Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Sosyal Güvenlik

Ozan BARDAKÇI
Ozan BARDAKÇI
2041OKUNMA

10 soruda kamu görevlilerinin sosyal güvenliği

Kamu görevlilerinin sosyal güvenlik rejimi, işçiler ile kendi nam ve hesabına çalışan sigortalılardan farklı hak ve yükümlülükler içermektedir. Kamu görevlilerinin memuriyete başlangıç tarihinin 2008 yılı Ekim ayı öncesi ve sonrası olmasına göre de sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri değişmektedir.

Bu yazımızda kamu görevlilerinin sosyal güvenliğine ilişkin on soruya cevap aradık.

Sosyal Güvenlik Hukuku Bakımından Kamu Görevlileri Kimlerdir?

Ülkemizde 2008 yılına gelinceye dek sosyal güvenlik rejimlerine ilişkin çok sayıda kanun ve kurum vücut bulmuştur. Bunun nedenleri arasında çalışma tiplerindeki farklılıklar başta gelir. Kamu çalışanları, özel sektör çalışanları, kendi hesabına çalışanlar gibi çok sayıda çalışma tipi için farklı tarihlerde farklı mevzuat hükümleri yürürlüğe konmuştur.

Kamu görevlilerinin sosyal güvenlik rejimi yukarıda anılan diğer gruplara göre daha eski ve sistemli bir nitelik taşıyan rejimdir. Nitekim Osmanlı Devleti’nin yükselme dönemlerinde vezirlere ve askeri personele emeklilik rejiminin ferman ve kanunlarla uygulandığına rastlanır.

Günümüzde kamu görevlilerinin sosyal güvenliğine ilişkin aynı anda yürürlükte olan iki kanun bulunmaktadır. Bu iki kanundan ilki 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu, ikincisi ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunudur.

Kamu görevlilerinin statüsünü esas alan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu aylık ve ikramiye gibi parasal haklar ve kesenek gibi parasal yükümlülükleri kamu görevlisinin hizmeti içerisindeki en yüksek statüsüne göre belirlemiştir.

01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ise kamu görevlileri bakımından temelde ayrıma gitmeksizin parasal hak ve yükümlülükleri prime esas kazanç adı verilen sigortalının brüte esas kazancına göre belirlemiştir.

2008 yılı Ekim ayı başında(1) yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 4 üncü maddesiyle 2008 Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir şekilde hizmeti olan kişiler için 5434 sayılı Kanun hükümlerinin büyük bölümü yürürlükte tutulmuştur. Ancak bu iki kanunun esasları ve uygulamaları birbirinden büyük ölçüde farklı nitelik gösterir.  

Bu yönüyle 5434 sayılı Kanuna göre ve 5510 sayılı Kanuna göre kamu görevlisi kavramını ayrı ele almak gerekir. Bu kitapta 5434 sayılı Kanuna tabi olan kamu görevlilerine iştirakçi, 5510 sayılı Kanuna tabi olanlara sigortalı denecektir. 

a) 5434 sayılı Kanuna göre Kamu Görevlileri

Emekli Sandığının kapsamı ele alındığında Kanun’un 12 inci maddesinde faydalanacak kişiler sayılmıştır.

Kamu daire, kurum ve ortaklıklarından; genel bütçeye dahil, katma bütçeli(2), özel idareler, belediyeler, devlet ekonomi kurumları, özel kanunlarla kurulmuş devlet kurumları Ereğli Kömür Bölgesi Amele Birliği, özel kanunlarla kurulmuş bankalar, genel veya katma bütçeli idarelerle özel idareler ve belediyelere bağlı müesseseler, yükseköğretim kurumları ve silahlı kuvvetler gibi Sandığın kapsamında yer alan bütün kurumlar mali ve hukuki statülerine göre kapsama alınmıştır.

Dolayısıyla sosyal güvenlik bakımından kamu görevlisi sayılabilmek için 5434 sayılı Kanunun kapsamında yer alan idarelerde görev yapmak gerekmektedir. Bununla birlikte kurum ve kuruluşlar da kendi teşkilat kanunları ile görevlilerini Emekli Sandığı ile ilişkilendirebilmektedir.

b) 5510 sayılı Kanuna göre Kamu Görevlileri

5510 sayılı Kanunun tanımına göre Kamu idarelerinde kadrolu çalışanlar ile yine 4/a kapsamına girmeyen sözleşmeli ve seçimle görev yapanlar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Ayrıca;

  • Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar.
  • Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyeleri.
  • 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi sigortalı iken aynı kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikalar ve konfederasyonları ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenlerden aylıksız izne ayrılanlar.

5510 sayılı Kanuna göre 4/1-c statüsünde değerlendirilmektedir.

5434 sayılı Kanun Türk Vatandaşlığı şartı ararken 5510 sayılı Kanuna göre Türk Vatandaşlığı şartı bulunmamaktadır.

Kamu Görevlilerinin Sosyal Güvenlik Hakları Ne şekilde Başlar?

5434 sayılı Kanunda iştirakçilerin bildirimi ve tescili ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamakta iken 5510 sayılı Kanun sigortalılığın bildirimi ve tescilini tüm sigortalılık türleri için ayrı ayrı düzenlenmiştir.

a) 5434 Sayılı Kanuna Göre İştirakçiliğin Başlaması

5434 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre iştirakçilik aybaşında başlar. Dolayısıyla ayın 15’inden sonra göreve girenlerin o aya ait eksik aylık veya ücretlerinin farkı ödenir. Yapılan bu kıst ödemeden herhangi bir kesenek alınmaz

Dolayısıyla ayın 15’inden önce göreve girenlerin iştirakçilikleri tam kesenek kesildiği tarihten itibaren başlar. Örneğin 18/07/2008 tarihinde göreve giren bir iştirakçinin iştirakçiliği 15/08/2008 tarihinde başlar.

b) 5510 Sayılı Kanuna Göre Sigortalılığın Başlaması

İlk defa 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği Ekim/2008 aybaşından sonra 4/1-c kapsamında göreve başlayanların sigortalılıkları göreve başladıkları tarihten başlar. Kanun sigortalılığın başlangıcına ilişkin olarak 4/1-c kapsamında yer alan diğer grupları da açıklamıştır. Buna göre;

Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu gereğince sendika veya konfederasyonu ilk genel kuruluna kadar sevk ve idare edecek yönetim kurulu üyeleri, genel kurulda yönetim kuruluna seçilenler ile sendika şube yönetim kuruluna seçilenlerden aylıksız izne ayrılanlar aylıksız izne ayrıldıkları,

Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda Türk Silahlı Kuvvetleri, 31/7/2016 tarihinden sonra ise Milli Savunma Bakanlığı hesabına okuyanlar ile Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyanların öğrenime başladıkları,

Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi ile fakülte ve yüksekokullarda Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı nam ve hesabına okuyanların öğrenime başladıkları,

Fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okumakta iken Türk Silahlı Kuvvetleri (31/7/2016 tarihinden sonra ise Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı) hesabına okuyanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya başlayanların, bu Kurumlar hesabına okumaya başladıkları,

Astsubay meslek yüksek okulları ile astsubay nasbedilmek üzere temel askerlik eğitimine tabi tutulan adayların öğrenime başladıkları,

Belediye başkanları, il encümeninin seçimle gelen üyeleri seçildikleri,

Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliğine seçilenler seçildikleri, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ile açıktan bakan atananlar ve bakan yardımcıları ise atandıkları,

Belediye meclis üyeleri arasından görevlendirilen ve herhangi bir sigortalılığı bulunmayan belediye başkan yardımcıları ise talep etmeleri halinde seçildikleri,

tarihten itibaren sigortalılıkları başlar. Bu kişiler için ödenen kıst ödeme için ayrıca sigorta primine esas kazanç hesaplanarak Kurumlarınca ödenir.

Kesenek ve Primler Ne Şekilde Hesaplanır?

İştirakçi sıfatı taşıyan kamu görevlileri ile sigortalı sayılan kamu görevlileri için yatırılan sosyal güvenlik payları hem isim olarak hem de nitelik olarak birbirinden farklıdır. Nitekim 5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiler için kademe, derece, unvan gibi statülerine ilişkin memur maaş katsayıları üzerinden kesenek hesabı yapılmaktadır.

Sigortalı olarak anılan 5510 sayılı Kanuna tabi kamu görevlilerinin brüt aylıkları içindeki hemen hemen bütün unsurlar prime esas kazanç adı verilen tutarın içinde yer alır. Dolayısıyla sosyal güvenlik kesintisi de prime esas kazanç üzerinden yapılır.

a) 5434 Sayılı Kanuna Göre Kesenekler

T.C. Emekli Sandığı Kanunu iştirakçilerinin bulundukları statülerde “Gösterge aylığı, Ek gösterge, Taban Aylığı, Kıdem Aylığı, Emeklilik Tazminatı” kalemleri üzerinden hesaplama yapılarak emekli keseneğine esas matrah bulunmaktadır. Bulunan bu matrahın %16’sı iştirakçinin, %20’si ise görev yaptığı kurum veya kuruluşun payı olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla emekli keseneğine esas matrahın %36’lık payı emekli keseneğini oluşturmaktadır. Genel sağlık sigortası için ise matrahın %12’lik payı iştirakçilerin kurumlarınca ödenir.

Gösterge Aylığı

Kamu görevlilerinin göstergeleri kademe ve derecelerine göre belirlenmektedir. Kademe ve derecenin belirlenmesine hizmet süresinin yanı sıra öğrenim durumu da etki gösterir.

Gösterge Aylığı= Gösterge Rakamı X Aylık Katsayı

Tablo 1. 657 Sayılı Kanun 43. Maddesi Gösterge Tablosu

Göstergeler
Derece/Kademe123456789
1132013801440150000000
2115512101265132013801440000
3102010651110115512101265132013800
4915950985102010651110115512101265
5835865895915950985102010651110
6760785810835865895915950985
7705720740760785810835865895
8660675690705720740760785810
9620630645660675690705720740
10590600610620630645660675690
11560570580590600610620630645
12545550555560570580590600610
13530535540545550555560570580
14515520525530535540545550555
15500505510515520525530535540

Ek Gösterge

Ek gösterge, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli ek gösterge cetvellerinde hizmet sınıfı, kadro unvanı ve derecesine göre belirtilen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpılarak bulunacak miktarı ifade eder. Kazanılmış hak aylığına esas dereceler ek gösterge aylığının hesaplamasında kullanılır.

Ek göstergeler 657 sayılı Kanunu, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gibi mevzuat hükümleri ile cetvel şeklinde belirlenir. Tüm hizmet sınıfları ve kadrolar için kamu görevlisinin derecesine göre belirlenir. Aşağıdaki bazı hizmet sınıfları için hazırlanmış örnek bir cetvel ile örneklendirilmiştir.

Tablo 2. 657 S. Kanun Ekli Cetvellere Göre Seçili Ek gösterge Tablosu

SAĞLIK HİZMETLERİ SINIFIDereceEkgösterge
a) Uzman Tabip, Tabip, Diş Hekimi, Uzman Veteriner Hekim, Veteriner Hekim, Eczacı Biyolog, Tıpta Uzmanlık Tüzüğünde belirtilen dallarda uzmanlık belgesi alanlar veya bu dallarda uzmanlık unvanını doktora aşaması ile kazanmış bulunanlar1
2
3
4
5
6
7
8
4200
3600
2800
2200
1900
1750
1550
1450
TEKNİK HİZMETLER SINIFIDereceEkgösterge
a) Kadroları bu sınıfa dahil olup, en az 4 yıl süreli yükseköğretim veren fakülte veya yüksekokullardan mezun olarak yürürlükteki hükümlere göre Yüksek Mühendis, Mühendis,Yüksek Mimar ve Mimar ile Şehir Plancısı ve Bölge Plancısı unvanını almış olanlar1
2
3
4
5
6
7
8
4200
3600
2800
2200
1900
1750
1550
1450
AVUKATLIK HİZMETLERİ SINIFIDereceEkgösterge
Avukat1
2
3
4
5
6
7
8
3600
3000
2200
2100
1800
1700
1500
1400
EĞİTİM VE ÖĞRETİM HİZMETLERİ SINIFIDereceEkgösterge
Öğretmen1
2
3
4
5
6
7
8
3600
3000
2200
2100
1800
1700
1500
1400
GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFIDereceEkgösterge
Yükseköğrenim görenler (Cetvelde Sayılanlar dışında kalan)1
2
3
4
2800
2200
1700
1400
GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFIDereceEkgösterge
Diğerleri (Yükseköğrenim görmemiş olanlar)1
2
3
4
2100
1700
1400
1250

Taban Aylığı

Devlet memurlarının tümünün yararlandığı temel aylık unsuru olan taban aylığı 27.6.1989 tarihli ve 375 sayılı KHK'nin değişik 1 inci maddesi hükmü uyarınca; 1.000 gösterge rakamının taban aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarı ifade eder.

Taban aylığı katsayısı altışar aylık dönemler için bütçe Kanunu ile belirlenir.(3)  Ancak mali yılın ikinci yarısında, memleketin ekonomik gelişmesi genel geçim şartları ve Devletin mali imkanları göz önünde bulundurulmak suretiyle Cumhurbaşkanı bu katsayıları ikinci yarının tamamı veya üçer aylık dönemleri itibariyle uygulanmak üzere değiştirmeye yetkilidir.

Kıdem Aylığı

İştirakçiye fiilen ödenen kıdem aylığına esas hizmet süresi kıdem hizmeti olarak kabul edilir. Hizmet yılları itibariyle ödenecek kıdem aylığının tespitinde ise kazanılmış hak aylığının hesabında değerlendirilen süreler esas alınır.

Her bir hizmet yılı için (20) gösterge rakamı karşılığı kıdem aylığı ödenmektedir. Memuriyet taban ve kıdem aylığı miktarları, bunların göstergelerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 154 üncü maddesine göre tespit olunan katsayılar uygulanmak suretiyle belirlenir. 25 ve daha fazla hizmet yılını dolduranlar için gösterge rakamı 500 olarak hesaplanır.

Emeklilik Tazminatı (Özel Hizmet Aylığı)

Emeklilik tazminatı ya da özel hizmet aylığı, iştirakçilerin ek göstergelerine göre en yüksek devlet memurunun gösterge ve ek gösterge rakamı toplamına oranlı olarak aldıkları tutarı ifade eder.

En yüksek devlet memuru olan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanının gösterge ve ek göstergesinin toplamının maaş katsayısı ile çarpımının sonucunda bulunan tutar özel hizmet aylığını belirleyen temel unsurdur. Bu tutar 2022 yılı birinci altı aylık dönemi için 9.500 (Gösterge 1500 + Ek gösterge 8000=9500) x 0,235445 = 2.236,72 TL’ dir.

5434 sayılı Kanunun Ek Madde 70 inci maddesinde; Sandık iştirakçilerine ödenmekte olan memuriyet taban aylığı ve kıdem aylığı tutarları ile zam, tazminat ve ödenekler ile benzeri ödemeler toplamının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi en Yüksek Devlet memuru aylığı (ek gösterge dahil) brüt tutarının;

Ek göstergesi 8400 ve daha yüksek olanlarda % 255'ine,

Ek göstergesi 7800 (dahil) - 8400 (hariç) arasında olanlarda % 215'ine

Ek göstergesi 7000 (dahil) - 7800 (hariç) arasında olanlarda % 195'ine,

Ek göstergesi 5400 (dahil) - 7000 (hariç) arasında olanlarda % 165'ine,

Ek göstergesi 3600 (dahil) - 5400 (hariç) arasında olanlarda % 145'ine,

Ek göstergesi 2800 (dahil) - 3600(hariç) arasında olanlarda % 85'ine

Diğerlerinde % 55'ine,

karşılık gelen miktarı, emeklilik keseneğine ve kurum karşılığına tabi tutulur.

Kanun, yukarıda belirlenen oranları, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine ayrı ayrı veya birlikte üç katına kadar artırmaya, yukarıdaki ek gösterge gruplarını değiştirmeye ve personel kanunlarında yer alan ek göstergelerin artırılması halinde gruplardaki ek göstergeleri yeniden düzenlemeye Cumhurbaşkanını yetkili kılmıştır.

b) 5510 Sayılı Kanuna Göre Sigorta Primleri

İlk kez 5510 sayılı Kanuna tabi olarak göreve başlayan sigortalıların prime esas kazançları “gösterge, ek gösterge, taban aylık, kıdem aylığı” kalemleri yönüyle iştirakçilerin kesenekleriyle aynıdır. Ancak sigortalılar için özel hizmet aylığı yerine “diğer tazminat ve ödenekler” prime esas kazancın unsuru haline gelir.

Diğer tazminat ve ödenekler;

Makam, temsil ve görev tazminatları,

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesi uyarınca ödenen tazminatlar

926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 17 nci maddesinin (A) bendinde yer alan cetvelde belirtilen oranlar üzerinden ödenen hizmet tazminatı,

2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununun 12 nci maddesi uyarınca ödenen üniversite ödeneği,

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ödenen ek ödeme

şeklinde kamu görevlisinin brüt kazancına etki eden bütün unsurları kapsar.

Yukarıda yer alan kazançlar belirlendikten sonra ortaya çıkan prime esas kazancın %9’u sigortalı payı, %11’i işveren payı olmak üzere toplamda %20’si malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları için alınır.

Prime esas kazancın %5’i sigortalı payı, %7,5’i işveren payı olmak üzere toplamda %12,5’i genel sağlık sigortası primi olarak alınır. Yukarıda da aktarıldığı üzere iştirakçilerin %12’lik genel sağlık sigortası primi ise kurumları (işveren) tarafından ödenir. 

Fiili Hizmet Süresi Zammı nedir?

Yıpranma olarak da bilinen fiili hizmet süresi zammı 5434 ve 5510 sayılı Kanunlarda yer alan tabloda yazılı vazifelerde geçen fiili hizmet sürelerinin her yılı için tabloda hizalarında gösterilen fiili hizmetlere eklenmesidir. Aynı zamanda bu sürelerin bir bölümü istekle emeklilik halinde tabi olunan emeklilik yaşından düşülür.  Emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılan bu süreler ikramiye hesabına ve aylık hesabına dahil edilir.

5510 sayılı Kanun 40. Maddesine göre Fiili Hizmet Süresi Zammı

Kapsamdaki İşler/İşyerleriKapsamdaki SigortalılarEklenecek Gün Sayısı
    1) Kurşun ve arsenik  işleri1) Kurşun üretilen galenit, serüzit, anglezit gibi cevherlerin çıkarılmasına ilişkin maden ocağı işlerinde çalışanlar. 2) Kurşunlu madenlerden yahut içinde kurşun bulunan kül, maden köpüğü, kurşun fırın kurumu,  üstübeç artığı ve benzeri maddelerden kurşun üretimi için yapılan izabe işlerinde çalışanlar. 3) Antimuan, kalay, bronz ve benzeri maddelerle yapılan kurşun alaşımı işlerinde çalışanlar.60
4) Kurşun izabe fırınlarının teksif odalarında biriken kuru tozları kaldırma işlerinde çalışanlar.90
    2) Cam fabrika ve atölyeleri1) Cam yapımında kullanılan ilkel maddeleri toz haline getirme, eleme, karıştırma ve kurutma işlerinde (bu işleri yapmak üzere tam kapalı odalar içinde otomatik makineli tesisat veya çalışma ortamındaki tozları sağlık için tehlike oluşturmayacak düzeye indiren havalandırma tesisatı bulunmadığı takdirde) çalışanlar. 2) Eritme işlerinde (otomatik besleme fırınlarıyla çalışılmadığı takdirde) çalışanlar. 3) Ateşçilik işlerinde çalışanlar. 4) Üfleme işlerinde (tamamen otomatik makinelerle yapılmadığı takdirde) çalışanlar. 5) Basınçla yapılan cam işlerinde (cam tazyiki işleri) çalışanlar. 6) Ayna camı sanatında potalı cam dökümü işlerinde (potalar kalıp masasına mekanik araçlarla taşınmadığı takdirde) çalışanlar. 7) Camı fırın başından alma işlerinde çalışanlar. 8) Yayma fırınlarında düzeltme işlerinde çalışanlar. 9) Traş işlerinde çalışanlar. 10) Asitle hak ve cilâlama işlerinde çalışanlar. 11) Basınçlı havayla kum püskürten cihazlarla yapılan işlerde (çalışma ortamındaki tozları sağlık için tehlike oluşturmayacak düzeye indiren havalandırma tesisatı bulunmadığı takdirde) çalışanlar. 12) Pota ve taş odalarında görülen işlerde çalışanlar60
3)Cıva üretimi işleri sanayi1) Cıva izabe fırınlarında görülen işlerde çalışanlar. 2) Elementer cıva bulunan ocaklarda görülen işlerde çalışanlar. 90
  4)Çimento fabrikaları1) İlkel maddeleri kırma, ufalama, ezme, eleme ve karıştırma işlerinde çalışanlar. 2) Otomatik fırınlarda pişirme işlerinde çalışanlar. 3) Klinkeri öğütme, eleme, torba ve fıçılara koyma işlerinde (otomatik olarak tozun etrafa yayılmasını önleyici bir düzenleme yapılmadığı takdirde) çalışanlar 60
  5) Kok fabrikalarıyla termik santraller1) Ateşçilik, ocak temizliği, jeneratör, doldurma, termik santraller boşaltma ve temizleme işlerinde çalışanlar. 2) Kimyasal arıtma işlerinde çalışanlar. 3) Gazın geçtiği cihaz ve boruların onarılması ve temizlenmesi işlerinde çalışanlar. 4) Kok fabrikalarında kömür ve ocak işlerinde çalışanlar. 5) Elektrik enerji üretim santrallerinin kazan  dairesindeki ateşçilik, kül ve kömürlerin taşınması işlerinde çalışanlar. 6) Termik santrallerle her çeşit buhar kazanlarının kazan dairesindeki ateşçilik, kül ve kömürlerin taşınması işlerinde çalışanlar. 60
6) Alüminyum fabrikaları1) Alüminyum oksit üretimi işlerinde çalışanlar. 2) Alüminyum bronzu hazırlama işlerinde çalışanlar. 3) Alüminyum madeni üretimi işlerinde çalışanlar.  60
    7) Demir ve çelik fabrikaları1) Demir izabe fabrikalarında cevherin demire çevrilmesi işleriyle boru fabrikalarının fırın ve döküm dairelerinde yapılan işlerinde çalışanlar. 2) Çelikhanelerin çelik yapılan fırınlarıyla bunların teferruat ve eklentilerinden olan ikinci derecedeki fırınlarda ve konvertörlerde yapılan işlerinde çalışanlar. 3) Sıvı haldeki demir ve çeliğin tesisat ve teçhizatla veya mekanik olarak taşınmasına ilişkin işlerde çalışanlar. 4) Sıcak veya sıvı haldeki cürufun taşınması ve işlenmesi işlerinde çalışanlar. 5) Haddehanelerde (soğuk demirle çalışılan haddehaneler hariç), fırınlarda, hadde serilerinde, haddehaneyi kızgın veya sıvı çelik yahut demirle besleyen tesisat ve araçlarla görülen işlerle kızgın halde olan yarı mamul parçaların kesilmesi ve hazırlanması işlerinde çalışanlar.  90
8) Döküm fabrikaları1) Döküm kalıp ve maçalarının yapılması ve döküme hazır duruma getirilmesi işlerinde çalışanlar. 2) Döküm şarjının hazırlanması ve her çeşit maden eritme (izabe) fırınlarının döküme hazır duruma getirilmesi işlerinde çalışanlar. 3) Maden eritme ve dökme işlerinde çalışanlar. 60
9) Asit üretimi yapan farika ve atölyeler1) Asit için hammaddelerin hazırlanması işlerinde çalışanlar. 2) Asidin yapılma safhalarındaki işlerinde çalışanlar. 3) Baca gazlarından asit elde edilmesi işlerinde çalışanlar90
10) Yeraltı işleriMaden ocakları (elementer cıva bulunduğu saptanan cıva maden ocakları hariç), kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işlerde çalışanlar.180
11) Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işlerDoğal ve yapay radyoaktif, radyoiyonizan maddeler veya bütün diğer korpüsküler emanasyon kaynakları yapılan işlerde çalışanlar. 90
  12) Su altında veya su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işler1) Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren basınçlı hava içinde çalışmayı işlerden 20- 35 metreye kadar derinlik veya gerektiren işler 2-3,5 kg/cm2 basınçta yapılan işlerde çalışanlar. 60
2) Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işlerden 35-40 (40 hariç) m. derinlik veya 3,5-4 90 (3,5 hariç) kg/cm2 basınçta yapılan işlerde çalışanlar. 3) Dalgıçlık işinde çalışanlar. 90
13)Türk Silâhlı KuvvetlerindeSubay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar ve sözleşmeli erbaş ve erler90
14) Emniyet ve polis mesleğinde, Milli İstihbarat TeşkilâtındaAsaleti onaylanmış olmak şartıyla adaylıkta geçirilen süreler dahil polis memuru, başpolis memuru ve kıdemli başpolis memuru, komiser yardımcısı, komiser, baş komiser, emniyet amiri, emniyet müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve derecelerdeki emniyet mensupları, Milli İstihbarat Teşkilâtı mensupları 90
15) İtfaiye veya yangın söndürme işleriYangın söndürme işlerinde çalışanlar.  60
16) Basın ve gazetecilik mesleğindeBasın Kartı Yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle fiilen çalışanlar.  90
17)TRT Kurumu basın kartı sahibi olmak su-retiyle;Basın Kartı Yönetmeliğine göre Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunda haber hizmetinde fiilen çalışanlar.  90
18) Türkiye Büyük Millet MeclisiYasama organı üyeleri ile dışarıdan 90 atanan bakanlar.90
19) Ceza infaz kurumlarındaCeza infaz kurumu müdürü, idare memuru, infaz ve koruma başmemuru, infaz ve koruma memuru unvanlı kadrolarda bulunanlar ile Adalet Bakanlığı taşra teşkilatına tahsisli kadro veya pozisyonlarda bulunup ceza infaz kurumlarında görev yapan ve ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklularla bilfiil irtibat içinde olan diğer görevliler,  90
20)İnsan sağlığına ilişkin işler11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Kanun, 25/2/1954 tarihli ve 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu ve 18/12/1953 tarihli ve 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun kapsamında sağlık meslek mensubu sayılan ve insan sağlığı için koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde çalışanlar.  60

a) 5434 Sayılı Kanuna Göre Fiili Hizmet Süresi Zammı

İştirakçilerin 5434 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan tabloda yazılı vazifelerde geçen fiili hizmet sürelerinin her yılı için tabloda hizalarında gösterilen sürelerin fiili hizmet süresine eklenen, aynı zamanda istekle emeklilik halinde tabi olunan emeklilik yaşından düşülen ve emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılan süredir. Ancak 5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiler açısından fiili hizmet süresi zammı uygulaması, iştirakçinin 08.09.1999 tarihinden önce (4447 sayılı Kanun) veya sonra göreve başlamasına göre değişiklik gösterir. 5434 sayılı Kanuna göre bu süreler;

Aylığa hak kazanma koşullarının tespitinde dikkate alınır.

Aylık bağlama oranını artırır.

Emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınır.

Aylık bağlanacak kanunun tespitinde dikkate alınmaz.

İntibakta (derece-kademe ilerlemesi) dikkate alınmaz.

08/09/1999 Tarihinden önce Göreve Giren İştirakçiler

08/09/1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunundan önce göreve başlayan ve aşağıda gösterilen işyerlerinde yine aşağıda gösterilen görevlerde bulunan iştirakçiler ile yine 08/09/1999 tarihinden önce bu yerlerde iştirakçi olup sonradan yeniden bu görevlere atananlar için:

Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan askeri personele ve emniyet hizmetlerinde çalışan güvenlik güçlerinin her yılı için 3 ay,

Lokomotif; makinist ve ateşçilerine, gemi ateşçi ve kömürcüleriyle dalgıçlara her yıl için 6 ay,

Atölye, fabrika, havuz ve depolarda;       

Çelik demir ve  pirinç döküm işlerinde;                                               

Zehirli, boğucu gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde;

Patlayıcı maddeler yapılmasında,

Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi işlerinde;

Gemilerin sintinelerinde ve dabilbotom gibi kapalı sarnıçlar içindeki raspa ve boya işleri,

Oksijen, elektrik kaynağı, keski, tabanca ile perçin, takım sertleştirilmesi ve kum   püskürtme suretiyle raspa işlerinde; çalışanların her yılı için 6 ay,

Yer altında maden çıkartma işlerinde çalışanlara her yıl için 6 ay,

Devlet Tiyatrosu sanatkarlarının her yılı için 3 ay,

Tarım Bakanlığı Zirai  Mücadele ve Karantina Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında vazife gören memur ve  hizmetlilerin Zirai Mücadele ve zirai karantina teknik ve idari işleri ile salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıklarıyla mücadele işlerinde çalışanlara her yılı için 2 ay,

Mesleği icabı röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyon laboratuarlarında çalışan tabip, teknisyen, sağlık memuru, radyasyon fizikçisi ve teknisyeni ve iyonizan radyasyonla yine bilfiil çalışan bilumum personel ve yardımcılarına her yılı için 3 ay,

TRT haber hizmetlerinde çalışan; Daire Başkanı, Müdür, Müdür Yardımcısı, Şef, muhabir, redaktör spiker, redaktör, mütercim, kameraman, fotoğrafçı, ışıkçı, sesçi, teknisyen, teleks operatörlerine her yılı için 3 ay,

Basın kartı yönetmeliğine göre basın kartı sahibi olmak suretiyle gazetecilik yapanlardan memurluğa girip de, meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen Basın müşavirlerine 3 ay,

fiili hizmet zammı olarak diğer adıyla yıpranma zammı ilave edilmekte ve bu süreler yaş hadlerinden de düşülür.

Kanun, Lokomotif makinistleri ve ateşçileri hariç olmak üzere hizmet süresine eklenecek olan fiili hizmet süresi zammı toplamı 8 yılı geçemeyeceğini hüküm altına almıştır. Bu kişiler için fiili hizmet süresi zammının tamamı istekle emeklilik yaşından düşülür.

08/09/1999 Tarihinden sonra Göreve Giren İştirakçiler

İşsizlik Sigortası Kanununun yürürlük tarihi olan 08/09/1999 tarihinden sonra ilk kez belirtilen işyerlerinde ve belirtilen görevlere giren iştirakçiler için ise emeklilik yaşından indirilecek süreye ilişkin sınırlama getirilmiştir. Lokomotif makinistleri ve ateşçileri hariç olmak üzere hizmet süresine eklenecek olan fiili hizmet süresi zammı toplamı 8 yılı geçemeyeceği hükmü aynı kalmıştır. Ancak 08/09/1999 tarihinden sonra göreve başlayanların fiili hizmet süresi zammının 3 yılı geçmemek üzere yarısı istekle emeklilik yaşından düşülür.

b) 5510 Sayılı Kanuna Göre Fiili Hizmet Süresi Zammı

İlk kez, 5510 sayılı Kanunun 40 ıncı maddesinde belirtilen işyeri ve görevlerde 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren çalışarak söz konusu işlerin risklerine maruz kalan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu işyerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için tabloda karşılarında belirtilen gün sayısı kadar süre fiili hizmet süresi zammı olarak eklenir.

360 günden eksik sürelere ait fiili hizmet süresi zammı ise 360 gün için eklenen fiili hizmet süresi zammı ile orantılı olarak belirlenir. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulamasında, tablonun,

(1) ila (9), (11), (12) ve (15) ila (17), (19) ve (20) numaralı sıralarında yer alanlar için en fazla      beş yıl,

(13) ve (14) numaralı sıralarında yer alanlar için en fazla sekiz yıl,

sigortalı gün sayısına eklenir.

Tablonun (10) ve (18) numaralı sırasında belirtilenlere süre sınırı uygulanır.

Prim ödeme gün sayısına eklenen fiili hizmet süresi zammının yarısı ölüm ve maluliyet halleri (TBBM üyeleri hariç) üç yılı geçmemek üzere yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen emeklilik yaş hadlerinden de indirilir.

Ancak, yaş haddi indiriminden yararlanabilmek için yer altı işlerinde maden ocakları (elementer cıva bulunduğu saptanan cıva maden ocakları hariç), kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işlerde çalışan sigortalıların en az 1800 gün, diğer sigortalıların ise en az 3600 gün söz konusu işyeri ve işlerde fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışmaları gerekir.

Yer altı işlerinde maden ocakları (elementer cıva bulunduğu saptanan cıva maden ocakları hariç), kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işlerde çalışan ve bu işlerde en az 1800 gün çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayısına ilave edilecek gün sayısındaki süre sınırı ile bu sigortalıların yaş haddi indirimindeki süre sınırı uygulanmaz.

Bu sigortalıların prim ödeme gün sayılarına bu işlerde çalıştıkları her yıl için 180 gün fiili hizmet süresi zammı ilavesi yapılır. Ayrıca yaşlılık aylığı için yaş haddinden de yararlandığı fiili hizmet süresi zammının yarısını geçmemek üzere, süre sınırı olmaksızın indirim yapılır.

Kamu Görevlileri Nasıl Borçlanır?

Borçlanma kavramı sosyal güvenlik hukukunda, emeklilik veya sigortalılık hakkı tanınmadan geçmiş hizmetlerin, çeşitli Kanunlarda öngörülen kurallara uyularak iştirakçiler/sigortalılar veya bunların hak sahipleri tarafından kesenek/primleri ödenmek suretiyle emeklilik işlemlerinde dikkate alınmasına yönelik hizmet satın alma işlemidir.

Borçlanma talebi kanunda öngörülen ve borçlanmaya uygun sürenin tamamı için yapılabileceği gibi iştirakçi/sigortalının borçlanabileceği süre içerisindeki belirli bir bölüm için de yapılabilir.

a) 5434 Sayılı Kanun’a Göre Borçlanmalar

İştirakçi iken, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar ile bu kişilerin hak sahipleri, 2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışıp daha sonra yeniden kamu görevine girenler ile hak sahipleri hakkında borçlanma işlemleri 5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil mülga 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır.

Emekli Sandığı Kanununa göre yapılacak borçlanmalarda borçlanma yapabilmek için aranan şart borçlanma talep tarihinde iştirakçi olmaktır. Ancak, başvuru tarihinde iştirakçi olmadığı halde borçlanma hakkı tanınan kimseler de mevcuttur.  Bu kişiler;

İştirakçi iken ölenlerin ölüm tarihinden itibaren 6 ay içinde müracaat edecek dul ve yetimleri,

Kurumlarınca re’sen, yaş haddi ve malullük sebepleri ile emekliye sevk edilenlerin görevleriyle ilişiğinin kesildiği tarihten itibaren 6 ay içinde kendileri,

1897 sayılı Kanunun geçici 3 üncü maddesi uyarınca 28/9/1972 tarihinden önce  (1623 sayılı Kanunun yürürlük tarihi) malulen emekli olanlar ile ölenlerin dul ve yetimleridir.

Borçlanma kapsamına giren hizmetler;

Muvazzaf ve ihtiyat askerlikte er olarak geçen süreler.

Askerliğini yedek subay olarak yapanların  1/1/1950  tarihinden sonra yedek subay okulunda öğrenci olarak geçirdikleri süreler,

Yevmiyeli, Geçici kadrolu, sözleşmeli, saat ücretli geçen hizmetler,

Çarşı ve Mahalle Bekçiliğinde geçen süreler,

İmam-Hatip vekilliğinde, vakıflara ait camilerin imam-hatip ve müezzin kayyımlığında geçen sürelerle köy bütçesinden ücret almak suretiyle yapılan imam-hatiplik hizmetleri,

Avukatlık stajında geçen süreler,

Serbest Avukatlık ve noterlikte geçen süreler,

Tıpta uzmanlık eğitiminde ve doktora öğreniminde geçen süreler,

Tıp doktorlarının fahri asistanlıkta geçen süreleri,

Sağlık Bakanlığı Teşkilatında çalışan sağlık personelinin, mesleklerini serbest olarak icra ettikleri süreler,

Seçim Kanunu nedeniyle istifa edenlerin  açıkta geçirdikleri süreler,

22/5/1985 tarihinden önce yurt dışında ev kadını olarak geçen süreler,

Astsubayların, 1/8/1978 tarihinden önce astsubay sınıf okullarında geçen öğrenim süreleri,

borçlanma kapsamındadır.

Hizmet borçlanması isteğe bağlıdır. 5434 sayılı Kanun iştirakçileri, çalıştıkları süre içinde her zaman borçlanma isteğinde bulunabilirler. Ancak;

İstekleri üzerine emekliye ayrılacakların, istek tarihinden en az 6 ay önce,

Kurumlarınca re’sen emekliye sevk edilenlerle, malul olan veya yaş haddi sebebiyle emekliye ayrılanlar, görevle ilgilerinin kesilmesinden itibaren 6 ay içinde,

kendileri;

Ölenlerin ölüm tarihinden itibaren 6 ay içinde dul ve yetimleri;

tarafından yazı ile müracaat edilerek borçlanma isteğinde bulunulması gerekir.

5434 sayılı Kanunun 67 inci maddesi ile; karı, koca, çocuklar ana ve baba dul ve yetimler olarak sayılmıştır. Bu maddede sözü edilen ve iştirakçinin ölüm tarihinde aylığa müstahak olmamakla beraber, daha sonraki tarihlerde aylığa hak kazanabilecek durumda olan kişiler de borçlanma talebinde bulunabilir.

Hizmet borçlanması isteğe bağlı olmakla beraber yazı ile iştirakçilere bu isteklerinden vazgeçme hakkı tanınmıştır. Ancak borçlanma isteğinden bir defaya mahsus olmak üzere vazgeçilebilir.

Hizmet borçlanmasında vazgeçmek için süre 30 gündür. 30 içinde istek geri alınmadığı takdirde, borçlanma isteğinden dönülemez. Bu süre içerisinde borçlanma isteğinden vazgeçen iştirakçinin borçlanması iptal edilir ve durum iştirakçinin görev yaptığı kuruma bildirilir.

Emelli Sandığı Kanununda iştirakçinin borçlanabileceği süre en fazla on beş (15) yıl ile sınırlandırılmıştır. Ancak, 22/5/1985 tarih ve 3201 sayılı Kanunla yurtdışında geçen hizmetlerin tamamını borçlanma imkanı getirilmiştir.

Borç miktarı 5434 sayılı Kanunun ek 31 inci maddesine göre; iştirakçilerin veya dul ve yetimlerin başvurularının SGK kayıtlarına geçtiği tarihteki tabi oldukları personel kanunlarında yer alan hükümlere göre öğrenim durumu itibariyle göreve giriş, derece, kademe ve ek göstergeleri ile emeklilik keseneğine esas aylığının hesabına dahil edilen tüm unsurların toplamının başvuru tarihinde yürürlükte bulunan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutar esas alınmak suretiyle hesaplanır.

b) 5510 Sayılı Kanuna Göre Borçlanmalar

Borçlanmaya ilişkin hükümler genel olarak Kanunun 41 inci maddede düzenlenmekle birlikte 5510 sayılı Kanun başka maddeleri ve geçici hükümlerinde de borçlanmaya ilişkin hükümlere yer vermiştir.   

Kanunun Ana Hükümlerine Göre Yapılan Borçlanmalar

Borçlanmalar genel olarak 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde tüm sigorta türleri için tek bir maddede düzenlenmiştir. Ancak askeri okul ve polis okulu öğrencileri için 46 ncı maddede düzenleme yapılmış, doğum sonrası yarı zamanlı çalışma için ise ek 11 inci madde kanuna eklenmiştir.

Kamu görevlileri açısından sigortalı olanları iştirakçilerin borçlanmasından ayıran husus ise 5510 sayılı kanuna tabi borçlanmalarda sigortalıların prime esas kazancı kendilerinin belirlemesidir.

Şöyle ki;  5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiler müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel katsayılar ile kesenek ve karşılık oranlarına göre hesaplanacak tutarı ödeyerek hizmet satın alabilir. 5510 sayılı Kanuna tabi sigortalılar ise asgari ücret ile asgari ücretin 7,5 katı arasında belirleyecekleri tutarın %32’sini ödeyerek hizmet satın alır.

Ücretsiz Doğum ya da Analık İzni Süreleri

İlk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten sonra 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalı kadın, üç defaya mahsus olmak üzere, her doğum için doğum tarihinden itibaren geçen en fazla iki yıllık süreleri, borçlanabilir. Borçlanma yapabilmek için bu sürelerde uzun vadeli sigorta kolları açısından sigortalı sayılmamak ve çocuklarının yaşaması şartı bulunmaktadır. Bir diğer şart ise kadın sigortalının sigortalılık tescilinin doğumdan önce yapılmış olması gerekir.

Birden fazla çocuğu için borçlanma talebinde bulunan sigortalıların tercih ettikleri doğumları ya da yine tercihleri doğrultusunda en fazla borçlanılacak süreye imkan veren doğumları borçlandırılır.

Sadece bu borçlanmaya mahsus olmak üzere hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine tabi kadın sigortalılar da talepleri halinde borçlandırılır.  

Hakkında 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanacak olan sigortalılardan 5434 sayılı Kanuna tabi çalışmasından sonra herhangi bir statüde çalışması bulunmayanlar(4) ile halen Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi görevine devam edenlerinde talepleri halinde doğum sonrasındaki iki yıllık süre içerisinde uzun vadeli sigorta kollarına prim ödenmemiş süreleri borçlandırılır.

Prime esas kazancın sigortalı tarafından belirlenmesinin istisnası olan bu durumda bu kişilerin borç tutarı, Kuruma yazılı olarak başvurdukları tarihteki öğrenim durumu itibariyle tabi oldukları personel kanunlarında yer alan hükümlere göre belirlenecek emekli keseneğine esas aylığın hesabına ait tüm unsurların toplamının, o tarihte yürürlükte olan katsayılarla çarpımı sonucu bulunur.  Bulunan borç tutarını borcun kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 1 ay içinde ödemeleri halinde bu süreleri fiili hizmet sürelerine eklenir.

Doğum borçlanması diğer borçlanmaların aksine sigortalılık tescili öne çekmez.

İki yaşını doldurmamış bir çocuğu kendisi tarafından veya eşiyle birlikte evlat edinen Kadın sigortalılar da evlat edinilen çocuklar için doğum borçlanması yapılabilir.

  • Er veya Erbaş Olarak Silah Altında veya Yedek Subay Okulunda Geçen Süreler

Muvazzaf ve ihtiyat askerlikte er ve 1/1/1950 tarihinden sonra yedek subay okulunda öğrenci olarak geçen süreler borçlanılabilmektedir.

Hava değişimlerinin 1111 sayılı Askerlik Kanunun yayımlandığı 17/12/1927 tarihine kadar 1 yılı, bu tarihten sonra ise 3 ayı aşan kısmı askerlik süresi olarak dikkate alınır, cezai bir sebeple uzayan süreler ise borçlandırılmaz.

Sigortalıların er olarak silâhaltında geçen sürelerinin tamamı veya bir kısmı kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları halinde borçlandırılır, fiilen silahaltında geçmeyen bedelli askerlik süresi borçlandırılmaz. 

Personel Mevzuatlarına Göre Aylıksız İzinde Geçen Süreler

Sigortalıların tabi oldukları personel mevzuatı hükümlerine göre kullandıkları aylıksız izin süreleri borçlandırılır. Bu kapsama giren sigortalılardan aylıksız izinde geçirdikleri sürelerini borçlanmak isteyenlerin, aylıksız izine ayrıldıklarını gösterir izin onayı ile çalıştıkları kurumlarca düzenlenecek tüm hizmetlerini gösterir onaylı bir hizmet belgesini borçlanma talep dilekçelerine eklemesi gerekir. 

Borçlanma talep tarihinde 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi çalışanlardan 2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Kanuna tabi iken kullandıkları aylıksız izin süreleri de 41 inci maddeye göre borçlandırılır. Ancak borçlanmak için seçilecek miktar 5434 sayılı Kanun gereğince emsali için hesaplanacak miktarın altında olamaz.

Doktora Öğreniminde Geçen Süreler

Sigortalılar, sosyal güvenlik kanununa tabi olmaksızın yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya tıpta uzmanlık öğrenim sürelerini borçlanabilir. Doktora öğrenimi gördüğü süreleri borçlanmak isteyen sigortalıdan,

Borçlanma talep dilekçesi,

Doktora diplomasının onaylı fotokopisi,

Doktora öğrenimini yurtiçinde yapanların doktora öğrenimlerinde geçen sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gün, ay ve yıl olarak gösterir şekilde doktora yaptığı üniversitece düzenlenmiş belge,

Doktora öğrenimini yurtdışında 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yapmış olanların, dil, yüksek lisans ve doktora eğitim sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gösterir Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim Genel Müdürlüğünce düzenlenecek öğrenim planı,

Doktora öğrenimini kendi imkanları ile yurtdışında yapmış olanların doktora yapılan üniversiteden alınacak doktora sürelerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gün, ay ve yıl olarak gösterir belgenin aslı ile onaylı Türkçe tercümesinin ve doktora diplomasının Türkiye’de denkliğini gösterir Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından alınacak belge,

istenir.

6/10/1982 tarihine kadar yapılan doktora öğrenim süreleri en fazla beş yıl, bu tarihten sonra yapılan öğrenim süresi ise altı yıldır. Borçlandırılacak olan süre hiçbir şekilde bu süreleri geçemez ve bu sürenin tespiti doktora öğrenim süresinin sonundan geriye doğru gidilmek suretiyle yapılır. 

Tıpta Uzmanlık Öğreniminde Geçen Süreler

Tıpta uzmanlık öğreniminde geçen sürelerini borçlanmak isteyen sigortalıdan;

Borçlanma talep dilekçesi,

Uzmanlık belgesinin (diploması) onaylı fotokopisi,

Uzmanlık eğitimine başladığı ve bitirdiği tarihleri gün, ay ve yıl olarak belirtir şekilde öğrenim gördüğü tıp fakültesi veya sağlık kurumunca düzenlenmiş belge,

Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğünün bu sürelerinin uzmanlıktan sayılıp sayılmadığına, sayılmış ise ne kadar süresinin uzmanlık öğreniminden sayıldığına ilişkin yazı,

istenir.

  • Avukatlık stajında geçen süreler

Avukatlık Kanunu gereğince avukatlar, sigortalı olmaksızın ilk altı ay mahkemelerde, kalan altı ay da avukat yanında olmak üzere toplam 1 yıl staj yapar. Staj sürelerini gösteren onaylı baro belgesi ve borçlanma talep dilekçesi ile Kuruma başvurmaları halinde bu süreleri borçlandırılır. Borçlanma işleminin yapılabilmesi için staj süresinin tamamlanması gerekir.

Avukatlık stajını tamamlamadan ayrılıp daha sonra borçlanma talebinde bulunanlardan;

1136 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin değiştirildiği 10/5/2001 tarihine kadar adli ve askeri hakimlik ve savcılıkta, Anayasa Mahkemesi asli ve geçici raportörlüklerinde ve Danıştay dava daireleri başkan ve üyelikleriyle başkanın sözcülüğü, kanun sözcülüğü ve bu daireler başyardımcılıkları ve yardımcılıklarında veya kuruluşlarında avukat bulunan bakanlıklar ve katma bütçe ile yönetilen genel müdürlükler hukuk müşavirliği görevlerinde veyahut üniversiteye bağlı fakülteler hukuk ilmi dersleri profesörlük veya doçentliklerinde yahut 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa göre hakimlik veya savcılık sınıflarından sayılan hizmetlerde en az dört yıl,

10/5/2001 tarihinden sonra ise adli, idari ve askeri yargıda hakimlik ve savcılıklarda, Anayasa Mahkemesi raportörlüklerinde, Danıştay üyeliklerinde, üniversiteye bağlı fakültelerin hukuk bilimi dersleri dalında profesörlük, doçentlik, yardımcı doçentlik görevlerinde dört yıl, kamu kurum ve kuruluşlarının hukuk müşavirliği görevinde ise on yıl,

süre hizmeti bulunan ve avukatlık yapma hakkına sahip olanların avukatlık stajını tamamlama ve avukatlık sınavını başarma şartları aranmadan avukatlık stajında geçen süreleri de borçlandırılır.

Borçlandırılacak olan süre hiçbir şekilde bir yıllık süreyi geçemeyeceğinden bu sürenin tespiti, staj bitim tarihinden geriye doğru gidilmek suretiyle yapılır.

Avukatlık staj süresi sırasında, sosyal güvenlik kuruluşlarından birisine prim ödendiğinin tespit edilmesi veya askerlik hizmeti ile staj sürelerinin iç içe geçtiğinin tespiti halinde, prim ödenen süreler veya askerlik hizmetinden sayılan süreler düşülmek suretiyle kalan staj süreleri borçlandırılır.

  • Hekimlerin Fahri Asistanlıkta Geçen Süreleri

Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendine göre hekimler, fahri asistanlıkta geçen sürelerini borçlanabilir.

Sigortalılar fahri asistanlıkta geçen sürelerini, fahri asistan olarak görev yaptığı tarihleri gün, ay ve yıl olarak belirtir ilgili üniversite veya hastaneden temin edeceği belgenin aslını borçlanma talep dilekçesine ekleyerek SGK’ya başvurarak söz konusu sürelerini borçlandırılır.

Seçim Kanunları Gereğince Görevlerinden İstifa Edenlerin Açıkta Geçirdikleri Süreler

5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca seçim kanunlarına göre görevlerinden istifa eden kamu görevlisi sigortalıların;

İstifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

Seçimin yapıldığı tarihten önce görevine başlayanların ise istifa ettikleri tarih ile göreve başladıkları tarih arasındaki süreleri,

Seçimlerin yapılamaması veya ertelenmesi nedeniyle yeniden görevlerine dönenlerin seçime katılmak üzere görevlerinden ayrıldıkları tarih ile seçimlerin ertelenmesi nedeniyle görevlerine başladıkları tarih arasında geçen süreleri,

borçlandırılır.

SGK, Söz konusu sürelerini borçlanmak isteyen sigortalıdan;

Borçlanma talep dilekçesi,

Seçimler nedeniyle görevinden istifa ettiğine dair dilekçesinin ve istifasının kabul edildiğine ilişkin Kurum olur’unun onaylı örneği,

Seçimlerin yapılacağı tarihten önce görevine başlayanlardan ise göreve başlamalarına ilişkin olur’un onaylı bir örneğini,

istemektedir.

1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen öğrencilerin öğrenim sürelerinin borçlanmaları

Sigortalı olmaksızın, 8/4/1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanlar, yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerini 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısmı borçlanabilirler.

Bu şekilde borçlanan sigortalıların tahakkuk eden borç tutarının tamamını ödemeleri halinde bu süreleri fiili hizmet sürelerine eklenir.

Her ne kadar 1416 sayılı Kanunun 21 inci maddesi kapsamında yurtdışında geçen süreler borçlandırılıp borçlandırılmadığına bakılmaksızın kazanılmış hak aylığının tespitinde değerlendirilecek ise de, borç tutarının tamamı ödenmeden bu süreler fiili hizmet süresine eklenmemektedir.

 5510 Sayılı Kanunun 46 ncı Maddesine Göre Borçlanmalar

5510 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi ile fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay veya astsubaylığa nasbedilenler,

Fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların başarılı öğrenim süreleri ile,

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okumakta iken Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı hesabına okumaya devam edenler ile Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin daha önce kendi hesabına okudukları normal okul süreleri,

borçlanma kapsamındadır.

Bu düzenlemeden 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, ilk defa Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olan sigortalılar yararlanır.

İştirakçilerden;

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay veya astsubaylığa nasbedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenlerin, başarılı öğrenim süreleri,

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okumakta iken Türk Silahlı Kuvvetleri hesabına okumaya devam eden öğrencilerin, daha önce kendi hesabına okudukları normal okul sürelerinin

borçlanmasına ilişkin işlemler 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. 

Bu maddeye göre yapılan borçlanmalarda borç tutarı,  borçlanmanın yapıldığı tarihte ilgisine göre en az aylık alan teğmenin, astsubay çavuşun veya polis memuru ya da komiser yardımcısının prime esas kazancının %32’si üzerinden hesaplanmak suretiyle borç tutarı tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde taksitler halinde veya peşin olarak kendileri tarafından ödenir.

Borç tutarının iki yıl içinde ödenmemesi veya borç tutarının tamamı ödenmeden tahsis talebinde bulunulması halinde borçlanma geçersiz sayılır.

  • 5510 sayılı Kanunun Ek 11 inci maddesine göre yapılan borçlanmalar (Yarı Zamanlı Çalışan Kadınlar)

6663 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa “Doğum Sonrası Yarı Zamanlı Çalışma” başlıklı Ek 43 üncü madde eklenmiştir. Hüküm uyarınca doğum yapan memurlar doğum sonrası analık izninin veya 657 sayılı Kanunun 104 üncü maddenin (F) fıkrası uyarınca kullanılan iznin, eşi doğum yapan memurlar ise babalık izninin bitiminden, ilgili mevzuatı uyarınca çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına kadar olan dönemde mali hakları ile sosyal yardımları yarım ödenmek şartıyla çalışabilirler.

Haftalık normal çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek olan bu kişilerin bu döneme ilişkin fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanır.

Doğum veya evlat edinmeye bağlı olarak ilgili mevzuatına göre yarım zamanlı çalışan sigortalıların, Kanuna 6663 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile eklenen Ek 11 inci maddesi uyarınca 10/2/2016 tarihinden itibaren kendilerinin ya da hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları hâlinde fiili hizmet süreleri ile prim ödeme gün sayıları yarım olarak hesaplanan süreleri borçlandırılabilir.

Yarım zamanlı olarak geçen süreler sigortalılar için 41 inci maddede belirtilen esaslara göre, iştirakçiler için ise müracaat ettikleri tarihteki emekli keseneğine esas aylık tutarına ilişkin tüm unsurlar üzerinden güncel katsayılar ile kesenek ve karşılık oranlarına göre hesaplanır. Hesaplanan borcun kendilerine veya hak sahiplerine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir ay içinde ödenmesi şartıyla fiili hizmet sürelerine eklenir.

  • Geçici 4 üncü Maddenin Onuncu Fıkrasına Göre Borçlanma

5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle;

Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerden Emniyet Hizmetleri Sınıfında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci  (c) bendi kapsamında çalışacak olanlar ile Emniyet Hizmetleri Sınıfında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmakta olanların, bahse konu okullarda (Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda) geçen, başarılı eğitim süreleri,

5434 sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca Fakülte ve Yüksek okullarda kendi adına okuyanlardan bu okulları bitirerek 6/6/2003 tarihinden sonra astsubay nasbedilenlerin bu okullarda geçen başarılı öğrenim süreleri, kesenek tutarları iştirakçilerden kurum karşılığı tutarlarının ise kurumdan tahsil edilmek suretiyle hizmet olarak alınması imkanı sağlandığından, bu tarihten önce fakülte, yüksek okul veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına öğrenim yaptıktan sonra muvazzaf astsubay nasbedilenlerin sözü edilen okullarda geçen başarılı eğitim süreleri,

istekleri halinde borçlandırılır.

Borçlanma tutarı, borçlanma talep tarihinde ilgisine göre en az aylık alan polis veya komiser yardımcısı ile astsubay çavuşun emekli keseneği unsurları esas alınarak bulunacak tutar üzerinden yine o tarihteki emekli keseneği ve kurum karşılığı oranlarına göre hesap edilir.

Borç miktarı iki yıl içinde kendileri tarafından taksitler halinde veya peşin olarak ödenmektedir. Borç tutarının iki yıl içinde ödenmemesi veya borç tutarının tamamı ödenmeden tahsis talebinde bulunulması halinde borçlanma geçersiz sayılır. 

  • Geçici 4 üncü Maddenin Onbeşinci Fıkrasına Göre Borçlanma

5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna göre iştirakçi olup bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında sigortalılığı bulunmayanlar için düzenlenmiş bir hükümdür.

Bu kişiler, borçlanılacak hizmetler ile birlikte kendileri veya ölenlerin dul-yetimleri 5510 sayılı Kanuna göre aylığa hak kazanmaları ve müracaat etmeleri halinde, borçlandığı hizmetlerine ait borç tutarının ödendiği tarihi takip eden aybaşından itibaren kendilerine veya dul yetimlerine bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre aylık bağlanır.

Borçlanma Tutarının Hesabı, Tebliği ve Ödenmesi

İlk defa 2008 yılı Ekim ayı başından sonra sigortalı sayılanların, bu Kanunun 41 inci maddesine göre borçlanılacak sürelere ait prim tutarı, sigortalıların veya hak sahiplerinin talepte bulundukları tarihte Kanunun 82 nci maddesine göre prime esas alt ve üst sınırlar arasında olmak üzere kendilerince belirlenen günlük kazancın % 32’si oranında hesaplanır.

Sigortalının borçlanmaya esas günlük kazancının tespitinde, adi posta veya kargo ile gönderilen veya SGK’ya doğrudan verilen borçlanma dilekçesinin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarih, iadeli taahhütlü veya acele posta servisi olarak gönderilenlerde ise postaya verildiği tarih esas alınır.

Borçlanılacak sürenin hesabında ayın 28, 29, 30 ve 31 gün çektiği üzerinde durulmaksızın ay 30, yıl 360 gün olarak alınmakta, borçlanılacak sürenin başlangıcı ve bitişi ay içinde herhangi bir tarih ise o aylara ait gün sayısı parmak hesabı yapılmak suretiyle hesaplanır.

Tahakkuk ettirilen borç tutarı, ilgiliye iadeli taahhütlü olarak tebliğ edilir.  PTT alındısının ilgiliye teslim edildiği tarih borcun tebliğ tarihidir.

Hesaplanan borç, tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde sigortalı veya hak sahipleri tarafından SGK’ya ödenir, borcun bir kısmının ödenmesi halinde ödenen miktara karşılık gelen süre sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.  Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar ise geçerli sayılmaz ve bunlar için ayrıca yeni başvuru şartı aranır.

Ayrıca, süresi içinde tebliğ edilen borcunu ödemeyenler ile kısmi ödeme yapanların kalan sürelerinin borçlandırılması için yeni başvuru şartı aranır.

Kamu Görevlilerinin İsteğe Bağlı İştirakçi ve Sigortalılık Halleri Nelerdir?

5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiler için bu konuda özel hükümler olmasına karşın 5510 sayılı Kanuna tabi sigortalılar tüm sigorta kolları için genel hükümlere tabidir.

İsteğe Bağlı İştirakçilik

5434 sayılı Kanuna göre isteğe bağlı iştirakçiliğin genel olarak şartları;

İştirakçilerin görevinden ayrıldığı tarih itibariyle en az 10 yıl hizmetinin bulunması, (fiilen çalışılarak geçen süre, fiili hizmet zammı süresi dahil edilmez)

5434 sayılı Kanuna tabi görevlerinden istifa veya müstafi sayılmak suretiyle ayrılmış olması,

5234 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin yürürlük tarihi olan 17/9/2004 tarihinden önce görevlerinden ayrılanlar 3 ay, bu tarihten sonra görevlerinden ayrılanlar ile yine bu tarihte diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmakta iken daha sonra görevlerinden ayrılanlar ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay içinde müracaat etmiş olması,

Sosyal güvenlik kuruluşlarından birinden emekli aylığı bağlanmamış olması,

Sosyal güvenlik kuruluşlarından birine tabi çalışıyor olmaması,

gerekir.

5434 sayılı Kanuna göre isteğe bağlı iştirakçilerin emeklilik keseneği ve kurum karşılığı tutarlarını her ayın sonuna kadar yatırmaları gerekir. Ait olduğu ay içinde kurum hesabına yatırılmayan ya da eksik yatırılan keseneklere ait süreler hizmetten sayılmaz.

5434 sayılı Kanuna tabi geçen sürelerle birlikte isteğe bağlı iştirakçilik süresi toplamına 5434 sayılı Kanuna göre aylık bağlanması halinde emeklilik ikramiyesi isteğe bağlı geçen hizmet süresi dışında kalan 5434 sayılı Kanuna tabi hizmet süresine karşılık ödenir. Ayrıca isteğe bağlı iştirakçilik süresi kazanılmış hak aylığının tespitinde ve ikramiye ödenmesinde dikkate alınmaz.

Toplu ya da aralıklı olarak 6 aydan daha fazla süreye ait keseneklerini yatırmayanlar ile vazgeçtiğini yazılı olarak bildirenlerin isteğe bağlı iştirakçiliğine başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren son verilir. Bu durumda olanların tekrar talepte bulunmaları halinde isteğe bağlı iştirakçilikleri kabul edilmez.

Ek 71 inci Madde Uyarınca İsteğe Bağlı İştirakçilik

Sosyal güvenlik bakımından 5434 sayılı Kanuna tabi bir görevde bulunmakta iken, özelleştirme programına alınan kuruluşların bu Kanuna göre emeklilik hakkı tanınan kadro ve pozisyonlarına atananlarla, bu kuruluşların özelleştirilmeleri sonucu sermayelerindeki kamu payı % 50’nin altına düşenler ile bunlardan anonim şirkete dönüştürülüp dönüştürülmediğine bakılmaksızın satılan veya devredilenlerde 5434 sayılı Kanuna tabi olarak çalışan personelden isteyenlerin ilgileri devam ettirilir.

399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bulunan ve özelleştirme programına alınan kuruluşların personeli hakkında kurumun sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşene kadar 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.

Bu nedenle, özelleştirme programına alınan kuruluşlara atananlar isteklerine bakılmaksızın 5434 sayılı Kanunla ilgilendirilirler. Kamu payı % 50’nin altına düştüğü tarihten itibaren de bu kurumda çalışan iştirakçiler istekleri halinde Ek 71 inci madde gereğince 5434 sayılı Kanunla ilgilenebilirler.

Bu madde uyarınca iştirakçilikleri devam edenler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Bu kişiler hakkında Kanunun geçici 4 üncü maddesi hükümleri uygulanır.

Ek 76 ncı Madde Uyarınca İsteğe Bağlı İştirakçilik

Süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri sona erenlerin 5434 sayılı Kanunla kurmuş oldukları ilgi başvuru tarihini izleyen aybaşından itibaren devam ettirilir.

Bu madde gereğince ilgisi kurulanların emekli kesenekleri görevden ayrıldıkları tarihteki emekli keseneğine esas aylık derece, kademe ve ek göstergeleri üzerinden keseneğe esas diğer unsurlarda nazara alınmak suretiyle hesaplanmakta ve ilgililer tarafından ait olduğu ay içinde Kuruma ödenir.

Bu kişilerden, 506 sayılı Kanuna veya 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre kurulan sandıklara tabi çalışanların kesenekleri kendilerinden, karşılıkları ise çalıştıran işverenden tahsil edilir.

Hiçbir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışmayanlar ile 1479 sayılı Kanuna tabi çalışanların kesenek ve karşılık tutarlarının tamamı iştirakçiler tarafından yatırılır.

Kesenek ve karşılıklarını bu maddede belirtilen sürede içinde yatırmayanların, yatırmadıkları aylar hizmetten sayılmaz.

Bir süre 5434 sayılı Kanunla ilgilendirildikten sonra veya ilgisi kurulmadan önce yaptığı ilgilenme isteğinden vazgeçenler bir defaya mahsus olmak üzere yeniden ilgilendirilme isteğinde bulunabilirler.

Ayrıca, süresi kanunlarla belirlenen görevlere atanan veya seçilenlerden görevleri bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sona erenler, istekleri halinde 5434 sayılı Kanunun ek 76 nci maddesi hükümlerine göre başvuru tarihi ile sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgilerinin kesildiği tarih arasında geçen dönem için 5434 sayılı Kanunla ilgilendirilir.

Bu maddeye göre borçlananlardan 30 gün içerisinde borç miktarını ödemeyenlerin borçlanmaları iptal edilir ve yeniden yapacakları borçlanma talepleri kabul edilmez.

5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu madde gereğince iştirakçiliklerini sürdürenler ile ilgi devamı şartlarını taşıyanlardan Kanunun yürürlük tarihinden sonra, ilgi devamı kurmak isteyenler Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Bu kişiler hakkında da geçici 4 üncü madde hükümleri uygulanır.

İsteğe Bağlı Sigortalılık

İsteğe bağlı sigortalılık 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa özgü bir uygulamadır. Zira özgün olmasının sebebi herhangi bir sigortalılık veya iştirakçilik şartı aranmaksızın Kanunda sayılan ikamet, yaş ve aylık almama şartlarını taşıyan herkesin isteğe bağlı sigortalı olabilmesidir.

5510 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre; İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tabi olmalarını sağlayan sigortadır.

İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de ikamet edenler ile Türkiye'de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;

Bu Kanuna tabi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,

Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,

18 yaşını doldurmuş bulunmak,

İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak,

şartları aranır.

İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar.

İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye ilişkin ödedikleri primler ilgililere iade edilir.

Ay içerisinde 30 günden az çalışan veya 80 inci madde uyarınca prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saatinin 4857 sayılı Kanuna göre belirlenen günlük normal çalışma saatine bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalılar bulunabilir. Bu kişilerin aynı ay içerisinde isteğe bağlı sigortaya prim ödemeleri halinde, primi ödenen süreler zorunlu sigortalılığa ilişkin prim ödeme gün sayısına otuz günü geçmemek üzere eklenir ve eklenen bu süreler, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.

İsteğe bağlı sigortalılık;

İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,

Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,

Ölen sigortalının ölüm tarihinden,

itibaren sona erer.

İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve söz konusu süreler, bu maddenin üçüncü fıkrası hükmü saklı olmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilir.

İsteğe bağlı sigorta primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, sigortalı tarafından belirlenen prime esas aylık kazancın % 32'sidir. Bunun % 20'si malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir. 51 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında olmak kaydıyla belirlenen günlük kazanç ve gün sayısı üzerinden malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası primi alınır.

İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler. Yabancı ülke vatandaşlarından Türkiye'de yerleşik olma hali bir yılı doldurmadıkça genel sağlık sigortası primi alınmaz ve bu kişiler genel sağlık sigortalısı sayılmazlar.

Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Bu 12 aylık süreden sonra ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre iade edilir.

İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya tabi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle SGK’ya olan borçlarına mahsup edilir.

Engelli Çocuğu Olan Kamu Görevlisi Kadınlara Tanınan Haklar Nelerdir?

5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesine 5754 sayılı Kanun ile eklenen fıkra ile “Emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu bulunanların, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenir ve eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden de indirilir” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm Ekim 2008 sonrası çalışmalar için uygulandığından iştirakçiler ile sigortalılar açısından ayrım yapılmaz.

Hüküm uyarınca emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunan kadın sigortalılardan başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğu bulunanların, 2008 yılı Ekim ayı başından sonra geçen prim ödeme gün sayılarının dörtte biri, prim ödeme gün sayıları toplamına eklenir ve eklenen bu süreler emeklilik yaş hadlerinden indirilir.

Bu kapsamda aşağıda yer alan kadın sigortalılar bu haktan yararlanır:

2008 yılı Ekim ayı başından önce 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlara tabi çalışırken 5510 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi gereğince 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı olarak çalışmalarını devam ettirenler ile, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilk defa bu kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında çalışmaya başlayanlar,

5434 sayılı Kanunun mülga 12 nci maddesinin (II) işaretli fıkrasının son paragrafı, ek 71, mülga ek 76 ve mülga geçici 192 inci maddeleri uyarınca sigortalı olanlar,

2008 yılı Ekim ayı başından önce 506, 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre isteğe bağlı sigortalı olup, 5510 sayılı Kanuna göre isteğe bağlı sigortalılıkları devam edenler ile 2008 yılı Ekim ayı başından itibaren 5510 sayılı Kanuna tabi olarak isteğe bağlı sigorta primi ödeyenler,

İlave edilecek süre;

Kadın sigortalının sigortalılık başlangıcının 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra olmasına,

Çocuğun doğum tarihine,

Ölmesi halinde ölüm tarihine,

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli durumda olma halinin başlangıç ve bitiş tarihine,

Çocuğun evli olup olmadığına,

Kadın sigortalı boşanmış ise velayetin kadın sigortalıda olup olmadığına,

Çocuğun, kadın sigortalı tarafından evlat edinilip edinilmediğine,

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli çocuğun birden fazla olmasına,

2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretli veya ücretsiz sürekli ve yatılı olarak faydalanıp faydalanmadığına,

göre belirlenir. 

Kadın sigortalılara 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası hükmü uyarınca ilave edilecek hizmetin hesabında,

Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerine tabi olarak 2008 yılı Ekim ayı başından sonra geçen,

2008 yılı Ekim ayı başından sonra isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen,

1/10/2008 tarihinden önce 2925 sayılı Kanuna tabi olup, bu tarihten itibaren Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi geçen,

2008 yılı Ekim ayı başından sonra geçen ve 5510 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlandırılan,

süreler dikkate alınır.

İştirakçi ve sigortalıların bu haktan yararlanmaya başlayacakları sürenin başlangıcı, 2008 yılı Ekim ayı başından önce çalışmaya başlayanlardan maaşlarını her ayın 15’inde alanlar için ayın 15’i, maaşlarını ayın 1’inde alanlar için ayın 1’i, 2008 yılı Ekim ayı başından sonra ilk defa çalışmaya başlayanlar için ise çalışmaya başladıkları tarihtir.

Kadın sigortalının hizmetine ilave edilecek ve emeklilik yaşından düşülecek süresi, çocuğunun başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli olma halinin devam ettiği sürede geçen çalışmalarına göre belirlenir. Başka bir anlatımla çocuğun başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli olma halinin yapılacak kontrol muayenesi sonucu ortadan kalkması mümkündür. Bu durumda, kontrol muayenesi sonucu düzenlenen rapora göre başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede ağır engelli olma durumunun ortadan kalktığı tarihten itibaren geçen çalışmalarından dolayı kadın sigortalılara ilave bir hizmet verilmez.

Kamu Görevlilerinin Malullüğü Nedir?

5434 Sayılı Kanuna Göre Malullük

5434 sayılı Kanunun 44 üncü maddesine göre;

Her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hâsıl olan arızalar veya duçar oldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçilere (Malül) denir ve haklarında bu kanunun malullüğe ait hükümleri uygulanır.”

 Bu kişilere adi malul adı verilir.

 Adi malul sayılan bir kişiye aylık bağlanabilmesi için en az 10 tam yıl hizmetinin bulunması gerekir. Adi malullük kapsamında bağlanan aylıklar dul ve yetimlere aktarılır.

En az 5 hizmet yılı bulunanlardan tedavisi imkansız bir şekilde malul hale gelenlerden başkasının yardımı olmaksızın hayatlarını devam ettiremeyecek olanlara ise 15 yıl hizmeti varmış gibi aylık bağlanır.

5510 sayılı Kanuna Göre Malullük

5510 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile malullük tanımlanır. Madde ile sigortalı kamu görevlilerinin malul sayılabilmeleri için üç temel kriter getirilmiştir.

Çalışma gücünün % 60 oranında kaybıdır.

Vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücü kaybıdır.

Sıhhi izin sürelerini tamamlamaktır.

Malul sayılan bir kişiye aylık bağlanabilmesi için sigortalının, en az on yıldan beri sigortalılık ve 1800 gün prim günü bulunması gerekir.

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olanlar için sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması yeterlidir.

Malul kamu görevlisine aylık bağlanırken aylık bağlama oranı 9000 günden az olanlar için 9000 gün hizmet var kabul edilir. Aylık bağlama işleminde güncellenmiş primlerin toplam prim gün sayısı ile çarpımının 30 katı aylık bağlama oranına denk gelen kısmı aylık olarak ödenir.

Sigortalı bakıma muhtaç bir şekilde malul hale gelmiş ise aylık oranı ayrıca % 10 oranında artırılır. Bu artış hak sahiplerine geçmez.

Vazife Malullüğü Nedir?

5434 Sayılı Kanuna Göre Vazife Malullüğü Halleri

5434 sayılı Kanunun 45 inci maddesi ile maluliyete ya da ölüme neden olan olayın iştirakçilerin;

Vazifelerini yaptıkları sırada,

Vazifeleri dışında idarelerince görevlendirildikleri herhangi bir kamu idaresine ait başka işleri yaparken bu işlerden,

Kurumlarının menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken,

İdarelerince sağlanan bir taşıtla işe gelişi ve işten dönüşü sırasında,

İşyerinin mahiyetinden ya da çalışma konusundan kaynaklı meydana gelen kazadan,

doğması halinde bu durumlar “Vazife Malullüğü” olarak tanımlanır.

Vazife malullüğünün;

Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,

Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan,

Yasak fiilleri yapmaktan,

İntihara teşebbüsten,

Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkalarına menfaat sağlama veya zarar verme amacından,

doğması halinde, bu kişiler hakkında vazife malullüğü hükümleri uygulanmaz.

Vazife malullüğü aylığı için herhangi bir süre ya da prim şartı bulunmaz. Örneğin atandığı gün iş yerinde bilgisayarını açarken elektrik akımına kapılarak ölen bir kişi vazife malulü sayılır. Bu kişinin dul ve yetimlerine vazife malullüğü kapsamında aylık bağlanır.

Vazife malullüğü aylıklarında ilgililerin hizmetleri 30 yılın altında ise 30 yıl hizmet esas alınarak bağlanır. 30 yıl üstünde hizmeti olanlar için hizmet süresine göre aylık bağlanır.

Vazife malullüğü, maluliyetin ortaya çıkışı veya iştirakçinin görevine göre kendi içinde ayrılır.

Buna ayrıma göre;

Normal Vazife Malullüğü

Sivil Vazife Malullüğü

Türk Silahlı Kuvvetleri Vazife Malullüğü

Erbaş ve Erlerin Vazife Malullüğü

Harp Malullüğü

2330 Sayılı Nakdi Tazminat Kanunu Kapsamında Vazife Malullüğü

3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu Kapsamında Vazife Malullüğü

5510 sayılı Kanuna göre vazife malullüğü halleri

Vazife malullüğü 5510 sayılı Kanunda da vazifenin yürütülmesinden kaynaklanan maluliyet halidir. Bu yönüyle 5434 sayılı Kanunla büyük ölçüde benzerlik gösterir. 

5510 sayılı Kanuna göre malullük, yaşlılık ve ölüm aylıklarının hesaplanmasında sigortalının çalışma hayatının başından sonuna kadara geçen süre içerisindeki prime esas kazançları güncellenir ve toplam prim ödeme gün sayısına bölünür. Her 360 gün için % 2 oranı üzerinden hesap edilen aylık bağlama oranı uygulanır ve 30 ile çarpılır. Bu şekilde ilgililere bağlanacak aylık bulunur.

Vazife malullüğü uygulamasında normal aylık bağlanmasından farklı olarak sigortalının en son prime esas kazancı dikkate alınır. Hizmet süresi 30 yıldan az olanlar için 30 yıl, 30 yıldan fazla olanlar için ise kendi hizmetleri esas alınarak aylık bağlama oranı tespit edilir.

Hesaplanan aylıklar maluliyet derecesine göre %2 ile % 30 arasında değişen oranlarda vazife malullüğü zammı uygulanarak ayrıca bir artış uygulanır. Ancak hesaplanan aylıkların, 5434 sayılı Kanuna göre bağlanacak vazife malulü aylığından daha düşük olamayacağı hüküm altına alındığı için 5434 sayılı Kanun uyarınca hesaplanan aylık ile kıyaslama yapılır. Yüksek olan tutar üzerinden aylık bağlanır.

Vazife Malullerine Sağlanan Haklar Nelerdir?

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından vazife malullerine aylık bağlanması dışında; emekli ikramiyesi, tütün ikramiyesi, eğitim öğretim yardımı, sanal intibak, bakım ücreti, anne ve babaya şartsız aylık bağlanması, faizsiz konut kredisi hak sahipliği belgesi düzenlenmesi, ikinci emeklilik hakları da sunulur.

Emekli İkramiyesi

5434 sayılı Kanunun emekli ikramiyesini düzenleyen 89 uncu maddesine göre “emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanan veyahut toptan ödeme yapılan asker ve sivil tüm iştirakçilere, her tam fiili hizmet yılı için aylık bağlamaya esas tutarın bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir.

Vazife malullüğü uygulamasında; genel olarak anılan madde hükümleri esas alınarak sigortalıların emeklilik ikramiyeleri hesaplanır. Ancak özellikle 3713 sayılı Kanun kapsamında vazife malullüğü aylığı bağlananların kendilerine ya da hak sahiplerine emekli ikramiyesi ödenmesinde farklı bir hak tanımıştır.

3713 sayılı kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…

Yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malul olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerine en yüksek devlet memuru aylığı üzerinden, diğerlerine mevcut aylıkları üzerinden, 30 yıl hizmet yapmış gibi emekli ikramiyesi ödenir..…” hükmü ile vazife malulüne (ölümü halinde hak sahiplerine) kendi görev aylıkları dikkate alınarak 30 yıl hizmeti varmış gibi emeklilik ikramiyesi ödenir.

Vazife malulünün hizmetinin 30 yıldan fazla olması halinde 30 yıla kadar olan kısım için 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında emeklilik ikramiyesi ödenir. 30 yılın üstündeki hizmetler için ise 5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesi hükümlerine göre ayrıca bir emeklilik ikramiyesi ödemesi yapılır.

Ek Ödeme (Tütün İkramiyesi)

5434 sayılı Kanunun ek 79 uncu maddesine göre; Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananlara, bu madde uyarınca ek ödeme verilir.”

Vazife ve harp malullüğü hükümleri uygulanarak aylık bağlanan erbaş ve erlere, güvenlik korucularına, gönüllü güvenlik korucularına ve sivil vatandaşlara maluliyet dereceleri esas alınarak ek ödeme verilir.

Ek Ödemeye Esas Gösterge Cetveli

Maluliyet DerecesiGöstergeler
140000
236000
331000
428000
525000
622000

Ek ödemeler Ocak döneminde geçerli memur maaş katsayısı esas alınarak yılın ilk 3 ayı içerisinde ödenir.

Eğitim Öğretim Yardımı

5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananlar ile bunların öğrenim görmekte olan çocukları, yine aynı kapsamda değerlendirilen olaylar neticesinde hayatlarını kaybedenlerin ise aylık bağlanmış olan öğrenim görmekte olan çocuklarına ödenir.

İlköğrenim için 1250, ortaöğrenim için 1875, yükseköğrenim için ise 2500 gösterge rakamları üzerinden eğitim-öğretim yılının Eylül ayında geçerli olan memur aylık katsayısı ve aynı eğitim-öğretim yılındaki öğrenim seviyesine göre hesaplanarak 1 Eylül-31 Aralık tarihleri arasında ödenir.

Eğitim öğretim yardımı, yetimlerin ya da malulün(5) cinsiyetine bakılmaksızın ilköğrenimde 18, ortaöğrenimde 20, yükseköğrenimde ise 25 yaşı geçmemek üzere ödenir.

Eğitim öğretim yardımı her öğretim yılı için bir defaya mahsus olarak ödenir. Aynı anda birden fazla eğitim kurumunda öğrenim görenler için en üst öğrenim durumları esas alınır.

Sanal İntibak

Sanal intibak uygulaması 5434 sayılı Kanunun ek 77 nci maddesine göre;

“Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesine ve 2330 sayılı Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananların bu aylıkları, aşağıdaki esaslar dahilinde yükseltilir.

  1. Subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaşlar, sözleşmeli subaylar, sözleşmeli astsubaylar, sözleşmeli erbaş ve erler ile Emniyet Teşkilâtı personeli ve Millî İstihbarat Teşkilâtı personeli dahil sivil iştirakçilerin dul ve yetimleri ile malul olanlara bunların ölümleri halinde de dul ve yetimlerine bağlanan aylıklar, kendisinden aylık bağlananlar ile malullerin emsalleri esas alınarak, her yıl kademe ilerlemesi, her üç yılda bir derece yükselmesi işlemine tabi tutulur. 
  2.  Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, azami rütbe tavanı subaylarda (öğrenim durumuna bakılmaksızın astsubaydan subay olanlar dahil) kıdemli albaydır. Kıdemli albaylar ile general ve amirallere bir üst rütbenin aylığı bağlanır. Astsubaylar ve uzman jandarmalarda yükselinebilecek azami derece ve kademe, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda kendilerine ilişkin aylık gösterge tablosunda belirlenmiş olan en yüksek derece ve kademedir. Uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erlerin aylık yönünden yükseltilmeleri ise 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunun 16 ncı maddesinde belirtilen esaslara göre yapılır.
  3.  Sivil iştirakçilere uygulanacak azami derece ve kademe, öğrenim durumları ve hizmet sınıfları itibarıyla 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleri derece ve kademe; bu Kanunun 56 ncı maddesi, 2330 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (e) ve (f) bentleri ile 3713 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin (i) ve (j) bentlerinde belirtilenlere uygulanacak azami derece ve kademe ise, genel idare hizmetleri sınıfı esas alınarak öğrenim durumları itibarıyla 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre yükselebilecekleri derece ve kademedir.
  4. Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, emniyet hizmetleri sınıfında bulunan personelin azami rütbe tavanı; Polis Akademisi ve dört yıllık yüksek okul mezunu rütbeli personel için il emniyet müdürü, diğer personel için öğrenim durumuna bakılmaksızın üçüncü sınıf emniyet müdürü rütbesidir.
  5. Bu şekilde yükseltilen aylıklarda, milli istihbarat hizmetleri sınıfında bulunan personel için azami kadro unvanları; yükselebilecekleri en son yönetim veya uzmanlık kadrosunu geçmemek kaydıyla, yönetim kademelerinde olanlar için Başkan kadrosu, diğer personeller için 1 inci sınıf uzman kadrolarıdır.
  6. Derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi, kendisinden aylık bağlananların ve malullerin rütbe, kıdem ve unvanlarında herhangi bir değişikliği gerektirmez.
  7. bağlanacak aylıkların hesaplanmasında, tekabül eden unvan ve rütbenin derece ve kademesinin gösterge ve ek göstergesi ile bu Kanunun Ek 70 inci maddesine göre emekli aylığına yansıtılan tutar esas alınır.

Bu madde kapsamında yapılacak olan intibak işlemlerinde, 1 Eylül tarihi esas alınır. 1 Eylül tarihi esas alınarak yapılacak olan intibak işlemlerinde, görevde iken yapılan son terfi işleminin üzerinden bir tam yıl geçmemiş olanlar hakkında izleyen yılın 1 Eylül tarihi itibarıyla intibak işlemi yapılır.”

İntibak yükseltme işlemlerinde genel idare hizmetleri sınıfı esas alınır ve haklarında uygulanacak ek göstergeler de bu hizmet sınıfı esas alınarak tespit edilir.

Bakım Ücreti

5434 sayılı Kanunun ek 79 uncu maddesi uyarınca, vazife ve harp malullüğü hükümleri uygulanarak aylık bağlanmış olanlardan, başkasının yardım ve desteği olmaksızın hayatlarını devam ettiremeyecek derecede malul olduğu tespit edilenlere, asgari ücretin net tutarının iki katı tutarında ayrıca ek ödeme olarak yapılır. Bu ödemeler malul hayatta bulunduğu süre içerisinde kendisine yapılır. Ölümleri halinde dul ve yetimlerine intikal etmez.

Anne ve Babaya Şartsız Aylık Bağlanması

5434 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanun kapsamında vazife ve harp malulü sayılanların anne ve babalarının aylık bağlanma koşulları aynıdır.

5434 sayılı Kanunun 72 nci maddesine göre;

Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi ve 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre aylık bağlanmış malullerden ölenlerin ya da bu hükümlere göre aylık bağlanmasını gerektiren olaylar sebebiyle hayatını kaybedenlerin ana veya babalarına, ölüm tarihini takip eden ay başından geçerli olmak üzere 5510 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile bu Kanunun mülga 77 nci ve 92 nci maddelerinde sayılan haller hariç olmak kaydıyla herhangi bir şart aranmaksızın aylık bağlanır; erbaş ve erler ile yedek subay okulu öğrencilerinin ana veya babasına bağlanan aylığın toplamı bir aylık asgari ücretin net tutarından az olamaz. Babaya bağlanan aylık, dul ve yetimlerin bulunması hali de dahil, ana ve babaya eşit olarak paylaştırılarak ödenir. Dul ve yetimlerle beraber baba veya anaya aylık bağlanması halinde, eş ve çocukların aylıkları baba veya ananın bulunmadığı durumlarda bağlanacak aylıktan az olamaz. Erbaş ve erler ile yedek subay okulu öğrencilerinin ana ve babalarına bağlanacak aylığın 16 yaşından büyükler için tespit edilen bir aylık asgari ücretin net tutarına yükseltilmesi amacıyla aylık yükseltilmesi yapılan hallerde ilave edilen kısım hariç olmak kaydıyla, bu fıkra kapsamında ana ve babalara bağlanacak aylıklar Cumhurbaşkanı kararı ile %200’üne kadar yükseltilebilir.

Bu hükme göre vazife ve harp malulü çocuklarından dolayı anne ve babalara herhangi bir şart aranmaksızın aylık bağlanır. Anne ve babaya bağlanan aylıkların hiçbir şekilde dosyadan aylık almakta olan diğer hak sahiplerinin aylıklarında azalmaya neden olmaz.

Faizsiz Konut Kredisi Hak Sahipliği Belgesi

5434 sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malulü olmaları sebebiyle kendilerine aylık bağlananlar,

Aynı kanunlar kapsamına giren sebeplerle hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri,

Harp veya vazife malullüğü aylığı almakta iken faizsiz konut kredisi hakkından yararlanmaksızın hayatını kaybedenlerin dul ve yetimleri,

Harp veya vazife malulü sayılanlardan sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden kamu görevlileri,

08/02/2018 tarihli ve 7091 sayılı Kanun ile onaylanan 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9 uncu maddesi kapsamına girenler,

İlgili mevzuatına göre aylık bağlanan malullerden, 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları nedeniyle ödenmekte olan aylıkları kesilenler,

bu haktan yararlandırılır.

Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından hak sahiplerine bu haktan faydalanabileceklerine dair hak sahipliği belgesi düzenlenir. Kredi TOKİ kaynaklarından Ziraat Bankası aracılığı ile kullandırılır.

Faizsiz Konut Hak Sahipliği Belgesi düzenlenmesinde sıralama belirlenmiştir. Belge;

  1. a) Malulün hayatta ise kendisine,
  2. b) Ölenin veya faizsiz konut kredisi hakkından yararlanmadan vefat eden malulün aylık alan eşine,
  3. c) Eş evlenmişse veya hayatta değilse, kredi kullanacak çocuklardan en az birisinin yetim aylığı almakta olması kaydıyla aylık bağlanma koşullarına bakılmaksızın talepte bulunan çocuklarına müştereken,
  4. ç) Bu kişiler bulunmadığı takdirde de öncelikle anaya olmak üzere ana veya babasına

sıralamasıyla düzenlenir.

İkinci Emeklilik

5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin onbeşinci fıkrasına göre “5 inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendi hükmü saklı kalmak kaydıyla vazife malullüğü aylığı bağlanmış olanlardan Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışmaya başlayanların aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir ve bunlar hakkında uzun vadeli sigorta kolları uygulanır. Bunlardan çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınır. Bunlar ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışmaları nedeniyle istekleri üzerine haklarında uzun vadeli sigorta kolları uygulananlardan; yeniden aylık bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya herhangi bir nedenle görevi sona erenler hakkında sonraki çalışmaları karşılığında aylığa hak kazanmaları halinde bu süre için, 29 uncu maddeye göre aylık hesaplanır. Sonradan geçen çalışmalarından dolayı yaşlılık aylığına hak kazanamayanların kendilerine toptan ödeme, vefatı halinde ise hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanır veya toptan ödeme yapılır.”

Vazife ya da harp malullerinin 4/1-(a) ya da (c) sigortalılık statüsünde çalışmaya başlamaları halinde aylıklarının kesilir ve sonradan geçen çalışmaları ile ikinci bir aylığa hak kazanmaları halinde bu aylık ya da toptan ödeme sigortalının kendisine ya da hak sahiplerine ödenir.

Vazife Malullerine Sosyal Güvenlik Kurumu Dışında Sağlanan Haklar

Vazife ve harp malullerine maluliyet türlerine göre Sosyal Güvenlik Kurumu dışında kamu kurum ve kuruluşu tarafından da çeşitli haklar sunulur.

İstihdam Hakkı

3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi ile vazife ya da harp malullerinin kendilerinin ya da hak sahiplerinin kamuda istihdam hakları düzenlenmiştir. Hakkın kapsamı genel olarak görevde ölümlerde iki, maluliyet hallerinde bir olarak tanımlanmıştır. 5434 sayılı Kanunun 45, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında vazife malullüğü kabul edilenlerden, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının erbaş ve erler dahil askeri personel ile Emniyet Teşkilatından Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup personel dışında kalanlar için bu hak görevde ölüm ya da maluliyet ayrımı olmaksızın bir hak ile sınırlandırılmıştır.

Maluliyet hallerinde hakkın kullanımı öncelikle malulün kendisinde olmakla beraber, eşi, çocuğu ya da kardeşi lehine malul bu haktan feragat edebilirler. Görevde ölümlerde, hakkın birisi eş ya da çocuklardan birisi adına ayrılmıştır.

Hakkın kullanımı Kanunda “…eş veya çocuklarından birisi ile ana, baba veya kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam iki kişi; ana, baba ve kardeşi yoksa eş veya çocuklarından toplam iki kişi; eş veya çocuğu yoksa ana veya babası ile kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam iki kişi, ana veya babanın bu hakkı kullanmaması durumunda ise bir diğer kardeşi olmak üzere toplam iki kişi, ana, baba veya kardeşlerin bu hakkı kullanmaması durumunda eş veya çocuklardan toplam iki kişi…” şeklindedir.

Serbest Seyahat Kartı

Vazife ve harp malullerinin kendileri ile eşleri, evli olmayan ve yirmi beş yaşını doldurmamış çocukları, anne ve babaları; demiryolları ve denizyollarının şehir içi ve şehirlerarası hatlarından, belediyelere, belediyeler tarafından kurulan şirketlere, birlik, müessese ve işletmelere veya belediyeler tarafından yetki verilen özel şahıs ya da şirketlere ait şehir içi toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlandırılır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları esas alınarak bu kişilere serbest seyahat kartı düzenlenir.

Meskenlerde Kullanılan Elektrik Su Tarifelerinde İndirim

Harp veya vazife malulü sayılanlardan, Sosyal Güvenlik Kurumunca aylık bağlanan ya da sınıf veya görev değiştirerek çalışmaya devam eden kamu görevlileri ile harp veya vazife malullüğü aylığı almakta iken 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi kapsamında çalışmaya başlamaları nedeniyle ödenmekte olan aylıkları kesilenler ile aynı dul ve yetim aylığı bağlananların ikametgâhlarında kullandıkları elektrik enerjisi ücreti %40’tan, belediyeler tarafından tahakkuk ettirilecek su ücreti ise %50’den az indirim içermemek üzere belirlenecek tarife üzerinden fiyatlandırılır.

Hakkın kullanımına ilişkin olarak ilgililer Sosyal Güvenlik Kurumunca adlarına düzenlenen belgeler ile belediyeler ya da elektrik dağıtım şirketlerine başvuru yapmalıdır.

ÖTV İstisnası

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 64 üncü maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesinin sekizinci fıkrası, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanuna göre veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malulü sayılanlardan,

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 45 inci maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen haller kapsamında vazife malulü sayılan; Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının erbaş ve erler dâhil askeri personeli ile Emniyet Teşkilatının Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup personelinden,

Görevleri sırasında hayatını kaybetmiş olanların eş veya çocuklarından birisi, eş ve çocuğu yoksa anne veya babasından birisi için bir defaya mahsus olmak üzere taşıt alımlarında Özel Tüketim Vergisi muafiyeti hakkı bulunur.

Özel Öğrencilik Statüsü, Öğrenim Ücreti ve Katkı Payı Muafiyeti

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında icra edilen faaliyetler esnasında vefat eden, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile 15 Temmuz 2016 tarihinde geçekleştirilen darbe teşebbüsünde vefat edenlerin eş ve çocukları yükseköğretim kurumlarında kayıtlı olmaları şartıyla talep etmeleri halinde Yükseköğretim Kurulu tarafından diğer yükseköğretim kurumlarında özel öğrenci statüsü ile öğrenim görebilirler.

Ayrıca 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47 nci maddesi 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki görevlerini ifa ederken hayatlarını kaybedenlerin eş ve çocuklarından;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamındaki maluller ile eş ve çocuklarından; 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında şeref aylığı alanlar ile eş ve çocuklarından; yaş, program süresi ve kayıtlı olunan program sayısı sınırlaması olmaksızın öğrenci katkı payı/öğrenim ücreti alınmaz.

(1) Ekim ayı başından anlaşılması gereken aylıklarını ayın 1’inde alanlar için ayın biri, 15’inde alanlar için ayın on beşidir.
(2) 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile katma Bütçeli idare kavramına son verilmiştir.
(3) Her ne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 154 üncü maddesinde yer alan ibare Bütçe Kanunu ifadesine yer verse de 2010 Anayasa değişikliği ile katsayılardaki artış oranları Kamu Görevlileri Yüksek Hakem Kurulu tarafından tespit ve tayin edilmektedir.
(4) Kamu görevinden sonra hiçbir sigortalılığı olmayan iştirakçinin doğum borçlanması tutarı kesenek hesabına göre belirlenmektedir. Ancak kamu görevinden ayrıldıktan sonra doğum yapan fakat herhangi bir şekilde 4/1-a veya 4/1-b sigortalılığı olan kadın (eski iştirakçi) sigortalılar prime esas kazancı kendileri belirleyebilmektedirler.
(5) Malul kişinin eğitimine devam etmesi ve yaş şartını taşıması halinde kendisinin de hakkı bulunmaktadır.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor