate alınır.

  3. Özkaynak artışının bir grubun yeniden yapılanmasının sonucu olması halinde, söz konusu artış, yeniden yapılanmadan önce grupta zaten mevcut olan özkaynağın (veya bir kısmının) yeni özkaynağa dönüştürülmesiyle sonuçlanmadığı sürece, yalnızca 4 üncü madde uyarınca mükellef için özkaynak indirimi matrahının hesaplanmasında dikkate alınır.

Madde 6: Faiz İndiriminin Sınırlandırılması

  1. Üye Devletler, bir vergi mükellefinin, 2016/1164 (AB) 2016/1164 sayılı Konsey Direktifinin 1 inci maddesinin (2) numaralı bendinde tanımlanan borçlanma maliyetlerini aşan kurumlar vergisi amaçları için vergilendirilebilir matrahından (a) vergi döneminde yapılan bu tür maliyetlerin %85’ine tekabül eden bir tutara kadar indirim yapabilmesini sağlar. Söz konusu tutarın (AB) 2016/1164 sayılı Direktifin 4. Maddesi uyarınca belirlenen (b) tutarından daha yüksek olması durumunda, Üye Devletler vergi mükellefinin vergi döneminde iki tutardan yalnızca düşük olanını mahsup etme hakkına sahip olmasını sağlar. (a) ve (b) tutarları arasındaki fark, 2016/1164 (AB) Direktifinin 4. Maddesi uyarınca ileri veya geri taşınır.
  2. Paragraf 1, [bu Direktifin yürürlüğe giriş tarihin]’den sonra kaynaklanan borçlanma maliyetlerinin aşılmasına uygulanır.

Madde 7: Gözetim

Her vergi döneminin bitiminden itibaren 3 ay içinde, her Üye Devlet, vergi dönemi ile ilgili olarak aşağıdaki bilgileri Komisyon’a iletecektir:

  1. Vergi döneminde özkaynak indiriminden yararlanan mükellef sayısı ile bu sayının bu Yönerge kapsamına giren toplam mükellef sayısına oranı;
  2. Vergilendirme döneminde indirimden yararlanan KOBİ’lerin sayısı, bu Yönerge kapsamına giren toplam KOBİ’lerin yüzdesi ile 2013/34/EU sayılı Direktifin 3(7) Maddesi kapsamında büyük grupların parçası olan indirimden yararlanan KOBİ’lerin sayısı;
  3. Üye Devletin ulusal gayri safi yurtiçi hasılasına kıyasla özkaynak indirimi için tahsis edilen özkaynak indiriminin indirilmesi nedeniyle yapılan toplam harcama veya kaybedilen vergi geliri;
  4. Aşan borçlanma maliyetlerinin toplam tutarı;
  5. Borçlanma maliyetlerini aşan indirilemeyen toplam tutar;
  6.  İlgili vergi sonuçları ve uygulanan yaptırımlar da dâhil olmak üzere, bu Yönerge uyarınca vergi döneminde suiistimal önleyici tedbirlerin uygulandığı vergi mükelleflerinin sayısı;
  7. 2013/34/EU sayılı Direktifin Ek III, (A) ve (C) bölümleri anlamında borç/özkaynak oranının Üye Devletteki gelişimine ilişkin veriler.

Madde 8: Raporlar

  1. 31 Aralık 2027 tarihine kadar Komisyon, Avrupa Parlamentosu’na ve Konsey’e bu Direktifin uygulanmasına ilişkin bir rapor sunacaktır.
  2. Komisyon, raporu hazırlarken, Madde 7 uyarınca Üye Devletler tarafından iletilen bilgileri dikkate alacaktır.
  3. Komisyon, raporu web sitesinde yayınlayacaktır.

Madde 9: Delegasyon Tatbikatı

  1. Devredilen indirim tutarlarını kabul etme yetkisi, bu Maddede belirtilen koşullara tabi olarak Komisyona verilir.
  2. Madde 4(5)’te atıfta bulunulan devredilmiş indirim tutarlarını kabul etme yetkisi, [bu Direktifin yürürlüğe giriş tarihi] tarihinden itibaren belirsiz bir süre için Komisyona verilecektir.
  3. Madde 4(5)’te atıfta bulunulan yetki devri, Konsey tarafından herhangi bir zamanda geri alınabilir. İptal kararı, o kararda belirtilen yetki devrine son verir. Kararın Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanmasını takip eden gün veya burada belirtilen daha sonraki bir tarihte yürürlüğe girecektir. Hâlihazırda yürürlükte olan devredilmiş tasarrufların geçerliliğini etkilemeyecektir.
  4. Komisyon, devredilen bir kanunu kabul etmeden önce, 13 Nisan 2016 tarihli Daha İyi Kanun Yapmaya İlişkin Kurumlar Arası Anlaşmada belirtilen ilkelere uygun olarak her Üye Devlet tarafından belirlenen uzmanlara danışacaktır.
  5. Komisyon, devredilmiş bir indirim tutarını kabul eder etmez, bunu Konsey’e bildirir.
  6. Madde 4(5) uyarınca kabul edilen devredilmiş bir indirim tutarı, ancak, bu fiilin Konseye bildirilmesinden sonraki 2 aylık bir süre içinde Konsey tarafından herhangi bir itirazda bulunulmadığında veya bu sürenin bitiminden önce, Konsey, Komisyon’a itiraz etmeyeceğini bildirir. Bu süre Konseyin inisiyatifiyle 2 ay uzatılır.

Madde 10: Avrupa Parlamentosu’nun Bilgilendirilmesi

Avrupa Parlamentosu, Komisyon tarafından devredilen vergi indirim tutarlarının kabulü, bunlara herhangi bir itiraz ve Konsey tarafından bir yetki devrinin iptali hakkında bilgilendirilir.

Madde 11: Ulusal Yasalara Aktarma

  1. Üye Devletler, en geç [31 Aralık 2023] tarihine kadar bu Direktife uymak için gerekli olan yasaları, yönetmelikleri ve idari hükümleri kabul edecek ve yayınlayacaktır. Bu hükümlerin metnini derhal Komisyona ileteceklerdir.
    Bu hükümleri [1 Ocak 2024] tarihinden itibaren uygulayacaklardır.Üye Devletler bu hükümleri kabul ettiklerinde, bu Direktife atıfta bulunacak veya resmi yayınları vesilesiyle bu hükümlere bu tür bir referansla eşlik edeceklerdir. Üye Devletler, bu tür bir referansın nasıl yapılacağını belirleyecektir.
  2. Üye Devletler, bu Direktif hükümlerinin uygulanmasını [1 Ocak 2024] tarihinde ulusal hukuk uyarınca hakkaniyete ilişkin bir indirimden yararlanan vergi mükelleflerine ulusal yasalara göre 10 yıla kadar ve hiçbir durumda ulusal yasalara göre indirim süresinden daha uzun bir süre için erteleyebilirler.
  3. Üye Devletler, bu Direktifin kapsadığı alanda benimsedikleri ulusal hukukun ana hükümlerinin metnini Komisyona ileteceklerdir.

Madde 12: Yürürlük

Bu Yönerge, Avrupa Birliği Resmi Gazetesinde yayınlanmasını takip eden yirminci gün yürürlüğe girecektir.

Madde 13: Direktifin Muhatapları

Bu Direktif Üye Devletlere yöneliktir.

Özet ve sonuç yerine

Avrupa Komisyonu, 11 Mayıs 2022 tarihinde, borç-özsermaye dengesi indirimine ve kurumlar vergisi amaçları için faizin indirilebilirliğini sınırlamaya ilişkin kuralların belirlenmesine dair bir Yönerge Teklifi yayınlamıştır. Bu öneri, Avrupa Komisyonu tarafından 18 Mayıs 2021 tarihinde kabul edilen 21. yüzyıl için Kurumların Vergilendirilmesine İlişkin Tebliğ’in devamı niteliğindedir.

AB’deki vergi sistemleri, kurumlar vergisi amaçları için vergi matrahını hesaplarken borçlanmaya ilişkin faiz ödemelerinin mahsup edilmesine izin verirken, temettü gibi öz sermaye finansmanı ile ilgili maliyetler çoğunlukla vergiden düşülemez. Vergi uygulamasındaki bu asimetri, yatırımların finansmanı için özsermaye yerine borç kullanımını destekleyen faktörlerden birisidir.

Bu direktif önerisi, belirli koşullar altında, özsermayedeki artışa ilişkin faizlerin vergi amaçları için indirilebilirliği ve bunu aşan borçlanma maliyetlerinin vergiden düşülebilirliğini sınırlamaktadır. Bu kurallar, mali kuruluşlar hariç, bir veya daha fazla Üye Devlette kurumlar vergisine tabi olan tüm vergi mükellefleri için geçerli olacaktır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler) genellikle finansman sağlamak için daha yüksek bir mali yük ile karşı karşıya kaldıklarından, Teklifle KOBİ’lere daha yüksek bir nominal faiz oranı verilmesi önerilmektedir.

Bu öneri bir Direktif olarak kabul edilirse, 31 Aralık 2023 tarihine kadar Üye Devletlerin ulusal yasalarına aktarılmak ve 1 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe girmek durumundadır.

Aşağıda, teklifin kapsadığı iki önlem ile ilgili temel bilgiler kısaca özetlenmektedir:

  1. Özkaynak indirimi: Teklif kapsamında, özkaynak indirimi, indirim matrahının ilgili nominal faiz oranı (notional interest rate-NIR) ile çarpılmasıyla hesaplanır.
  2. İndirim matrahı ise, vergi dönemi sonundaki net özkaynak tutarı ile önceki vergi dönemi sonundaki net özkaynak tutarı arasındaki fark olarak hesaplanır.

NIR da iki bileşene dayanmaktadır: risksiz faiz oranı ve risk primi.

Risksiz faiz oranı, indirimin talep edildiği 2009/138/EC sayılı Direktifin 77e(2) Maddesine ilişkin uygulama metninde belirtildiği üzere, vergi mükellefinin ulusal para birimine ilişkin on yıl vadeli risksiz faiz oranıdır. Risk Primi %1 (veya KOBİ’ler için %1,5) olarak belirlenmiştir.

Özkaynak indirimi, ardışık 10 vergi dönemi için, kurumlar vergisi mükellefinin vergilendirilebilir matrahından, vergi mükellefinin FAVÖK’ünün %30’una kadar indirilebilir. İndirilebilir özkaynak indirimi, vergi mükellefinin net vergilendirilebilir gelirinden yüksekse, vergi mükellefi, özkaynak indirimini aşan kısmı herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın sonraki döneme devredebilir. Mükellefler ayrıca vergilendirilebilir gelirin %30’unu aşan kullanılmamış özkaynak indirimlerini en fazla 5 vergi yılı boyunca devredebileceklerdir.

İndirimin özkaynağa dayalı matrahı, aşağıdakilerden kaynaklanan herhangi bir artış tutarını içermez:

  • Grup içi kredi verilmesi;
  • Bir süreklilik olarak iştiraklerin veya bir ticari faaliyetin grup içi transferleri ve
  • Vergi mükellefinin hakkaniyete ilişkin indirimi mahsup etmek istediği Üye Devlet ile bilgi alışverişinde bulunmayan bir yargı bölgesinde vergi amacıyla mukim bir kişiden nakit olarak yapılan sermaye katkısı.

Ancak, mükellefin ilgili işlemin geçerli ticari nedenler ile yapıldığına dair yeterli kanıt sunması ve özkaynak üzerinden tanımlanmış indirimin iki katına çıkarılmasına yol açmaması durumunda bu geçerli değildir. Diğer önlemler ise, ayni sermaye katkılarından öz sermaye artışı yapılması için özel koşullar belirlemiş ve eski sermayenin yeni bir sermaye olarak yeniden sınıflandırılmasını hedeflemiştir.

Söz konusu Teklif ayrıca, borç-özsermaye sorununu daha iyi azaltmak için borç faizinden düşülebilirliği %15 oranında azaltmaktadır. Özellikle, orantılı bir kısıtlama, faizin indirilebilirliğini, aşan borçlanma maliyetlerinin (yani ödenen faiz eksi alınan faiz) %85’i ile sınırlayacaktır.

Örnek olarak, “ABC” şirketinin 100’ü aşan borçlanma maliyeti varsa, şunlar yapılacaktır:

  • İlk olarak, vergiden indirilebilir faiz %85 ile sınırlandırıldığından, indirilemeyen tutar olan %15 (=100-85) için Teklifin 6. maddesi uygulanacaktır.
  • İkinci olarak, ATAD (Anti Tax Avoidance Directive-ATAD; Vergiden Kaçınmayı Önleme Direktifi) madde 4 uyarınca, indirilebilecek tutar hesaplanacaktır. İndirilebilir tutar daha düşükse, örneğin 80 (ve daha sonra indirilemeyen daha yüksek, yani 20), indirilebilir tutardaki fark, yani ek indirilemeyen tutar (yani 85-80=5) ileri veya geri taşınacaktır.

Bilindiği üzere, ülkemiz hukukunda, 6637 sayılı Torba Yasa(4) ile 5520 sayılı KVK’nın 10’uncu maddesinin birinci fıkrasına yeni bir bent (“ı” bendi) eklenmiştir. Anılan hükümle sermaye şirketlerine nakit karşılığı sermaye artırımlarını teşvik etmek amacıyla kurumlar vergisi matrahından indirim hakkı tanınmıştır. Şirketlerin borçlanmak yerine özsermaye ile faaliyetlerini idame ettirmelerini hedefleyen bu düzenlemenin şirketlerce de kabul görmesi, aynı zamanda ekonominin diğer dinamiklerine ve paranın getirisi olan faizin seyrine de bağlı bulunmaktadır(5).

Ayrıntıları yazı metninde yer alan özkaynak indirimine dair AB düzenlemesinin, ülkemiz uygulaması bakımından da zaman içerisinde gözden geçirilerek, Türk işletmelerince daha fazla tutarda özkaynakla finansman kullanımının teşviki bakımından daha basit faiz veya finansman maliyeti hesaplaması ve vergilendirme yapılmasının yerinde ve uygun olacağı düşünülmektedir.

(Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, kusurlar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir.)

1- https://taxation-customs.ec.europa.eu/communication-business-taxation-21st-century_en#:~:text=The%20EU%20needs%20a%20robust,to%20fair%20and%20sustainable%20growth
2- https://ec.europa.eu/info/business-economy-euro/growth-and-investment/capital-markets-union/capital-markets-union-2020-action-plan_en 
3- Council Directive on laying down rules on a debt-equity bias reduction allowance and on limiting the deductibility of interest for corporate income tax purposes, (DEBRA) 11.5.2022,  https://taxation-customs.ec.europa.eu/system/files/2022-05/COM_2022_216_1_EN_ACT_part1_v6.pdf  erişim tarihi 07 Temmuz 2022 [Bilindiği üzere, ülkemizde 07.04.2015 tarihli ve 29319 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27.03.2015 tarihli ve 6637 sayılı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 8’inci maddesi ile 13.06.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinin birinci fıkrasına “ı” bendi eklenmiştir. Buna göre, finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si, kurumlar vergisinden indirilir. Nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için bu oran %75 olarak uygulanır. (Bu konuda, anılan bentteki daha ayrıntılı hükümler için bkz.  https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5520.pdf 
4- Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Kanun Numarası: 6637, Kanun Tarihi: 27.03.2015, RG 07.04.2015/29319
5- Bu konuda bkz. Yavuz AKBULAK, Sermaye Şirketlerinin Nakdi Sermaye Artırımlarında Vergi Teşviki, Yargı Dünyası Dergisi, Mart 2016, ss.53-72

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor