Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Murat BİRİNCİ
Murat BİRİNCİ
904OKUNMA

Sermaye azaltımında vergileme düzenlemesine eleştirel bir bakış

Özet

7420 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen “Sermaye azaltımında vergileme” başlıklı 32/B maddesinde, sermaye azaltımı yapılması durumunda, sermaye azaltımının sermayeye ilave edilen hangi kalemlerden yapıldığının tespiti, sermaye azaltımının öz kaynak kalemlerinin sermayeye ilave edilmesinden itibaren 5 sene içerisinde veya daha sonra yapılmasına göre sermaye azaltımına konu ‘vergilendirilebilir’ öz kaynak kalemlerine ilişkin hesaplamaların ne şekilde yapılacağı konusunda düzenlemelere yer verilmiştir.

01/03/2023 tarih ve 32119 sayılır Resmi Gazetede yayımlanan “Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 21)” (Tebliğ) ile uygulamanın ayrıntısına ilişkin açıklamalar yapılmış, bu açıklamalar “32.4. Sermaye azaltımında vergileme” başlığı altında Kurumlar Vergisi Genel Tebliğine eklenmiştir.

Bu yazıda, devir ve bölünme işlemleri nedeniyle sermaye azaltılmasına ilişkin tebliğde yapılan açıklamalar irdelenecek ve sorunlu alanlara temas edilmeye çalışılacaktır.

Tebliğe Göre ileKısaca Sermaye Azaltımında Vergileme

Kurumların öz sermaye kalemleri içerisinde yer alan; yeniden değerleme fonları, sermaye düzeltmesi olumlu farkları gibi bazı hesap kalemleri işletmeden çekildiğinde kurumlar vergisine ve kâr payı dağıtımına bağlı vergi kesintisine; geçmiş yıl karları gibi bazı hesap kalemleri ise işletmeden çekildiğinde kâr payı dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulmaktadır.

Mükellefler tarafından, öz sermaye kalemleri içerisinde söz konusu hesaplarda yer alan tutar sermayeye ilave edilebilmektedir. Bu bağlamda, sermaye azaltımı yapılması durumunda, sermaye azaltımının sermayeye ilave edilen hangi kalemlerden yapıldığı vergilendirme açısından önem arz etmektedir.

Konuya ilişkin yapılan yasal düzenleme öncesinde Gelir İdaresi özelge düzeyinde verilen görüşler ile konuya yön vermekte ve vergi incelemeleri neticesinde bu görüşlere koşut eleştiri raporları düzenlenmekteydi. Ancak, idari yargı yerlerince verilen aksi yönde kararlar ile sermaye azaltımında vergileme konusu ciddi anlamda tartışmalı hal almıştı. Neyse ki yapılan yasal düzenleme ile konu ‘belli ölçüde’ tartışmalı olmaktan çıkmış gibi görünmekte.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B maddesinde yapılan düzenleme ile kurumların sermayelerini azaltmaları durumunda, hangi sermaye unsurunun ne kadar tutarda azaltılmış kabul edileceği ve azaltılan bu tutarın nasıl vergilendirileceği hususlarına ilişkin belirlemeler yapılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesinde, işletmenin aktif toplamı ile borçları arasındaki fark öz sermaye olarak tanımlanmaktadır. 1 Sıra No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği açısından ise öz sermaye, işletme sahip veya ortaklarının bilanço tarihinde işletmeye yapmış oldukları sermaye yatırımlarının tutarını gösteren ödenmiş sermaye ile sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıllar karları ve geçmiş yıllar zararları ve dönemin net kar veya zararını kapsar şeklinde ifade edilmiştir.

Öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi sonrası kurumlar tarafından sermaye azaltılması durumunda, azaltılan bu tutar üzerinden yapılması gereken vergileme işleminde öncelikle dikkat edilecek husus, sermayenin hangi unsurunun ne kadar tutarda azaltılacağıdır.

Azaltıma konu edilebilecek sermaye unsurları esas itibarıyla;

  1. Sermayeye ilave dışında başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya sermaye hesabından başka hesaplara aktarımı kurumlar vergisine ve kar dağıtımına/ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemleri,
  2. Sadece kar dağıtımına/ana merkeze aktarılan tutara bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemleri,
  3. Başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdi sermaye

şeklinde üç sınıfta gruplandırılabilecektir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/B maddesi uyarınca, öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapılması durumunda, azaltımın yukarıdaki gruplandırmada (I), (II) ve (III) numaralı sınıflarda yer alan sermaye unsurlarından sırasıyla yapıldığı kabul edilecektir.

Diğer taraftan, bu unsurların sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıl geçtikten sonra herhangi bir şekilde sermaye azaltımına konu edilmesi durumunda ise söz konusu sınıflandırmalarda yer alan sermaye unsurlarının toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurları tespit olunacaktır.

Bu bağlamda, sermaye azaltımına konu edilen sermaye unsurları, vergi kanunları ve özel kanunlarında yer alan ilgili düzenlemeleri uyarınca kurumlar vergisine ve kar payı dağıtımına bağlı vergi kesintisine veya yalnıza vergi kesintisine tabi tutulacak yahut şartlar uygun ise hiç vergilendirilmeyecektir.

Devir ve Bölünme İşlemleri Nedeniyle Sermaye Azaltılması

Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında devre ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, aynı maddenin üçüncü fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde de tam bölünme ve kısmi bölünme olarak kabul edilen işlemler tanımlanmıştır. Kanunun 20 nci maddesinde ise 19 uncu madde kapsamında yapılan işlemler nedeniyle doğan karların hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Bu kapsamda, Kanunun 19 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrası birleşmenin özel bir türünü devir olarak tanımlamakta, tam mükellef kurumlar arasında kayıtlı değerler üzerinden ve kül halinde devralma suretiyle gerçekleştirilen işlemler devir olarak nitelendirilmektedir.

Tam bölünme işlemlerinde tam mükellef bir sermaye şirketi, tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bilançosunda yer alan kıymetleri kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmekte ve karşılığında devreden sermaye şirketinin ortaklarına yeni kurulan kurum sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmektedir.

Kısmi bölünme işlemleri ise taşınmazlar ile bilançoda yer alan ve en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçının mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kayıtlı değerleri üzerinden belirli şartlar dâhilinde ayni sermaye olarak konulması şeklinde tanımlanmaktadır. Kısmi bölünme işlemlerinde devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilmektedir. Hisse senetlerinin ortaklara verildiği durumda bölünen şirkette sermaye azaltımına gidilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan; gerek devir işlemleri gerekse tam ve kısmi bölünme işlemleri öncesinde devrolunan veya bölünen kurumun sermayesinde ayni ve nakdi sermaye dışında, başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde kurumlar vergisine ve/veya vergi kesintisine tabi tutulacak öz sermaye kalemleri de bulunabilmektedir.

Devir İşlemleri Sonrasında Yapılan Sermaye Azaltımı

Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi kapsamında yapılan devir işlemlerinde, devir olunan şirketin bilançosundaki hesapların kayıtlı değerler üzerinden ve kül halinde devralan şirketin bilançosuna geçirilmesi ve sermayeye ilave edilmiş olan öz kaynak kalemlerinin de devralan şirketin sermayesinin alt hesaplarında izlenmesi gerekmektedir. Devir işlemleri kapsamında şirket sermayesinden devrolunan unsurlar bu aşamada kurumlar vergisine ve/veya vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır. Ancak, ilerleyen dönemlerde söz konusu sermaye unsurlarını devralan şirkette sermaye azaltımına gidilmesi halinde, azaltılan sermaye unsurlarının niteliğine göre Tebliğin ilgili bölümlerindeki açıklamalar çerçevesinde vergileme yapılması gerekmektedir. Bu durumda, Kanunun 32/B maddesinde hüküm altına alınan beş tam yıllık sürenin tespitinde, sermaye unsurlarının devreden şirketin sermayesinde kaldığı süreler de devralan şirketler tarafından dikkate alınacaktır.

Tam Bölünme İşlemleri Sonrasında Yapılan Sermaye Azaltımı

Kanunun 19 uncu maddesi kapsamındaki tam bölünme işlemi sonucunda mevcut ve/veya yeni kurulacak şirketlerin, bölünen kurum bilançosunun aktif ve pasifinde yer alan kalemleri bölünme tarihindeki kayıtlı değerleri üzerinden devralmaları ve bu varlıkları aynen bilançolarına geçirmeleri gerekmektedir. Bölünen kurum sermayesinin başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi durumunda vergiye tabi tutulması gereken unsurları barındırması halinde ise bu kalemler de kayıtlı değerleriyle yeni kurulacak şirketlerin sermayesine devrolunacağından, bölünen şirketin sermayesinden devrolunan unsurlar, bu aşamada kurumlar vergisine ve/veya vergi kesintisine tabi tutulmayacaktır. Ancak, söz konusu sermaye unsurlarını devralan şirketlerde sermaye azaltımına gidilmesi halinde, azaltılan sermaye unsurlarının niteliğine göre Tebliğin ilgili bölümlerindeki açıklamalar çerçevesinde vergileme yapılması gerekmektedir.

Bu durumda da Kanunun 32/B maddesinde hüküm altına alınan beş tam yıllık sürenin tespitinde, sermaye unsurlarının devreden şirketin sermayesinde kaldığı süreler de devralan şirketler tarafından dikkate alınacaktır.

Kısmi Bölünme İşlemleri Sonrasında Yapılan Sermaye Azaltımı

Kanunun 19 uncu maddesi kapsamında gerçekleşen kısmi bölünme işlemi sonucunda, devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bölünen şirketin ortaklarına da verilebilmektedir. Kısmi bölünme dolayısıyla yapılacak sermaye azaltımında ise Türk Ticaret Kanununun ilgili hükümleri uygulanacaktır. Bu kapsamda, kısmi bölünme sonucunda sermaye konulan şirketten alınan hisselerin devreden şirket ortaklarına verilmesi nedeniyle devreden şirket nezdinde sermaye azaltımına gidilmesi gerekmektedir.

Kısmi bölünme kapsamında gerçekleşen devirler nedeniyle yapılan sermaye azaltımında, sermayeye eklenmiş olan unsurların devralan şirkete devredilmesi ve bu şirket nezdinde söz konusu unsurların takip edilmesi halinde, bölünen şirket nezdindeki sermaye azaltımı nedeniyle bu aşamada herhangi bir vergileme söz konusu olmayacaktır.

Kısmi bölünme sonrası sermaye unsurlarını devralan şirket nezdinde sermaye azaltımına gidilmesi halinde ise azaltılan sermaye unsurlarının niteliğine göre Tebliğin ilgili bölümlerindeki açıklamalar çerçevesinde gerekli vergileme işlemleri yapılacaktır. Bu durumda da Kanunun 32/B maddesinde hüküm altına alınan beş tam yıllık sürenin tespitinde, öz sermaye kalemlerinin devreden şirketin sermayesinde kaldığı süreler de devralan şirket tarafından dikkate alınacaktır.

Devir Suretiyle Birleşme ve Kısmi Bölünme İşlemlerinde Devralan Şirketin İşlem Sonrası Sermaye Yapısının Oluşumu

Türk Ticaret Kanunu ve ilgili mevzuat gereğince şirketlerin yeniden yapılandırılması işlemlerinden ikisi olan devir suretiyle birleşme ve kısmi bölünme, ayrıntısına bu yazıda yer verilemeyecek kadar kapsamlı kurumlardır. Ancak, neticeleri ile şirketlerin sermaye yapılarında değişikliğe neden olabilmeleri yönüyle sermaye azaltımında vergileme konusunu yakından ve kritik düzeyde ilgilendiren konulardır.

Teknik ve hukuki anlamda devir suretiyle birleşme, bir veya daha çok ticaret şirketinin malvarlığının, tasfiye olmaksızın, var olan veya yeni kurulan bir şirkete, kendiliğinden ve külli halefiyet yolu ile geçmesi; bu suretle malvarlıklarının birleşmesi ve intikal eden malvarlığının karşılığı olarak, infisah eden şirketin ortaklarının, hesaplanan bir değişim oranına göre, bünyesinde birleşilen şirkette pay kazanmasıdır.

Değişim oranı, devir işlemine taraf olan şirketlerin bir bakıma gerçeğe uygun değerlerinin tespiti aracılığıyla, devrolunan şirket ortaklarınca bünyesinde birleşilen şirkette kazanılacak paylar karşılığında devralan şirkette yapılacak sermaye artış tutarının hesaplanmasında kullanılan bir orandır.

Birleşmeye taraf olan şirket bilançolarının aktif ve pasif kalemlerinin nominal değerleri genellikle cari değerlerinden farklılık gösterir. Dolayısıyla, değişim oranı hesaplanması gereken bir devir işleminde hemen hemen her zaman değişim oranı 1’den farklı hesaplanacaktır. Bu durum, devralan şirkette yapılacak sermaye artırım tutarının devrolunan şirketin nominal sermaye tutarından farklılık göstermesine neden olacaktır.

Örnek-1: Pay sahipleri birbirinden tamamen farklı nominal sermayesi 100 birim olan (A) AŞ’nin cari değerinin 1000 birim, nominal sermayesi 80 birim olan (B) AŞ’nin cari değerinin ise 250 olduğunu varsayalım. (A) AŞ’nin (B) AŞ ile devir suretiyle birleşmesi durumunda değişim oranı 250/1000=0,25 olarak hesaplanacaktır. Ortakların haklarının korunması için, devir işlemi sonunda infisah edecek (B) AŞ’nin ortaklarına verilecek (A) AŞ hisse senetlerinin devir öncesi mal varlığı değerlerini/dengesini koruyacak bir temsil kabiliyetine sahip olacak şekilde sermaye artırımına gidilmesi gerekecektir. 1000 ve 250 birim olarak belirlenen cari değerlerin toplanması sonucunda (B) AŞ’nin yeni cari değeri 1250 olacaktır. Dolayısıyla, ortakların sahip olduğu hisse senetlerinin doğru bir değer paylaşımını sağlaması için (B) AŞ’nin sermayesinin 25 birim artırılması gerekecektir. Bu durum, (B) AŞ’nin 80 birim olan nominal sermayesinin ancak 25 birimlik bölümünün (A) AŞ sermayesine taşınması sonucunu doğuracaktır.

Örnek-2: Aynı örnekte  (A) AŞ’nin (B) AŞ hisselerine %100 sahip olması durumunda, TTK hükümlerine göre kolaylaştırılmış usulde birleşme yolu izlenecek, herhangi bir değişim oranı tespit edilmesine gerek bulunmayacaktır; (A) AŞ’nin %100 iştirakini devralması neticesinde (A) AŞ nezdinde herhangi bir sermaye artırımı yapılmayacaktır. Dahası, (A) AŞ iştirakler hesabında bulunan ve (B) AŞ hisse senetlerinin alış bedelini temsil eden tutar ile (B) AŞ nominal sermayesi karşılıklı olarak kapatılacak, nominal sermaye tutarı ile iştirakler hesabında bulunan tutarın birbirine eşit olmaması halinde ortaya çıkacak menfi veya müspet fark ise geçici bir hesapta izlenecek veya kurum kazancıyla ilişkilendirilmeksizin kayıtlarda sonlandırılacaktır.

Örnek-3: Yine aynı örnekte, şirketlerden birisinin cari değerinin veya öz kaynağının negatif bir değer alması durumunda sermaye artırımı yerine sermaye azaltımı bile söz konusu olabilecektir.

Kısmi bölünme işlemleri, taşınmazlar ile bilançoda yer alan ve en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçının mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine kayıtlı değerleri üzerinden belirli şartlar dâhilinde ayni sermaye olarak konulması şeklinde tanımlanmaktadır. Kısmi bölünme işlemlerinde devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilmektedir. Hisse senetlerinin ortaklara verildiği durumda bölünen şirkette sermaye azaltımına gidilmesi gerekmektedir.

Kısmi bölünme işlemleri de tıpkı devir suretiyle birleşme işlemleri gibi birleşilen şirkete ayni sermaye olarak konulan malvarlığının karşılığı olarak, bölünen şirketin veya ortaklarının, hesaplanan bir değişim oranına göre, bünyesinde birleşilen şirkette pay kazanmasıdır.

Kısmi bölünme sonucunda ayni sermaye konulan şirketten alınan hisselerin devreden şirket ortaklarına verilmesi nedeniyle devreden şirket nezdinde sermaye azaltımına gidilmesi gerekmektedir. Buna koşut olarak, sermaye konulan şirkette de (genelde) sermaye artırımı yoluna gidilmesi gerekmektedir. Ancak bu aşamadaki en can alıcı husus, değişim oranının 1’den farklı olması nedeniyle bölünen şirket bünyesinde yapılacak sermaye azaltımı tutarı ile birleşilen şirkette yapılacak sermaye artırım tutarları aynı tutarda olmayacaktır.

Örnek-4: Pay sahipleri birbirinden tamamen farklı nominal sermayesi 100 birim olan (A) AŞ’nin cari değerinin 500 birim, nominal sermayesi 80 birim olan (B) AŞ’nin cari değerinin ise 250 olduğunu varsayalım. (B) AŞ aktifinde kayıtlı değeri 40 birim cari değeri ise 50 birim olan iştirak hisseleri kısmi bölünme yoluyla (A) AŞ’ye ayni sermaye olarak konulacak, kısmi bölünme nedeniyle elde edilecek (A) AŞ hisse senetleri (B) AŞ’nin ortaklarına verilecektir. Bu durumda (B) AŞ nezdinde sermaye azaltımı, (A) AŞ nezdinde ise sermaye artırımı yapılması gerekmektedir.

Kısmi bölünmeye konu iştirak hisselerinin cari değeri 50 birim, bünyesinde birleşilecek (A) AŞ’nin cari değerinin ise 500 birim olması nedeniyle 50/500 oranlaması neticesinde değişim oranı 0,1 olarak hesaplanacaktır. Dolayısıyla, işlem öncesi mal varlığı değerlerini/dengesini koruyacak bir temsil kabiliyetine sahip olacak şekilde sermaye artırımına gidilmesi gerekecek; sonuç olarak, (A) AŞ’nin sermayesi 10 birim artırılacaktır.

(A) AŞ Nezdinde Yapılacak Kayıtlar
 
Ödenmemiş Sermaye 10 
 Sermaye 10
    
İştirakler 40 
 Ödenmemiş Sermaye 10
 Geçici Hesap 30

(B) AŞ nezdinde yapılacak sermaye azaltımı tutarı ise, (A) AŞ’ye konulacak hisse senetlerinin kayıtlı değeri olan 40 birim olacaktır.

Değerlendirme

Yukarıda örneklerle kısaca özetlenmeye çalışılan hususların bize göre ana fikri; devir ve kısmi bölünme işlemleri neticesinde devralan/birleşilen şirkette yapılacak sermaye artırımı tutarı ile devrolan şirketin sermaye tutarı veya kısmi bölünen şirkette yapılan sermaye azaltımı tutarı (genellikle) her zaman birbirine eşit olmayacaktır. Dolayısıyla bu asimetrik sermaye hareketleri, devir ve kısmi bölünme öncesinde bünyesinde vergilendirilmesi gereken unsurları barındıran sermayenin devralan/birleşilen şirkete taşınamaması sonucunu doğurabilecektir.

Bu durum,

  • Devir işleminde, devir olunan şirketin bilançosundaki hesapların kayıtlı değerler üzerinden ve kül halinde devralan şirketin bilançosuna geçirilmesi ve sermayeye ilave edilmiş olan öz kaynak kalemlerinin de devralan şirketin sermayesinin alt hesaplarında izlenmesi,
  • Kısmi bölünme kapsamında gerçekleşen devirler nedeniyle yapılan sermaye azaltımında, sermayeye eklenmiş olan unsurların devralan şirkete devredilmesi ve bu şirket nezdinde söz konusu unsurların takip edilmesi,

şartlarının sağlanmasını neredeyse imkansız hale getirmektedir.

Yıllardır süregelen ihtilafları çözme iddiasıyla kanun ve tebliğ düzeyinde yapılan düzenlemeler beraberinde yeni karmaşık ihtilafları doğuracağa benziyor…

(1) Kurumlar Vergisi Kanunu
(2) Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
(3) Salih Bayram - Uygulama Örnekleriyle Bölünme Birleşme ve Tasfiye -İşlemleri

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor