Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

Mustafa BALCI
Mustafa BALCI
1722OKUNMA

Vergi dairesi borç döküm listesi dava konusu yapılabilir mi?

Çalışmamızda mükelleflerin vergi idaresine olan vergi borçlarını gösteren borç döküm listesine karşı dava açıp açamayacakları konusunu yargı kararları ışığında ele alacağız.

Mevzuat ve Değerlendirme

İdari yargılamada dava dilekçeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 14’üncü maddesi kapsamında; idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye ve Danıştay’da ise daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hâkimi tarafından; a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin veyürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3 ve 5’inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla incelenmektedir.

İdari işlemin iptal davasına konu olabilmesi için ilgilisinin hukuksal durumunda değişiklik yapması yani icrailik unsuruna sahip olması da gerekmektedir. Bu durum Kanun’un 14’üncü maddesinde yürütülmesi gereken bir işlem şeklinde ifade edilmiştir.

İlk inceleme dediğimiz bu aşamada vergi mahkemesi başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından düzenlenecek ilk inceleme tutanağında, dava dilekçesinin yukarıda yer verilen ilk inceleme hususları yönünden uygun olup olmadığı belirtilir. İlk incelemeyi yapan başkan/hâkim tarafından İYUK’un 14’üncü maddesinde yer alan hususlarda kanun maddesine aykırılık görülmezse, dava dilekçesi ve eklerinin davalı idareye tebligata çıkartılmasının uygun olduğu belirtilerek ilk inceleme tutanağı imzalanır ve dava dilekçesi ve eklerinin mahkeme kalemi tarafından davalı idareye tebliğ işlemleri başlatılarak, dava dosyasının tekemmül süreci de başlatılmış olur.

Dava dilekçesinde, ilk inceleme hususları yönünden bir sorun saptanması halinde, yani İYUK’un 14’üncü maddesinde yazılı hususlar ile ilgili kanuna aykırılık görülürse, nasıl bir yol izleneceği İYUK’un 15’inci maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1’inci fıkrasının (b) bendinde, aynı Kanun’un 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasının (c), (d) ve (e) bentlerinde öngörülen yani; davacının ehliyetinin bulunmadığı; dava konusu işlemin idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliğinde olmadığı; davanın yasal sürede açılmadığı durumlarda davanın reddine karar verileceği ifade edilmiştir.

İYUK’un 15/1-b maddesinde; 14’üncü maddenin 3’üncü fıkrasının (d) bendinde yazılı halde, yani; idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmaması hâlinde davanın reddine karar verileceği ifade edilmiş olup, yargı uygulamasında “davanın reddi” yerine “davanın incelenmeksizin reddi” şeklinde ifadelerin daha çok kullanıldığı görülmektedir.       

2577 sayılı Kanun’da “incelenmeksizin ret” şeklinde bir karar türü düzenlenmemiştir. İncelenmeksizin ret kararı, yargı uygulaması ile ortaya çıkan bir karar türü olup, bazı usulü nedenlerden kaynaklı olarak (icrai işlem yokluğu, kesin hüküm bulunan bir uyuşmazlığın yeniden dava konusu edilmesi, vergi beyannamesine ihtirazi kayıt konulmaksızın dava açılması vb.davanın esasının incelenmesinin söz konusu olamayacağı anlamına gelmektedir(1).

Borç Döküm Listesinin Dava Konusu Edilmesi ve Yargı Kararları

Danıştay kararlarında borç döküm listelerinin muhatapları açısından yeni bir hukuki sonuç doğurmadığı ve mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösteren bilgilendirici mahiyette oldukları yani; idari davaya konu olabilecek icrai nitelikte işlem olmadıkları gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca davaya konu edilemeyecekleri yönündeki görüş müstakar hale gelmiştir(2).

Diğer taraftan, yargı kararları incelendiğinde borç döküm listesi içeriği vergi borçlarının iptali” şeklinde taleple açılan davalarda borç döküm listesi içeriğindeki vergi borçları yönünden vergi borçlarının safhaları (ihbarname, ödeme emri, haciz) göz önünde bulundurulmaksızın davanın esası incelenmek suretiyle “vergi borcunun iptaline/kaldırılmasına” şeklinde kararlar verildiği de(3) görülmektedir.

Ankara 5. Vergi Mahkemesince 2019 yılında verilen ısrar kararıyla (4)borç döküm listesiyle öğrenilen vergi borçlarının iptali istemiyle açılan davada, yapılan ara kararlarına rağmen kamu alacağının tarh, tebliğ, tahakkuk ve kesinleştirilmesine ilişkin sürece ait ispat külfeti kendisine düşen davalı idarece, bu hususları ispatlayacak bilgi ve belgelerin Mahkemeye sunulamamış olması karşısında, usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşen bir vergi alacağının varlığından söz edilemeyeceğinden, dava konusu vergi borçlarında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle borç döküm listesi içeriği vergi ve cezalar ile gecikme faizinin iptaline hükmedilmiş, mahkeme kararına yönelik temyiz başvurusu Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca 2021 yılında verilen kararla(5) reddedilerek mahkeme kararı onanmıştır.

Eleştiri: Konuya ilişkin genel değerlendirmemizi yazımızın sonunda yapacak olmakla beraber, borç döküm listesine konu vergi borçlarının safhaları (ihbarname, ödeme emri, haciz) belirlenmeden ve bunlar göz önünde bulundurulmaksızın borç döküm listesi içeriği vergi borcunun iptali istemiyle açılan davalarda dilekçe ret kararı verilmeksizin uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı düşüncesindeyiz.

Şöyle ki; vergi mahkemesinde açılacak davanın konusu icrai nitelikte bir idari işlem olup, borç döküm listesinin kendisinin bilgilendirme işlemi olduğu ve icrai niteliğinin bulunmadığı hususunda zaten bir duraksama bulunmamaktadır. Dolayısıyla borç döküm listesinin içeriği vergi borcuna ilişkin olarak tesis edilmiş vergilendirme işlemlerinin belirlenmeksizin mahkemece, vergi borcunun iptaline karar verilmesi halinde borç döküm listesine konu vergi borcuna ilişkin tarhiyat işleminin mi? ödeme emri işleminin mi? yoksa haciz işleminin mi? iptal edildiği belli değildir. Diğer taraftan yukarıda söylediğimiz gibi bir belirleme yapılmaksızın ve dilekçe ret kararı verilmeksizin uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi bilgilendirici mahiyette olduğu kabul edilen borç döküm listesinin zımnen dava konusu yapılabileceğinin de kabulü anlamına gelmektedir.

Bazı bölge idare mahkemesi kararlarında ise; borç döküm listesi ile öğrenilen vergi borçlarına karşı açılan davaların konusunun borç döküm listesi olduğu kabul edilerek davaların incelenmeksizin reddi yönünde hüküm kurulduğu görülmektedir.

Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesince 2022 yılında verilen bir kararda(6); e-devletten yapılan sorgulama sonucunda öğrenilen vergi borçlarının tahsil zamanaşımına uğradığından bahisle iptali istemiyle açılan davada, davacı hakkında ödeme emri ve haciz işlemlerinin tesis edildiği, uygulanan haciz işlemleri nedeniyle tasarruf hakkı kısıtlanmak suretiyle menfaati ihlal edilen davacının her zaman, süregelen, kesin ve yürütülmesi zorunlu icrai işlem niteliğinde bulunan, zincir işlemlerden ayrılarak bağımsız olarak dava konusu edilebilecek olan haciz işleminin iptali istemiyle dava açılmasına bir engel bulunmadığı halde davacının hukukunu etkileyen haciz işlemi dava konusu edilmeksizin haczin dayanağı vergi borçlarının zamanaşımına uğradığından bahisle iptali istemiyle açılan davanın konusunun vergi yargısı açısından kesin ve yürütülmesi zorunlu icrai işlem olmaması nedeniyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, incelenmeksizin reddi gerektiğine hükmedilmiştir.

Aynı şekilde İstanbul 7. Vergi Mahkemesince; borç döküm listesi ile öğrenilen 2011/5, 6, 7, 8, 10 dönemlerine ilişkin olarak tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin iptali istemiyle açılan davada; "...Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca, dava konusu edilen cezalı tarhiyatların usulüne uygun olarak zamanaşımı süresi içerisinde davacıya tebliğ edildiği hususu davalı idarece ortaya konulup ispatlanamadığından, dava konusu cezalı tarhiyatların 31/12/2016 tarihine kadar davacıya tebliğ edilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin dolmasından sonra borç döküm listesiyle davacı tarafından öğrenildiği anlaşıldığından, davacı adına yapılan dava konusu tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı..." gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesince, davacı tarafından borç döküm listesi ile öğrenilen 2011/5,6,7,8,10 dönemlerine ilişkin olarak tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, olayda, mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösterir bilgilendirici mahiyette olan borç döküm listesi idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b maddesi uyarınca, borç sorgulama sonucu öğrenilen vergi borçlarının iptali istemiyle açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı ve Nitekim, Danıştay Dördüncü Dairesinin 20/06/2022 tarih ve E:2019/1538 K:2022/4207 sayılı kararının da bu yönde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabul edilerek, vergi mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir(7).

Konuya ilişkin değerlendirmemiz;

Borç döküm listesinin kendisi icrai nitelikte bir işlem olmaması nedeniyle dava konusu yapılamayacağı görüşüne katılmakla beraber, borç dökümü içeriğinde yer alan vergi ve cezalara ilişkin vergilendirme işlemleri yönünden -dava açma süresi dışında- dava açılmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Borç döküm listesinde yer alan vergi ve cezaların usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği durumlarda öğrenme üzerine açılan davaların yasal sürede olduğunun kabulü gerekir.

Mükelleften; borç döküm listesi içeriğinde yer alan ve kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş vergi ve cezaların vergilendirme süreçlerinin hangi aşamada/aşamalarda olduğunu bilmesi beklenemez. Örneğin her biri usulsüz şekilde tebliğ edilmiş vergi ve ceza ihbarnameleri, ödeme emirleri söz konusu olabilir. Hatta aynı vergi borcuna ilişkin mükellefin mal varlığı üzerinde haciz işlemi de tesis edilmiş olabilir.

Dolayısıyla borç döküm listesine karşı açılan davalarda mahkemelerce borç döküm listesinin muhatabının hukuki alanında değişiklik meydana getirmeyen ve bilgilendirici mahiyette oldukları dolayısıyla icrai nitelikte işlem olmadıkları gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddi yönünde kararlar verilmesi, lafzen, kanun maddesine aykırı olmamakla beraber, mükellefler açısından durumu daha sorunlu hale getirmektedir. Mükellefin vergi idaresinden borç döküm listesi içeriği vergi ve cezalara ilişkin bilgi ve belge istemesi mümkün olmakla beraber mükellefin, borç döküm listesi içeriği vergi borçlarına ilişkin sağlıklı bilgi ve belge edinmesi, idarenin mükellefin bilgi ve belge isteme dilekçesi hakkında iyi yönetişim ilkesine ne kadar uygun hareket edip etmediğine göre değişecektir.

Bu nedenle vergi mahkemelerince, borç döküm listesine karşı açılan davalarda davanın incelenmeksizin reddi yönünde karar vermek suretiyle, vergi mükelleflerini idare ile baş başa bırakmaktansa, mahkeme kararlarının gereğinin yerine getirilmesinin zorunlu olması nedeniyle vergi idaresince borç döküm listesi içeriği vergi borçlarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin temin edilmesi açısından, vergi mahkemesince davalı idareye yapılacak ilk incelemeye esas ara kararıyla;   borç sorgu listesinde yer alan borçların ihbarname, ödeme emri, haciz gibi hangi aşamada olduğu hususunun sorulup, davalı idarece verilecek cevapta yer alan bilgi ve belgeler incelenip borç dökümü listesinde yer alan vergi borçlarının hangi aşamada olduğu açıklığa kavuşturulduktan sonra, davacıya yönelik olarak borç döküm listesi içeriği vergi borçlarının safhaları açıkça gösterilmek suretiyle, vergi borçlarının safhaları (ihbarname, ödeme emri, haciz) göz önünde bulundurularak ihbarnameler için ayrı, ödeme emirleri için ayrı ve haciz işlemi için ayrı ayrı ve vergi borçları birden fazla yıla ilişkin ise yıllar itibariyle de ayrı ayrı dava açmak üzere2577 sayılı Kanunun 3. ve 5. maddelerine uygun olmayan dava dilekçesinin reddine karar verilmesinin hakkaniyete daha uygun düşeceği kanaatindeyiz(8). Nitekim İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Altıncı Vergi Dava Dairesince de bu yönde kararlar(9) verilmiştir.

Başka bir ifadeyle; mahkemece davacıya; “dava konusu ettiğin borç döküm listesi icrai nitelikte olmayan dolayısıyla dava konusu edilebilir nitelikte bir işlem olmamakla birlikte dava dilekçesi içeriğinden borç döküm listesi içeriği vergi ve borçların hukuka uygun olmadığı ve bunlara ilişkin vergilendirme işlemlerini dava konusu etmek istediğin anlaşıldığından, şayet borç döküm listesi içeriği vergi ve cezalara ilişkin vergilendirme işlemlerini dava konusu yapmak istiyorsan; borç döküm listesi içeriği vergi ve cezalara ilişkin tarhiyat, ödeme emri ve haciz işlemlerine karşı, vergi ve cezaların dönemleri ve nevileri de gözetilerek ayrı ayrı dava açman gerekirken, İYUK’un 3 ve 5’inci maddelerine uygun olmayan dava dilekçeni usulen reddediyorum ve Kanun maddesine uygun olarak yeniden dava dilekçelerini düzenlemen için sana 30 günlük süre veriyorum” denilmesi hukuka ve hakkaniyete daha uygun olacaktır.

Ayrıca bu yönde verilecek kararlar Anayasanın hak arama özgürlüğü başlıklı 36’ıncı maddesi ile 90’ıncı maddesi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ıncı maddesinde düzenlenen mahkemeye erişim hakkı yönünden de uygun olacaktır.

Sonuç olarak; yargı uygulamasında, borç döküm listesinin kendisinin davaya konu olabilecek, icrai nitelikte bir işlem olmadığı kabul edilmekle beraber, borç döküm listesine konu vergi borçlarına yönelik açılan davalara ilişkin olarak yargı uygulamasında henüz bir yeknesaklığın oluşmadığını söyleyebiliriz. Kimi bölge idare mahkemesi kararlarında; davalı idareye yapılacak ara karar sonrasında davacıya yön gösterici şekilde dilekçe ret kararları verilmesi gerektiği anlayışının benimsenmesine karşın kimi bölge idare mahkemesi kararlarında ise; borç döküm listesi içeriği vergi ve cezalara ilişkin açılan davaların da konusunun borç döküm listesi olarak kabul edilmek suretiyle davanın incelenmeksizin reddi gerektiği şeklinde görüşün kabul gördüğü ortada olup, benzer uyuşmazlıklarda bölge idare mahkemelerinin kesin kararları arasında ortaya çıkan bu aykırılığın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulundan (VDDK) giderilmesinin istenilmesi ve Danıştay VDDK tarafından bölge idare mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın giderilmesi yönünde verilecek karar doğrultusunda bölge idare mahkemesi kararları arasında yeknesaklığın sağlanabileceği düşüncesindeyiz.

(1) Mustafa BALCI, Kamu İcra Hukuku ve 6183 Sayılı Kanun Uygulaması, On İki Levha Yayıncılık, 2. Baskı, 2021, İstanbul, s. 277.
(2) Dan. 4.D. 01.07.2021 tarih ve E.2016/19814, K. 2021/3766 sayılı kararında; “Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanları belirleyen 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinin 1. fıkrasında, mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarhedilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtildikten sonra; 378. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarhedilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödeme yapılmış veya ödemeyi yapan taraftan verginin kesilmiş olması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
    -Buna göre vergi mahkemelerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemler, tesis sebepleri, şekli, doğuracağı hukuki sonuçları vergi kanunlarıyla belirlenmiş tahakkuk fişi, vergi/ceza ihbarnameleri, vergi tevkifatı yapılması, aleyhe yapılan düzeltme işlemleri, düzeltme ve şikayet yoluyla  düzeltme taleplerinin yetkili makamlarca reddi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin ödeme emri, haciz, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi işlemlerdir.
   -Bu durumda; mükelleflerin vergi idaresine olan borçlarını gösterir bilgilendirici mahiyette olan borç döküm listesi idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte işlem olmadıklarından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-b maddesi uyarınca, borç sorgulama sonucu öğrenilen vergi borçlarının kaldırılması istemiyle açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekmekte iken, uyuşmazlığın esasını inceleyerek davayı reddeden Mahkeme kararında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.” ifadeleri yer almaktadır.
   -Dan. 9.D. 22.09.2020 tarih ve E.2018/6139, K. 2020/3912 sayılı kararında; “Kural olarak, mükelleflerin borçlarını gösteren ve bilgilendirici mahiyette olan ve borç döküm listesi ve benzeri adlarla isimlendirilen işlemlerin tek başına kişinin hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmemesi nedeniyle idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem  mahiyetinde olmadıkları esastır.” ifadeleri yer almaktadır.
   -Dan. VDDK. 21.03.2018 tarih ve E.2018/107, K. 2018/154 sayılı kararında; “Vergi idaresine olan borçlarını gösteren ve bilgilendirici mahiyette olan borç döküm listesinin, tek başına kişinin hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmemesi nedeniyle idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem mahiyetinde olduğu kabul edilemeyeceğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, incelenmeksizin reddi gereken davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.” ifadeleri yer almaktadır.
   -Dan. 7.D. 23.10.2017 tarih ve E.2017/895, K. 2017/5761 sayılı kararı aynı yöndedir.”; BALCI, Kamu İcra Hukuku, s. 900.
(3) Konya BİM. 1.VDD. 16.09.2022 tarih ve E.2022/366, K. 2022/1082 sayılı kararında; Davalı idarenin istinaf başvurusuna konu Konya 2. Vergi Mahkemesi'nce verilen 30/12/2021 gün ve E:2021/608, K:2021/1423 sayılı kararın, dava konusu borç listesinin ilk on bir sırasında yer alan vergi borçları dışındaki vergi borçları yönünden davanın kabulü yolundaki hüküm fıkrasında, dayandığı gerekçeler karşısında yasal isabetsizlik görülmemiştir.
   Mahkeme kararının, dava konusu borç listesinin ilk on bir sırasında yer alan vergi borçları yönünden davanın kabulü yolundaki hüküm fıkrasına yönelik davalı istinaf başvurusuna gelince,” ifadeleri yer almaktadır.
   -İstanbul BİM. 3.VDD. 11.02.2019 tarih ve E.2018/3454, K. 2022/1082 sayılı kararı aynı yöndedir. (Kararlara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(4) Ankara 5.VM. 25.12.2019 tarih ve E:2019/1007, K:2019/1314sayılı kararında;Olayda, Mahkememizce yapılan 24.04.2014 tarihli ara kararı ile davacılar adına tahakkuk ettirilen 51.118,60 TL vergi borcuna ilişkin tüm ihbarnameler ve ödeme emirleri ile bunlara ait tebliğ alındılarının gönderilmesi istenilmesine rağmen, davalı idarece verilen 22.05.2014 tarih, 14286 sayılı cevap dilekçesinde; ihbarnamelerin büyük çoğunluğunun periyodik olarak yapılan imha çalışmaları sırasında imha edildiğinin bildirildiği, sunulan bazı ihbarnamelere ilişkin tebliğ alındılarının ise tutanak haline getirilmediği görülmüştür.
   -Bu durumda, davacılar adına salınan vergi borçlarının tarh, tebliğ, tahakkuk ve kesinleştirilmesine ilişkin sürece ait ispat külfeti kendisine düşen davalı idarece, bu hususları ispatlayacak bilgi ve belgeleri Mahkememize sunamamış olması karşısında, usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşen bir vergi alacağının varlığından söz edilemeyeceğinden, dava konusu vergi borçlarında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
   -Açıklanan nedenlerle; 17/07/2014 gün ve 2012/1120 Esas, 2014/1196 sayılı kararımızda ısrar edilmesine, davanın kabulüne, dava konusu 51.118,60 TL vergi ile gecikme zammının iptaline” ifadeleri yer almaktadır. (Karara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(5) Dan. VDDK. 24.11.2021 tarih ve E.2020/620, K.2021/1707 sayılı kararı. Benzer şekilde Dan. VDDK. 24.11.2021 tarih ve E.2020/620, K.2021/1707 sayılı kararı da aynı yöndedir. (Kararlara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(6) Konya BİM. 2.VDD. 17.06.2022 tarih ve E.2022/41, K. 2022/616 sayılı kararı. (Karara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(7) İstanbul 7. Vergi Mahkemesi'nin 29/12/2021 tarih ve E:2020/3133, K:2021/3220 sayılı kararına yönelik istinaf başvurusu, İstanbul BİM. 2.VDD. 23.11.2022 tarih ve E.2022/1815, K. 2022/3590 sayılı kararı ile kabul edilerekdavanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir. (Karara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(8) Samsun BİM. 2.VDD. 24.11.2022 tarih ve E.2022/563, K. 2022/612 sayılı kararı. (Karara UYAP üzerinden 17.12.2022 tarihinde ulaşılmıştır.)
(9) İstanbul BİM. 6.VDD. 29.09.2020 tarih ve E.2020/2548, K. 2018/1517 sayılı kararında; “Vergi idaresine olan borçlarını gösteren ve bilgilendirici mahiyette olan borç döküm listesinin, tek başına kişinin hukuki durumunda bir değişiklik meydana getirmemesi nedeniyle idari davaya konu olabilecek kesin ve icrai nitelikte bir işlem mahiyetinde olduğu kabul edilemeyeceğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca, incelenmeksizin reddi gereken davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.” ifadeleri yer almaktadır.
   -Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; 30.09.2019 tarihinde internet üzerinden yapılan borç sorgulaması ile öğrenilen muhtelif nevi ve döneme ilişkin 11.880,90.- TL vergi aslı borcu ve 23.314,81.- TL gecikme zammını havi borç dökümanının dava konusu yapıldığının bildirildiği, bu hususa ilişkin olarak da dava dilekçesine 30.09.2019 tarihli "Borç Sorgulama" belgesinin eklendiği ve tahakkuk dönemleri, vade tarihleri miktarları ve gecikme bedelleri belirli toplam 35.195,71.- TL vergi borcunun dava konusunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.
   -Bu haliyle, vergi mahkemelerinin ancak kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemlere karşı açılan davalara bakabileceği, yani salt borcun öğrenilmesi üzerine soyut ve kesin ve yürütülebilir nitelikte olduğu tam olarak anlaşılamayan belgelere dayanılarak dava açılamayacağı göz önünde bulundurularak; sözü edilen muhtelif dönemlere ilişkin toplam 35,195,71.- TL vergi borcunun iptali istenilmekte ise de, dava konusu vergi borçlarına ilişkin ihbarnameler yada ödeme emirleri dava konusu edilmek isteniyor ise, bu durumun dava dilekçesinde açıkça belirtilip, ihbarnamelere karşı dava açılmak isteniyorsa dava dilekçesine ihbarnamelerin tarih ve sayısı yazılmak suretiyle ve açıkça bu ihbarnamelere konu tarhıyatların kaldırılması istemiyle dava açılması, eğer ödeme emirlerine karşı dava açılmak isteniyor ise, dava dilekçesine ödeme emirlerinin tarih ve sayısı yazılmak suretiyle ve açıkça ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığının belirtilmesi gerekmektedir.
   -Dolayısıyla, Mahkemece davanın konusu ve talebi oluşturan hususlar açıkça ortaya konulmak üzere dilekçe ret kararı verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddine yönelik verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.” ifadeleri yer almaktadır.
   -İstanbul BİM. 6.VDD. 13.01.2021 tarih ve E.2021/56, K. 2021/37 sayılı kararında; Dosyanın incelenmesinden, davacının dava dilekçesinde, 2015 dönemine ait 6.862,66-TL tutarlı ve kdv içerikli 04.06.2020 tarihli ödeme emri ile 04.12.2019 tarih ve 2019-A-4575/23 sayılı vergi suçu raporu, 04.12.2019 tarih ve 2019-A-4575/24 sayılı görüş ve öneri raporu ve 20.12.2019 tarih ve 2019-A-4575/26 sayılı smmm sorumluluk raporunu dava konusu olarak gösterdiği görülmüştür.
   -Bu durumda, idari davaya konu edilemeyecek taleplerin yanı sıra davacı adına düzenlenmiş bir ödeme emri bulunup bulunmadığı, davanın bir ödeme emrine karşı mı yoksa bir tahakkuka karşı mı açıldığı hususları dilekçe ret kararıyla ya da davalı idarenin de savunması alınarak açıklığa kavuşturulmak suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden yazılı gerekçeyle verilen kararda isabet görülmemiştir.” ifadeleri yer almaktadır.”  BALCI, Kamu İcra Hukuku, s. 901.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor