Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Fehmi Ege
Fehmi Ege
9411OKUNMA

Özel Ödeme Zamanlarına Özet Bir Bakış

ÖZET

Vergi ödemelerine dair süreler, ödemeye konu her bir vergi türüne ilişkin kendi özel kanunda ayrıca düzenlenmiştir. Ancak öyle birtakım durumlar söz konusu olmaktadır ki, o durumlarda özel kanunlarda belirtilen ödeme zamanlarının kullanılması mümkün olmamaktadır. Bu tür durumlarda, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Özel Ödeme Zamanları” başlıklı maddesi uygulama alanı bulmaktadır. Yazımızda özel ödeme zamanlarını okuyucuyu kanun metni ile yormaksızın, kısa ve açıklayıcı örnekler vermek sureti ile izah etmeye çalışacağız.

 Vergi ödenme tarihlerine ilişkin düzenlemeler esasen her bir vergi türüne ilişkin özel kanununda düzenleme altına alınmıştır Örneğin, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 14. maddesine göre kurumlar vergisi beyannamesi hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın 25. gününe kadar verilir ve bu beyan üzerine tahakkuk eden vergi de mezkur kanunun 21. maddesine göre beyanın verildiği ayın sonuna kadar ödenir. Bununla birlikte, yazımızın ilerleyen bölümlerinde yer verilen bir takım hukuksal ve vergisel durumların vukuu halinde önceki cümlemizde örneklendirdiğimiz türden ödeme zamanları uygulama alanı bulamamaktadır. Tam da bu noktada, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Özel Ödeme Zamanları” başlıklı 112. maddesi devreye girmektedir. Makalemizde okuyucuyu madde lafzına mümkün olduğunca boğmadan, kısa ve açıklayıcı örneklerle özel ödeme zamanları müessesesini açıklamaya çalışacağız.

ÖZEL ÖDEME ZAMANLARINA İLİŞKİN DURUMLAR

İkmalen, Re’ sen ve İdarece Yapılan Tarhiyatlar

1.1. Mükellefin Haklarını Kullanmadığı Durum

Vergi ödenmesi noktasında esas düzenlemelerin her bir vergiye ilişkin kendi özel kanununda yapıldığına yazımızın önceki bölümünde değinmiştir. Özel kanunlarda belirtilen ödeme zamanları beyan üzerine yapılan tarhiyatlara göre belirlenen zamanlardır. 213 sayılı VUK’ un 112. maddesi birinci fıkrasında ikmalen, re’ sen veya idarece yapılan tarhiyatlar sonucundaki ödeme süreleri düzenlenmiştir. Buna göre ikmalen, re’ sen veya idarece yapılan tarhiyatlar neticesinde düzenlenen ihbarnamelerin mükellefe tebliğ edildiği günden itibaren 30 gün içerisinde mükellef kendisine tanınan hakları özellikle dava açma hakkını kullanmaz ise 30. gün (1) tebliğ edilen vergi tahakkuk etmektedir. Hatta mükellef kendisine tanınan hakları kullanmadığı için tahakkuk eden vergi kesinleşmiş de olmaktadır (2). Tahakkuk eden vergi normal taksit tarihinden önce tahakkuk etmiş ise ödeme normal taksit tarihinde yapılacak, normal taksit tarihi kısmen veya tamamen geçmiş ise ödeme tahakkuk tarihinden itibaren 1 aylık süre içerisinde yapılacaktır. Şimdi bu paragrafta açıkladıklarımızı kısaca örneklendirelim;

Örnek-1: Zeynep Tekstil A.Ş.’ nin 2018 hesap dönemi işlemleri Vergi Müfettişi tarafından incelenmiş olup neticesinde 100.000,00 TL tutarında kurumlar vergisi tarhiyatını ve bir kat da vergi ziyaı cezası kesilmesini öneren vergi inceleme raporuna istinaden vergi dairesince düzenlenen ihbarname 05.05.2019 tarihinde mükellef kurum temsilcisine tebliğ edilmiştir.

Bu durumda yapılan re’ sen tarhiyata ilişkin vergiler tebliğ tarihinden itibaren 30. gün olan 05.06.2019 tarihinde vergiler tahakkuk etmiş olacaktır. Sürecinde devamında VUK 112/1 hükmü gereği, vergiler tahakkuk tarihinden itibaren 1 ay içerisinde yani 05.06.2019 tarihine kadar ödenmelidir. Kesilen cezalar ise VUK’ un 368/1 hükmü gereği (3) dava açma süresinin bittiği tarih aynı zamanda verginin tahakkuk tarihinden itibaren 1 ay içerisinde yani 05.06.2019 tarihine kadar ödenmek durumundadır. (Normal vade tarihinden son tarhiyatın tahakkuk tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizi hususuna yazının ilerleyen bölümlerinde değinilecektir)

Örnek-2: Nisa Hanımın 2017 takvim yılı işlemleri incelenmiş ve neticede 10.000,00 TL gelir vergisi tarhiyat önerisini ve bir kat da vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiğini içeren rapora istinaden düzenlenen ihbarname Nisa Hanıma 02.04.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tebliğ tarihinden itibaren 30. gün olan 02.05.2018 tarihi itibarı ile söz konusu vergi tahakkuk etmiş olacaktır. Verginin normal vade tarihleri ise 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda düzenlendiği üzere, 31.03.2018 ve 31.07.2018 tarihleridir. Re’ sen tarh edilen verginin tahakkuk tarihinin, ilk taksit tarihini geçtiği görülmektedir. Öyleyse re’ sen tarh edilen verginin 5.000,00 TL lik ilk taksitinin tahakkuk tarihinden itibaren 1 ay içinde yani 02.06.2018 tarihine kadar ödenmesi gerekmektedir. Nisa Hanımın 2017 gelir vergisinin ikinci taksitinin ise normalde 31.07.2018 tarihine kadar ödemesi gerekmekteydi. Görüldüğü üzere, re’ sen yapılan tarhiyat üzerinde tarh edilen vergilerin tahakkuk tarihi olan 02.05.2018 tarihi ikinci taksit tarihi olan 31.07.2018 tarihini geçmemektedir. Bu itibarla, Nisa Hanım 5.000,00 TL lik ikinci taksitini (herhangi bir gecikme faizi hesaplaması da olmaksızın) 31.07.2018 tarihine kadar ödemek durumundadır. Kesilen vergi ziyaı cezası ise tarhiyatın tahakkuk tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenecektir.

Örnek-3: Suat Beyin 2016 takvim yılı incelenmiş olup neticesinde 20.000,00 TL tutarında gelir vergisini tarhiyatını ayrıca bir kat da vergi ziyaını kesilmesi öneren vergi inceleme raporuna istinaden düzenlenen ihbarname kendisine 23.07.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda tahakkuk 22.08.2017 tarihinde tahakkuk gerçekleşmiş olacak, ödemenin ise tahakkuk tarihinden 1 ay içerisinde yani 22.09.2017 tarihine kadar yapılması gerekecektir. Bu örnekte vurgulamaya çalıştığımız taksit sürelerinin kısmen geçmesi olgusudur. Tebliğ esasen 23.07.2017 tarihinde yani ikinci taksit tarihi olan 31.07.2017 tarihinden evvel yapılmış ancak 30 günlük sürenin eklenmesi neticesinde taksit tarihi kısmen geçilmiş olduğundan ikinci taksite ilişkin ödeme olan 10.000,00 TL lik ödeme de 22.09.2017 tarihine kadar yapılması gerekmektedir.

1.2. Mükellefin Dava Açması Durumu

Mükellefler kendilerine tebliğ edilen ihbarnamelerdeki işlemlere yönelik olarak tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde kendilerine tanınan bir takım hakları kullanabilmektedirler ki bunların başında da dava açma hakkı gelmektedir. Mükellefin adına tarh edilen vergi ve/veya kesilen cezalara karşı, tebliğ tarihinden 30 gün içerisinde dava açması halindeki özel ödeme zamanları ise VUK 112/3 hükmünde düzenleme altına alınmıştır.

2577 sayılı İYUK’ un 7/1 hükmüne göre mükellefler ihbarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde vergi mahkemelerinde dava açabilmektedirler. Mezkur kanunun 27/4 hükmü gereğince ise önceki cümlemizde belirtilen türden açılan davalar vergi ve cezaların tahsil sürecini durdurmaktadır. Ancak burada şunu da belirtmek gerekir ki, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden tarh edilen vergilere yönelik olarak vergi mahkemesinde açılan davalar ile işlemden kaldırılan dava dosyalarının yeniden işleme konulması sureti ile açılan davalarda tahsil sürecini durdurmayacaktır.

Mükellefin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açması halinde öncelikle tahsilat işlemleri duracaktır. Mahkeme mükellefi tamamı ile haklı bulur ve tarhiyatı ortadan kaldırırsa zaten ödenecek bir vergi olmayacağı için ödeme zamanından da bahsedilemeyecektir. Mahkemenin kısmen/tamamen re’ sen tarh edilmesi önerilen vergiyi onaması halinde, mahkeme kararının mükellefe tebliğinden itibaren 1 ay içinde mükellefin ödemeyi yapması gerekmektedir. Ancak mükellef kararı istinafa/temyize götürebileceği için ödeme noktasında farklı durumlar da ortaya çıkabilir. Mükellef vergi mahkemesi kararını yürütmeyi durdurma talepli olarak istinafa/temyize götürür ve yürütmeyi durdurma kararı alırsa bu halde verginin tahsili yine duracaktır. Bununla birlikte, yürütmeyi durdurma kararı alamaması veya bu yönde bir talepte bulunmaması halinde tahsilat işlemi aynen devam edecektir.

Mükellefin dava açması halinde tereddüt oluşturan durumlardan biri gecikme faizinin hesaplanmasında dikkate alınacak son tarih noktasında yaşanmaktadır. Gecikme faizinin hesabında ilk olarak dikkate alınacak tarih verginin normal vade tarihidir, ikinci olarak dikkate alınacak tarih ise 172 no’ lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Örnek 1 de de belirtildiği üzere mahkeme kararının vergi dairesine tebliğ tarihidir. Ödeme ise pek tabi, mahkeme kararının vergi dairesince mükellefe tebliğinden itibaren 1 ay içerisinde yapılmalıdır.

Aşağıda mükellefin dava açması durumunda ödeme zamanlarının ne şekilde belirleneceğini örnekler üzerinden açıklayacağız.

Örnek-4: Gerçek usulde vergilendirilen Yavuz Selim Bey’ in 2017 yılı işlemlerinin incelenmesi neticesinde adına 10.000,00 TL tutarında gelir vergisi tarhiyatı yapılmasını aynı zamanda bir kat da vergi ziyaı cezası kesilmesini öneren rapor tanzim edilmiş olup bu kapsamda düzenlenen ihbarname kendisine 05.04.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mükellef 10.04.2018 tarihinde vergi mahkemesine başvurmak sureti ile dava açma hakkını kullanmıştır. Bu durumun ilk sonucu, mükellef adına tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ilişkin tahsilat sürecinin durması şekilde olmaktadır.

Dava süreci sonunda davacının talebinin reddi halinde, verginin normal vade tarihinden mahkeme kararının vergi dairesine tebliğ tarihine kadar gecikme faizi vergi dairesince hesaplanacaktır. Ödeme ise vergi dairesinin mahkeme kararını mükellefe tebliğ etmesi tarihinden itibaren 1 ay içerisinde yapılmalıdır. Davanın kısmen reddi halinde vergi ve cezanın ortadan kalkmayan kısmı için de aynı süreç izlenecektir. Mahkeme kararını 10.10.2018 tarihinde davacının talebini tamamen reddetmek yönünde vermiştir. Mahkeme kararı vergi dairesine 20.10.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, vergi dairesi ise kararı mükellefe 25.10.2018 tarihinde tebliğ etmiştir. Bu durumda, normal taksit tarihlerinin her ikisi olan 31.03.2018 ve 31.07.2018 tarihleri geçtiğinden, mükellef 25.10.2018 tarihinden 1 ay içinde ödemeyi gerçekleştirmelidir. Vergi dairesi tarh edilen vergi üzerinden hesaplayacağı gecikme faizini, verginin normal vade tarihleri olan 31.03.2018 ve 31.07.2018 tarihleri ile mahkeme kararının vergi dairesine tebliğ tarihi olan 20.10.2018 tarihleri arasında hesaplayacaktır.

Mükellefin davayı kazanması halinde ortada ödenmesi gereken vergi ve ceza kalmayacağından bir ödeme zamanından bahsedilemeyecektir.

Örnek-5: Mükellef kurumun 2016 hesap dönemi işlemleri incelenmiş ve neticesinde 100.000,00 TL kurumlar vergisi tarhiyatı ve bir kat da vergi ziyaı cezası kesilmesini öneren vergi inceleme raporu tanzim edilmiş olup söz konusu rapora müsteniden vergi dairesince düzenlenen ihbarname mükellef kurum temsilcisine 02.05.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. İşletme temsilcileri 12.05.2017 tarihinde vergi mahkemesine başvurmak sureti ile dava açma haklarını kullanmışlardır. Vergi mahkemesi davacının talebini 10.10.2017 tarihinde reddetmiş, mahkeme kararı 20.10.2017 tarihinde vergi dairesine, 25.10.2017 tarihi itibarı ile ise mükellef kurum temsilcilerine tebliğ edilmiştir.

Şirket vergi mahkemesinin vermiş olduğu kararı 30.10.2017 tarihi itibarı ile yürütmeyi durdurma talepli olarak istinaf/temyiz yolu ile üst yargı merciine taşımıştır. Yürütmeyi durdurma talepli de olsa yürütmeyi durdurma kararı alınmadıkça veya yürütmeyi durdurma talebi red edilirse, tarh edilen vergilerin ve kesilen cezaların tahsilat süreci devam edecektir. Bu durumda önceki örneklerde ve açıklamalarda izah ettiğimiz süreç işler ve vergi mahkemesinin kararının mükellefe vergi dairesince tebliğ edilmesinden 1 ay içinde ödemenin yapılması gerekir.

Ancak üst yargı merciince yürütmeyi durdurma talebi kabul edilirse bu halde tahsilat süreci yine duracaktır. Üst yargı merciinin dava hakkındaki nihai kararı talebin tamamı ile kabulü yönünde olursa ortada tarh edilecek vergi ve kesilecek ceza kalmayacağından ödeme zamanından bahsedilemeyecektir.

Bununla birlikte, üst yargı merciinin kısmen/tamamen idareyi haklı bulması ve dolayısı ile davacının talebinin kısmen/tamamen reddetmesi halinde üst yargı merciinin kararının vergi dairesince mükellefe tebliğinden itibaren 1 ay içinde ödemenin yapılması gerekmektedir. Vergi dairesi hesaplayacağı gecikme faizini, kurumlar vergisinin normal vade tarihi olan 30.04.2017 ile üst yargı mercii kararının vergi dairesine tebliğ tarihi olan 02.02.2018 tarihleri arasında hesaplamalıdır.

1.3. Memleketi Terk ve Ölüm Gibi Haller

213 sayılı VUK’ un 112/2 hükmünde, memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip hallerde beyan üzerine ayrıca ikmalen, re’ sen ve idarece yapılan tarhiyatlardaki ödeme zamanları düzenleme altına alınmıştır.

Memleketi terk ve ölüm gibi mükellefiyetin kalkmasını mucip hallerin vukuu halinde beyan üzerinde tarh olunan vergiler, beyan verilme süresi içerisinde ödenir.  Ayrıca vadeleri önceki cümlemizde ifade ettiğimiz süreden sonra gelen vergiler de yine aynı süre içerisinde ödenir. Burada önemli olan ancak beyan üzerine tarh olunan vergilerde bu durumun söz konusu olduğudur.

Burada beyan verme sürelerinin belirlenmesi öne çıkmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 92. maddesinde aşağıdaki düzenlemeye yer verilmiştir.

“Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde, ölüm tarihinden itibaren 4 ay içinde verilir.”

Yukarıdaki düzenlemeden anlıyoruz ki, bir gerçek kişinin yıl içinde memleketi terk etmesi halinde gelir vergisi beyannamesini terke tekaddüm eden 15 gün içerisinde, ölüm halinde ise ölüm tarihinden 4 ay içerisinde verilmesi gerekmektedir. Bu iki durumun takvim yılı içerisinde gerçekleşen memleketi terk ve ölüm hallerinde geçerli olduğunu söylemeye ise kanun lafzı açık olduğundan gerek yoktur.

213 sayılı VUK’ un “Ölüm Halinde Sürenin Uzaması” başlıklı 16. maddesi metni ise aşağıdaki gibidir;

“Vergi kanunlarında hüküm bulunmıyan hallerde ölüm dolayısiyle mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.”

Buradan hareketle, gelir vergisi gibi kendi kanununda özel hüküm ihtiva etmeyen vergi türlerine yönelik olarak verilecek beyannamelerde süre, beyanname verme tarihine 3 ay eklenmek sureti ile bulunacaktır.

Örnek-6: Gelir vergisi mükellefi 05.05.2017 tarihinde vefat etmiştir. Durumu gelir vergisi ve katma değer vergisi yönlerinden analiz edelim. Mükellefin 2016 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesini vermesi gereken tarih 01-25.03.2017 tarihleri olup söz konusu beyannameye ilişkin ödemeler ise 31.03.2017 ve 31.07.2017 tarihlerinde yapılmalıdır. 2016 yılına ilişkin gelir vergisi beyannamesinin verilme tarihinde ayrıca taksit tarihlerinde mükellefin ölümünden kaynaklı herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Şimdi 2017 yılı kıst dönemini gelir vergisi yönünden değerlendirelim. 2017 yılı kıst dönemine ilişkin verilmesi gereken gelir vergisi beyannamesi GVK’ nın 92 son fıkrası gereği ölüm tarihinden 4 ay içerisinde verilecektir. Bu halde, mükellefin 2017 kıst dönemine ilişkin gelir vergisi beyanının 05.09.2017 tarihine kadar verilmesi ve bu beyan üzerine tahakkuk eden vergilerin de aynı sürede ödenmesi gerekmektedir.

Şimdi mükellefin Mart/2016 dönemi katma değer vergisi beyannamesine ilişkin durumu inceleyelim. Bu durumda VUK’ un 16. maddesi hükmü devreye girmekte ve söz konusu döneme ilişkin katma değer vergisi beyanının normal beyan son süresi olan 24.05.2017 tarihine 3 ay eklenmek sureti ile bulunan 24.08.2017 tarihi olacağı görülmektedir. Bahse konu beyan üzerine tahakkuk eden verginin de aynı süre içinde ödenmesi gerekecektir.

1.4. Kanun Yolunda Vazgeçme

Kanun yolundan vazgeçme müessesesi genç bir uygulama olup 213 sayılı VUK’ un 7194 sayılı kanunun 27. maddesiyle yeniden düzenlenen 379. maddesinde yer almaktadır. Mükellef kanun yolundan vazgeçtiğinde, açmış olduğu dava idare lehine sonuçlanacak olup bu sebeple ödeme zamanı tıpkı davanın mükellef adına kaybedilmesindeki bölümünde açıkladığımız ve örneklendirdiğimiz gibi olacaktır.

Bu durumda önem arz eden husus ise gecikme faizinin hesaplanacağı tarih aralığının belirlenmesi noktasında vukuu bulmaktadır. VUK’ un 112/3-c hükmüne göre, kanun yolundan vazgeçilmesi durumunda gecikme faizi verginin normal vade tarihi ile kanun yolundan vazgeçmeye ilişkin dilekçenin vergi dairesine verdiği tarih arasında hesaplanacaktır.

1.5. Uzlaşma Durumu

Mükellefin, ihbarnamenin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde kullanabileceği haklarından bir diğeri de uzlaşma talebi hakkıdır. Mükellefin uzlaşma talep etmesi durumunda üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaların ödenmesine ilişkin durum şu şekilde olacaktır. Uzlaşma tutanağı taraflarca imzalandığında söz konusu tutanak mükellefe tebliğ edilmiş sayılacak ve üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaların uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihten itibaren 1 ay içerisinde ödenmesi gerekecektir.

Uzlaşma sağlanması durumunda, verginin normal vade tarihi ile uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihler dikkate alınarak tarh edilen vergi üzerinden gecikme faizi hesaplanacaktır.

 GECİKME FAİZİ

Özel ödeme zamanları hususunda önem arz eden noktalardan biri de gecikme faizinin hesaplanacağı zaman aralığının belirlenmesi ve gecikme faizinin hesabında izlenecek usuldür. Öncelikle gecikme faizinin yalnızca vergi aslı için hesaplanacağını ve vergi ziyaı için hesaplanmasının söz konusu olmadığını ifade etmek isteriz.

Gecikme faizinin hesaplanacağı zaman aralığının başlangıcı, faiz hangi vergi türü için hesaplanacak ise o vergi türünün özel kanununda belirtilen normal vade tarihidir. Faizin hesabı için dikkate alınacak son tarih ise sürece göre değişiklik gösterebilmektedir. Aşağıda gecikme faizinin hesabında dikkate alınacak nihai tarihi her bir durum itibarı ile madde madde belirteceğiz. Buna göre;

  • Mükellefin tebliğ tarihinden 30 gün içerisinde kendine tanınan hakları kullanmaması halinde gecikme faizi; verginin normal vade tarihi ile tebliğden itibaren 30. gün olan son tarhiyatın tahakkuk tarihi dikkate alınarak hesaplanacaktır.
  • Mükellefin kendisine yapılan tebligattan itibaren 30 gün içerisinde dava açması halinde gecikme faizi; verginin normal vade tarihi ile mahkeme kararının vergi dairesine tebliğ tarihi arası dikkate alınarak hesaplanacaktır.
  • Dava açmış olan mükellefin VUK’ un 379. maddesi gereği kanun yolundan vazgeçmesi halinde gecikme faizi; verginin normal vade tarihi ile kanun yolundan vazgeçmeye ilişkin dilekçenin vergi dairesine verildiği tarih dikkate alınarak hesaplanacaktır.
  • Uzlaşma halinde ise gecikme faizi; verginin normal vade tarihi ile uzlaşma tutanağının imzalandığı tarihler dikkate alınarak hesaplanacaktır.

VUK’un 112. maddesinde gecikme faizinin hesabında ay kesirlerinin dikkate alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. Ay kesirlerinin dikkate alınmamasının nasıl uygulanacağı anlamında akademik ve vergi camiasında bir görüş bütünlüğü yoktur. Bir görüşe göre, süre ay olarak hesaplanacağından bir sonraki ayda bu güne tekabül eden gün dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Bir diğer görüşe göre ise ayların kesirleri dikkate alınmaksızın tam bir aylık dönemler sayılmak sureti ile aylık olarak gecikme faizi hesaplanmalıdır. Kendi görüşümüze de yansıtan gecikme faizi ile ilgili oluşturduğumuz örnekler aşağıdaki gibidir;

-Vade Tarihi: 26.05.2018 ve Son Tarhiyatın Tahakkuk Tarihi: 30.08.2018 olsun. Bu durumda gecikme faizi hesabında dikkate alınacak ay sayısı aşağıdaki şekilde belirlenecektir.

26.05-26.06à1 ay
26.06-26.07à1 ay
26.07-26.08à1 ay

Sonuç olarak 3 ay dikkate alınarak gecikme faizi hesaplanacaktır.

-Vade Tarihi: 28.02.2016 Son tarhiyatın tahakkuk tarihi: 28.04.2016, bu halde gecikme faizi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

28.02-31.03à1 ay (VUK 18 gereği bir sonraki ayda Şubat 28’ e tekabül eden gün dikkate alınır)

Neticede 1 ay dikkate alınmak sureti ile gecikme faizi hesaplanır. Son tarhiyatın tahakkuk tarihi 30.04 veya 31.04 olsaydı o halde 2 ay dikkate alınarak gecikme faizi hesaplanacaktı.

 SONUÇ

Makalemizde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 112. maddesinde düzenleme altına alınan “Özel Ödeme Zamanları” müessesesini verdiğimiz örneklerle açıklamaya çalıştık. Özel ödeme zamanları örnekler üzerinden çeşitlendirilebilecek durumlara haiz olsa da yazımızda konuyu en gerekli olacak ve günlük hayatta vergisel anlamda karşımıza çıkma olasılığı en yüksek hususlar üzerinden izah etmeye gayret ettik.

- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
- Beyanname Düzenleme Rehberi (2020), Vergi Müfettişleri Derneği Yayınları
- 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu

(1) 30 günlük süreye ilişkin düzenleme 2577 sayılı İYUK’ un “Dava Açma Süresi” başlıklı 7/1. hükmü düzenlemesi ile belirlenmiştir.
(2) Verginin tahakkuk etmiş olması her durumda kesinleşmiş olduğu anlamına gelmez. Tahakkuk halinde dava yoluna giderek verginin ortadan kaldırılması olası iken kesinleşen bir verginin dava edilmesi mümkün değildir.
(3) VUK 368/1: “Cezaya karşı vergi mahkemesinde dava açılmamışsa dava açma süresinin bittiği tarihten….başlayarak 1 ay içerisinde ödenir.”

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor