Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

İktisadi Bakış
İktisadi Bakış
1205OKUNMA

Türkiye Ekonomisi Yol Ayrımında

VergiAlgı genç gönüllü ekonomi gazetecilerinin hazırladığı İktisadi Bakış programı, 25 Nisan 2021’de İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’ın katılımı ile gerçekleşti.

“Türkiye Ekonomisi Yol Ayrımında” başlığını taşıyan panele, iki tarz-ı iktisat kavramı ile başlayan Akat, “Türkiye iç kaynakları ile büyüyebilir mi yoksa büyümek için mutlaka dış kaynağa mı ihtiyaç duyar?” sorusunu yöneltirken “sıcak paracılar” ve “kurcular” ayrımına dikkat çekti.

Akat, sıcak paracıların tavrının, yüksek faizin ülkeye sermaye getireceğini, değerlenen TL’nin iç talebi canlı tutacağını, ekonomik sorunların da yapısal reformlar vasıtası ile çözüleceğini belirtirken, aralarında kendisinin de bulunduğu kurcuların ise düşük faiz ve rekabetçi kuru savunduğunu dile getirdi.

Türkiye’nin dış açık vermeden de büyüyebileceğini, makro politikaların son derece önemli olduğunu belirten Akat, dış finansman ile büyümenin kader olmadığını vurguladı.

Bu tartışmanın paralelinde ekonominin bugünkü sorunlarının ne kadarının yapısal sorunlardan ne kadarının makro politikalardan kaynaklandığı tartışmasının yer aldığını dile getiren Akat, gelişmiş ülkelerde büyüme hızları ile kurumsal gelişme arasında doğrusal bir ilişki olmadığına dikkat çekti. Yüksek büyüme oranlarına sahip Çin ve Vietnam’da kurumsal yapının olmadığından söz eden Akat, yapısal reformların uzun dönemde önemli bir belirleyicisi olsa da büyüme açısından önemli bir etkisinin olmadığının altını çizdi.

Makroekonomik dengesizliklere bakıldığında, ekonomilerin işleyebilmesinde para istikrarının hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Akat, gelinen noktada makroekonomik dengesizliklere yönelik uygulanan politikalarda da belirsizliğin yaşandığına dikkat çekti. 

Dış Açığa Finansman Yok!

Akat anlatımında, Türkiye’nin dış kaynağı olup olmadığı ile ilgili siyasi ve jeopolitik belirsizliklerin önemini vurgularken, Avrupa ve Amerika ile bozulan ilişkilerin, finansman açısından sorun yarattığını belirtirken bu koşulda finansman beklemenin de rasyonel bir davranış olmadığını dile getirdi. Finansman sorunu yaşanmasa da özel bilançoların kur kırılganlığı yaşadığını vurgulayan Akat, yaklaşık 15 senedir firmaların borçlu olduğunu belirtti.

2017’den itibaren Türkiye’ye finansman iştahının düşük olduğunu belirten Akat, gerekli tedbirlerin alınmaması, siyasi konjonktürde iç talep ile büyümeye ısrar edilmesinin “Piyasanın Sopası” durumunu doğuracağını dile getirdi.

2018’de yaşanan rahip Brunson Krizi ile yükselen kurun, ekonominin sert bir frenle küçülerek işsizlik, enflasyon ve dış fazlaya neden olduğuna dikkat çeken Akat, o dönemde iktisat politikacılarının önemli bir dersi kaçırdığını vurguladı.

Türkiye’de dış fazla verildiği dönemlerde kura istikrar geldiğini belirten Akat, kurun nereye gideceği, ne olacağı gibi sorunların bu süreçte yaşanmayacağını, sıcak paraya ihtiyaç duyulmayacağını belirtirken bu durumdan ders alınmaması ve sonrasında rezervlerin harcanması pahasına iç talebin artırılmasının döviz kurunun tekrar yükselmesine neden olacağını ifade etti.

Faizlerin yükseltilmesi durumunda ise Türkiye’ye kuru aşağı çekecek, TL’nin tekrar değerlenmesine izin verecek düzeyde bir kaynağın gelmediğini vurgulayan Akat, son yaşanan TCMB müdahalesini iktisatçı rasyoneli içerisinde temsil edebilmesinin mümkün olmadığını belirtti. 

“Nerede O Eski Enginarlar?”

Türkiye’nin üç makro göstergesi; enflasyon, dış denge ve istihdamın son derece sıkıntılı olduğunu vurgulayan Akat, enflasyonun kötü bir katılıkta olduğuna dikkat çekerken, Covid19’un turizme olumsuz etkisinin, yaşanan belirsizlik sonucunda vatandaşın altın talebindeki artışın, dış dengenin daha da bozulmasına yol açtığını, istihdamın ise 2018’in başından itibaren düştüğünü vurguladı.

Akat, 2018’in şubat ayında çalışan insan sayısı ve çalışılan saat sayısının, 2021 yılındaki seviyeden daha yüksek olduğuna dikkat çekerek Türkiye’de enflasyon ile mücadele edeyim denildiğinde, işsizlik-dış açık ile karşılaşılacağını, dış açık ile müdahale edeyim denildiğinde, kur-enflasyon sorunlarının yaşanacağını, işsizlik ile mücadele edeyim denildiğinde ise enflasyon-dış açık sorunları ile karşılaşılacağını belirtti.

Akat sözlerine “Neye elini atsan elinde kalıyor. Burada bir çözüm var mı, var. Nerede eski enginarlar?” diyerek devam ederken, “Altın Çağ” olarak nitelendirdiği 2003-2007 döneminin tekrar yaşanmayacağını “Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağarmış.” sözleri ile dile getirdi. 

TL’nin Tekrar “Para” Olması İçin

Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, ne yapılacağı hususunda “Kutunun içinde kalarak faizi yükseltelim, faiz yükselirse ülkeye sermaye gelir” düşüncesinin artık işlemeyeceğine dikkat çekti.

Gelinen noktada, 15 gün, bir ay yüksek faiz vererek dedolarizasyon yaratılmasının pek mümkün olmadığını dile getiren Akat, TL’nin tekrar “para” olabilmesi için en az 3-5 yıl gerektiğinin altını çizerken kutunun dışına çıkma zorunluluğunu vurguladı.

Hedeflenen büyümenin ön koşulunun, dış açık verilmemesi olduğunu dile getiren Akat, bu süreçte de gereken bedelin ödenmesinin zorunluluğuna dikkat çekti. Acil önceliğin para reformu olduğunu belirten Akat, sözlerine “Artık bu enflasyonla mücadele lafları boş laflardır. Türkiye’nin acilen para reformuna ihtiyacı vardır. Yani parasını, para haline getirmelidir. Bunu yapmadığı takdirde bu karmaşıklıkta, bu gelişmişlik düzeyinde, bu açıklık düzeyinde doğal kaynak fakiri bir ülkenin devam edebilmesi mümkün değildir. Bu gemi her taraftan su alır.” sözleri ile durumun vahametine dikkat çekti.

Kur istikrarının ancak fiyat istikrarı ile sağlanacağını vurgulayan Akat, faizi artıralım beklentisinde olan Ortodoks paradigmanın artık IMF’de dâhi olmadığını yalnızca Türkiye’de kaldığını ifade etti.

Ekonominin, dış talebin çekildiği bir büyüme hızına ulaşması gerektiğini vurgulayan Akat, Türkiye’nin gelecek 10-15 yılda ihracatının ithalatından daha hızlı artması gerektiğini önemle vurguladı.

Bu doğrultuda Akat, sanayi katma gelirinin, milli gelirden daha hızlı artması gerektiğinin altını çizerken inşaat, hizmetler gibi sektörlerin nominal milli gelirden daha yavaş büyümesi gerektiğini belirtti. Geçtiğimiz 20 yılın hasarının ancak bu önlemlerin önümüzdeki 10 yıl uygulanması ile düzeltilebileceğinin altını çizen Akat, toplumun, dönüşümün zorunlu olduğuna ikna edilmesi ve gereken bedelin hakkaniyetli dağıtılmasının büyük önem arz ettiğini aktardı. 

Yakın Tarihin En Sıkıntılı Dönemi

Yakın tarihin en sıkıntılı döneminin yaşandığını dile getiren Akat, kırılganlıklara gereken tepkinin verilmemesi, gereken kontrollü düzeltmenin de kısmen başarısız olması, 2015’ten itibaren düzeltme politikaların sürdürülmemesi ve tamamen siyasi hesaplar üzerine kurulmuş bir iktisat kümesine geçildiğini ekledi.

Dış açık ile büyümenin sona erdiğinden bahseden Akat, makro dengesizliklerin yapısal reform ile çözülmeyeceğinin altını tekrar çizerken, eğitim ve fikri mülkiyet haklarının, TL’nin tekrar TL olabilmesini sağlamayacağının artık kabul edilmesi gerektiğini vurguladı. Makro politikaların kritik bir önemde olduğunu belirten Akat, “Faizi yükselt, bütçeyi kıs diyen popülist sloganlarla çıkış yoktur.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor