Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Furkan Musa DOĞAN
Furkan Musa DOĞAN
1293OKUNMA

Koca Yaşlı Şişko Dünya

"Bir sinekle bir devlet adamı arasındaki benzerlik nedir? Sorusunun cevabı 19. yüzyıldan hazırdır. İkisini de gazeteyle öldürebilirsin!”
Murat Menteş 

Dünya üzerinde bulunan milletleri kendilerine ait olan marş, bayrak, kıta, etnik köken veyahut kültürleriyle sınıflara ayırabilmektedir. Fakat mesele ekonomik güce göre bir tasnif gerçekleştirilmesi istenildiğinde vaziyet hiçte hayra alamet olmayacaktır. Örneğin televizyonun karşısında herhangi bir belgeselde Afrika kabilesinin düğün merasimini izlediğinizi düşünün. Dansları, kıyafetleri veya gelenekleri gözlerinize tuhaf gelmek beraber muhtemelen hoşunuza gidecektir. Diğer taraftan aynı belgesel o Afrika kabilesinin yaşam şartlarını veya ekonomik hayatını sizlere gösterdiğinde; izlediğiniz o eğlenceli dans ve figürler gözünüzün önünden silinecektir. Evet, kemerlerinizi sıkı bağlayın ve bildiğiniz bütün şeyleri unutmayın.

Söz konusu kabile ekonomik olarak geri kalmasında emperyalizmin bir payı kat’i bir şekilde vardır fakat aslında kabile sürekli dikiz aynasına bakarak araba kullandığı için bu durumdadır. Geçmişe odaklanıp o günün durumunu analiz etmeden, imkanlarıyla geleceğe dair temel atmadan, sömürgeciliğin karşına geçmeden tek odak noktasını emperyalizm olarak düşünmek pekte sağlık olmayacaktır. Afrika kabilesinin yanı sıra gelişmekte olan ülkelerinde ekonomik veya yaşam standartlarının düzelmesi için ne yapılması gerekiyor? Gelin sizlerle bu soruların cevabını arayalım..

Devlet Nedir?


Fotoğraf: Ara Güler

Eflatun’a göre devlet, insana benzemektedir (Yalçınkaya, 2019). Eflatun insanoğlunun tin ve bedenden var olduğunu, insanoğlunun ruhunu da istekler, akıl ve irade şeklinde tasnif etmiştir.  Farabi’ye göre devleti erdemli bir şehre benzetmektedir.  

Devlet, halktır. Devlet yönetilişinin dış dünyadan gözüktüğü itibariyle karizması, duruşu vb. unsurların kalitesini esasen halk belirler. Eğer bir devlet dışarıdan gelişmemiş veyahut ekonomik olarak iyi durumda değilse burada iki suç bulunmaktadır. Bunlar halk ve hükümetlerdir. Halk, kendi iradesiyle hükümetleri seçer. Yani bir nev-i halk kendisine benzeyen yöneticiler seçer. Halk zümresi, kaliteliyse yöneticilerde kalitelidir. Örneğin bir ülkenin yönetiminde kaçakçılık, liyakatsizlik, hukuksuzluk dönüyorsa; halkta yöneticilerin arasında dönen bu argümanları kendi işinde de kullanır. 

Böylelikle toplum içinde sorgulamayan, tıkır tıkır birilerinin lehine dönen  yönetim; İncil’de geçen Leviathan canavarına dönüşür. Tıkır tıkır işleyen bu yönetimden halk, kendisine zarar verilmediği müddetçe rahatsızlık duymaz. Eninde sonunda bu canavar halkı içine çekerek yutar. Asıl anlatılmak istenen husus söz konusu yönetimlerde veya sistemlerde genel anlamda sorun yoktur. Sistemi kullanan veya kendi lehine çeken bürokrasi vardır. Eğer halk kendini geliştirmiş, kültürel bir düzeye ulaşmış, hakkını ve hukukunu bilen bir toplum olmuşsa sistemi kullanan bürokratlar olmayacaktır. Bu seviye durumuna gelen halk zümresi, seçeceği hükümetleri  kendi menfaatine yönelik değil halkın geneline yönelik yarar sağlayacak ve hizmet edecek partilere oyunu verecektir. 

Devlet Nasıl Yönetilir?

İbn-i Haldun’un dünyaca ünlü Mukaddime eserinde devletin nasıl yönetileceğini şu cümleyle açıklar: “Devlet, kılıçla alınır; kalemle yönetilir.” Devlet yönetimi, öncelikle uzman kişilerden tarafından örgütlenmelidir. Daha sonra çeşitli kadroları yerleştirilecek bürokratlar, likayata göre belirlenmelidir. Söz konusu bürokratların ve onları denetleyecek bir Meclisin olması gerekmektedir. Mecliste yapılan işlerin denetimi, muhalefet olanlar tarafından gerçekleştirilmelidir. Muhalefetin denetimini ise doğrudan halk yapmalıdır.

Bunun yanı sıra ülkelerin ilim, fen, cebir gibi bilim dallarını sistemin birer çarkı olarak görmeleri sayıdan ibaret olan büyüme, kalkınma endekslerinin yanı sıra insan profilini de güçlendirmiş olacaktır. İnsan profilinin güçlenmesi toplumun bütün alanlarına sirayet edecektir. Yani üçgenin en altında yer alan halk çalıştığı ya da çalıştırdığı işte doğru ve hukuki olana yönelecektir. Halk zümresi, işini hakiki bir şekilde yaptığında yukarıdan kötü kokular geldiği vakit onun hesabını soracaktır fakat insan profili güçlü olmazsa kötü kokuları hissetmeyecektir. Çünkü aynı koku atmosferinde kendisi çalışmaktadır. Yani legal olmayan işlerin kokusunu almamasının nedeni kendisinin de bu işlere alışık olmasıdır. Kısaca unutmayalım ki az gelişmiş ülkelerde, insanlarda az gelişmiştir. 


Fotoğraf: Nuri Bilge Ceylan

Devletin Ekonomide Rolü

Milli iktisat tezlerinin temelini oluşturan Merkantalist düşünce yapısından günümüze devletin ekonomideki rolü hakkında bir hayli teori bulunmaktadır. Merkantalistlere göre devletin ekonomideki yeri, ihracatı artırmaya ve ithalatı ise azaltılmaya yönelik olduğunu savunmuşlardır (Güzelli, 2021). Merkantalist düşünceye tepki olarak doğan Fizyokrasi düşüncesi, devletin ekonomideki rolünün olmadığını ve doğal düzene yapılan müdahalelerin zararlı sonuçlar doğuracağını iddia etmektedir (Doğangün, 2017). Adam Smith’in öncülüğünde olan Klasik yaklaşıma göre, “Devlet, zorunlu bir fenadır.” Klasik yaklaşım, ekonomik alanın görünmez el tarafından şekil verildiğinin yanı sıra ekonominin tam istihdam olduğu için devletin ekonomiye müdahale etmemesi gerektiğini ve sadece jandarma devlet anlayışını -bürokrasi, askeri..- savunmaktadır. 1929 yılında yaşanan ekonomik  krizinden sonra devletin görevleri hakkında farklı teoriler atan J.M. Keynes, müdahaleci devlet yaklaşımını modern anlamda açıklamıştır.

Devletin ekonomideki rolünün yıllardır sıra gelen tartışmalarla dolu olduğunu görmekteyiz. Gelişen ve değişen dünya standartlarında devletin ekonomideki rolü nedir?  Friedman’a göre: “Sürekli gelir, ikiye ayrılır. Bunlardan birincisi beşeri olmayan sermayedir.  Diğeri ise beşeri sermayedir.

İki unsurun arasındaki fark, beşeri olmayan sermayenin paraya çevrilmemesidir.”  (Aksaç, 2020). Beşeri sermayenin içinde  eğitim, araştırma, insani gelişim ve değişim vb. unsurlar yer almaktadır. Friedman’ın bu yaklaşımından yola çıkarak devletin beşeri sermayeye odaklanması gerekmektedir. Çoğu ekonomistin  ekonomik değer taşımadığı iddia ederek değerlendirmeye almadığı beşeri sermayeyi örneklerle açıklayalım.

 

Devletin Ekonomide Rolü
Fotoğraf: İstanbul Sanat Evi

 2156 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’yi yöneten bir başkan olduğunuzu düşünün. Başkanlık göreviniz süresinde ekonomide yaşanan sorunlar çözmek için ne yapmalıyız?  Söz konusu daha önce bahsettiğimiz başlıklarda yer alan hususları yaptığınızı varsayarak beşeri sermayeye uzun vadede odaklanmanız gerekmektedir.- Kısa vadeli politikalarla ne siz miyop olun ne de partiniz Beşeri sermayenin büyük bölümünü oluşturan eğitim harcamalarına yönelik çalışmaları artırmanız gerekmektedir. 10 veya 15 sene bekledikten sonra yeni bir nesil oluşacaktır. Asıl mesele bu zamandan sonra başlayacaktır. Devlet burada harcamalarını gene araştırma, geliştirme ve eğitim harcamalarına yöneltmelidir. Eğer elinde bulunan bütçeyi bina, köprü, memur alımı vb. unsurlara harcarsa beklediği 10-15 sene çöpe gidecektir. Çünkü bina dikmek yerine bina veya köprü yapan insanı yetiştirmezse ekonomi gene eski havasına dönecektir.  Sonuç esas itibariyle 60-70 yıl ayakta duracak bina yerine kuşaklar arası devam edecek bilgiye yani insana yatırım yapmak ülkeler için daha büyük önem arz etmektedir. Bu sirkülasyonu yakalayan ülke, ekonomisi zamanla belirli bir seviyede seyir edecektir. Daha sonra karnı doyan halk felsefe, edebiyat, sanat, sporla uğraşacaktır. Böylelikle hedefleri yüksek olan ve tek derdi futbol, siyaset, dedikodu, rant kavgası olmayan bir toplum inşa edilecektir.

SONUÇ

Hülasa, umumiyetle ekonomi alanında yapılan değerlendirmeler veri veya rakamlarla yapılmaktadır. Cebir ilmi kat’i bir şekilde bizlere her zaman doğruyu söyler fakat tam manasıyla doğruya yöneltmez.  Örneğin matematiğe göre 1+1=2’dir. Diğer taraftan bu işlemi tasavvufa göre yaptığımızda ise, iki farklı beden (1+1) , tek ruh(=1) olarak cevabını alırız.  Bir şey kabullenmek cebrin işlemini gösterirken, bir şeyi anlamak ise tasavvufun yaptığı işlemi göstermektedir. Muhteviyatı itibariyle devletin evrende en önemli varlık olan insana yatırım yapması anı kurtarmaktan ziyade onun önünden gelecek kuşaklara ışık tutacaktır.  Böylelikle toplumun huzuru, refahı artacaktır. Halkın arasında geçen sohbetlerin bile kalitesinin artacağı aşikârdır.

Peki anlattığımız bu düzeni istemeyen kişiler kimdir? 

Nuh’un gemisinden olanlar… 

(Ömer Şafak ve Taha Türedi’ye teşekkürler…)

 - Yalçınkaya, M. Hakan. “Küreselleşme İle Yeniden Şekillenen Ulus-Devlet Anlayışı” 2012.
 - Yalçınkaya, Ayben. "Siyasi Düşünceler Tarihi" (PDF). 2020.
 - Güzelli, Murat. “Maliye Ders Notları”. 2021.
 - Aksaç, Emel. “İktisat Ders Notları”. 2020.
 - Doğangün, Bengü. İktisat Düşüncesinde Devlet Müdahaleciliği Kuramının Evrimi”. 2017.

Yorumlar

  • d
    değer birol alveroğlu
    anlatım güzel.. bilgilendirmeye ilişkin verilen örnekler uyumlu.. dil konusunda uyum kopuk gibi geldi.. eski dile vurgulaman konusunda ki ısrarcılıktan vaz geçilse daha mı iyi olur ki? yolunun açık olması temennisiyle başarıların daim olsun!!!

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor