Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Mesut KOYUNCU
Mesut KOYUNCU
613OKUNMA

Resesyonda yönetim

Dünya gazetesi geçenlerde “Resesyonun ayak sesleri limana ulaştı” manşetiyle yayınlandı. Haberin alt başlığında; “İhracatın seyrine ilişkin önemli göstergelerden konteyner elleçleme miktarı eylülde sert düştü. Transit yükte ise dramatik gerileme var. Aynı gazetenin bir sonraki günkü manşeti ise “10 CEO’dan 8’i resesyon öngörüyor” olarak çıkmış. Haberde, bağımsız denetim şirketi KPMG’nin dünyanın farklı bölgelerinden bin 300’ü aşkın üst düzey yöneticiyle gerçekleştirdiği geleneksel Küresel CEO Araştırmasında ortaya çıkan görüşlere yer veriliyor.

Bu araştırmada 10 CEO’dan 8’inin gelecek 12 ay içerisinde resesyon beklediği, katılımcıların yüzde 58’inin durgunluğun “hafif ve kısa süreli” olacağı, yüzde 70’inin de resesyonun büyümeyi sekteye uğratacağı görüşünde olduğunu öğreniyoruz.

Oluklu mukavva sektöründe genel müdür olarak çalışmaya başladığım 2008 yılının Ekim ayı da yine bir küresel kriz sonrası başlayan durgunluk (resesyon) dönemine denk gelmişti. Sektörün müşteri ve tedarikçilerini de içerecek şekilde satışlar ciddi olarak düşmüş, kapasite kullanım oranları gerilemiş hatta kapanan fabrikalar ortaya çıkmıştı. En önemli problemlerinden birisi de yaşanan ödeme problemleriydi. O dönem pek popüler olan “iflasın ertelenmesi kararları” alacaklılar açısından işi daha da çıkmaza sürüklüyordu.

Düşen satışlar, kapanan fabrikaların yanında, yoğun işçi çıkarmaları da gündeme getirmişti. Haftada bir Çorlu’ya yaptığım seyahatlerde yol boyunca neredeyse hiç tır görmemeye başlamıştım. Bu ciddi bir krizin en büyük göstergesiydi. Biz de inşaatı henüz bitmiş bir fabrikamızın üretime başlama tarihini ötelemiş, 2009 yılının Temmuz ayında bir altı aylık gecikme ile o fabrikamızda üretime başlayabilmiştik.

2009-2010 yıllarında işler toparlanmaya başlamış, durgunluğun yerini canlılığa bırakmasıyla eskisinden daha kuvvetli, atak bir şekilde yolumuza devam etmiştik.

Gazete haberini okurken o günler aklıma geldi. O günlerden gelen alışkanlıkla gözüm hep otobanlarda tırları sayar. Çok şükür yolar dolu. Umarım ciddi bir durgunluk yaşanmadan ya da yaşanacak olsa bile kısa sürede atlatılarak yolumuza devam ederiz.

Ancak 2008 yılından az veya çok yaşanacak, hatta yaşanmaya başlanmış küresel bir durgunluğu göz ardı etmeden ciddi tedbirler almalı, yolumuza krizi fırsata çevirerek devam etmeliyiz. Değerli Üstadım Mahfi EĞİLMEZ Hocamızın yazılarında kullandığı “Kendime Notlar” başlığından alıntıyla, ben de bu tedbirleri 2008 krizinden edindiğim deneyimlere istinaden sıralamaya çalıştım:

Nakdi sağlam tut.” Yüksek enflasyon nedeniyle banka kredilerinin yetersiz kalabileceğini unutma. Alacaklarını zamanında tahsil et. Bu dönemde ödeme şekli değişikliklerini iyi takip et ve hazır değerlerini azaltıcı ödeme şekli değişikliklerine izin verme.

Hammadde stoklarını optimal seviyede tut.” Olası yoğun fiyat dalgalanmalarını göz önüne alarak stoktan para kazanma peşinde koşma.

Kârlılığa odaklan.” Kriz aynı zamanda fırsat. Kısa zamanda kâr elde etme olasılığı bulunmayan, verimsiz, riskli müşterilerden çıkarak dinamik müşterilerle yoluna devam et.

Müşterilerini zorda bırakma.” Ani kararlarla müşterilerinde sıkıntı yaratma. Ticaret bugünün karından öte şirket değerini artırabilme sanatı olduğunu unutma.

Başlanmamış yeni kapasite yaratacak yatırımlarını ertele.” Başlanmış olanlarını mümkünse buda, kısa zamanda sonuç vermeyecekleri ötele.

Yatırımlarda TL borçlanmaya gayret et.” TL bazlı kredi faizler oranlarının, TL’nin özellikle Amerikan Doları ve EURO karşısındaki değer kaybı oranlarından düşük olduğunu, bilinen oranın bilinmeyen bir orana karşı daha kontrol edilebilir olduğunu unutma.

Enerji verimliliğini esas al.” TÜİK verilerine göre elektrik ve gaz üretim ve dağıtımında son bir yılda gerçekleşen fiyat artışı %400’ün üzerinde. Bu konudaki yatırımlarını öne çek.

Katma değer yaratacak, karlılığı artıracak yatırımlardan vazgeçme.” Bu yatırımları yapanlar hem kriz zamanının hem de kriz sonrasının kazananı olacaklar.

İyi bir projeksiyon yapmadan işçi çıkarma vs. uygulamalara yönelme.” Aksi bir durumda çıkardığın elemanlardan doğan boşluğu dolduramazsın. Nitelikli elemanlarını her ne pahasına olursa olsun elinde tut.

Kuşkusuz bu önlemleri artırmak mümkün. Gün satış hasılatını/tonajı artırmaktan öte, vadesinde tahsili mümkün kârlı satış günü. Olası krize iyi hazırlanan, yara almadan veya çok az yarayla atlatan firmalar, bahar geldiğinde gergin bir yaydan fırlayan ok gibi çok daha hızlı ve kârlı büyüyecekler. Nerden mi biliyorum…

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor