Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Yavuz AKBULAK
Yavuz AKBULAK
506OKUNMA

Kahramanlıktan sıfıra: Bir ‘Silikon Vadisi Bankası’ örneği

Silikon Vadisi Bankası’nın (Silicon Valley Bank-SVB) ani çöküşü, bankanın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) en iyi ulusal ve bölgesel bankalardan biri olarak sahip olduğu son ödüller ve uzun süredir devam eden itibarı göz önüne alındığında, birçok yatırımcıyı ve sektör uzmanını şaşırtmıştır [1] Ayrıca, 2020’den 2022’ye kadar olan Covid-19 salgını sırasında bildirilen herhangi bir banka iflası olmamıştır. ABD tarihindeki en büyük ikinci banka iflası olan SVB’nin çöküşü, neyin yanlış gittiğine ve bu kadar başarılı bir kurumun nasıl bu kadar beklenmedik bir şekilde başarısız olabileceğine dair birçok soruyu da gündeme getirmiştir.

Bankalar, zayıf düzenleme, ekonomik istikrarsızlık, zayıf kurumsal yönetişim ve yetersiz risk yönetimi gibi çeşitli nedenlerle başarısız oluyor. 2008 tarihli (küresel) finans krizinin (financial crisis) ardından, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki banka iflaslarının sayısı önemli ölçüde artmıştır. 2010 yılında, 157 iflas yaşandı ki; bu, 1980’ler ve 1990’ların başındaki tasarruf ve kredi krizinden bu yana en yüksek sayıdır. Ancak, o zamandan beri, sayı giderek azalmıştır. Muhtemel sebeplerden biri, finans krizinden sonra uygulanan düzenleyici reformlardır. Örneğin, Dodd-Frank Wall Street Reformu ve Tüketiciyi Koruma Yasası (The Dodd-Frank Wall Street Reform and Consumer Protection Act), bankalar için sermaye ve likidite yükümlülüklerini artırmanın yanı sıra, risk yönetimi uygulamalarını geliştirmeye yönelik yeni düzenlemeler getirmiştir. Bunlara ek olarak, ekonomideki genel iyileşme ve bankacılık sektörünün finans krizinden kurtulması, banka iflaslarının (bank collapses) azalmasına katkıda bulunmuştur.

Yakın tarihli bir makalede, bankanın 2019-2022 dönemindeki finansal performansı analiz edilerek SVB’nin çöküşü araştırılıyor. Bankanın o dönemde önemli ölçüde genişlediği, toplam aktifin ve toplam mevduatın üçe katlandığı ve toplam gelir ile net gelirin iki kattan fazla büyüdüğü gösteriliyor. Ancak aynı dönemde bankanın finansal performansı gerilemiştir. Örneğin, kazandıran varlıkların ortalama getirisi 2019 yılında %3,83’ten 2022’de %2,77’ye gerilemiş olup, bu emsallerine göre daha düşüktü. Buna karşılık, kazandıran varlıkların fonlama maliyeti %0,30’dan %0,55’e çıkarak emsallerine göre daha yüksek olmuştur. Sonuç olarak, dönem içinde hem aktif hem de özkaynak kârlılıkları (both return on assets and return on equity) azalmıştır.

Banka bilançosu incelendiğinde de bazı önemli noktalar ortaya çıkıyor. İlk olarak, bankanın öz sermaye oranı (equity capital ratio) 2022’de %7,39 oldu ki; bu, emsallerinin %9,34 olan oranından önemli ölçüde düşüktü. İkinci olarak, bankanın kredi ve kiralamaların toplam aktife oranı (proportion of loans and leases to total assets) 2019 yılında %46,95 iken, 2022’de %35,22’ye düşerek sektör ortalaması olan %50,98’in oldukça altında kalmıştır. Toplam borçlanma senetleri oranı (total debt securities ratio) ise %39,68’den %56,12’ye yükselmiştir. Üçüncüsü, SVB, varlıklarını finanse etmek için esas olarak mevduata bağlıydı. Mevduatın toplam aktife oranı (deposit-to-total assets ratio) %89,99’dan %83,90’a gerilemiş olsa da emsal oran olan %81,42’nin oldukça üzerindedir. Üstelik mevduatın %94’ünden fazlası sigortasızdı.

Bankanın finansal tabloları daha detaylı incelendiğinde, faiz oranlarının çok düşük olduğu 2021 yılında bankanın toplam aktifinin %60,07’sini oluşturan borçlanma senetlerine daha fazla yatırım yaptığı ortaya çıkıyor. Vadeye kadar elde tutulacak menkul kıymetler [(held-to-maturity (HTM) securities], 2019 yılından 2021 yılına kadar altı kat büyüyerek toplam varlıkların %47,08’ini oluştururken, satılmaya hazır menkul kıymetler [available-for-sale (AFS) securities] bu dönemde ikiye katlanmıştır. 2021 yılı sonunda borçlanma senetlerinin ağırlıklı ortalama vadesi 3,97 yıl olmuştur. Bu rakam 2022 sonunda 5,7 yıla yükselirken, vadeye kadar elde tutulacak menkul kıymetlerin ağırlıklı ortalama vadesi 6,2 yıl olmuştur.

2022 yılının başlarında faiz oranlarında önemli bir artış yaşanmıştır. Örneğin, üç yıllık Hazine tahvillerinin getirisi, 2021 sonunda %1’in altındayken, 2022 sonunda önemli ölçüde %4,20 civarına yükselmiştir. Faiz oranı artışının bir sonucu olarak SVB, en az 15,76 milyar ABD doları (125 milyar dolarlık borç senetlerinin %12,61’ine eşdeğerdir) tutarında gerçekleşmemiş zarar riskine maruz kalmıştır. Bu, bankanın öz sermayesinin yılsonuna kadar negatif bir piyasa değerine neden olabilirdi. Ancak banka menkul kıymetlerini satmadığı için bu potansiyel kayıpların çoğu gerçekleşmemiştir.

SVB’nin diğer bir zayıflığı, toplam mevduatın %89,38’inin esasen risk sermayesi endüstrisinde faaliyet gösteren küçük bir mudi grubundan gelmesi nedeniyle mudi tabanında çeşitlilik olmamasıydı. Mevduat sahiplerinin yoğunluğu göz önüne alındığında, birbirlerini tanıma olasılıkları daha yüksekti. Banka performansının düşük olması durumunda, birçok mudiinin mevduatını aynı anda çekme olasılığı daha yüksekti, çünkü bu mevduatın çoğu sigortasızdı ve bu da bankaya hücum riskini artırıyordu.

Silikon Vadisi Bankası’nın çöküşü bu nedenle birkaç faktöre bağlanabilir. İlk olarak, SVB, düşük faizli bir dönemde borçlanma senetlerine önemli ölçüde yatırım yaptı ve risklerini gerektiği gibi korumadı, bu da faiz oranlarındaki son artışın ardından kayıplara neden oldu. İkincisi, SVB, bankanın finansmanının çoğunu sağlayan küçük bir mudi grubu ve bankaya hücum riskini artıran yüksek oranda sigortasız mevduat ile oldukça yoğun bir mudi tabanına sahipti. Son olarak, SVB, emsallerine göre önemli ölçüde daha az öz sermayeye sahipti ve bu da bankanın riskini daha da artırdı.

Kahramanlıktan sıfıra: Bir ‘Silikon Vadisi Bankası’ örneği

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor