Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Gençlerin Gözünden Türkiye

Handegül AVCI
Handegül AVCI
2167OKUNMA

Soru(n)larla Karşınızdayım

Ülkelerin en önemli sorunlarından birisi hedefledikleri amaçlara ulaşamamaktır. Bu yüzden sürdürülebilirlik sağlanamıyor. İşte bu sebeple de halk dengeli sosyo-ekonomik hayata sahip olamıyor. Böylece bireylerin kendi içlerindeki bireysel yaşam mücadelesi büyüyüp toplumsal bir soruna dönüşüyor.

Peki ya Türkiye?

Tek bir sorunumuz var diyebilir miyiz? Şu da çözülse artık rahat bir nefes alacağız umudu doğabilir mi içimize?

İnanın iç sesimin verdiği cevaplara ben de kulaklarımı tıkamak istiyorum. Ama maalesef tüm dünyayla birlikte çok zor bir dönemden geçiyoruz. Bizim için bu zor dönemin tek bir artısı var; biz ‘kötünün de kötüsünü’ yaşıyoruz. Birçok ülke 2020’yle birlikte en dibi ya da dibe en yakını daha yeni yeni görüyorken biz zaten boy veriyorduk.

Ve beklenen misafir geldi..

2020 Mart ayında korkulan oldu ve salgın Türkiye’nin de kapısını çaldı. Alınan önlemler sonucu değiştirmedi. Ve en ürkütücü haliyle artarak büyümeye devam etti. Ancak salgın sadece bulaş riskini değil ekonomik sorunları da arttırdı. Başta herkes için değişik ve eğlenceli olmuştu belki evde oturup homeoffice hayatı yaşamak, fırına ekmek sürüp, tablolara fırça darbeleri atmak.. Fakat gün geçtikçe, ay sonu faturalar gelmeye, maaşlarda kesinti ya da hiç yatırılmaması gibi durumlar ortaya çıkınca insanlar gerçek salgının, virüsün ne demek olduğunu anladı. Ve kimse evinde duramadı. Dışarıda da huzuru bulamadı. Salgın arttı. Dolar arttı. Euro arttı. Altın arttı. Arttı ve arttı...

Canım Türk Liramız değer kaybetmeye başladı. Ve kayıp devam etmekte. Kimse dur diyemiyor mu diye kahroluyoruz.

Bunun bir çözümü olmalı değil mi?

Ancak sorun da bu işte. Gerçek *sorun bu işte. “Konu ne olursa olsun sürdürülebilir bir çözüm olmaması.” Mahfi Eğilmez Hoca’mızın bir yazısında da dediği gibi ‘alınan önlemler verilen kararlar bir ülkenin kaderini belirler. Bizler aldığımız kararların ve risklerin kurbanı oluyoruz.’ Çünkü bu kararlar devamında başarıyı ve olumlu sonucu doğurmadığı için her seferinde daha büyük darbeler alıyoruz. İşte bu yüzden sorunlarla baş edemiyor ve her geçen gün daha kötüye giden bir kurla ve ekonomik savaşla karşı karşıya kalıyoruz. Bu ekonomik savaş beraberinde sosyal hayatta zorluk, politika da güvensizlik doğuruyor.

Smart aksiyonlar almak işe yarar mı?

Şartlar iyiyken herkes çok rahat başarıya ulaşabilir. Amaç kriz dönemini fırsata çevirebilmekte. Yani rüzgarın yönünü değiştiremezsin ama yelkenini rüzgara göre ayarlayabilirsin. Satış-pazarlama da bir hedefe ulaşmak için kendine bir nokta belirlersin. Sen A noktasındasındır. Hedefin ise B noktasıdır. B ‘ye ulaşmak için öyle smart aksiyonlar almalısın ki sonuç başarılı olsun.

Türkiye de ekonomi başta olmak üzere yaşadığı sorunlara böyle bir aksiyon aldığında sonuç ne kadar başarılı olur bilemem ama Stefano D’Anna ‘nın da dediği gibi “Hepsi bize bağlıdır.”

Yoksulluğu da düşleyebiliriz, zenginliği de düşleyebiliriz.

Cehennemi de düşleyebiliriz, cenneti de düşleyebiliriz.

Ölümü de düşleyebiliriz, sonsuz bir yaşamı da düşleyebiliriz.

Hepsi bize bağlıdır.”

NE YAPILMALI?

2020 yılında doğrudan ya da dolaylı olarak karşılaştığımız sorunlar yılın son günlerinde dahi bizi bırakmıyorken yapılması gereken; ‘2021 yılı için olan, olması gereken ve olması gerekenin olmama sebepleri düşünülüp çözüm odaklı kararlar alarak sürdürebilir bir büyümeyle yeni reformlar açığa çıkarmaktır.’

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor