‘Küresel Vergi Anlaşması’ hakkında son durum
Yazarlar: Daniel Bunn ve Sean Bray
Türkçe Çeviri: Yavuz Akbulak
Son yıllarda ülkeler, çokuluslu şirketleri etkileyen uluslararası vergi kurallarında yapılan önemli değişiklikleri tartışıyorlar. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic Co-Operation and Development; OECD) nezdinde Ekim 2021’de yapılan görüşmelerin ardından 130’dan fazla Birleşmiş Milletler üye ülkesi, yeni vergi kurallarına ilişkin bir taslak üzerinde anlaşmaya varmış; ancak ilk anlaşmadan bu yana geçen yıllarda çok şey değişmiştir.
Tasarı teklifi, büyük şirketlerin müşterilerinin olduğu ülkelerde daha fazla, genel merkezlerinin, çalışanlarının ve operasyonlarının bulunduğu ülkelerde ise daha az vergi ödemesini gerektirecektir. Anlaşmayla buna ek olarak, düşük vergili bölgelerde kazançları olan şirketlere uygulanan vergileri artıracak yüzde 15 oranında bir küresel asgari vergi belirlenmiştir.
Birkaç düzine ülke şu anda asgari vergi kurallarını uygulamaktadır. OECD tasarısı, 2019 yılından bu yana tartışılan bir taslağı takip ediyor. Reformun iki “ayağı” var: Birinci Sütun, büyük şirketlerin vergi ödediği yerleri değiştiriyor (kârlara yaklaşık 200 milyar dolar etki ediyor); İkinci Sütun ise, küresel asgari vergiyi getiriyor (vergi gelirlerini küresel olarak tahmini 220 milyar dolar artırıyor).
Birinci Sütun için çok taraflı anlaşmanın taslağı Ekim 2023’te yayınlanmış olup nihai anlaşma için Haziran 2024’e kadar olan son tarih gelip geçmiştir. ABD ile bazı ülkeler arasında ayrımcı dijital hizmet vergilerine ilişkin anlaşma da geçerliliğini yitirmiştir. Bu anlaşmanın parçası olmayan Kanada, kendi dijital hizmetler vergisini uygulamaya koymuştur.
İkinci Sütun’un uygulamaya konması, ilk benimseyenler için 2024 yılında gerçekleşmiştir. Birinci Sütun, geliri 20 milyar avronun üzerinde ve kâr marjı yüzde 10’un üzerinde olan şirketler için geçerli olan “A Tutarı”nı içermektedir. Bu şirketlerin kârlarının bir kısmı, satış yaptıkları bölgelerde vergilendirilecektir; yüzde 10’luk marjın üzerindeki kârların yüzde 25’i vergilendirilebilir. Yedi yıllık inceleme döneminin ardından 20 milyar avro eşiği 10 milyar avroya düşebilir.
“A Tutarı”, vergi gelirlerinin büyük çokuluslu şirketlerin faaliyet gösterdiği ülkelerden müşterilerinin bulunduğu ülkelere sınırlı bir şekilde yeniden dağıtılmasıdır. Bu şirketlerin büyük bir kısmını ABD şirketleri oluşturmaktadır.
ABD Kongresi’ndeki Müşterek Vergilendirme Komitesi, ABD’nin “A Tutarı” nedeniyle muhtemelen bir miktar vergi geliri kaybedeceğini (tek bir yılda yaklaşık 1,4 milyar dolar) tahmin etmektedir. Ayrıca, “A Tutarı” kapsamında yeniden tahsis edilecek potansiyel kârların yaklaşık yüzde 70’inin ABD yerli çokuluslu şirketleri tarafından oluşturulduğunu da tahmin etmektedirler.
Birinci Sütun ayrıca, şirketlerin pazarlama ve dağıtım gibi yurt dışı operasyonlarına ilişkin vergileri hesaplamak için daha basit bir yöntem sağlayan “B Tutarı”nı da içermektedir. OECD Aralık 2024’te, Ocak 2025’ten itibaren “B Tutarı” çerçevesinin kullanımına ilişkin kılavuz yayınlamıştır.
İkinci Sütun küresel asgari vergidir. Vergi anlaşmalarına ilişkin üç ana kural ve bir dördüncüyü içermektedir. Bu kuralların, geliri 750 milyon avronun üzerinde olan şirketlere uygulanması amaçlanmakta olup; model kuralları Aralık 2021’de yayınlanmıştır.
Bunlardan ilki, ülkelerin şu anda yüzde 15’lik asgari efektif oranın altında vergilendirilen kârlarına ilişkin birinci hakkı talep etmek için kullanabileceği yerel asgari vergidir.
İkincisi, bir şirketin yurt dışı gelirinin ne zaman ana şirketin vergiye tabi gelirine dâhil edilmesi gerektiğini belirleyen gelir dâhil etme kuralıdır. Anlaşmada asgari efektif vergi oranı yüzde 15 olarak belirlenmektedir, aksi takdirde şirketin kendi ülkesinde ek vergiler ödenmesi gerekecektir.
Gelir dâhil etme kuralı, maddi varlıkların (ekipman ve tesisler gibi) değerinin yüzde 8’i ve ücret giderlerinin yüzde 10’u düşüldükten sonra yabancı kârlara uygulanacaktır. Bu kesintilerin her biri 10 yıllık geçiş dönemi boyunca yüzde 5’e düşürülecektir.
Daha da önemlisi, İkinci Blok kuralları vergi muhasebesi verilerinden ziyade öncelikle finansal (yani “defter”) muhasebe verilerine dayanır. Bu defter/vergi farklılıkları, İkinci Blok kurallarının, net işletme zararlarını ve sermaye indirimlerini içerebilen ertelenmiş vergi varlıklarına odaklanarak zamanlama farklılıklarını hesaba kattığı anlamına gelir. Ancak bu ertelenmiş vergi varlıklarının asgari yüzde 15 vergi oranı üzerinden değerlenmesi gerekmektedir.
Yabancı kazançları vergilendiren diğer kurallar gibi, gelir dâhil etme kuralı da sınır ötesi yatırımların vergi maliyetini artıracak ve yurt içi operasyonlar da dâhil olmak üzere dünya çapında nerede işe alım ve yatırım yapılacağına ilişkin iş kararlarını etkileyecektir.
İkinci Sütun’daki üçüncü kural, farklı bir yetki alanındaki ilgili başka bir kuruluşun yüzde 15’lik efektif oranın altında vergilendirilmesi durumunda bir ülkenin bir şirket üzerindeki vergileri artırmasına olanak tanıyan, düşük vergilendirilmiş kârlar kuralıdır. Birden fazla ülkenin benzer bir ek vergi uygulaması durumunda vergiye tabi kâr, maddi varlıkların ve çalışanların konumuna göre bölünür
Yurtiçi asgari vergi, gelir dâhil etme kuralı ve düşük vergilendirilmiş kârlar kuralı birlikte, hem yurt dışında yatırım yapan şirketler hem de yurt içinde yatırım yapan yabancı şirketler için asgari bir vergi oluşturmaktadır. Bunların hepsi en az yüzde 15’lik asgari efektif orana bağlıdır ve bir şirketin faaliyet gösterdiği her yetki alanı için geçerli olacaktır.
İkinci Sütun’un dördüncü kuralı ise, ülkelere, aksi takdirde yalnızca düşük bir vergi oranıyla karşı karşıya kalabilecek ödemeleri vergilendirme yetkisi vermek için bir vergi anlaşması çerçevesinde kullanılması amaçlanan “vergiye tabi olma kuralıdır” (subject to tax rule). Bu kurala ilişkin vergi oranı yüzde 9 olarak belirlenecektir.
İkinci Sütun’un özetlenen sürümü, ülkelerin kendi kurallarını tasarlamak için kullanabilecekleri bir şablon gibidir. Eğer yeterli sayıda ülke kuralları benimserse, dünya genelinde şirket kârlarının önemli bir kısmı yüzde 15’lik bir efektif vergi oranıyla karşı karşıya kalacaktır.
Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesi, oybirliğiyle kabul edilen bir direktif doğrultusunda İkinci Sütun kurallarını uygulama sürecindedir. Yıllık cirosu en az 750 milyon avro olan şirketler, 2024 yılından itibaren yüzde 15’lik asgari oranı ödemeye başlayacak olup; buna, gelir eşiğini karşılayan tamamı yerli gruplar da dâhildir.
Kapsam dâhilinde çokuluslu grup sayısı 12’den fazla olan üye devletler, gelir dâhil etme kuralını 31 Aralık 2023 tarihinden itibaren, vergilendirilmemiş kârlar kuralını ise 31 Aralık 2024 tarihinden itibaren uygulamak zorundadır. 12’den az üyesi olan üye devletler, her iki kuralın uygulanmasını altı yıl süreyle ertelemeyi seçebilir. Raporlara göre bunlar arasında Estonya, Letonya, Litvanya, Malta ve Slovak Cumhuriyeti yer almaktadır.
27 Şubat 2025 tarihi itibarıyla 65 ülke ya taslak mevzuatı uygulamaya koymuş ya da İkinci Sütun’un model kurallarını kendi ulusal yasalarına aktaran nihai mevzuatı kabul etmiştir.
Şu ana kadar ABD Kongresi, küresel vergi anlaşmasına uygun değişiklikleri uygulamamayı tercih etmiştir. Biden yönetimi anlaşmayı desteklese de Kongre bu değişiklikleri 2022 tarihli Enflasyon Azaltma Yasası’nın (Inflation Reduction Act) dışında bırakmıştır. Ayrıca, Temsilciler Meclisi Yön ve Yöntemler Komitesi (Committee on Ways and Means) Başkanı Temsilci Jason Smith (R-MO), yakın zamanda Amerikan çokuluslu şirketlerine asgari vergi kuralları uygulayan yabancı ülkeler tarafından kabul edilen yasalara karşı çıkacak misilleme niteliğinde bir mevzuatı uygulamaya koymuştur.
Başkan Trump, ABD şirketlerine küresel asgari vergi uygulayan diğer ülkelere misilleme yapma tehdidinde bulunmuş ve yabancı dijital hizmet vergilerine yönelik ticari tehditleri yeniden canlandırmıştır. Başkan 20 Ocak 2025 tarihinde yayınlanan bir memorandumda, ABD Hazine Bakanı’na bulgu ve tavsiyeleri 60 gün içinde yayınlama talimatı vermiştir. Başkan ayrıca ABD ticari ilişkilerine yönelik “Adil ve Karşılıklı Plan”a (Fair and Reciprocal Plan) dijital hizmet vergilerini de dâhil etmiştir.
Diğer ülkeler de İkinci Sütun’u gözden geçirmektedir. Almanya ve Hollanda, Aralık 2024’te ortak bir gayri resmi bildiri yayınlayarak, uluslararası vergi kurallarını “düzenleme/dağınıklığı giderme” (declutter) çabasının başlangıç noktasının asgari vergi olması gerektiğini belirtmiştir. Açıklamada kuralların yürürlükten kaldırılması desteklenmemekte ancak “basitleştirmeye yönelik geniş bir potansiyel” bulunduğu belirtilmektedir.
Buna ek olarak, Almanya’nın Hessen eyaletinin maliye bakanı, Başkan Trump’ın misilleme tehdidine yanıt olarak küresel asgari verginin askıya alınması çağrısında bulunmuştur.
ABD politikası değişmezse veya asgari vergi kurallarında önemli bir değişiklik olmazsa, ABD şirketleri, Küresel Maddi Olmayan Düşük Vergi Geliri (Global Intangible Low-Tax Income), Matrah Aşındırma ve Kötüye Kullanımla Mücadele Vergisi (Base Erosion and Anti-Abuse Tax), Enflasyon Azaltma Yasası’nın yeni Alternatif Asgari Kurumlar Vergisi (Corporate Alternative Minimum Tax) ve muhtemelen küresel asgari vergi kurallarının bir kısmı dâhil olmak üzere kafa karıştırıcı bir asgari vergiler ağına yakalanacaktır. İkinci Sütunla ilgili son rehberlik, ABD Küresel Maddi Olmayan Düşük Vergi Gelirinin yabancı asgari vergilerden sonra uygulanacağı ve Küresel Maddi Olmayan Düşük Vergi Gelirinden elde edilen ABD vergi gelirlerinin azaltılacağı anlamına gelmektedir. İkinci Sütun tasarısının önceki bir sürümü, Küresel Maddi Olmayan Düşük Vergi Geliri ve ABD şirketlerine mevcut kurallardan çok daha iyi muamele sağlayacaktı.
Kuralların yapısı, 27 Avrupa Birliği ülkesi, Japonya, Kore, Birleşik Krallık ve diğer bazı önemli yargı bölgelerinde benimsenmesinin, dünya çapında çokuluslu şirketleri önemli ölçüde etkileyeceği anlamına gelmektedir.
Bu kurallar, artan maliyetlerin bir kısmını asgari vergiden dengelemek için işletmelere devlet sübvansiyonlarını açıkça teşvik etmektedir. Bunun nedeni, standart vergi kredilerinin devlet teşvikleri ve iade edilebilir kredilere göre dezavantajlı olmasıdır.
Kuşkusuz bu, hem ülkelerin yasama ve uygulama rolleri hem de vergi mükellefleri ve uyum yükleri açısından kurumlar vergisinin karmaşıklık düzeyinde atılmış bir adımdır.
Anlaşma vergi rekabeti açısından büyük bir değişikliği temsil etmektedir ve birçok ülke çokuluslu şirketlere yönelik vergi politikalarını yeniden düşünecektir. İkinci Sütun’da veya dijital hizmet vergilerinde değişiklik yapılması konusunda bir anlaşma olmazsa, misilleme amaçlı Amerikan tarifeleri ufukta görünebilir.