Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

İmdat TÜRKAY
İmdat TÜRKAY
4609OKUNMA

Vergi İhbarı ve İhbar İkramiyesi

Anayasamızın “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesine göre herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlü bulunmaktadır. Bu nedenle, Devletimiz de vatandaşlara kamu hizmetlerini sunabilmek için yapacağı kamu harcamalarını finanse etmek üzere vergi toplamaktadır. Kamu gelirlerinin büyük bir kısmı ise Merkezi Yönetim Bütçe Kanunlarına dayanarak özel ekonomilerden, zorunlu cebir altında, mali güce orantılı ve karşılıksız olmak üzere alınan vergi gelirlerinden oluşmaktadır.

Ülkemizin önemli sorunlarından biri olan kayıt dışı ekonomi, kamu finansman yapısının sağlıklı işlemesine engel olmaktadır. Ekonomide haksız rekabetin önlenmesi, ekonomik gelişmelerin sağlıklı bir seyir izlemesi ve sağlam bir sosyal güvenlik yapısının tesis edilmesi için kayıt dışılıkla mücadele büyük önem taşımaktadır.

Ülkemizde son on yılda uygulanan iki adet Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Stratejisi Eylem Plânı (2008-2011/2011-2013 dönemleri) ile alınan önlemlere ve kaydedilen aşamalara rağmen kayıt dışı ekonomi, ülkemiz açısından halen önemli sorunlardan birisi olmaya devam etmektedir.

10. Kalkınma Planında (2014-2018) belirlenen 2023 hedeflerine ve Kalkınma Planının amaçlarına ulaşılabilmesi açısından öncelikli alanlarda, temel yapısal sorunlara çözüm olabilecek, dönüşüm sürecine katkıda bulunabilecek, kurumlar arası koordinasyon ve sorumluluk gerektiren 25 adet Öncelikli Dönüşüm Programı hazırlanmıştır. Bunlardan bir tanesi de “Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı”dır.

Bu nedenle, kayıt dışı ekonominin azaltılması, orta ve uzun dönemde ekonomik istikrar, gelir dağılımı ve istihdam gibi birçok makroekonomik unsurun iyileşmesine, ekonomide verimlilik düzeyi ve rekabet gücünün yükselmesine, ayrıca kamu gelirlerinin artmasına katkıda bulunmak amacıyla, Eylem Planının üçüncüsü, 2014-2018 Dönemi Onuncu Kalkınma Planı kapsamında, Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması Programı Eylem Planı (2015-2017) uygulamaya konmuştur.

Toplumlarda var olan kayıt dışı ekonomik faaliyetler, vergi ahlakı ve vergi kültürü ile toplumsal vergi bilincine ilişkin olumlu/olumsuz algılar, kuşaktan kuşağa anlatılmakta ve var olan olumsuz algılar maalesef çok kısa vadede değişmemektedir. Vatandaşların ve özellikle vergisini zamanında ve doğru bir şekilde ödeyen mükelleflerin vergi kayıp ve kaçağını Vergi İdaresine bildirmesi demokratik bir hak olarak algılanmalı ve vatandaşın bu hakkını kullanırken hiç tereddüt etmemesi gerekmektedir. Devletin de vatandaşlarından, vergi kaçıranları kendisine bildirmesini istemesi ve bunu teşvik etmesinin en doğal hakkı olduğu unutulmamalıdır.

Kayıt dışı ekonomik faaliyetler haksız rekabete sebebiyet verdiği için, vergisini doğru bir şekilde beyan ederek ödeyen mükellefleri olumsuz yönde etkilemektedir. Kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde bulunan kişi veya kuruluşların Vergi İdaresinin bilgisi dışında tuttuğu gelirler ise İdare tarafından denetim yoluyla ya da yapılan bir ihbar üzerine vergi incelemesi sonucunda tespit edilebilmektedir. Bu kapsamda, vergi kaybına sebebiyet veren kişi ve kuruluşların Vergi İdaresine bildirilmesi önemli bir vatandaşlık görevi olarak karşımıza çıkmaktadır. İhbar dilekçeleri Anayasanın 74. maddesinde siyasi hak olarak yer alan “Dilekçe Hakkı”nın kullanma biçimi olan 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun hükümlerine göre verilmektedir.

Ülkemizde gizli tutulmuş bulunan kaynakların açığa çıkarılmasını teşvik etmek ve bu konuda yardımı görülenleri ödüllendirmek için 26/12/1931 tarih ve 1905 Sayılı “Menkul Ve Gayrimenkul Emval İle Bunların İntifa Hakları Ve Daimi Vergilerin Mektumatı Muhbirlerine Verilecek İkramiye Hakkında Kanun” 31/12/1931 tarihinden bu yana yürürlükte bulunmaktadır. 1905 sayılı Kanun 31/12/1931 tarih ve 1993 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. İhbarda bulunan kişinin ihbar ikramiyesi talep etmesi durumunda, 1905 sayılı Kanuna göre şartları taşıması halinde ikramiye ödenmektedir.

1905 sayılı Kanunun amacı, vergi kayıp ve kaçağını bir ölçüde de olsa önleyebilmek, vergi kaçağına sebebiyet verenleri ihbar müessesesi ile ortaya çıkarmak ve ihbarı sabit görülenleri ise ödüllendirmektir. Gerekli şartları taşıyan ve somut bilgi ve belgelerle desteklenen ihbar dilekçeleri incelemeye sevk edilmekte, düzenlenen İhbar İkramiyesi Görüş Raporuna istinaden, tahakkuk eden vergi ve vergi ziyaı cezası tutarı üzerinden %10 oranında hesaplanan ikramiyenin 1/3’ü verginin kesin tahakkukunda, kalan 2/3’ü ise tahsilat sonrasında muhbire ödenmektedir. Vergi ziyaı cezasına isabet eden ikramiye tutarının tamamı ise tahsilat sonrasında ödenmektedir.

Vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet veren kişi veya kurumlar hakkında vatandaşlar tarafından yazılı ve sözlü olarak ihbarda bulunmak mümkün bulunmaktadır. Sözlü ihbarlar, tüm Türkiye genelinde tek merkezden hizmet veren Vergi İletişim Merkezine (VİMER) 444 0 189 telefon hattı aracılığı ile yapılabilmektedir. Ancak, muhbirin ihbar ikramiyesi talebi varsa bu ihbarını yazılı dilekçe ile yapması gerekmektedir. Vergi İletişim Merkezi tarafından alınan ihbar bildirimleri denetim yapılmak üzere en kısa zamanda ilgili birimlere gönderilmekte ve sonuçlanması sağlanmaktadır.

Yapılan ihbarın incelemeye tabi tutulabilmesi için, öncelikle ihbarı yapan muhbirin kendisini kesinlikle gizlememesi gerekmektedir. İhbarı yapan şahsın vergi incelemesine başlamadan veya inceleme sırasında lüzum görülürse inceleme elemanı ile temasa geçmesi ve gerekli bilgileri vermesi gerekir. Muhbirin ihbar ikramiyesine hak kazanabilmesi için öncelikle dilekçesinde ihbar ikramiyesi talebinde bulunması gerekir. İhbarda bulunan, inceleme bitmeden ihbarından vazgeçmemelidir. İnceleme başlamadan veya incelemenin herhangi bir safhasında ihbarından vazgeçtiğini bildiren muhbire ikramiye ödenmez. Muhbirin vergi kaçırmaya dahil olup olmamasının önemi yoktur. Mükellefin vergi kaçırmakta olduğunu bilen ve delilleriyle bu kaçakçılığı haber veren muhbirlere ikramiye ödenmesi, diğer şartların mevcudiyeti halinde mümkündür.

Aynı konuda veya aynı mükellef hakkında birden fazla muhbirin ihbarda bulunması halinde, ihbar konuları ile matrah farkları arasındaki illiyet bağı aranmaktadır. Her ihbarda illiyet mevcutsa bu defa (Resmi kayıtlara geçiş tarihi itibariyle) önce ihbarda bulunana ikramiye ödenmektedir. Ancak, ihbar konuları farklı ise ikramiye talepleri ayrı ayrı değerlendirilecektir. İsimsiz ihbarlarda, vergi incelemesi bitmeden, muhbir ortaya çıkmış olmalıdır. İnceleme bittikten sonra isimsiz ihbarlara sahip çıkanlara ikramiye ödenmemektedir.

Bir muhbir tarafından herhangi bir mükellef hakkında vergi kaçakçılığına ilişkin yapılan ihbarın somut olaylara ve delillere dayanması gereklidir. Belli bir konuyu ihtiva etmeyen; kişi, kurum ve olaylara doğrudan bağlantı kurulmaksızın genel nitelikli ifadeler taşıyan ya da yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan, adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresi bulunmayan veya yanlış isim ve adres bulunan veya bu şartları taşımakla birlikte inandırıcı mahiyette olmayan, olayla ilgili yeterli bilgi ve belge eklenmeyen ihbar dilekçeleri işleme konulmamaktadır (inceleme konusu yapılmamaktadır). Bu nedenle, muhbirler tarafından Vergi İdaresine verilen bir ihbar dilekçesindeki konunun mutlak suretle vergi incelemesine tabi tutulması isteniyor ise yukarıda yer alan şartlara uygun bir şekilde ihbar dilekçesinin verilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, muhbirlere ihbar ikramiyesi ödemesi 1905 sayılı Kanun çerçevesinde yapılmaktadır. Anılan Kanun 1931 tarihinde yürürlüğe girmiş ve 84 yıldır yürürlükte bulunmaktadır. Kanunun ihbar ikramiyesinin hesaplanması ve verilmesi ile ilgili 6’ncı maddesine göre; bina, arazi ve arsalardan tahrir harici kalanlar ile kazanç, hayvanlar, veraset ve intikal, muamele, dahili istihlak ve damga gibi daimi vergilerden yanlış beyanname vermek, çift defter tutmak veya sair suretlerle gizli kalmış olanları haber verenlere tahakkuk edecek vergi ve vergi ziyaı cezası toplamı üzerinden, diğer ilk üç dilimdeki matrahların bugün için bir değeri kalmadığı için %10 oranında ikramiye hesaplanmaktadır. Bu %10 nispetinde hesaplanan ikramiyenin 1/3’ü verginin kati surette tahakkukunda ve 2/3’ü ise vergi veya vergi ziyaı cezasının tahsili sonrasında ödenmektedir. Ancak, malmemurları ile tahrir ve tahmin heyetleri (uzlaşma ve takdir komisyonu gibi) mensuplarına ve tahakkuk işlemlerinde görevli olanlara ikramiye verilmemektedir.

Muhbirin ihbar ettiği konu hakkında vergi incelemesi yapılması ve muhbire ikramiye ödenebilmesi için, ihbara konu vergiyi doğuran olayın Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesine göre zamanaşımına uğramamış, yani süre geçmesi (5 yıllık zamanaşımı süresi) nedeniyle vergi alacağının ortadan kalkmamış olması gerekmektedir. Öte yandan, 1905 sayılı Kanunda ikramiyeyi talep etme konusunda zaman yönünden herhangi bir süre belirtilmediğinden, bu husustaki zamanaşımı süresi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde belirtilen 10 yıllık süredir.

Maliye Bakanlığına yapılan ihbarlar belli kriterlere göre bir ön değerlendirmeden geçirildikten sonra, şartları taşıyan ihbarlar vergi incelemesine sevk edilmektedir. İhbar üzerine yapılan inceleme sonucunda matrah farkının tespit edilmesi ve inceleme elemanınca düzenlenecek "İhbar İkramiyesi Görüş Raporu"nda, tespit edilen bu matrah farkıyla yapılan ihbar arasında illiyet bağının bulunduğu sonucuna varılması halinde, ihbarcıya ihbar ikramiyesi ödenmektedir.

Muhbire ödenecek ikramiyenin vergilendirilmesi konusunda 105 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; “Öte yandan, vazifesinin mahiyeti icabı olmaksızın sair bir şekilde bilgisi dahiline giren bir vergi kaçakçılığı olayını ihbar eden bir devlet memuruna veya memur olmayan herhangi bir şahsa ihbarlarının tahakkuk etmesi sebebiyle, 1905 sayılı Kanun’a istinaden ödenen ikramiyelerin, bu ikramiyelerin Gelir Vergisi Kanununun 2’nci maddesinde sayılan gelir unsurlarından hiçbirine girmemesi sebebiyle, Gelir Vergisi konusuna ithaline mahal ve imkân bulunmamaktadır. Söz konusu ikramiyelerin, Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu hükümleri dairesinde Veraset ve İntikal Vergisine tabi tutulması gerekir.” denilmek suretiyle ikramiyenin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu vurgulanmıştır. Bu durumda, 1905 sayılı Kanuna göre ödenen ihbar ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanununda sayılan gelir unsurları kapsamında değerlendirilmemektedir. İhbar ikramiyesi Gelir Vergisinin konusuna girmediğinden, ivazsız bir iktisap olarak Veraset ve İntikal Vergisine tabi tutulmaktadır. Konu hakkında yargı kararları da bu yöndedir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, kişilerin, vergi kayıp ve kaçağı hakkında belli bir konuyu ihtiva etmeyen; kişi, kurum ve olayla doğrudan bağlantı kurulmaksızın genel nitelikli ifadeler taşıyan ya da yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olan; adı, soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresi bulunmayan veya yanlış isim ve adres bulunan ya da bu şartları taşımakla birlikte inandırıcı mahiyette olmayan, olayla ilgili yeterli bilgi ve belge ile desteklenmeyen ihbar dilekçelerini, Vergi İdaresine vermemeleri, verseler dahi İdare tarafından işleme konulmayacağını bilmelerinde fayda vardır.

NOT-1: Bu yazıda yapılan açıklamalar, tamamıyla yazarına ait olup, hiçbir şekilde yazarın çalıştığı kurumunu bağlamaz; kurumunun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez.

NOT-2: Konu hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız; İmdat TÜRKAY, Vergi Kayıp ve Kaçağının İhbarı ve Muhbire Ödenecek İhbar İkramiyesi, Seçkin Yayınevi, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 2. Baskı, Haziran/2015.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor