Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Araştırmalar

Yavuz AKBULAK
Yavuz AKBULAK
802OKUNMA

‘Optimal Vergi Sistemi’ var mıdır?

Bir toplumun refahını maksimize eden optimal bir vergi sistemi mümkün müdür?

Optimal vergilendirme (optimal taxation) üzerine yapılan araştırmalar genellikle saf ekonomik çıkarımlara odaklanmakta, optimal bir vergi sistemini uygulamaya çalışırken çok farklı sonuçlara yol açabilecek kültürel ve toplumsal farklılıkları nadiren dikkate almaktadır.

Ekonomik ve Kültürel Optimallik

İki tür optimallik vardır: Ekonomik ve kültürel.

Ekonomik optimallik (economic optimality), vergilerin ekonomik bozulmaları sınırlaması ve insanların karar verme sürecini büyük ölçüde değiştirmemesi gerektiğini iddia eder. Bu görüşe göre vergiler, Tax Foundation (Vergi Vakfı) tarafından oluşturulan “Sağlam Vergi Politikası İlkeleri” gibi net kılavuzları izlemelidir: Tarafsızlık, istikrar, saydamlık ve basitlik (Tax Foundation’s Principles of Sound Tax Policy: neutrality, stability, transparency, and simplicity).

Kültürel optimallik (cultural optimality) ise ülkelerin farklı değerlere sahip olduğunu kabul etmekte ve vergi politikasının bu değerleri yansıtması gerektiğini önermektedir. Sonuç olarak aynı vergi politikaları kültürel değişkenler nedeniyle farklı ülkelerde farklı sonuçlara yol açabilmektedir.

Bunun bir örneği veraset vergisidir. Gelir dağılımında eşitliğin önemi [genellikle ‘dikey eşitlik’ (vertical equity) olarak da adlandırılır] ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Bu nedenle, veraset vergisi en ilkeli şekilde yapılandırılsa bile, kültürel optimallik, örneğin toplumsal hareketliliği destekleyen bir ülke ile hanedan zenginliğine değer veren bir ülke arasında büyük ölçüde farklılık gösterecektir. İlkinde, bir veraset vergisinin kabul edilmesi ve uyulması muhtemeldir; ikincisinde ise, vergi mükelleflerinin böyle bir teklifi memnuniyetle karşılama şansı zayıftır.

Ekonomik ve kültürel optimallik birbirini dışlamaz. Aksine, kültürel faktörler ekonomik ilkelerin uygulanmasına bilgi verebilir. Vergi politikası reformlarını tartışırken, kültürel hususlar bir rol oynamalıdır.

Çok Taraflı Anlaşmalar İle İlgili Can Sıkıcı Gerçek (Unpleasant Truth about Multilateral Agreements)

Günümüzde vergi politikasının önemli bir bölümü çok taraflı müzakereler ile ilgilidir. Ve ülkeler, her bir tarafın birlikte yaşayabileceği çözümlere ulaşmaya çalışırken, siyasi uzlaşma genellikle ekonomik açıdan en uygun politika çözümüne asla yol açmaz.

Uluslararası optimal vergileri yapılandırmak için anlaşmaların, vergileri politik ekonomiye uyarlamak ve hemfikir olan her hükümetin çıkarlarıyla uyumlu politikalar yapmak için kültüre özgü hükümler içermesi gerekir. Çok taraflı müzakereler genellikle bir uzlaşma ile sona erdiğinden, bu mülahazalar kendilerini nadiren temsil edilmiş halde bulur ve bir dizi kültürel tercih tipik olarak diğerlerinin üzerinde galip gelir.

Birinci Sütun ve İkinci Sütun hakkındaki mevcut müzakereler de bunu gösteriyor. Ülkeler arasındaki kültürel farklılıkları görmezden gelirler ve bunun yerine onlara daha yüksek kurumlar vergisi için aynı teşvik yapılarına ve tercihlerine sahiplermiş gibi davranırlar.

Bilgiye Dair Kısıtlar (Information as a Constraint)

Optimal bir vergi sistemini yapılandırmaya yönelik herhangi bir girişim, çok fazla bilgi gerektirmektedir. Doğru seçimleri yapmak için politika yapıcıların tüm popülasyonun gerçek tercihlerinden veya en azından açıkça temsili bir örneklemden yararlanması gerekir. Temsili bir örneklemi yakalamak yeterince zordur; ama ortak görüşlerinin doğru olduğundan emin olmak daha da zordur. Kararlar zaman kısıtlamaları altında alındığında ve ekonomik güdülerden çok siyasi güdülerle verildiğinde, optimal bir vergi sisteminin inşası giderek daha karmaşık hale gelir.

Bir hükümet gerekli tüm kamusal bilgileri toplasa bile, iki temel sorun kalır: Maliyetler ve etkileşimler (costs and interactions). İlk olarak, tahsilât ve yönetim maliyetleri (costs of collection and administration), en azından kısa veya orta vadede, muhtemelen faydalardan daha ağır basacaktır. Bu, çoğu politikacı için geçerlidir çünkü optimal bir vergi sisteminin (an optimal tax system) ekonomik faydaları uzun vadede ortaya çıkar. İkincisi, Hayek’in merkezi planlama eleştirisinden kaynaklanmaktadır: Politika yapıcılar, politika oluşturma sürecinde en uygun politikayı ayırt etmek için hiçbir zaman yeterli bilgiye sahip değildir. Aktörler arasındaki etkileşimler ve fiyatlar ile piyasalar yoluyla kendiliğinden oluşan düzen, merkezi planlamadan daha verimli sonuçlara yol açabilir.

Bununla birlikte, öncelikle zevklere dayalı bir toplumsal ve ekonomik öncelikler (social and economic priorities) karışımına güvenmek, bu durumda izlenecek uygun kestirme yol değildir. Birçok sosyal öncelik tutarsızdır ve fayda sağlaması amaçlananlara zarar verir. Bir örnek, genellikle kaynakları zenginden fakire yeniden dağıtmaya çalışan sermaye gelirinin vergilendirilmesidir. Vergiler (taxes), her ikisi de işçilere zarar veren mevcut ücret havuzunu ve gelecekte daha verimli yatırım fırsatlarını azaltır. Bunun yerine ekonomik büyümeye odaklanmanın, sosyal olanlar da dâhil olmak üzere birçok sorunu hafiflettiği gösterilmiştir.

Sonunda, kültürel olarak optimal bir vergi sistemine ulaşmak olanaksız olabilir. Ancak politika yapıcılar, ekonomik açıdan en uygun politikaları tasarlarken ve uygularken kültürel faktörleri göz ardı etmemek zorundadırlar.

‘Optimal Vergi Sistemi’ var mıdır?

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor