Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

Osman ARIOĞLU
Osman ARIOĞLU
721OKUNMA

Özel tecil uygulaması ve bir öneri

Amme alacaklarının tahsil usulü hakkında 6183 sayılı kanuna, 7020 sayılı kanunun 7’nci maddesi ile 48/A maddesi eklenmiş; madde, 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren vadesi gelen alacaklara uygulanmak üzere yürürlüğe konulmuştur.
 
Bizim bu maddeyi tekrar hatırlatmamız ve gündeme getirmemiz, 23 Ağustos 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan konuya ilişkin yönetmelik değişikliği nedeniyle oldu. Sosyal Güvenlik Kurumu yönetmelik değişikliğinde özü itibarıyla teknik bir düzeltme yapılıyordu. O nedenle bu değişiklikten ziyade madde ile sağlanan imkana ve günümüzdeki uygulamada ekonomik konjonktürün getirdiği ve giderilmesi gereken bir duruma mercek tutmak istedik.

Ana hatları ile düzenleme

Madde, 6183 sayılı kanunda yer alan tecil müessesesini hem teminat hem de uygulanacak ve hesaplanacak faiz oranları itibari ile yeniden düzenleyen ve kolaylaştıran hükümler barındırıyor. Madde ile vergiye uyumlu olan mükelleflere belli şartlarla yapılan tecil ve taksitlendirmenin daha kolaylıkla yapılabilmesine ve çok zor durum tespitine göre mükelleflere uygulanacak tecil faizinin 6183 sayılı kanunun 48. maddesindeki tecil faizinden daha düşük oran uygulanmasına imkan veriliyor. Maddeyle tecil uygulamasına tabi tutulacak borç tutarı; anaparaya gecikme zammı yerine aylık yurtiçi ÜFE uygulanması suretiyle belirlenecek.
 
Maddenin getirildiği günlere baktığımızda, temel amacın özünde iyi niyetli olan, vergi mükellefiyet görevlerini düzenli yerine getirme gayreti içerisinde bulunan, en az üç yıldır vergi mükellefi olarak devam eden mükelleflerin vadesi bir yıldan daha uzun olmayan borçlarını daha kolay yapılandırmalarına imkan sağlamaktır.
 
Madde hükmü SGK primleri bakımından da geçerli kılınmıştır. Madde uygulamasındaki en önemli avantaj, başvuran ve tecili uygun bulunan mükellefin düzenli ödeme indiriminin gelecek dönemler bakımından da geçerli olmasıdır. SGK primlerindeki yüzde 5 indirim daha genel kapsamlı olduğundan anlamlıdır. Vergi tarafında yıllık gelir ve kurumlar vergileri için düzenli ödeme indirimi uygulandığı için bu uygulama SGK primlerinde olduğu kadar etkili değildir. Vergideki erken ödeme indirimi uygulaması şartları bu sınırlama dışında kolaylaştırıldığından güncel uygulamanın daha etkin hale gelmesini sağlamıştır.

Öneri

Konuyu tekrar gündeme getirme nedenimize dönecek olursak; madde ile zor duruma düşmüş vergiye uyumlu olan mükelleflerin hem borç hesaplama maliyetinin azaltılması hem de gecikme zammından daha düşük bir oranda tecil faizi uygulanmak suretiyle taksitlendirilecek tutarın bulunması sağlanıyor. Böylece adeta sürekli yapılandırma hükmü mahiyetinde bir düzenleme getirilmiştir.
 
Ancak maddede gecikme zammının, yurtiçi ÜFE oranı üzerinde gerçekleşeceği mantığı ile hareket edilmiş izlenimi veren bir anlayış söz konusudur. Madde uygulaması günümüz koşullarında amacına aykırı bir noktaya gelmiştir. Günümüz ekonomik koşullarında, gecikme zammı oranı aylık yüzde 2.5, yıllık yüzde 30 iken, yurtiçi ÜFE yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor. Bu nedenle, mükellef lehine olarak düzenlenen madde hükmünün amaca hizmet etmesi bakımından; yurtiçi ÜFE’nin, gecikme zammı oranı ile kıyaslanması ve üzerinde olduğu aylar için gecikme zammı oranı uygulanması suretiyle taksitlendirilecek alacak tutarının hesaplamasına yönelik düzenleme ihtiyacı bulunuyor.

(itohaber.com sitesinde yayınlanmış olup Sn. Arıoğlu’nun özel izni ile yayınlanmaktadır.)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor