Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
644OKUNMA

Finansmana erişim niye gündemden düşmüyor?

Son dönemde, iş âleminin her toplantısında ve işletme ziyaretlerimizde; dile getirilen sorunların ilk gündem maddesi finansmana erişim oluyor ya da finansmana erişim sorunu öncelikli sorunların arasında geliyor.

Finansmana erişimde dile getirilen konuların detayını ise; krediye erişimin giderek zorlaştığı, kredi kullandırma tutarlarının düştüğü, finansman maliyetlerinin çeşitli yöntemlerle artırıldığı, çok sayıda ve hızlı değişen uygulamalar nedeniyle bankaların kime/hangi krediyi kullandırabileceği konusunda tereddütler yaşandığı, kredilerin kısa vadeli olduğu, uzun vade ve yeterli miktarda kredi bulunamadığı, teminat problemleri vb. olarak sıralanıyor.

2022 yılında dünya genelinde enflasyon oranlarında ani yükselişlerin etkisiyle büyük merkez bankalarının faiz artırımlarına ek olarak varlık alımlarını da sınırlandırmaları/azaltmaları; doğal olarak küresel bazda bütün ekonomilerde ve özellikle de dış kaynak çıkışının yaşandığı gelişmekte olan ülke ekonomilerinde finansmana erişimi sınırladı, finansman maliyetlerinin de artmasına yol açtı. Bu durumun 2023’ün ilk yarısında pek değişmeyeceği, ikinci yarıdan itibaren ve 2024 yılında (başkaca gelişmeler olmazsa) normalleşeceği beklenmektedir.

Aşağıdaki tabloda görüldüğü üzere, OECD beklentilerine göre küresel ekonomide; Ukrayna-Rusya savaşının devamı, ülkelerin korumacı dış ticaret önlemleri, yüksek enflasyon ve sıkı para politikalarının etkisiyle resesyon değilse bile düşük büyüme performansı ile 2023 yılında küresel ekonomide durgunluk yaşanacağı; 2024 yılının toparlanma yılı olacağı tahmin edilmektedir (Büyüme tablosu).

Finansmana erişim niye gündemden düşmüyor?

Bu süreç; dış ticaret açığı, cari açık, dış kaynak çıkışı, yüksek enflasyon gibi finansmana erişimi doğrudan etkileyen sorunlar yaşayan ülkelerin işini biraz daha zorlaştırmaktadır.

Yüksek enerji ve emtia fiyatları nedeniyle dış ticaret fazlası veren ülkeler bu sürecin kazananları olup; enerji/emtia ithalatçısı olup dış ticaret açığı veren ülkeler ise bu dönemin kaybedenleri olmaktadır.

Tablodan da görüleceği üzere, kaybeden ülkelerin dış borcundaki artış, kazanan ülkelerin dış borçlanma artışının üzerinde gerçekleşmektedir (Borçlanma tablosu).

Özetle, küresel ekonomik durum ve küresel finansal koşullar birlikte değerlendirildiğinde 2023 yılı; Türkiye’nin de içinde bulunduğu (cari açık veren) gelişmekte olan ekonomiler için finansmana erişimde ve finansman maliyetleri bakımından kolay bir yıl olmayacaktır. Mevcut durumdan asgari etkilenmek, uygun koşullarda dış kaynak erişimini sürdürebilmek için; ekonomik performans, iç politika ve uygulamalarla benzer durumdaki diğer ülkelerden pozitif ayrışmak gerekecektir.

Ticari bankacılık sektörünün kredi hacmi

Reel sektörün finansmana erişiminde yaşanan sorunların kaynağının doğru anlaşılabilmesi için, önce finans sektörünün içinde bulunduğu duruma bakılması gerekir.

Finans sektörünün büyüklüğü, enstrüman çeşitliliği, finansman kaynakları ve maliyetlerindeki durum ve gelişmeler doğal olarak elmanın diğer yarısını oluşturan reel sektörün krediye erişimine ve maliyetlerine yansımaktadır.

2022 yılsonu verilerine göre; Türk finans sisteminde toplam mevduatın %90’ı ticari bankalarda tutulmakta, kredilerin %86’sı da ticari bankalarca kullandırılmaktadır. Konumuz reel sektörün finansmana erişimi olunca, finans sisteminin bilançosunun pasifinde yer alan mevduat ve kaynaklarını değil, aktifinde yer alan kredileri değerlendireceğiz.

Kredilerin %39’u kamu bankaları, %47’si özel ve yabancı bankalar, kalan %14’ü ise katılım bankaları ile diğer finans kuruluşları tarafından kullandırılmaktadır. Ticari banka kredilerinin %80’ini reel sektör, %20’sini bireysel tüketici kullanabilmektedir.

Ticari bankacılık sektörümüz hakkında bu genel bilgileri verdikten sonra, ticari bankacılıkta 2022 yılında yaşanan reel sektörün finansmana erişimini doğrudan ya da dolaylı ilgilendiren/etkileyen gelişmeleri de kısa başlıklarla özetleyelim.

  • Ticari banka kredilerinin GSYH içindeki payı 2022 yılında, 2021 yılına göre 12 puan gerileyerek, %68’den %56’ya düştü,
  • Kredi mevduat oranı, 7 puan gerileme ile %92’den %85’e düştü,
  • Toplam krediler 2022’de %54,5 artış (TL krediler %80 artış, döviz kredileri %15 düşüş) gösterdi,
  • Bankaların yabancı bankalardan sağladığı kaynak $78 milyardan $71 milyara $7 milyar eksildi,
  • CDS yıl boyunca yüksek seyretse de halen 2022 başındaki 518 seviyesinin biraz üzerinde kalmakta,
  • Düzenleyici denetleyici kurumlarca, kredi kullanımını etkileyen çok sayıda yeni düzenleme ve uygulamalar devreye alındı,
  • Krediler daha ziyade kısa vadeli olup, uzun vadeli yatırım/proje kredilerine erişim çok sınırlı,
  • 2022’de Yİ ÜFE %97,72 artarken; ihracatçılar bakımından önem arz eden döviz kuru sepetindeki artış, yaklaşık %35 seviyesinde gerçekleşti.

Özetle, bir yandan yüksek ÜFE nedeniyle finansman ihtiyacı artan reel sektörün finansmana erişiminde yaşadığı sorunlar; finans sektörünün en büyük kesimini oluşturan ticari bankacılığın, yukarıda özetlediğimiz mevcut durumundan kaynaklanmaktadır.

Sonuç

Reel sektörün finansmana erişim sorunlarının çözümü için; finans sektörünün büyütülmesi, dış kaynak ihtiyacının sağlanması, finansal enstrüman çeşitliliğinin artırılması, ticaretin finansmanına öncelik verilmesi, kredi kullanımını sınırlayan/engelleyen düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ekonominin barutu, “finansman”dır.

Miktar, vade ve maliyet bakımından uygun finansal kaynağa erişim sağlanmadan; sürdürülebilir büyüme hedeflerimize ulaşamaz, uluslararası alanda rekabet üstünlüğü sağlayamayız.

Finansmana erişim niye gündemden düşmüyor?

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor