Türkiye’nin modern kimliğini bulamama sorunu: Alafranga mı alaturka mı?
"İnsan, zamanın içinde kendi varlığını arayan bir yolcu gibidir, her an yeni bir deneyimle geçmişi ve geleceği arasında sıkışıp kalır."
Ahmet Hamdi Tanpınar
Peyami Safa'nın "Fatih Harbiye" adlı ünlü eseri, Türkiye'nin kimlik arayışını ve aşkın karmaşıklığını ele alır. Neriman ve Şinasi çocukluk arkadaşıdır ve başlangıçta birbirlerini sevmişlerdir. Herkes onların evleneceğini düşünmüş, ancak zamanla Neriman Şinasi'den soğumuştur. Neriman, oturduğu Fatih'ten hoşlanmaz çünkü Fatih, doğuyu, gelişmemişliği ve eskiyi simgeler. Daha sonraları Neriman, Macitle tanışır. Macit Harbiye’de oturur. Bundan dolayı Harbiye, gelişmişliği ve batıyı temsil eder.
Türkiye, bir zamanlar dört bir yanı saran imparatorluklarıyla dünyaya hükmetmiş, ancak şimdi kendi kimliğini bulma yolunda bir keşif yolculuğunda arada kalmış durumda. Bu yolculuk, bazen göz kamaştırıcı bir alafranga şıklığıyla, bazen de sıcacık bir alaturka samimiyetiyle doludur.
Alafranga dediğimiz zaman, Batı'nın tüm modernizmi akla gelir: gökdelenler, fast food zincirleri, teknolojinin son harikaları... Burada yaşam hızlı, enerjik ve moderndir. Ama bir de Alaturka vardır ki o da Türkiye'nin köklerine, kültürel mirasına ve geleneklerine sıkı sıkıya bağlıdır. Çayın, simidin, hamamın ve eski çarşıların huzur veren dokunuşları...
Türkiye'nin kimlik arayışı, modernlik ve gelenek arasında gidip gelmekte. Bu ülke, bu çatışmadan güç alır çünkü Türkiye'nin güzelliği, bu karşıtlıklar arasında bir denge bulabilmesindedir.
Geleneklerimizi korumak isteriz ama aynı zamanda Batı'nın yaşam tarzını da merak ederiz. İstanbul'un modern kafelerinde otururken bir gün, bir sonraki gün Kapadokya'nın eşsiz manzarasında kendimizi bulabiliriz. Bu çatışma aslında kim olduğumuzu anlama yolunda bize ışık tutar.
Evet, hayatın bazı zamanlarında Neriman gibi olabiliriz. Modern Türkiye, Alafranga mı, Alaturka mı diye sormak yerine, bu iki dünyanın sentezinden oluşan kendi benzersiz kimliğini bulma yolunda ilerler. İşte bu yolculuk, Türk halkının zengin kültürel mirasını modern dünyanın dinamizmiyle harmanlayarak daha da güçlü ve etkileyici hale getirir.