Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Nazmi KARYAĞDI
Nazmi KARYAĞDI
1361OKUNMA

Enflasyonla ve etkileriyle mücadelede LİFO’nun eksikliği hissediliyor

Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE), Eylül 2021’ye göre Eylül 2022’de %151,50 oranında artış gösterdi.

Yılbaşından bu yana gerçekleşen artış ise %82,45 oldu.

Yüksek enflasyon;

  • Topluma hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı ve refah kaybı olarak yansımaya,
  • İşletmelere ise artan maliyet baskısı, vadeli emtia temin edememe, gerçekdışı yüksek kazançların vergilenmesi nedeniyle sermayenin erimesi ya da satılan malı yerine koyabilmek için çok daha yüksek fiyattan satış fiyatı belirlemek suretiyle enflasyona süreklilik kazandırılması vb. gibi sonuçlar doğurmaya,

devam ediyor

Enflasyonun artış hızı düşme eğilimine girmediği ve belirsizlik devam ettiği sürece bu kısırdöngünün devam edeceğini tahmin etmek elbette zor değil.

İşletmelere kapsamlı enflasyon muhasebesi yerine kısmi enflasyon düzeltmesi

Hatırlanacağı üzere yasal ve ekonomik şartlar oluştuğu için 1 Ocak 2022’de enflasyon muhasebesinin (düzeltmesi) otomatik olarak yürürlüğe girmesi gerekiyordu.

Ancak 2022 başladıktan sonra Ocak ayında TBMM’de yapılan yasal değişiklikle enflasyon muhasebesi 2023 sonuna yani 2024’e ertelendi.

İşin ilginç tarafı erteleme henüz gündemde dahi değilken kısmi enflasyon düzeltmesi araçlarından iktisadi kıymetlerin tarihi maliyet değerlerine ve birikmiş amortismanlarına yeniden değerleme imkanı getiren yasal düzenleme yapılmıştı.

Bir küçük hatırlatma daha yapalım; enflasyon muhasebesi düzenlemesi Türk Vergi Hukukuna 2004’te kazandırıldığında vergi yasalarında yer alan kısmi enflasyon düzeltmesi araçlarının tamamı yürürlükten kaldırılmıştı. Bunlardan en önemlileri yeniden değerleme ile imal edilen veya ticarete konu olan emtianın LİFO (Last in First Out-Son Giren İlk Çıkar) yöntemine göre değerlenebilmesiydi.

Yapılan yasal değişiklikle kısmi enflasyon düzeltmesi araçlarından yeniden değerleme yeniden canlandırılarak devreye alındı ancak LİFO ile değerleme geri getirilmedi.

İşte bu yazımızda LİFO’nun yeniden getirilmemesinin işletmeler açısından, ekonomi açısından ve vergi gelirleri açısından hangi sonuçları doğurduğunu ele alacağız.

LİFO ne anlama geliyor?

LİFO bir stok değerleme yöntemi olup şirketlerin satın aldıkları veya ürettikleri emtianın maliyetini en son satın alınan ürünlerin fiyatından dikkate almalarına olanak tanımak suretiyle üretilen veya satın alınan son emtianın ilk satılacak emtia olduğunu varsayar. Böylece daha az kâr belirlenmesine ve vergi ödenmesine imkan sağlar.

LİFO, değişken fiyatların veya enflasyonun etkilerini sınırlayan ve yeni emtianın temininde işletmelerin vergi maliyetini düşüren bir yaklaşımdır.

LİFO’nun yanısıra FİFO (First in First Out-İlk Giren İlk Çıkar), ortalama maliyet gibi yöntemler de muhasebe ve vergide var olan değerleme yöntemleridir.

Bu yöntemler, emtia satıldığında elde edilen satış gelirinden indirilecek olan maliyeti belirleyen muhasebe yöntemleridir.

Tüm bu stok değerleme yöntemleri hem ticari kârı hem de mali kârı (üzerinden vergi hesaplanan matrahı) etkiler.

Kimleri ilgilendiriyor?

LİFO, sanayicileri, tacirleri (Distribütörler, toptancılar, perakende satış yapanlar), hammadde ve malzeme tedarikçilerini, üzerinden vergi ödenecek kârı belirlemesi nedeniyle doğrudan etkiler.

Nasıl çalışır?

AylarAlış MiktarıAlış Bedeli (TL)Satış MiktarıSatış Fiyatı (TL)
Ocak1500 
Mayıs1700 
Ağustos1900 
Eylül11200 
Kasım001150
Ort. Alış Maliyetine Göre Kâr150 – 82,5 = 67,5
FİFO’ya Göre Kâr150 – 50 = 100
LİFO’ya Göre Kâr150 – 120 = 30

Tablodan da görüleceği üzere LİFO ile değerleme yapılması durumunda satılan mal maliyeti daha yüksek olarak belirleniyor ve beyan edilen kâr da daha düşük olarak tespit edilmiş oluyor.

LİFO hangi dönemlerde uygulanmalıdır?

Fiyatların sürekli artış halinde olduğu enflasyonist ortamlarda stokları yerine koyma maliyeti arttığı için işletmelerin vergi aracılığıyla sermayelerini kaybetmemelerinde LİFO yaşamsal bir işleve sahiptir.

Bu nedenle de işletmelerin sermayelerinin vergi yoluyla devlete aktarılıp azalmasını önlemek için LİFO, yüksek enflasyon dönemlerinde muhasebede ve vergide mutlaka uygulanmalıdır.

LİFO’nun yararları

  • Tedarik zincirinin güçlü ve dayanıklı olmasını sağlar
  • Enflasyonla şişen gerçek dışı kârların vergilenmemesini sağlayarak vergi yükünü azaltır
  • Fiyatların sürekli arttığı yüksek enflasyon dönemlerinde işletmelerin sermayesinin erimesini önler

LİFO’nun Türk Vergi Sistemindeki tarihçesi

Vergi kanunlarımızda 1 Ocak 1996’ya kadar üretilen ya da alınıp satılan emtianın maliyet bedeli ile değerlendirileceği ifade edilmişti. Ancak maliyet bedelini belirlerken muhasebenin araçlarından olan LİFO veya FİFO’nun uygulanıp uygulanmayacağı konusunda yasal bir düzenleme yoktu.

Lakin vergi idaresinin görüşü “fiili maliyet” ile belirleneceği yönündeydi. Fiili maliyetin belirlenemediği durumda ise ortalama maliyet ile değerleme yapılarak ticari/mali kâr belirleniyordu.

1 Ocak 1996’da yasalaşan 4008 sayılı Kanunla işletmelerden enflasyonun etkilerini kısmen de olsa giderecek bir araç olarak LİFO yöntemi Vergi Usul Kanunundaki emtia değerleme maddesine (Md. 274) eklendi.

İşletmeler yaklaşık 8 yıl LİFO’dan yararlanabilme imkanına sahip oldular. Sonrasında 1 Ocak 2004’te kısmi enflasyon düzeltme mekanizmalarının hepsi kaldırılarak yüksek enflasyon dönemlerinin oluştuğu dönemlerde otomatik olarak yürürlüğe girecek olan Enflasyon Muhasebesi (Düzeltmesi) uygulaması VUK Mük. Md. 298’e eklendi.

Enflasyon muhasebesi sonrasında yürürlükten kaldırılan kısmi enflasyon düzeltmesi araçlarından olan ve vergi mükelleflerinin vergi yükünü artıran “finansman gider kısıtlaması” 1 Ocak 2021’de, vergi yükünü azaltan “iktisadi kıymetlerde yeniden değerleme” uygulaması ise 1 Ocak 2022’den itibaren devreye alındı.

Ancak 3’lü kısmi enflasyon düzeltmesi araçlarından olan vergi mükelleflerinin lehine olan “satılan malların maliyetlerinin belirlenmesinde LİFO yöntemi” geri getirilmedi.

LİFO’nun geri getirilmemesinin sonuçları

  • Enflasyon artışı besleniyor

Fiyatların yükselme eğiliminde olduğu ve üreticilerin ve satıcıların kısa vadede enflasyonun düşeceğine dair beklentilerinin olmadığı durumlarda mal satış fiyatları, “yerine koyma maliyeti” üzerinden belirlenmeye başlıyor. Satış kazancı belirlenirken de yerine koyma saikiyle belirlenen yüksek satış bedelinden düşük maliyet bedeli çıkarıldığında yüksek kâr ve yüksek vergi yükü ortaya çıkıyor. Vergi yükünü alıcıya aktaran üretici ve satıcı enflasyonun yüksek seyretmesine katkı sağlamış oluyor. Ve bu durum kırılana kadar bir kısır döngü olarak devam ediyor.

Dolayısıyla da LİFO’suz bir muhasebe ve vergi, enflasyonu besleyen bir duruma sebep oluyor.

  • Devlet, fiktif kazançlar üzerinden daha fazla vergi alıyor

Yüksek satış fiyatı ve düşük maliyet bedeli nedeniyle oluşan yüksek kârlar aslında enflasyon nedeniyle şişmiş durumdadır. Bu şişme ise gerçek bir kârı ifade etmemekte. Gerçek olmayan kârdan yüksek vergi almak ise işletme sermayesinin vergi yoluyla devlete aktarılması anlamına geliyor.

LİFO geri getirilmeli

Esas itibariyle yeniden değerleme 1 Ocak 2022’de geri getirildiğinde LİFO’da geri getirilmeliydi. Bu eksiklik 2021’in son çeyreğinden bu yana artış gösteren enflasyon nedeniyle gerçek olmayan kazançların vergilendirilmesi, işletme sermayelerinin devlete aktarılması ve enflasyonun yüksek seyretmesine dolaylı olarak olumsuz yönde katkı sağlamıştır.

Her ne kadar geç kalınmış olsa da 2022’in son çeyreğinden başlayarak 2022 yılı için ve 2023’te sanayicilere ve tüccarlara LİFO ile değerleme yapma imkanının tanınması hem işletme sermayelerinin erimesini önleyecek hem de “yerine koyma maliyeti”nden hareketle satış fiyatlarının artmasını engelleyebilecektir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor