Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Haberler

Bülent TAŞ
Bülent TAŞ
8095OKUNMA

Sadece Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması Anayasaya Aykırı mıdır?

“Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılırsa Devletin Vergi Kaybı Ne Olur?” başlıklı yazım ile ilgili olarak bazı soru ve eleştirilerle karşılaştım. Bu yazımda bu soru ve eleştirilere karşılık vermek istedim.

Kayıtlı Asgari Ücretli Sayısı

Gelen eleştirilerden ilki asgari ücretli sayısına ilişkindir. Yazımda Türkiye’de kayıtlı asgari ücretli sayısının 5 milyon civarında olduğunu ifade etmiştim. Tespitimi de Gelir İdaresi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine dayandırmıştım.

Gelir İdaresi Başkanlığının 2019 yılı faaliyet raporuna göre bu yılda asgari ücret üzerinden hesaplanan vergi 19.302.781.311 TL’dir. Aynı yılda asgari ücret üzerinden hesaplanan gelir vergisi tutarı ise yıllık 4.319,13 TL’dir. Toplam asgari ücret üzerinden hesaplanan vergiyi bir kişinin asgari ücreti üzerinden hesaplanan vergiye oranlarsak asgari ücretli sayısı 4.469.136 olmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun “4/a KAPSAMINDAKİ ZORUNLU SİGORTALILARIN PRİME ESAS GÜNLÜK KAZANÇ ARALIĞI, SEKTÖR VE CİNSİYETE GÖRE DAĞILIMI, 2019” tablosuna göre kazanç aralığı günlük 85,28 olan aktif sigortalı sayısı 5.271.930 dur. 2019 yılında aylık brüt asgari ücret tutarı 2.558,40 TL günlük asgari ücret tutarı da 85,28 TL’dir. Dolayısıyla söz konusu tabloda yer alan 5.271.930 rakamı asgari ücretli sayısını göstermektedir.

GİB in rakamları ile SGK’nın rakamları farklılık göstermektedir. Bu nedenle bu ikisinin ortalamasını almak yapılacak analizler bakımından yeterli olacaktır. Buna göre asgari ücretli sayısını 5 milyon civarı olarak almak hiç de yanıltıcı olmayacaktır.

Dikkat edilmesi gereken husus bu sayının kayıtlı asgari ücretli sayısı olduğudur. Asgari ücret veya daha azını aldığı halde beyan dışı kalan ücretli bu sayıya dâhil değildir. Bunlar kayıt dışı kaldığından yani zaten vergisi ödenmediğinden asgari ücretin kaldırılmasının yaratacağı vergi kaybının hesabında dikkate alınmasına gerek de bulunmamaktadır.

DİSK’in Asgari Ücret Gerçeği 2021 araştırmasında asgari ücretli sayısı TÜİK Hanehalkı mikro veri seti (2018) kullanılarak asgari ücret ve altında bir ücretle yaşamını sürdürmek zorunda olan işçilerin sayısı 7,5 milyon olarak hesaplanmıştır. Raporda ayrıca, “SGK kayıtları sadece kayıtlı işçileri ve kuruma yapılan ücret bildirimlerini esas almaktadır. Dolayısıyla bu veriden asgari ücret altında (kayıt dışı) çalışanların sayısına ulaşmak mümkün değildir. Öte yandan bilindiği gibi SGK’ye bildirilen ücret ile işçiye ödenen ücret farklılık gösterebilmektedir. Örneğin işçinin ücreti asgari ücret üzerinden bildirilmekte ancak fiili ödeme asgari ücretten daha yüksek yapılabilmektedir. Bir diğer yöntem ise bankadan ücret ödeme zorunluluğu nedeniyle işçinin ücretinin asgari ücret üzerinden gösterilmesi ama ücretini bankadan alan işçiden ücretinin bir kısmının geri alınmasıdır. Bu yöntemin son yıllarda arttığı görülmektedir.” ifadesinden hareketle Raporda yer alan 7,5 milyon rakamın kayıtlı olmayan işçileri de dikkate aldığını düşünüyorum. Oysaki yukarıda da belirttiğim üzere vergi kaybının hesabında sadece kayıtlı olan asgari ücretli sayısını esas almak yeterlidir.

Sadece Asgari Ücretin Vergi Dışı Bırakılması Anayasaya Aykırı Olur mu?

Yazım ile ilgili ikinci eleştiri noktası sadece asgari ücretlinin vergisinin kaldırılmasının Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olacağı, tüm ücretlilerin asgari ücret tutarı kadarının vergi dışı bırakılmasının gerekeceği dolayısıyla hesaplamanın buna göre yapılması gerektiği yönündedir.

Bu eleştiri aslında tartışmalı bir konuya işaret etmektedir. Ben sadece asgari ücretten verginin kaldırılmasının vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkeleri bakımından sıkıntı yaratmayacağını düşünüyorum. Zira asgari ücret tanımı gereği çalışanlara normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücretidir. Dolayısıyla çalışanın ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yaşamını sürdürebilmeleri için yeterli olan ücret üzerinden vergi alınması Anayasanın, herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu ve vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır, ifadelerinde vücut bulan adalet ilkesine aykırıdır. Bu nedenle adalet ilkesinin bir gereği olarak asgari ücretten vergi alınmaması gerekir.

Vergilendirmede adaletin sağlanması amacıyla asgari ücretten vergi alınmaması vergilendirmede eşitlik ilkesine de aykırı olmayacaktır.

Aslında tüm ücretlilerin elde ettikleri ücret gelirlerinin asgari ücret kadarının vergi dışı bırakılması yüksek ücret geliri elde edenlere daha fazla avantaj sağlayacaktır. Gelir vergisi tarifesinin en üst dilimi üzerinden vergilenen ücret gelirinin asgari ücret kadarlık kısmının vergi dışı bırakılmasının sağlayacağı avantaj, asgari geçim indirimini bir kenara bırakırsak yıllık 12.000 TL iken, asgari ücretlinin sağlayacağı avantaj 4,900 TL’dir. Tüm ücret gelirleri için asgari ücret kadarlık kısmın vergi dışı bırakılması asıl bu boyutuyla adalet ilkesine aykırıdır.

Mevcut bazı düzenlemelerin yapılmış olması da sadece asgari ücretin vergi dışı bırakılabileceğine işaret etmektedir. Gelir Vergisi Kanununa 7103 Sayılı Kanun’un 6. maddesiyle aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Net ücretleri, bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgarî ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, yeni asgarî ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgarî geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgarî geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.”

Bu düzenleme sadece asgari ücretlinin yıl içinde dilim değiştirmesi nedeniyle ortaya çıkan verginin asgari geçim indirimi yoluyla kendisine iade edilmesini öngörmektedir. Bu imkanın sadece asgari ücretliler için getirilip diğer ücretliler için getirilmemiş olması herhangi bir Anayasaya aykırılık iddiası ile karşılaşmamıştır. 

Değerlendirme

Sadece asgari ücretin vergi dışı bırakılamayacağı, ya da asgari ücretli sayısının olduğundan fazla gösterilerek bütçe kaygıları ile asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını zorlaştırmanın anlamlı olmadığını düşünüyorum. Kayıtlı asgari ücretli sayısı 5 milyon civarıdır. Asgari ücretten verginin (Damga Vergisi + Gelir Vergisi) kaldırılmasının maliyeti 2021 yılı için 5 milyar TL ile sınırlıdır.

Ayrıca yarattığı katma değerin çok altında bir ücret alarak ülke ekonomisine katkıda bulunan asgari ücretlinin vergi ödememesi, işin ekonomisi bakımından da en uygun olandır. Tabii ki asgari ücrete yakın ücret alanların vergi yükünün de yüksek olduğunu, zaman içinde hafifletilmesi gerektiğini, bunun göz ardı edilemeyeceğini kabul ediyorum.

Yorumlar

  • M
    Melih özkaya
    Asgari ücret ile gelir vergisi dilimi en üst vergilenen kişinin arasındaki farkı hesaplarken sanırım siz direk asgari ücretten elde edilen kazanç gelir vergisinden muaf olsun ve kümülatif gelir vergisine eklenmesin olarak hesaplıyorsunuz. Agi tutarını yıllık asgari ücrete denk gelen gelir vergisi kadar arttırmak hem asgari ücretli hemde yüksek ücretlinin sağlayacağı avantajı eşitleyecektir. Bence dediğiniz yöntem ile sadece asgari ücretli vergi dışı bırakılırsa, asgari ücretli gösterilen çalışan sayısı çok daha artacaktır. Yazınız için teşekkür ederim.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor