Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

Mehmet AKARSLAN
Mehmet AKARSLAN
3081OKUNMA

Hukuki metinlerde yer alan engellilik indirimiyle ilgili terimler nelerdir?

Engellilik vergi indirimi müessesesine özgü terimlerin bütününü doğru anlamak ne anlama geldiğini bilmek farklı anlamlar çıkarılmasını, yanlış değerlendirmeler yapılmasını önler. Kurumların uygulamalarında ve hukuki metin düzenlemelerinde aynı konuda aynı terimlerin ortak kullanımının sağlanması bireylerin ve diğer kurumların ortak doğru değerlendirme ve anlama sonucunu ortaya çıkarır.

Farklı anlamlara karşılık gelebilen terimlerin özel ve uzmanlık konularındaki yüklü anlamlarını bilmek değişik hukuki metinlerde yapılan farklı değerlendirmelerin yan veya mecazi anlamlarının ayırt edilmesi yönünden de önem taşır. Engellilik vergi indirimi müessesesinde kullanılan önemli bazı terimlerin anlamlarına aşağıda yer verilmiştir.

Özür kelimesi: "Özür" kelimesi, dilimize Arapçadan geçmiştir. Kelimenin Arapçadaki karşılığı incelendiğinde, Lisanu'l Arap'da "özr", kendisiyle mazeret belirtilen kanıt, delil şeklinde ifade edilmektedir. Ragib el - İsfehani ise el - Müfredat fi Garibi'l - Kuran adlı eserinde "özr"ü (özür), insanın, kusurlarını giderecek şeyi yapması olarak tarif etmektedir. Dini terminolojide de "özürlü", ibadeti yerine getiremeyecek düzeyde, sabit ve sürekli kabahati olan kişi olarak tanımlanmaktadır. Kelimenin kaynağı olan Arapçada "Özür" ve "Özürlü" "Kabahatli" ve "Kusurlu" anlamına gelmektedir. "Özürlü" kelimesinin Türkçedeki anlamı ise Arapçadaki anlamından farklı değildir. Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüğünde "özürlü" terimi: "özrü ve kusuru olan, defolu, eksiklik, sakatlık, elverişsizlik" kelimeleriyle karşılık bulmuştur. Kelimenin dilimize taşındığı yıllarda, Osmanlı'da "özürlü", "Organlarında sakatlık bulunan kadın tutsaklar takımı"nı tanımlamak için kullanılmıştır. "Özür" ve "özürlü", gerek Arapçada gerekse Türkçede "mazeretli", "kabahatli", "kusurlu", "defolu", "elverişsiz" anlamındadır. Osmanlıcada farklı olmakla birlikte "tutsaklığı" ifade etmektedir.

Engelli: BM Genel Kurulu tarafından 13/12/2006 tarihinde kabul edilen “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme” ülkemiz tarafından 30/03/2007 tarihinde imzalanmış ve TBMM tarafından 03/12/2008 tarihinde 5825 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunmuştur. TBMM’ce onaylanması uygun bulunan “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme”nin onaylanmasına ilişkin 2009/15137 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 14/07/2009 tarihli ve 27288 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Sözleşme onay belgeleri 28/09/2009 tarihinde BM’lere sunularak 28/10/2009 tarihinde Türkiye açısından bağlayıcılık kazanmıştır. İhtiyari protokol ise onaylanma zorunluluğu olmasa bile Ülkemizin engellilere verdiği önem nedeniyle 3/12/2014 tarihli ve 6574 sayılı Kanunla onaylanmıştır.

Taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler Engelli Haklarına İlişkin Sözleşmede ve insan hakları belgelerinde özürlü kişi/birey ifadesinin yerine engelli kişi/birey ifadesi tercih edilmektedir. Engelli kişi/birey ifadesinin uluslararası kurumlar ve sivil toplum örgütleri tarafından yerleşik hale getirilmeye çalışılması, aynı zamanda alana ilişkin olarak tıbbî bir perspektiften sosyal bir perspektife doğru bir geçişi de ifade etmektedir. Bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybeden ve topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını engelleyen tutum ve çevre koşullarından etkilenen bireyleri tanımlamak üzere mevzuatımızda "Kabahatli" “kusurlu” "sakat", "özürlü", "çürük" “elverişsiz” “mazeretli” “defolu” ve "engelli" ifadeleri aynı anda kullanılmaktaydı. Diğer taraftan, bu ifadelerin çoğunluğu toplum nezdinde ağırlıklı olarak negatif ve aşağılayıcı bir algılamanın konusu olmaktadır.

3/5/2013 tarihli ve 28636 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun ile ilgili mevzuatta terminoloji birliğinin sağlanması, uluslararası hukukî metinlerde ve literatürde ağırlık kazanan eğilimin yansıtılması, söz konusu ifadelere yönelik toplum nezdindeki negatif ve aşağılayıcı algının izale edilmesi amaçlarını teminen, mevzuatımızda yer alan "Kabahatli" “kusurlu” "sakat", "özürlü", "çürük" “elverişsiz” “mazeretli” “defolu” ibarelerinin ve türevlerinin yerine “Engelli” ibaresinin ve türevlerinin kullanılması hüküm altına alınmıştır.

Engellı̇lı̇k indı̇rı̇mı̇: Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesine göre; çalışma gücünün asgari %80’ini kaybetmiş bulunanlar birinci derece engelli, asgari %60’ını kaybetmiş bulunanlar ikinci derece engelli, asgari %40’ını kaybetmiş bulunanlar ise üçüncü derece engelli sayılmaktadır. Çalışma gücünü %0-%39 arasında kaybeden engelli bireyler gelir vergisi engellilik indiriminden yararlanamamaktadır.

Buna göre, engellilik indirimi, çalışma gücü kaybı olanların ücret ve/veya kazançlarına, girecekleri derecelere göre belirlenen miktarda indirimin uygulanmasıdır.

Engellilik İndiriminden Yararlanacaklar: Gelir Vergisi Kanununa göre engellilik indirimi uygulamasından;

  • Engelli ücretli,
  • Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli,
  • Engelli serbest meslek erbabı,
  • Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı,
  • Engelli basit usulde vergilendirilen bireyler, yararlanmaktadır.

4369 sayılı kanunla getirilen düzenleme sonucu sınırlı sayıdaki engelli basit usule tabi mükelleflerin yararlandığı engellilik indirimi, 5228 sayılı kanunla yapılan düzenleme sonucu basit usul mükelleflerinden engelli olanların tamamını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ancak, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin bakmakla yükümlü oldukları engelli bireyler  (Anne, baba, eş, çocuk ) eskiden olduğu gibi engellilik indirimi dışında tutulmuştur(1).

Gelir Vergisi Kanununun 36 ncı maddesinde, 31 inci maddedeki engellilik indiriminden dar mükellefiyete tabi kişilerin yararlanamayacakları hükme bağlanmıştır. Bu nedenle, dar mükellef statüsünde bulunanlar engellilik indiriminden yararlanamamaktadır.

Çalışma gücü kaybı: Bedensel (fiziksel, ruhsal veya psikolojik) zarara uğrayan bireyin iyileşemeyip süreli veya sürekli engelli kalması veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kayıp etmesi durumuna iş hukukunda ve sosyal güvenlik mevzuatında “iş görememezlik” uygulamada ve Yargıtay kararlarında “beden gücü kaybı” veya “çalışma gücü kaybı” ya da “meslekte kazanma gücü kaybı” denilmektedir. Engellilik durumu hukuka aykırı bir olay veya haksız bir eylem sonucu meydana gelmiş ise tazminat ödenmesini gerektirir.

Engelli birey: Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen bireyi anlamak gerekir.

Engellilik durumu: Bireyin doku, organ ve/veya fonksiyon ve psikiyatri tanısı ve buna bağlı muhakeme yeteneği kaybından kaynaklı engelliliğini uluslararası yöntemleri temel alarak belirleyen derecelendirmeler, sınıflandırmalar ve tanımlamaları ifade etmektedir.

Engellilik durum değerlendirmesi: Engelliliğin tespiti amacı ile hastalık şiddeti, organ veya fonksiyon kaybını içeren değerlendirmeleri kapsamaktadır.

Engellilik Sağlık Kurulu: İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşlarında, erişkinlerin engellilik tespiti ile terör, kaza ve yaralanmaya bağlı durum bildirimine yönelik başvuruları değerlendirerek karar vermeye yetkilendirilmiş Yönetmeliklerde belirtilen kurullardır.

Erişkinler İçin Sağlık Kurulu Raporu: Engellilik sağlık kurulu tarafından hazırlanan kişilerin engel ve sağlık durumlarını belirten belgelerdir.

Kısmi bağımlı engelli birey: Doku, organ ve/veya fonksiyon kaybı ve/veya psikiyatri tanısına bağlı olarak muhakeme yeteneği değerlendirilmesi gereken fonksiyonel bağımsızlık ölçeklerine göre günlük yaşam aktivitelerini yardım alarak gerçekleştirebileceğine karar verilen bireyi ifade eder.

Kontrol muayenesi: Kurumlarca ilgili mevzuat gereğince verilen hizmetin sürdürülmesini teminen bireyin fonksiyon kaybının yeniden değerlendirilmesi amacıyla istenen ikinci veya sonraki muayeneleri ifade etmektedir.

Rapor: Sağlık kurulunca hazırlanan, Erişkinler/Çocuklar İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporunu ve Erişkinler İçin Terör, Kaza ve Yaralanmaya Bağlı Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporunu kapsamaktadır.(2)

Tam bağımlı engelli birey: Engel durumuna göre engel oranı %50 ve üzeri olduğu tespit edilenlerden doku, organ ve/veya fonksiyon kaybı ve/veya psikiyatri tanısı bağlantılı olarak muhakeme yeteneği değerlendirilmesine göre günlük yaşam aktivitelerini yardım almasına rağmen kendi başına gerçekleştiremediğine karar verilen bireylerdir.

Bakım veren kişi: Çocuğun velisi veya vasisi ya da bakım ve gözetiminden sorumlu olarak yetkilendirilmiş gerçek ya da tüzel kişileri ifade etmektedir.

Çocuk: 18 yaşını doldurmamış bireyi, (Engellilik indirimi uygulamasında çocuklar için yaş sınırı aranılmamaktadır.)

Özel gereksinim: Çocuğun toplumsal yaşama eşit katılabilmesi için bedensel ya da gelişimsel işlev kısıtlılığı olmayan bireylerden farklı sağlık, eğitim, rehabilitasyon, cihaz, ortez, protez, çevresel düzenlemeler ve diğer sosyal ve ekonomik haklara ve hizmetlere gereksiniminin olması anlaşılmalıdır.

Engellilik dereceleri: İlgili mevzuatlarda yer alan kaybedilen çalışma gücü oranlarını ifade etmektedir. Örneğin Gelir Vergisi Kanununun 31 inci maddesinde yer alan kaybedilen çalışma gücü oranları,

Merkez Sağlık Kurulu: Hazine ve Maliye Bakanlığı Başhekiminin başkanlığında, Sağlık Bakanlığı'nca görevlendirilecek iki uzman hekim ile Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca görevlendirilecek bir uzman hekimden ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bir temsilcisinden oluşan kurulu,(3)Diğer kurumların bazılarının bünyesinde de bu amaçla oluşturulmuş kurullar bulunmaktadır. Örneğin SGK bünyesinde yer alan kurum sağlık kurulu gibi kurulları ifade etmektedir.

Raporların geçerlilik süresi: Rapor sürekli veya süreli olarak düzenlenir, raporda geçerlilik süresi mutlaka belirtilir. Bireyin engel durumunun ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve/veya rehabilitasyon uygulamaları ile zaman içinde azalma ihtimali olduğu ve hastalık bulgularının tam olarak görülemediği hâllerde süreli rapor düzenlenir. Süreli olarak düzenlenen raporlarda, sürenin bitmesine altı aydan kısa bir süre kalması durumunda, engelli bireye talebi üzerine tekrar rapor verilebilir. Bireyin engel durumunun sabit kalması veya artması söz konusu olan hastalıklar için sürekli rapor düzenlenir. Çocukların 18 yaşını doldurmaları sebebiyle raporları geçersiz hâle gelmesi halinde de yeni rapor düzenlenir.

Yetkili sağlık kurum ve kuruluşları: Raporları düzenlemeye yetkili sağlık kurum ve kuruluşları ile hakem hastaneler Sağlık Bakanlığınca belirlenir ve Bakanlığın internet sitesinde yayımlanır. Yetkili olmayan sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık kurulunu teşkil edemeyen sağlık kurum ve kuruluşlarının verdiği raporlar kurumlarca değerlendirmeye alınmaz.

Hakem Hastane: İtiraz edilen rapor ile itiraz üzerine verilen rapordaki kararların farklı olması ve itirazın devam etmesi hâlinde, nihai kararı vermek üzere görevlendirilen hastaneleri anlamak gerekir.

Sahte rapor: Kısmen veya tamamen yetkili sağlık kuruluşları dışında hazırlanan imzalanan veya yetkili sağlık kuruluşlarınca düzenlenen raporların üzerinde oran ve evre değişikliği yapılması, kimlik bilgileri ve fotoğrafı değiştirilmiş, ilgili kişide gerçekte olmayan engellilik bulguları ilave edilmiş, geçerlilik süresinde değişiklik yapılması, gerçek hasta yerine başkasının muayeneye girmesi, sahte imza konulması gibi gerçeği yansıtmayan değişik şekillerde hazırlanan geçersiz raporları ifade etmektedir.

Balthazard formülü: Bireyin engel oranı belirlenirken birden fazla hastalığı veya birden fazla engeli olanlar için kullanılan hesaplama şeklidir.

Raporların elektronik ortamda düzenlenmesine dair sistemlerin oluşturulmasına kadar geçen sürede; birden fazla hastalığı veya engeli bulunanların engel oranları Balthazard formülü ile toplanarak kişinin engel oranı hesaplanır.

Birden fazla hastalığı veya engeli bulunanların engel oranları Balthazard formülü ile aşağıdaki şekilde hesaplanır(4):

  1. Engel oranları ayrı ayrı tespit edilir.
  2. Bu oranlar en yükseğinden başlanarak sıraya konulur.
  3. En yüksek oran, engellinin tüm vücut fonksiyonunun tamamını gösteren % 100’den çıkarılır.
  4. Bu çıkarmada kalan miktar, sırada ikinci gelen engel oranı ile çarpılır. Çarpımın 100’e bölünmesinden çıkan rakam en yüksek engel oranına eklenir; böylece, birinci ve ikinci rahatsızlıkların engel oranı bulunmuş olur.
  5. Engel ikiden fazla ise birinci ve ikinci rahatsızlıkların engel oranı birinci sıraya ve üçüncü sıradaki engel oranı ise ikinci sıraya alınarak formül tekrarlanır.
  6. 65 yaş ve üzeri bireylerin engellilik oranına Balthazard formülü ile %10 eklenerek engel oranı belirlenir.

Örnek: Bay (A)’nın Sağlık Kurulu Raporunda iki hastalığı yer almaktadır. Göz hastalığı için engelli oranı %20, ortopedik hastalığı için %35 engelli oranı görülmektedir.

Bu kişinin birinci ve ikinci hastalıklarının engel oranı Balthazard formülü ile aşağıdaki şekilde hesaplanması gerekir.

Engellinin tüm vücut fonksiyonunun tamamını gösteren oranı: % 100,
Göz hastalığı için engelli oranı: %20,
Ortopedik hastalığı için engelli oranı: %35,

100-35=65
65x20=1300
1300:100=13
13+35=48

Engel ikiden fazla ise birinci ve ikinci rahatsızlıkların engel oranı birinci sıraya ve üçüncü sıradaki engel oranı ise ikinci sıraya alınarak formül tekrarlanır.

Bakmakla yükümlü olunan kı̇şı̇: Engelli kişinin tabi olduğu çalışma mevzuatı veya bağlı olduğu sosyal güvenlik mevzuatına göre bakmakla yükümlü sayılan kişiler, engellilik vergi indirimi uygulaması yönünden de bakmakla yükümlü sayılmışlardır(5).

Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3 üncü maddesinin 10 numaralı fıkrasına göre, bakmakla yükümlü olduğu kişi:

“5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ile 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1), (2) ve (7) numaralı alt bentleri ile yedinci ve sekizinci fıkralarının dışında kalan genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

  1. Eşini,
  2. 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 05/06/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,
  3. Geçiminin genel sağlık sigortalısı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını” ifade etmektedir.

Bu düzenlemeye göre, bazı mevzuatlarda yer alan “Çocuk” tabiri(6) ile engellilik indirimi yönünden “çocuk” tabiri farklılık göstermektedir.

Engellilik indirimi yönünden “Çocuk” tabiri yukarıda yer verdiğimiz sosyal güvenlik mevzuatında yer alan düzenlemeye göre “…yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malul olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını..” da kapsamaktadır. Başka bir ifade ile engelli çocuk tanımında yaş sınırı bulunmamaktadır.

Değerlendirme

Engellilik vergi indirimi müessesesine özgü terimlerin bütününü doğru anlamak ne anlama geldiğini bilmek farklı anlamlar çıkarılmasını, yanlış değerlendirmeler yapılmasını önler. Kurumların uygulamalarında ve hukuki metin düzenlemelerinde aynı konuda aynı terimlerin ortak kullanımının sağlanması bireylerin ve diğer kurumların ortak doğru değerlendirme ve anlama sonucunu ortaya çıkarır.

(Bu yazıda yer alan görüşler tümüyle yazarına ait olup, hiçbir biçimde bir kurumun görüşü olarak kullanılamaz ve değerlendirilemez. Yazıda yer alan değerlendirme ve yanlışlıklardan yazarı sorumludur.)

1- 7338 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un[1] 1 nci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa mükerrer 20 nci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen Mükerrer Madde 20/A ile kazançları Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre basit usulde tespit olunan mükelleflerin bu kazançları gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu nedenle basit usule tabi mükelleflerin yıllık gelir vergisi beyannamesi vermesi ve gelir vergisi ödemesi sona ermiştir. Bu düzenlemenin sonucu basit usule tabi mükelleflerin engellilik indiriminden faydalanmalarına gerek kalmamıştır. Diğer amaçlarla engellilik indirimi raporu alabilirler.
2- Yayımlandığı Resmi Gazete: 20/02/2019-30692
3- Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Erecelerinin Tesbit Şekli İle Uygulanması Hakkında Yönetmelik Madde: 10 (Resmi Gazetenin   28/04/1981 tarihli ve    17324 sayısında yayımlanmıştır.)
4- 20/2019 tarihli ve 30692 sayılı Resmi Gezete’de yayımlanan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe ekli Balthazard formülünün uygulanmasına ilişkin olarak Ek-3’te yer alan Balthazard Hesaplama Tablosu da kullanılabilir. Birden fazla hastalığı veya engeli bulunanların engel oranları Yönetmeliğin Ek-2’de yer alan, alan kılavuzunda aksi belirtilmedikçe Balthazard formülü ile toplanarak kişinin engel oranı hesaplanır.
5- 222 Seri Numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği,
6-  “Çocuk” tabirinin yer aldığı GVK. Maddeleri: 9/4, 25/4, mülga 32/3, 41/1, 46/son fıkra, 53/3, 58/1, 89/1-5; “küçük çocuk” tabirinin yer aldığı GVK. Maddeleri: 41/2-4, 47/1, 63/3, 89/1-2,  (85 sıra no.lu GVK sirkülerinde küçük çocuk ve çocuk tabirleri için ortak bir tanım yapılmıştır.) 

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor