Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Erol SÖNMEZOCAK
Erol SÖNMEZOCAK
680OKUNMA

Holding yapılanması ve holding oluşumunun vergisel avantajları nelerdir?  VII

Holding yapılanması hakkındaki bu son yazımda, holdinglerin iştirak hisselerini sattıklarında KV istisnası konusu ile holding örgütlenmesinin olumsuz yönlerini inceleyeceğim. Son olarak da holding yapılandırılması hakkında genel bir değerlendirmede bulunacağım.

Holdingler elinde tuttukları iştiraklerini elden çıkardıklarında (sattıklarında) elde edilen kazanç KV istisnasından yararlanabilir mi?

Holdinglerin aktiflerinde yer alan iştirak hisselerini satmaları durumunda, bu satıştan elde edilen kazancın %75’i kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’na göre, gayesi esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin (aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Bu çerçevede, şirketlerin iktisap ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca "11-Menkul Kıymetler" veya "24-Mali Duran Varlıklar" gruplarındaki hesaplarda izlemeleri gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık payları "11-Menkul Kıymetler" grubundaki hesaplarda izlenmektedir.

Holding şirketlerin söz konusu hesapta izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde, bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır.

Ancak, holding şirketlerin "24-Mali Duran Varlıklar" grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde, sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir.

Ancak, holding şirketlerin esas faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan taşınmazların satışından elde edilen kazançları dolayısıyla istisnadan yararlandırılmaları gerekmektedir.* YMM Zübeyir Ülger’in ders notları

Holdinglerin olumlu yönlerinin bulunmasına karşılık olumsuz yönleri nelerdir?

Holdinglerin sorumluluk getiren yönleri T.T.K.’nun 202 ve devam eden maddelerinde “Hakimiyetin Hukuka Aykırı Kullanılması” başlığında aşağıda açıklanmıştır.

A) Kanun’un 202. maddesi, hâkimiyetin hukuka aykırı kullanması yasağı getirmektedir. Buna göre hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz (Örn: bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya, ödemelerde bulunmaya veya kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye zorlayamaz).
B) Buna rağmen kaybın meydana gelmesi halinde ise hâkim şirket, ya kendisi söz konusu kaybı o faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirmeli ya da kaybın nasıl ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem hakkı tanımalıdır. Aksi takdirde, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden, şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir.
C) Kanun’un 202’nci maddesindeki düzenlemeye karşılık 203’üncü maddesi gereğince, bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin tamamı üzerinde hâkimiyet sahibi ise, hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Böyle bir durumda bağlı şirketin organları talimata uymak zorundadır.
D) Kanun’un 208’inci maddesinde hâkim şirkete bağlı şirketleri satın alma hakkı tanınmaktadır. Buna göre, hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına sahipse ve söz konusu sermaye şirketindeki azlık şirketin çalışmasını engelliyorsa, hâkim şirket azlığın paylarını varsa borsa değeri, yoksa Kanun'da öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.
E) Yine Kanun’un 209’uncu maddesi uyarınca hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hallerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumludur.

Sonuç;

Yukarıdaki açıklamalarımla, özellikle birden fazla şirkete ortak olan, kısacası şirketler topluluğu olan şahısların, şirketlerini Holding yapısı altında toplaması durumunda, TTK’nın lehe hükümlerinden yararlanma imkanlarının olduğunu belirtim. TTK yapısında, dikkati çeken en önemli değişiklikler, şahıs işletmelerinin LTD’ye dönüştürülmesi (tek kişilik LTD ve A.Ş kurulması gibi) LTD’lerin A.Ş.’ye dönüştürülmesi (Emisyon primli hisse satışı, iki yıl elde tutulan hisselerin satışından değer artışı vergisi alınmaması) gibi önemli yönlendirmeler bulunmaktadır. Holding yapılandırmalarında birçok avantajlarından başka kurumlar vergisinde de kar dağıtımında vergisel avantajlardan yararlanma imkanları bulunmaktadır. Son olarak İş Yasasında yapılan değişiklikle Holdinglere bağlı şirketlerde çalışanlarını ihtiyaç duyulan şirketlerde “geçici görevlendirme” yapma imkânı doğmuştur.

Yazımda holdingler hakkında yasaların bizlere verdiği imkanların neler olduğu ve bu imkanlardan faydalanıldığı takdirde elde edilecek avantajları belirtim.

Son olarak da aşağıda örnek bir holding örgütlenme yapısını belirtiyim.

Holding yapılanması ve holding oluşumunun vergisel avantajları nelerdir?  VII

Yorumlar

  • İ
    İsmail Karakaş
    Çok güzeli konuyu özetleyici, net bir yazı olmuş. Teşekkürler,

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor