Şirketlerde kanuni temsilcinin vergi borcundan sorumluluğu
Kanuni temsilcinin vergi borcundan sorumluluğu, Vergi Usul Kanunu (VUK) ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) ile düzenlenmiştir. VUK m.10, yalnızca vergi alacaklarını kapsayan özel bir hüküm niteliğindeyken, AATUHK Mükerrer m.35, kamu alacaklarına ilişkin genel düzenlemeler içermektedir.
Genel hukuk ilkelerine göre, özel hüküm genel hükme üstün olduğundan, kanuni temsilcilerin sorumluluğu vergi alacakları bakımından VUK m.10 çerçevesinde değerlendirilmeli ve uygulanmalıdır. Ancak uygulamada, tahsilat kolaylığı amacıyla Mükerrer m.35'e dayanılarak işlem yapıldığı görülmektedir. Bu yaklaşım, normlar hiyerarşisini ihlal etmekte, hukuki belirsizlik yaratmakta ve kanuni temsilcilerin sorumluluğunu genişletmektedir.
Anonim şirketlerde vergi borcu sorumluluğu
Anonim şirketlerde vergi ve diğer kamu borçlarının ödenmesi sorumluluğu, kanuni temsilciler, yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticilere aittir. Şirket malvarlığından tahsil edilemeyen borçlar, bu kişilerin şahsi malvarlıklarından tahsil edilir.
- Kanuni Temsilcilerin Şahsi Sorumluluğu: Şirketin ödenmeyen vergi ve kamu borçları, kanuni temsilcilerden şahsen talep edilir. Bu durum, yabancı şirketlerin Türkiye'deki temsilcilerini de kapsar. Kanuni temsilciler, ödedikleri borçları şirketten rücu edebilir.
- Sosyal Güvenlik Borçları: SGK primleri ve diğer sosyal güvenlik borçları, şirketin malvarlığından tahsil edilemezse, yönetim kurulu üyeleri ve kanuni temsilciler şahsi malvarlıklarıyla müteselsilen sorumludur.
- Müteselsil Sorumluluk: Borcun doğduğu dönemde görevde olan yönetim kurulu üyeleri ve kanuni temsilciler, kamu borçlarından müştereken sorumludur. Görevden ayrıldıktan sonra doğan borçlar için sorumlulukları sona erer.
- Tasfiye Halinde Sorumluluk: Şirket tasfiyeye girmiş olsa bile, tasfiye öncesi doğan kamu borçları için kanuni temsilcilerin sorumluluğu devam eder.
- Ortakların Sorumluluğu: Anonim şirket ortakları, yönetim kurulu üyesi olmadıkları veya temsil yetkileri bulunmadığı sürece kamu borçlarından sorumlu değildir.
Anonim şirketlerde kamu borçlarının ödenmemesi durumunda, sorumluluk öncelikli olarak kanuni temsilciler, yönetim kurulu üyeleri ve üst düzey yöneticilere aittir. Bu kişiler, şahsi malvarlıklarıyla borçları ödemekle yükümlüdür ve ödedikleri tutarları şirketten talep edebilirler.
Anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi, Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 365 uyarınca yönetim kurulu tarafından kullanılır. Yönetim kurulu bu yetkileri, esas sözleşme veya bir iç yönergeyle kısmen ya da tamamen devredebilir. Ancak devrin yapılmadığı durumlarda, yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşır ve kamu borçlarından şahsen sorumlu tutulurlar.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Mükerrer 35. maddesi, şirketten tahsil edilemeyen vergi borçlarının kanuni temsilcilerden şahsen tahsil edilebileceğini öngörür. Bu sorumluluk, temsil ve yönetim yetkisi olan kişiler için geçerlidir. Yargıtay ve Danıştay kararlarına göre, vergi borcundan sorumlu tutulacak kişinin, şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip olması şarttır.
Vergi Usul Kanunu (VUK) m. 10’a göre, vergi borçlarından sorumlu olanlar kanuni temsilcilerdir. Ancak, bu sıfatın yalnızca belirli bir imza yetkisi ile ilişkilendirilmesi yeterli görülmez. Örneğin, Danıştay, 2. derece imza yetkisine sahip kişilerin kanuni temsilci sayılamayacağına karar vermiştir.
Anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilci sıfatıyla kamu borçlarından sorumludur. Ancak bu sorumluluğun kapsamı, temsil yetkisinin devredilip devredilmediği ve görev dağılımına bağlıdır. Yargı kararları, sorumluluğun belirlenmesinde görev ve yetki sınırlarının titizlikle incelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Limited şirketlerde vergi borcu sorumluluğu
Limited şirketlerde vergi borçlarının tahsili, uygulamada hukuki sorunlara yol açmaktadır. Şirketin tüzel kişiliği, kural olarak borçlardan sorumlu olmakla birlikte, borcun tahsili mümkün olmadığında ortaklar ve kanuni temsilcilere yönelik yaptırımlar gündeme gelir.
Vergi borcu tahsilatına ilişkin mevzuatta, tahsilat sırası ve kimlere başvurulacağı konusunda belirsizlikler bulunmaktadır. Temel düzenlemeler şu şekildedir:
- Tüzel Kişilik: Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 573’e göre, öncelikle tüzel kişilikten tahsilat yapılır.
- Ortaklar: Borcun tüzel kişilikten tahsil edilememesi durumunda, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) m. 35 uyarınca ortaklara, sermaye hisseleri oranında başvurulur.
- Kanuni Temsilciler: Tüzel kişiliğin malvarlığından tahsil edilemeyen borçlar için, AATUHK Mükerrer m. 35 ve Vergi Usul Kanunu (VUK) m. 10 uyarınca kanuni temsilcilerin şahsi malvarlıklarına gidilebilir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, tahsilat sırasında belirli bir sıra izlenmesinin zorunlu olmadığını belirterek, vergi dairelerine daha fazla esneklik tanımıştır.
Limited şirket müdürleri ve yöneticileri, görevde bulundukları döneme ait kamu borçlarından sorumludur. Görev süreleri sona erse dahi, bu dönemle sınırlı olmak üzere sorumluluk devam eder.
Limited şirketlerde vergi borçlarının ödenmemesi durumunda, tüzel kişilikten tahsil edilemeyen borçlar, sırasıyla ortaklara ve kanuni temsilcilere yöneltilir. Müdürlerin ve ortakların sorumluluğu, yalnızca borcun şirketten tahsil edilememesi durumunda devreye girer ve şahsi malvarlıklarını kapsar.
Limited şirket ortakları ve pay sahibi müdürler, şirketin kamu borçlarından sorumlu tutulurken kusursuz sorumluluk esas alınmaktadır. Ortakların veya müdürlerin kişisel hatalarına bakılmaksızın, yalnızca sermaye hisseleri oranında sorumlulukları bulunur. Borcun miktarı, sermaye oranını aşarsa, ortakların ve müdürlerin sorumluluğu fiilen sınırsız hale gelebilir. Bu durum, limited şirketin tüzel kişiliğinin sınırlandırılmış sorumluluk mantığıyla çelişir. Ancak 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesi, kamu alacaklarının tahsilini güvence altına almak için bu düzenlemeyi getirmiştir.
Müdürler ve üst düzey yöneticiler, görev süreleri boyunca doğan kamu borçlarından görevleri sona erdikten sonra da sorumlu kalırlar. Müdürlük görevi sona ermiş olsa dahi, müdürlerin görevde bulundukları dönemde ortaya çıkan borçlardan dolayı şahsi sorumlulukları devam eder. Sorumluluk yalnızca görev yapılan döneme ilişkin borçlar için geçerlidir.
Kamu borçlarının tahsilinde öncelik sıralaması
Vergi borcunun tahsili sürecinde, tüzel kişilikten tahsilat yapılması önceliklidir. Ancak, bu mümkün olmadığında kanuni temsilciler ve ortaklara yönelme söz konusu olur.
Danıştay, tahsilat sırasında belirli bir sıra izlenmesinin zorunlu olmadığını belirtmiştir. Kamu alacaklarının tahsilinde, vergi idarelerine esneklik tanınmıştır. Kamu borçları tüzel kişilikten tahsil edilemediğinde; ortaklar sermaye hisseleri oranında sorumlu tutulur. Müdürler ise görev süreleri boyunca oluşan borçlardan şahsi malvarlıklarıyla sorumlu olur.
Bu çerçevede, kamu borçlarının tahsilatında tüzel kişilik ilk sırada yer alsa da, etkin tahsilat amacıyla ortaklara ve kanuni temsilcilere yönelik yaptırımların uygulanabilirliği hukuki anlamda önemli bir tartışma konusudur.
Pay devrinin vergi borcundan sorumluluğa etkisi
Özellikle limited şirketlerde ortaklık payının devri, vergi borçlarından doğrudan etkilenir. Bu süreçte, hem devreden hem de devralan taraflar belirli koşullarda kamu borçlarından sorumlu tutulmaktadır. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (AATUHK) m.35/2 ve Vergi Usul Kanunu (VUK) m.10, bu sorumluluğun kapsamını düzenlemektedir.
1) Devir Öncesi Vergi Borçları İçin Sorumluluk
AATUHK m.35/2’ye göre; payını devreden ve devralan ortaklar, devir öncesine ait kamu borçlarından sermaye hisseleri oranında doğrudan ve müteselsilen sorumludur. Hisse devrini tamamlamış olsa da, devir öncesi dönemde oluşmuş kamu borçlarından devreden ortağın sorumluluğu devam eder. Devralan ortak; devirden sonra, geçmiş dönem borçları için de sorumluluk üstlenir. Bu düzenleme, pay devrinin geçmiş döneme ait vergi borçlarından sorumluluğu ortadan kaldırmadığını açıkça ortaya koyar.
2) Şirket Müdürünün Vergi Borcundan Sorumluluğu
Pay sahibi şirket müdürleri, vergi borçları açısından hem kusursuz sorumluluk hem de kusur sorumluluğu taşır. AATUHK m.35/2’ye Göre; müdürler, devredilen paya ilişkin borçlardan, sermaye hissesi oranında kusursuz sorumlu tutulur. VUK m.10’a göre; görev süresi içinde ödenmemiş borçlardan dolayı, müdürler ayrıca kusur sorumluluğu taşır. Bu kapsamda: pay devreden müdür; devir öncesi borçlardan kusursuz, görevi sırasında oluşan borçlardan ise kusur sorumluluğu taşır.
Devir sonrası vergi borcundan sorumluluk
Devir tarihinden sonra doğacak vergi borçları, hisseyi devralan yeni ortak ve müdüre yüklenir. AATUHK Mükerrer m.35; yeni pay sahibi, devraldığı hisseler oranında kamu borçlarından kusursuz sorumlu olur. VUK m.10 göre; şirket müdürü, görevi sırasında ortaya çıkan borçlardan kusurlu bulunması halinde kusur sorumluluğu taşır.
Bu bağlamda, pay devri öncesi ve sonrası oluşabilecek vergi borçlarının doğru bir şekilde değerlendirilmesi, hukuki ihtilafların önüne geçmek açısından önem taşır.
(1)https://vergiraporu.com.tr/upImage/org/2012-149-KANUN%C4%B0%20TEMS%C4%B0LC%C4%B0LER%C4%B0N%20213%20SAYILI%20V.U.K.%20ve%206183%20SAYILI%20A.A.T.U.H.K.%20H%C3%9CK%C3%9CMLER%C4%B0%20UYARINCA%20SORUMLULUKLAR-Bayram_Gulcicek-Emre_Guler.pdf
(2) https://www.cbhukuk.com/sirketlerde-vergi-borcu-sorumlulugu/
(3) https://uludag.edu.tr/hukukmalihukuk/duyuru/view?id=20073&title=danistay-vdd-karari-kanuni-temsilcinin-sorumlulugu-ve-vuk-10maddesi-asil-borcludan-tahsil-ifadesinin--degerlendirilmesi
(4) https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/42837.pdf
(5) https://www.cbhukuk.com/yurtdisindan-maas-almanin-vergisel-boyutu/