Uzlaşma olmalı mı olmamalı mı?
Bilindiği üzere başta vergi mevzuatı olmak üzere çeşitli mevzuatta vergi ve cezaların yargıya başvurulmadan idari yollarla çözümüne yönelik olarak uzlaşma düzenlemeleri yer almaktadır.
Zaman zaman bu düzenlemelerde bazı değişikliklerin yapılması da doğaldır.
Ancak geçtiğimiz günlerde TBMM’de ilginç bir durumla karşılaşıldı.
Bu yazının yayınlandığı tarihte henüz Resmi Gazete’de yayınlanmayan 7524 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 14. Maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun çeşitli maddelerinde değişiklikler yapıldı ve “vergi aslı” uzlaşma kapsamından çıkarıldı.
Madde gerekçesinde ise “Düzenleme ile vergiye gönüllü uyumun artırılmasını teminen vergi aslı uzlaşma kapsamından çıkarılmaktadır.” ifadesi yer almaktaydı.
Aynı tarihlerde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin[1] 10. Maddesiyle de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda değişiklik yapılması ve “Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezaları” uzlaşma kapsamına alınması teklif edildi.
Madde gerekçesinde ise “… halihazırda uzlaşma müessesesi kapsamında bulunmayan Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezalarında da muhataplara uzlaşma imkânı tanınmaktadır. Bu sayede, ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara ilişkin hükümlerin ihlalinden kaynaklanan idari işlemlere ilişkin dava süreçlerinin neden olacağı kamusal maliyetler ile ihlalin ve sürecin hızlı ve kesin bir şekilde sonlandırılması sayesinde elde edilecek kamusal faydalar dikkate alınarak, Kanunun diğer hükümlerinin ihlali halinde mevcut durumda uygulanmakta olan uzlaşma müessesesinin ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara ilişkin hükümler için de uygulanmasına imkan tanınmakta ve aynı Kanun kapsamında cezaya muhatap olan gerçek veya tüzel kişilere uzlaşma imkanı bakımından eşitlik sağlanmaktadır …” ifadesi yer almaktaydı.
Görüldüğü üzere Devlet;
Bir yandan vergi aslını uzlaşma kapsamından çıkararak vergiye gönüllü uyumu artıracağını düşünürken,
Bir yandan da Reklam Kurulu tarafından verilen idari para cezalarını uzlaşma kapsamına alarak dava süreçlerinin neden olacağı kamusal maliyetler ile ihlalin ve sürecin hızlı ve kesin bir şekilde sonlandırılması sayesinde elde edilecek kamusal faydaları dikkate almıştır.
Başlıktaki sorumuzu yeniden soralım. Uzlaşma olmalı mı olmamalı mı?
Ya da bir yerde olabilir iken başka bir yerde olamaz mıdır?
Eğer öyleyse vergi aslında uzlaşma olmamalı mıydı?
(1) Teklifin komisyon görüşmeleri tamamlanmıştır ancak Genel Kurulda henüz görüşülmemiştir. (Sıra Sayı 161)
Yorumlar