Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Enes CEBE
Enes CEBE
1329OKUNMA

Türkiye’de Göçün Ekonomisi; Fırsat mı? Tehlike mi?

Geçen günlerde ortaya atılan “Suriyeliler giderse ekonomi çöker” iddiası tartışmalara yol açtı. Tartışmanın başlangıcı eski AKP Genel Başkan Yardımcısı ve 25-26. Dönem AKP Siirt Milletvekili Prof. Dr. Yasin Aktay’ın Euronews'e verdiği röportajda, Suriyelilerin ekonomideki katkılarına dikkat çekerek, "Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri bir çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker" ifadelerine dayanıyor.

Bu iddiayı değerlendirmeden önce sermaye kesiminin de düşüncelerini bilmek gerekiyor. "Göçmen işçiler, ücretleri düşük olmasına rağmen daha yüksek performansla çalışıyorlar. Onlara verdiğin ücreti Türklere versen, aynı performansı alamıyorsun. Türkiye'de normalde çalışanların izin hakları var malum. Göçmen işçilerdeyse böyle bir şey uygulamıyoruz. Dolayısıyla hem maliyetleri düşük hem de performansları yüksek."

Bu ifadeler İstanbul’da 30 kişilik istihdam sağlayan bir imalathanenin sahibine ait. Bu cümleleri, bu ve bunun gibi birçok işletmeden duymak mümkün. 2011 yılından başlayarak günümüze kadar gelen göç dalgaları beraberinde birtakım sorunlara yol açıyor. Ücretlerin düşmesi ve kayıt dışılığın artması gibi sorunlar sadece emek kesimini değil sermaye kesimini de bazı yönlerden zorluyor.

İşgücü piyasasında iki taraf da zarar görüyor

Mesele Ekonomiye konuk olan ekonomist Atilla Yeşilada bu konuya ilişkin yaptığı açıklamada asgari ücretin ve üstüne binen yüklerin ağırlaştırıldığını bu yüzden düşük katma değerli işlerde yerli işçi tercih edilmediğini söyledi ve “İsteseniz de istemeseniz de şirketin ayakta kalması için SGK’ye kayıtlı Türk işçiyi atıyorsunuz, yerine günde 16 saat çalışan, hiç ses çıkarmayan ve asgari ücretin yarısına razı olan Suriyeli, Afgan ve Siyahileri alıyorsunuz. Bu durumda iki taraf da sömürülüyor” ifadelerini kullandı.

Mültecilerin ekonomiye zenginlik katması neye bağlı?

Ekonomist Atilla Yeşilada ekonomi teorisinde mültecilerin becerileri olsun ya da olmasın ekonomilere bir zenginlik kazandıracağını ve bu durumun özellikle nüfusu daralan ve yeteri kadar büyümeyen ülkelerde gerçekleşeceğini söyledi. Bunun sebebinin ise bu tür ülkelerde asgari ücrete iş yapacak vatandaşların bulunmamasından kaynaklı olduğunu ileri sürdü.

Yeşilada, konuşmasının devamında göçmen işçilerin Türkiye ekonomisine neden fayda göstermeyeceğini şu sözlerle dile getirdi: “Ekonomik deyim ile emek pazarında arz ve talebi dengeleyen ücret, asgari ücretin üstündedir. Bu durumda mülteciler faydalı olur çünkü boşluğu doldururlar. Ama Türkiye’de durum böyle değil. Türkiye’de emek pazarında, arz talep dengesini sağlayan ücret, asgari ücretin altında. Nereden biliyorsun? 10 Milyon işsiz var fazla bir şey söylemeye gerek yok” dedi. Yeşilada, durum böyleyken daha düşük ücretlerde çalışmaya razı olan kişilerin sayısının artması, ücretlerin daha da düşmesine ve işsizlik sorununun içinden çıkılamaz hale gelmesine neden olacağına değindi.

Yüzde 90'ı kayıt dışı çalışıyor

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi tarafından Şubat 2020’de yayınlanan "Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler" araştırmasına göre, Türkiye'de yaklaşık 950 bin Suriyeli çalışıyor. Ancak çalışan Suriyeliler arasında kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 91,6 gibi çok yüksek bir seviyede bulunuyor.

Öte yandan 5-14 yaş aralığında çalışan Suriyeli çocuk sayısı da 130 bini buluyor. Suriyeli işçiler, çalışma saatleri açısından da dezavantajlı konumda bulunuyor. ILO araştırmasına göre, Türkiye'de ortalama haftalık çalışma süresi 48 saat iken, Suriyeli çalışanların yüzde 53,7'si haftada 50 saatten fazla, yüzde 34,7'si ise haftada 60 saat veya daha fazla çalışıyor.

Düşük vasıflı işçi profili

“Bizimkiler iş beğenmiyor” lafını Türkiye’de çok duyuyoruz. Bu kapsamda değerlendirilen işler genelde ara elaman olarak nitelendirilen imalathane, tekstil, sanayi ve otomotiv gibi sektörlerde çalışan düşük vasıflı işlerdir. Türkiye göç aldığından bu yana bu tür işletmeler genelde göçmen işçi tercihinde bulunmaktadır.

ILO araştırmasına göre, Suriyelilerin en çok istihdam edildiği sektörler ticaret, inşaat ve imalat olarak sıralanıyor. Bununla birlikte her 3 Suriyeli işçiden 1'i tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörlerinde çalışıyor. Suriyeli erkeklerin yüzde 71'i çalışırken, 15-65 yaş aralığındaki kadınların yalnızca yüzde 11,2'si çalışıyor.

Suriyelilerin büyük çoğunluğunun düşük vasıflı mesleklerde tutulması çok sayıda sosyal hizmetin tüketilmesini sürdürürken, onların hızlı biçimde entegre olma şansını da engelliyor. Entegrasyon sürecinin yavaşlaması Suriyelilerin yoksul mahallelerde yoğunlaşmasına ve sosyal çatışma olasılığının ortaya çıkmasına da neden oluyor.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü rakamlarına göre, Türkiye'deki göçmen sayısı 5,5 milyon ve her yıl bu sayı artmaya devam etmektedir. Bu durumun emek piyasasındaki etkilerini kestirmek daha kolay olsa da uzun vadede Türkiye ekonomisinde doğuracağı sonuçlar büyük soru işaretleri barındırmaktadır.

DW- Türkiye ekonomisine Suriyelilerin katkısı ne düzeyde?: https://www.dw.com/tr/t%C3%BCrkiye-ekonomisine-suriyelilerin-katk%C4%B1s%C4%B1-ne-d%C3%BCzeyde/a-58695359
ILO Türkiye Ofisi- Türk İşgücü Piyasasında Suriyeli Mülteciler Raporu- Şubat 2020
Mesele Ekonomi Youtube Kanalı

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor