Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Osman ARIOĞLU
Osman ARIOĞLU
325OKUNMA

Tünelden önce son çıkış

Önümüzdeki pazartesi günü ikinci geçici vergi dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi için son gün*. Bu beyannamelerin özelliği, kurumlar bakımından enflasyon düzeltmesi uygulamasının vergisel sonuçlarının ilk defa görülecek olması.

Enflasyon düzeltmesi uygulaması, günümüz yüksek enflasyon koşulları nedeniyle şayet bir değişiklik yapılmaması durumunda, en iyimser ihtimalle bu yıl dahil iki yıl daha devam edecektir. Uygulama yeni yeni tam olarak anlaşılmaya başlandı ve doğal olarak da bu uygulamanın gerçek mahiyeti anlaşıldıkça uygulamaya karşı tepkiler de yükselmeye başladı.

Vergileme prensipleri açısından değerlendirme

Öncelikle Türk vergi sisteminde gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında temel prensip tahakkuk esasıdır. Tahakkuk, vergiye ilişkin muamelenin gerçekleşmesi ve bunun sonucunun yasal kayıtlara ve dolayısıyla de mali tablolara intikal etmesi olarak tanımlanabilir. Enflasyon düzeltmesi, gelir veya gider doğurucu anlamda yeni bir tahakkuk mahiyetine gelmiştir.

Farklı olan ne?

Bu aşamada konuyu daha iyi anlatabilmek için örnekle açıklamakta yarar var. İki işletme aynı faaliyete aynı gün başlamış olsunlar. İşletmelerden biri işletmesi için gerekli olan yatırımları sermayesi yanında ortakların şirkete verdiği borç ile karşılasın, diğeri ise tamamını sermaye olarak koysun. Birinci işletme sabit kıymetlerinin enflasyon düzeltesi ile değerlenmesi sonucu vergi matrahı ve dolayısı ile vergi ödemesi ile karşı karşıya gelecek.

İkinci işletme hem sabit kıymetleri hem de sermayesi aynı tutarda olduğundan ve enflasyon oranında her ikisi de değerlenmiş olacağından herhangi bir vergi matrahı ve dolayısıyla de vergi ile karşı karşıya kalmayacak. Aynı faaliyette bulunan aynı ölçekte sabit kıymet yatırım yapmış olan iki işletmenin öz kaynakla veya borç kaynakla yatırım yapma durumuna göre farklı sonuç doğmuş oldu. Bir anlamda, teorik değerleme sonucu oluşturulan tahakkuk ile vergiye tabi bir matrah söz konusu oldu.

Hal böyle olunca da, birçok işletme mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde kendisini konumlandırmış olduğu halde yüksek enflasyonun bedeli olarak ortaya çıkan ve uygulanıp uygulanmayacağı tartışmaları uzun süre devam eden enflasyon düzeltmesi nedeniyle ilave vergi ödeme durumu ile karşı karşıya gelebilmektedir.

2004 yılında neden bu kadar tepki olmadı?

Enflasyon düzeltmesinin ilk uygulaması olan 2004 yılında neden bu derece problem olmadı da bugün problem oluyor sorusu sorulabilir. Bu sorunun tek ve net bir cevabı var. O günün koşullarında yüksek enflasyonlu uzun yıllar sonucu işletmelerin mali tabloları gerçek durumu yansıtmaktan uzak hale gelmişti. İşletmeler mali tablolarını gerçek duruma getirmek anlamında bir defalık mali tablolarını düzeltme vergisi olarak gördükleri için bu kadar karşı çıkmamışlardı.

Günümüzde ise işletmeler önce %2 vergi ödemek suretiyle, daha sonra da otomatik olarak amortismana tabi kıymetlerini değerleme imkanı sağlayan Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298/Ç maddesi var. Kurumların büyük bölümü zaten bu düzeltmeden yararlandığı için mali tablolar büyük ölçüde gerçek durumu yansıtır vaziyette. Enflasyon düzeltmesi uygulamasına hazırlıklı olmayan firmalar bakımından herhangi bir faaliyet göstermeksi­zin vergi ödemesi ile karşı karşıya gelmek elbette ağır gelmiş durumda.

Bu nedenle vergileme prensibinin temeli olan tahakkuk esasına da birebir uygun düşmeyeceğini söyleyebileceğimiz ve arızi bir durum olan enflasyon düzeltmesi uygulamasının vergisel sonuç doğurması mali külfet anlamında önemli olmuştur. Sabit kıymetler yanında, stoklar üzerinden de enflasyon değerlemesi sonucu bir vergi matrahı çıkıyor olması işletmelerin rahatsızlık boyutunu daha da artırabilmektedir. Öte yandan enflasyon düzeltmesi uygulaması birçok işletme bakımından muhasebe programlarındaki eksiklikler veya aksaklıklar nedeniyle hatalı sonuçlara da yol açabilecektir.

Önerimiz

Bütün bu durumlar değerlendirilerek en azından yılsonuna kadar daha etraflı değerlendirme yapılabilmesi bakımından geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi uygulamasının bir kez daha değerlendirilerek ertelenmesi mükellefler ile vergi idaresi arasında gereksiz ihtilafların çıkmaması anlamında da önemli olacaktır.

(* Bu yazı kaleme alındıktan sonra 172 no.lu VUK Sirküleri ile 2024 II. Geçici Vergi Dönemine (Nisan-Mayıs-Haziran) ait Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 6 Eylül 2024 Cuma günü sonuna kadar uzatılmıştır.)

(DÜNYA Gazetesi’nde yayınlanmış olup Sn. Arıoğlu’nun özel izni ile yayınlanmaktadır.)

Yorumlar

  • A
    Ali Aruğaslan
    Vergi sistemimizde adalet varmı ki, bu konuda da olsun. Ücretlilerin gelir vergisi altında edilmesi çok mu adil. Geniş halk kitleleri üzerindeki dolaylı vergiler çok mu adil. Onların sesi bu kadar çıkmıyor. Her ne zaman iş dünyası vergi ödemek zorunda kalsa kızılca kıyamet kopuyor. Toplantılar, paneller, siyasi baskılar. Hazine ve Maliye Bakanı toplar sorunlarını dinler. Bir defa olsun işçilerle, ücretlilerle ,emeklilere toplantı yaptı mı. İş dünyası , kobiler, istihdam, ihracat, haksız vergi, iflaslar, ekonomi naralarıyla bu işi siyasetin çözerler. Olmadı yargı yoluyla, ödedikleri vergileri faizleriyle geri alırlar. Yanlış anlaşılmasın haksız vergi alınmasından yana değilim, hukuksuzluğu savunamam ancak gerçeklerin de görülmesi.gerekir. Yıllarca kazanıp vergisini ödemediklerine saysınlar diyesim var. Varsıllardan vergi alınmasını " sermaye düşmanlığı" olarak algılayan, böyle algılanmasını isteyen ve "sermaye düşmanlığı"yaptırılmayacağına güvence veren bir anlayış var ülkemizde. "Nereden Buldun Yasası"nın çıkarılıp, vergi cenneti listesini yayınlanıp, para ve servet izlenip vergilendirilse hiç bunlara gerek kalmaz diye düşünürüm.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor