Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Caner SAMANCI
Caner SAMANCI
662OKUNMA

Sermaye azaltımı ile ilgili geç kalan düzenleme

TBMM’ye 7 Eylül 2022 tarihinde sunulan Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile tam mükellef kurumların sermaye azaltımında vergilendirilmesine dair düzenlemeler yer alıyor.

Yürürlükte olan Gelir Vergisi Kanunu 94/6 - b) i) maddesinde yer alan düzenlemeye göre Kurumların kâr payı dağıtımlarından %10 gelir vergisi stopajı yapılır.

Aynı bendin parantez içi hükmünde ise sermayeye ilave edilen kâr payları için vergilendirme yapılmaması hüküm alınmıştır.

Sermaye azaltımına yönelik ise vergiye tabiiyeti bağlamında yürürlükte olan vergi mevzuatında bir düzenleme bulunmuyordu.

Bunun sonucunda kimi mükellefler tarafından kâr payı dağıtımındaki stopaj ödemelerinden kaçınmak maksadıyla sermayeye ilave ettikleri geçmiş yıl kârlarını bir süre sonra sermaye azaltılması suretiyle vergisiz olarak bu tutarları payları oranında ortaklarına aktardığı biliniyor.

Bu konuda ise vergi idaresi özelgeleriyle azaltılan sermaye tutarında bu şekilde sermayeye geçmiş yıl kârları veya özel fonlardan aktarılan tutarların sermaye azaltılması durumunda ayrıştırılarak vergilendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmekte idi.

Yapılan düzenleme ile daha önce özelgelerle sınırları çizilen uygulamanın kanuni çerçeve içerisine alındığı görülüyor. Son dönemde gözlemlediğimiz bu tür idare ve mükellefler arasında ihtilaf konusu olan meselelerde kanuni çerçeve oluşturma gayretine devam edildiği ve bu yönde çalışmaların sürdürüldüğü anlaşılmakta.

Kanunda karşılığı bulunmayan bu hususa ilişkin olarak cezai yaptırımlara maruz kalan mükellefler ise dolayısıyla bu hususta sıkça vergi yargısına başvurmaktaydı. Bunun yanında iş dünyası, vergi idaresine sermaye azaltımını ortaklar tarafından şirkete konulan ayni veya nakdi sermaye üzerinden mi yoksa şirket kaynaklarından aktarılan tutarlar üzerinden mi yapılacağı konusunda aldıkları kararın dikkate alınmaması bakımından uzun süredir şikayette bulunmaktaydılar.

Kanun teklifinde işlenen teknik detaylara girilmeyerek özetle; ayni ve nakdi olarak ortaklarca konulan sermaye dışında sermayeye ilave edilen unsurların 5 sene içerisinde sermaye azaltımı yoluyla dağıtılması durumunda öncelikle ve tamamının vergilendirilmesi, 5 sene sonra bu yolun tercih edilmesi durumundaysa toplam sermaye içerisinde bu türden sermaye unsurlarının oranları kadar vergilendirilmeye konu edilmesi yaklaşımında bulunulduğunu söyleyebiliriz.

Yukarıda bahsettiğimiz, muvazaalı olarak kâr dağıtım yöntemi olarak başvurulan sermaye azaltımında vergilendirmeyle ilgili kanuni çerçeve belirlenmesini, her ne kadar bütün sermaye azaltımları bu saikle yapılıyor şeklinde bir varsayımla yaklaşıldığı yönünde olası eleştirilerin haklı yönleri varsa da, bir vergi güvenlik müessesesi olarak böyle bir düzenlemenin olumlu olduğu kanaatindeyiz.

Eleştirel olarak ise, bu konuda verilen özelgelerle sınırlı olarak daha önce vergi idaresince verilen görüşleri aynen geçerli kılan bir kanuni düzenleme yoluna gidilmesini, daha işlevsel çözümler bulunabilecekken aceleci davranılmış olabileceği yönünde izlenim uyandırdığı söylenebilir.

Zira, şirketlerin %10 stopajdan kaçınmak maksadıyla bir alışkanlık olarak kâr dağıtımı yerine geçmiş yıl kârlarını sermayeye ekleyerek daha sonra borç veya diğer adlar altında şirket kaynaklarını ortakların kullanıma sunmasını adil bir vergileme sistemine yakışan bir uygulama olarak görmüyoruz.

Peşin olarak ve gelir elde edilmeden önce kaynaktan kesinti yoluyla vergisini ödeyerek bütçe yükünü sırtlanan ücretliler karşısında menkul sermaye iradı elde eden sermaye sahiplerinin de kamu harcamalarını katılımı yönünden bütüncül bir düzenlemenin bir parçası mahiyetinde sermaye azaltımı meselesinin ele alınmasında daha makul kazanımlar elde edilebileceğini düşünmekteyiz.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor