Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Sosyal Güvenlik

Ozan BARDAKÇI
Ozan BARDAKÇI
11262OKUNMA

Yürürlükte Olmayan Norm İptalinin Hukuk Düzenine Etkisi: Anayasa Mahkemesinin İşten Ayrılış İptal Kararı

3 Mart 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 14 Ocak 2021 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı sonrası sosyal medyada “SSK’dan emekli olacaklar için işten ayrılma şartı kaldırıldı.”, “Emeklilik için işten ayrılmaya gerek yok!” gibi çok sayıda paylaşım yapıldı.

Peki, Anayasa Mahkemesi kararından gerçekten anlaşılması gereken ne?

Anayasa Mahkemesinin temel görevi kanunların ve kanun düzeyindeki normların Anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Bunun dışında bireysel başvuru, siyasi parti mali denetim, yüce divan gibi ikincil görevleri vardır.

Anayasa Mahkemesi, temel görevi olan iptal davasını iki usulle görebilir. İlki kanun yayımlandıktan sonra belli süre içerisinde anayasada sayılmış kişiler şekil veya esas bakımından iptal davası açabilirler. Süre dolduktan sonra bu dava açılamaz. İkinci usul ise somut norm denetimi adı verilen mahkemeye itiraz yoludur. Vatandaşın doğrudan Anayasa Mahkemesine ulaşabildiği itiraz yolunda açılmış bir davada uygulanan mevcut (meri) bir kanun hükmünün Anayasaya aykırı olduğu iddiası vardır. Davaya bakan herhangi bir mahkeme iddiayı ciddi bulursa dosyayı Anayasa Mahkemesine gönderir ve dosyayı belli süre bekletir. Usul hukukunda buna bekletici sorun adı verilir.

Çalışmaya konu Anayasa Mahkemesinin E.2019/102, K.2021/3 sayılı Kararı, görülmekte olan bir davanın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gibi bir hayli geç bir aşamasında Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla taşınmış. İptali istenen kural ise 506 sayılı mülga Sosyal Sigortalar Kanunun “Aylığın Başlangıcı” başlıklı 62 nci maddesindeki çalıştığı işten ayrıldıktan sonra ibaresi. Yani madde yaşlılık aylığının başlangıcının sigortalının işten ayrılıp yazılı istekte bulunmasından sonraki aybaşından aylık bağlanmasını düzenleyen usuli bir düzenleme içeriyor. Yani iptali istenen ibare belirleyici değil betimleyici bir nitelik taşıyor.

Anayasa Mahkemesi yaşlılık aylığının başlangıcı başlıklı maddedeki çalıştığı işten ayrıldıktan sonra ibaresini iptal etti. Ancak bu iptal kararının uygulanma imkanı olacak mı? Bu sorunun iki HAYIR cevabı var.

İlk olarak mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda “çalıştığı işten ayrılma” ibaresi iki yerde geçiyor. Kanunun yaşlılık aylığından yararlanma şartları başlıklı 60 ıncı maddesinin (H) bendi “yaşlılık aylığından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılması şarttır.” hükmüne yer veriyor. Dolayısıyla yaşlılık aylığı için belirleyici norm 60 ıncı maddede işten ayrılmak ve yazılı talep şartı olarak öngörülmüş.

Kanunun aylığın başlangıcı başlıklı 62 nci maddesi ise “çalıştığı işten ayrıldıktan sonraki aybaşından” aylığın başlayacağını düzenliyor. Dolayısıyla yaşlılık aylığı için betimleyici norm 62 nci maddede işten ayrıldıktan sonraki aybaşı, aylık başlama tarihi olarak düzenlenmiş.

Her iki maddeye bakıldığında 60 ıncı maddenin yaşlılık aylığı için belirleyici nitelik taşıdığı ve 62 nci maddenin ise usul kurallarını düzenlediği görülen betimleyici nitelik taşıdığı göze çarpıyor. İptal kararının uygulama kabiliyetine bakıldığında ise Anayasa Mahkemesinin bu uyuşmazlıkta yalnızca 62 nci madde üzerinden denetim yaptığı görülüyor. Oysa Anayasa Mahkemesi kuruluş kanunu olan 6216 sayılı Kanunun 43 üncü maddesine göre denetim yetkisini genişletebilirdi. 43 üncü maddenin dördüncü fıkrası; “Başvuru, kanunun, ….. sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da, bu madde veya hükümlerin iptali kanunun, …. diğer bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla Mahkeme, uygulama kabiliyeti kalmayan kanunun, … bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir.” düzenlemesiyle Anayasa Mahkemesine diğer hükümleri iptal yetkisi veriyor. Bu bakımdan Anayasa Mahkemesi 506 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesini denetlemeyerek yürürlükte kalmasını sağlıyor.(?) Bunun anlamı da yaşlılık aylığından yararlanabilmek için, sigortalının çalıştığı işten ayrılma şartının halen geçerli olmasıdır.

İptal kararının uygulanma kabiliyetine ilişkin ikinci hayır ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 28 inci maddesi ve geçici maddelerinden kaynaklanıyor. 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe birlikte 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu dışarıda tutularak diğer tüm sosyal güvenlik kanunları 5510 sayılı Kanun bünyesinden toplandı. Geçici maddelerle de SSK’lıların işlemlerinin 5510 sayılı Kanuna göre yürütüleceği düzenlendi.

2008 Ekim ayından önce ilk kez sigortalı olan işçiler de 5510 sayılı Kanunun geçici maddeleri nedeniyle yeni kanuna tabi durumdalar. Bu nedenle yaşlılık aylığı adı verilen emekli aylığı başvuru şart ve usulleri bakımından hangi tarihte sigortalı olduğuna bakılmaksızın işçiler için 5510 sayılı Kanun uygulanıyor. 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin sekizinci fıkrası “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunması” hükmünü içeriyor.

Özetle Anayasa Mahkemesinin 3 Mart 2021 tarihli kararı hem belirleyici nitelikteki 506 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin denetime tabi tutulmaması hem de 2008 sonrası yaşlılık aylığı başvuru şartlarının 5510 sayılı Kanunda düzenlenmesi nedeniyle uygulanma imkanına sahip görünmüyor. 

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor