Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Gelir Vergisi Tasarısı

Timur ÇAKMAK
Timur ÇAKMAK
1809OKUNMA

Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tekrar Gündeme Geliyor

Haziran 2013 döneminde TBMM’ye sevk edilen gelir ve kurumlar vergisi kanunlarını kaldırarak yeni tek bir kanun bünyesinde gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini birleştiren tasarı son günlerde tekrar gündemde yerini almaktadır. Söz konusu tasarı TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmiş ve buradan alt komisyonlara görüşülmek üzere gönderilmişti.

Uzun süredir haber çıkmayan yeni gelir vergisi tasarısı daha önceki yazılarda da ele alındığı üzere aslında vergilendirmede önemli bir yapı değişikliği sağlamamakta bununla birlikte özellikle menkul ve gayrimenkul mallar üzerindeki rantın vergilendirmesine ilişkin düzenlemeler getirmekteydi.

Hatırlayacak olursak yeni gelir vergisi tasarısı başlıca aşağıdaki konularda yeni düzenleme içermektedir

  • 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu kaldırılmakta ve bu kanunlar tek bir kanun ile birleştirilmektedir.
  • Ticari Kazanç gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmekte ve kapsamı biraz daha genişletilmektedir.
  • Yıllara yaygın inşaat ve onarım işlerinin vergilemesi hemen hemen aynen yeni tasarıya da alınmakta farklılık olarak daha önce ikincil mevzuat ile yön verilen uygulamaya ilişkin düzenlemelerin yeni tasarıda madde metnine eklendiği görülmektedir.
  • Özel inşaat işlerine ilişkin yeni bir düzenleme getirilmekte ve hangi durumlarda ticari kazanç dolayısıyla mükellefiyetin oluşacağı açıklanmakta ve özellikle özel inşaatlardaki vergi kaybını önlemek amacıyla belirli kriterler getirilmektedir. Ayrıca özel inşaatlara ilişkin kazancın nasıl tespit edileceğine ilişkin düzenlemeler getirilmektedir.
  • Gayrimenkul ve İştirak, Kurucu, İntifa Senetleri ile Rüçhan Haklarının Satışından Doğan Kazançlara İlişkin İstisnalar daraltılmaktadır. Mevcutta iki yıldan fazla kurumların aktifinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin elden çıkarılmasında % 75 istisna var iken yeni düzenlemede istisna oranları elde tutma süresi 2 yıl olursa % 40, 3 yıl % 50, 4 yıl % 60 ile 5 yıl ve daha fazla elde tutma halinde % 75 olarak öngörülmektedir. Ayrıca kapsama ticari kazancını bilanço usulüne göre belirleyen gelir vergisi mükellefleri de alınmaktadır.  Tam mükellef AŞ’lerdeki iştirak hisselerinin halka arz suretiyle elden çıkarılmasında ise söz konusu bu hisse senetlerinin elde tutma süreleri yine aynı olmakla birlikte halka arzı teşvik için istisna oranları % 60, % 70, % 80 ve % 90 olarak daha yüksek belirlenmiştir.
  • Serbest meslek kazançları istisnası kapsamına senaristler de ilave edilmiştir.
  • Ücretlerin kapsamında da değişikliğe gidilmiş ve tazminat adı altında yapılan ödemelerin de ücret sayılacağına ilişkin mevcut düzenleme, cezai şart olarak ödenenler dahil tazminat”ların ücret sayılacağı şeklinde genişletilmiştir. Çalışanlara pay senedi verilmesi veya pay senedi satın alma hakkı tanınması da ücret olarak değerlendirilecek kalemler arasına eklenmiştir.
  • Diğer önemli bir konu ise, daha önce problem oluşturan taşınmazlar üzerinde, başka bir taşınmaz veya üçüncü kişiler lehine süreli veya süresiz irtifak hakkı tesis edilmesinden elde edilen gelirler gayrimenkul sermaye iradı olarak tanımlanmaktadır.
  • Menkul sermaye iradı ile ilgili de mevcut maddede bazı değişikliklere gidilmekte ve özellikle diğer kazanç ve iratlarda önemli değişikliklere gidilmektedir. Buna göre maliyet bedelinin tespitine yönelik getirilen değişiklikler, özel inşaatlarda kazancın tespitine yönelik getirilen düzenlemeler ve istisna uygulamalarına yönelik getirilen düzenlemeler ile daha önce vergi dışında kalan konular vergi kapsamına alınmaktadır.
  • Tasarıda gayrimenkul sermaye iradı tanımı çerçevesinde bahsi geçen belli gayrimenkuller ile tam mükellef kurumlara ait olan pay senetlerinin, ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasında elde tutma süresine bağlı olarak artan oranda bir kısmi istisna uygulaması getirilmekte olup detayları aşağıda yer almaktadır.
  • İki tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %40’ı
  • Üç tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %50’si
  • Dört tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %60’ı
  • Beş tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %75’i
  • Tam mükellef anonim şirketlerde sahip olunan pay senetlerinin halka arz edilmek suretiyle elden çıkarılmasında da elde tutma süresine bağlı olarak artan oranda bir kısmi istisna uygulaması getirilmekte olup detayları aşağıda yer almaktadır.
  • İki tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %60’ı
  • Üç tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %70’i
  • Dört tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %80’i
  • Beş tam yıldan fazla süreyle elde tutulanlardan elde edilen gelirlerin %90’ı
  • Önemli bir değişiklik de artık daha önce istisna, tevkifat vb nedenler ile beyanı gerekmeyen gayrimenkul sermaye iratları, diğer kazanç ve iratlar, serbest meslek kazançları ile ücretlerin gelir türleri itibariyle her hangi birisinin gelir vergisi tarifesinin dördüncü diliminde ücretler gelirleri için geçerli olan tutarın 2 katını (94.000 x 2 = 188.000.TL) aşması halinde istisna uygulaması kaldırılmakta ve söz konusu bu gelirlerin tamamının beyanı zorunlu hale getirilmektedir.
  • Tasarının geçici vergi ile ilgili getirdiği en önemli değişiklik, takvim yılı veya hesap döneminin son üç ayına dair (takvim yılı için Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dönem) geçici vergi beyannamesi verilmeyeceği ve geçici vergi ödenmeyeceği yönündeki düzenlemedir.

Değerlendirme

Yukarıdaki bölümde özetlendiği üzere yeni gelir vergisi tasarısı birkaç alan dışında çok önemli bir değişiklik getirmemekte yapılan değişikliklerin daha ziyade ikincil mevzuatta yürütülen hususların kanun metni ile düzenlenmesinden kaynaklandığı görülmektedir. Bununla beraber gerek kurumların aktifinde bulunan gayrimenkul ve iştirak hisselerinin elden çıkarılmasındaki %75’lik istisna zamana yayılmakta ancak gerçek kişilerin sermaye değer artış kazançları kapsamında tam mükellef kurumlara ait iki yıldan fazla elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasındaki mevcutta %100 olan istisnanın da zamana yayıldığı ve daraltıldığı görülmektedir. Yine özel inşaatlara ilişkin düzenleme dikkat çekmektedir.

Burada özellikle ifade etmek gerekirse kurumlar vergisi kanununun henüz 2006 yılında değişmesi, gerek mükelleflerin gerekse uygulayıcıların gelir ve kurumlar vergisi uygulaması konusunda uzun süredir bir hafızasının oluşması dikkate alındığında bu iki Kanunun kaldırılarak yeni bir kanun kapsamında birleştirilmesi halinde yeni sisteme adaptasyonda son derece sıkıntı yaşanması kaçınılmazdır.

Gerek vergi idaresi gerekse mükellef ve diğer uygulayıcılar açısından mevcut hafızanın silinmesine neden olacak olması nedeniyle tasarının daha önceki gibi iki kanun olarak düzenlenmesinin daha doğru ve uygun olacağı düşünülmektedir.

Ayrıca Türkiye vergi teorisinde kaynak teorisini seçmiş ve gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin karakterlerinin farklı olması nedeniyle ayrı iki kanun düzenlemesine gitmesi uygulamada oldukça kolaylık sağlamaktadır. Eğer tasarı kanunlaşır ise bugüne kadar çıkarılan tebliğ, sirküler ve muktezaların bir anlamı kalmayacak, atıflar farklılaşacak ve uygulamada bir karmaşa oluşacaktır. Bu nedenle tüm sistemi değiştirme yerine sadece gelir vergisi kanunu daha önce kurumlar vergisinde olduğu gibi yeniden yazılması ve güncellenmesi ve böylece kurumlar vergisi kanunu ile paralellik sağlanması daha doğru olur düşüncesindeyim.

Zaten yapılan değişikliklere bakıldığında da çok önemli bir yapısal değişikliğin olmadığı ancak birkaç hususun değiştiğini görüyoruz. Dolayısıyla mevcut kanunların değiştirilebileceği gibi biraz önce belirttiğim gibi sadece Gelir Vergisi Kanununun değiştirilerek Kurumlar Vergisi (KV) uygulamasında olduğu gibi tek bir tebliğ ile tüm hususların açıklanması yoluna gidilebilir. Böylece KV ile de bir uyum sağlanmış olur.

Ancak tekrar ifade etmek gerekir ise bütün iki kanunu kaldırıp tek bir kanun haline getirilmesi mevcut hafızayı kaldıracağı gibi yeni sisteme adaptasyonu oldukça zora sokacaktır. O nedenle daha kolay ve hafızayı yok etmeyecek bir sistem üzerinde hareket edilmesinin gerek uygulamayı gerekse vergi gelirlerini olumlu bir şekilde etkileyeceğini düşünüyorum.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor