Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Serhat AKTAŞ
Serhat AKTAŞ
1000OKUNMA

Yeşil Mutabakat’a Küresel Bakış

Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Yeşil Dönüşüm

Avrupa, Yeşil Mutabakat kapsamındaki çalışmalarıyla 2050 yılında karbon-nötr bir dünyayı hedefliyor. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için ne devletler ne de uluslararası kuruluşlar geçmiş olanakları değerlendirmedi. Şimdi dünyayı kısa sürede büyük adımlara ihtiyaç duyacağımız bir dönem bekliyor. Yeşil Mutabakat ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısını nasıl değiştirecek? İncelemeye Avrupa ülkeleriyle başlayalım.

Avrupa, enerjisinin büyük çoğunluğunu hala fosil yakıtlardan etse de önümüzdeki yıllarda yenilenebilir kaynakları yaygınlaştıracak. Çevre ve insan hakları mevzuatlarında AB ülkelerini kapsayan uygulamalar yasalaşacak. Sınırda karbon düzenlemesine yönelik uygulamalar hayata geçirilecek. Önemli ve somut adımlardan biri dizel ve benzinli araçların yakın gelecekte yasaklanacak olması. 2035 yılında Avrupa ülkelerinde fosil yakıtla çalışan otomobillerin üretiminin sonlanması hedefleniyor. 

Küresel karbondioksit emisyonu bakımından Avrupa ülkeleri yüzde 9,1 paya sahiptir. Bu oran Çin için yüzde 30 ve ABD için yüzde 14 oranındadır. Dolayısıyla Avrupa’nın kendi sınırları içinde Yeşil Mutabakat’ı tam olarak uygulaması yeterli değil. Çünkü küresel ekonomi iç içe yapılardan oluşuyor ve ülkeler ticaret ağlarıyla birbirine bağlı durumdadır. Küresel ekonomiye yön veren diğer ülkelerin tutumu yeşil dönüşümün başarıyla yürütülüp yürütülemeyeceği gösterecek.

Dünyanın en yüksek karbon emisyonuna sahip ülkesi: Çin

Çin, Yeşil Mutabakat’ın kilit oyuncusu durumundadır. Çünkü Çin’in yıllık sera gazı emisyonu Avrupa, ABD ve Kanada’nın toplamına denk düşüyor. Hızlı büyüme performansı Çin’i dünyanın en yüksek karbon emisyonuna sahip ülkesi haline getirdi. Ülkede kömüre dayalı üretim çok yoğun ve Çinliler yıllardır hava kirliliğiyle mücadele ediyorlar. Küresel ekonomide var olmak ve ABD’nin baskılarını azaltmak için yeşil dönüşüme ayak uydurmaları gerektiğinin farkındalar. Bu bağlamda Çin devlet başkanı Xi Jinping, 2060 yılına kadar karbon nötr ülke olmayı hedeflediklerini açıkladı. Çin’in dönüşüme destek sağlamaya yönelik adımları küresel karbon emisyonunun azaltılmasında önem taşıyor. 

Diğer kutupta Trump, çevreye duyarlı üretimin desteklenmesinden yana tutum sergilemiyordu. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararı bu tutumun somut adımı olarak karşımıza çıkmıştı. Ancak yeni başkan Joe Biden Yeşil Mutabakat’ı önemsiyor. Biden, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi için eylemleri zaman kaybetmeden hayata geçirmeye başladı. ABD, Paris İklim Anlaşması’na yeniden katıldı. Elektrikli araçların yaygınlaşmasını hızlandırmak amacıyla hükümetin araç filosunun dönüştürüleceğini duyurdu. Yine de küresel çabaların sonuç vermesi için ABD’nin iklim değişikliği konusunda daha agresif bir politikayı tutarlılıkla yürütmesi gerekiyor.

Yeşil dönüşümün kilit ülkelerinden bir diğeri; Hindistan. Çin ve ABD'nin ardından dünyanın en yüksek karbon emisyonuna sahip ülkesinden bahsediyoruz. Küresel karbon emisyonunun yüzde 7’si Hindistan’dan kaynaklanıyor. Ülke hızlı büyüyor ve nüfusu yakın gelecekte Çin’i geride bırakacak. Kömüre bağlı enerji üretimi, ülkedeki kaynakların yarısını oluşturuyor. Dolayısıyla yeşil dönüşüme ayak uydurma konusunda Hindistan’a yönelik endişeler ön plana çıkıyor. Güneş enerjisine bağlı üretimin artmasına rağmen hedeflenen seviyede karbon salınımının azaltılması ne yazık ki mümkün görünmüyor. Covid-19 döneminde ekonomik açıdan büyük darbe alan ülkenin önümüzdeki dönemde alacağı aksiyonlar merak konusu.

Avrupa Yeşil Mutabakatı en çok hangi sektörleri etkileyecek? 

AB öncelikle çelik, çimento, gübre ve alüminyum için vergi getirmeyi planlıyor. Avrupa Komisyonu verilerine göre “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan” (CBAM) en çok etkilenecek ürünler listesinde Türkiye’den ihraç edilen çimento ilk sırada yer alıyor. AB, bu yöntemle karbon yoğunluğu yüksek ürünlerin rekabet gücünü azaltmış olacak. Avrupa’nın en büyük çimento ihracatçısı olduğumuzu hatırlatmakta fayda var. Dolayısıyla Yeşil Mutabakat’a uyumda geç kalmamak gerekiyor. Aksi takdirde ihracatımızda önemli rol oynayan demir-çelik, tekstil ve beyaz eşya gibi sektörleri de önemli ölçüde etkilenecek.

İkinci sırada Rusya’dan ihraç edilen gübrenin yer aldığını görüyoruz. 2020 yılında 12 milyar dolarlık kömür ihracatının yüzde 20’sini AB ülkelerine yapan Rusya, karbon yoğun üretim gerektiren alüminyum, plastik ve kauçuk üretiminde de öne çıkıyor. Dolayısıyla dönüşüme uyum bakımından risklere sahip bir ülke konumunda bulunuyor. Paris İklim Anlaşması tüm yönleriyle uygulamaya konulursa Rusya enerji ihracatı bakımından yüzde 20 kayıp yaşayacak.

Türkiye, Almanya’dan Hindistan’a uzanan coğrafyadaki en büyük sanayi ülkesidir. Avrupa Birliği’nin toplam ithalatında 6. sıradayız. Ağustos 2021 tarihinde Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan verilere göre ihracatımızın yüzde 41.3’ü Avrupa ülkelerine yapılıyor. Toplam değeri ise 69 milyar dolar değerindedir. Bu yönüyle fosil araçların ortadan kalktığı, çevreye ve insana duyarlı üretimin yaygınlaştığı bir gelecek için kamu ve özel sektörün geç kalmadan dönüşüme uyum sağlaması hayati önem taşıyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmemenin doğuracağı maliyet, bugün dönüşümün maliyetinden daha fazlasına mal olacak.

(Bu yazı, YENİ E-KONOMİ Dergisinin “Coğrafi Madalyon” başlıklı 3. sayısında yayımlanmıştır. YENİ E-KONOMİ Dergisine “Turkcell Dergilik” ve “Türk Telekom e-dergi” platformlarından ulaşabilirsiniz.)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor