Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Makaleler

Dr. Ahmet OZANSOY
Dr. Ahmet OZANSOY
438OKUNMA

Yatalak yaşlılara ölüm!

Anayasa’nın 61. maddesinde “Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” yazmaktadır.

Bahse konu Kanun 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’dur. Bu Kanun’un Ek-7. maddesine göre çıkarılan bir de Evde Bakım Yardımı Yönetmeliği vardır.

Bütün bu düzenlemelerin varlığına bakınca “ne güzel, sosyal Devletimiz yaşlıları koruyor” diye düşünebilirsiniz. Ancak bu düşünceniz, bahse konu Kanun ve Yönetmeliği okuyana kadar geçerli olabilir. Okuduktan sonra “Devlet yaşlıları iyi ki koruyor, bir de korumasa kim bilir ne yapardı” diye düşünmeye başlarsınız.

Esasen 2828 sayılı Kanun’un Ek 7. maddesinin gerekçesi muazzam: “…özürlülükte, bakım sorumluluğunun aile yanında toplum tarafından da üstlenilmesi gerekmektedir. Bakıma gereksinim duyan özürlü bireylerin psikolojik ve sosyo-ekonomik gereksinimlerinin çağın gereklerine uygun bir şekilde herhangi bir ayrım yapılmaksızın karşılanması zorunludur”.

Lakin bu gerekçe sadece yazıldığı yerde kalmış durumda.

Bu gerekçeye rağmen Ek-7. madde değiştirildi ve “hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, asgarî ücretin aylık net tutarının 2/3’ünden daha az olan bakıma ihtiyacı olan engellilere, resmî veya özel bakım merkezlerinde bakım hizmeti ya da sosyal yardım yapılmak suretiyle evde bakımına destek verilmesi sağlanır” hükmü getirildi.

Bu “ortalama aylık gelir” tutarına, sahip olunan evin vergi değerinin 120’de biri, arabasının kasko değerinin 120’de biri, köyde tarlası varsa ekip biçemiyor da olsa ekiyor gibi elde ettiği varsayılan gelirler falan da dahil ediliyor. Sanki adam arabasının ve evinin 120’de birini her ay nakde çevirip harcayacak!

Peki “Hane içinde kişi başına düşen gelir” asgari ücretin üçte ikisini aşıyorsa ne olacak? Engelli ve/veya yaşlı avucunu yalayacak! 

Bakın size binlerce yaşlı ve engellinin yaşadığı duruma canlı bir örnek vereyim:

Bir emekli öğretmen ev hanımı eşi ile yaşıyor. Neyse ki, emeklilerin emekli ikramiyesi ile ev alabildiği dönemde emekli olmuş ve başlarını sokacak bir ev alabilmişler.

Yaş ilerlemiş. Kendisi 82, eşi 77 yaşında iken eşi yatalak olmuş.

82 yaşında kulakları duymaz ve ayakta zor durur haliyle yatalak karısına bakabilme şansı yok.

Eşi tuvalet ihtiyacı dahil, hiçbir işini kendisi göremediğinden, yatağında bile hareket edemediğinden 24 saat bakıcıya ihtiyacı var. Kolu komşunun yardımıyla rica minnet bir bakıcı buluyor fakat bakıcının istediği para aylık 35.000 TL.

Gel gör ki, emekli amcanın maaşı 31.000 TL.

Bütün maaşını verse, hiçbir şey yemese içmese (ki, bakıcının 3 öğün yemeğini de sağlamak zorunda), doğalgaz, elektrik, su, telefon faturası olmasa yine yetmiyor maaşı.

Komşuları diyorlar ki “Devlet yatalak hastalara evde bakım ücreti veriyor.” (2025 yılı için aylık 10.125 TL)

Hiç değilse birazcık destek olur diye düşünerek Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne başvuruyor emekli amcamız.

Diyorlar ki, “amcacım 2025 yılında asgari ücretin net tutarının üçte ikisi 14.736 TL. Senin maaşını evde 2 kişi olduğunuzdan 2’ye böldüğümüzde 15.500 TL tutuyor ve 764 TL aşıyor. Kaldı ki daha bu hesaba oturduğun evin vergi değerinin 120’de birini de katmamız gerekiyor ki, bu durumda sen evde bakım ücreti alamazsın”.

Emekli amca “evladım iyi diyorsun ama benim maaşımın tamamı bile bakıcı parasına yetmiyor. Evi satıp kiraya mı çıkayım ben. Zaten o zaman bile alamazsın diyorsun. Ben eşime nasıl baktıracağım. O zaman Devlet bakımevine alıp bakımını üstlensin, benim gücüm yetmiyor” diyor umutsuzca.

Emekli amcanın çaresizliğini gören memur da üzülüyor ama elinden bir şey gelmiyor ki, mevzuat hazretleri öyle buyurmuş. “Amca bizim teyzeye bakacak bir bakımevimiz yok” diyor.

Ne yapsın bu amca şimdi?!

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımızın bir cevabı var mı bu soruya?

Devlet neden var, Anayasa’nın 61. maddesi ne anlama geliyor!

2828 sayılı Kanun’un Ek-7. maddesinin gerekçesine göre hani engelli yaşlıya bakım sorumluluğu topluma aitti?!

Açıkça anayasaya, vicdana, insafa, ahlaka aykırı bir yönetmelik çıkarılmış ve göz göre göre uygulanıyor.

Sorsan “efenim kötüye kullanılıyor, kamu harcamalarını sınırlamak zorundayız” derler.

Yersek…

Yiyoruz maalesef…

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor