Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Mesut KOYUNCU
Mesut KOYUNCU
883OKUNMA

Fabrikalar eleman bulamıyor!

Uzunca bir süredir bu lafı o kadar çok duyuyorum ki… Kiminle konuşsam aynı sorundan yakınıyor; “Eleman bulamıyoruz, hele nitelikli eleman hiç bulamıyoruz.” Yeterli sayıda eleman bulamamak bir sorun, nitelikli eleman bulamamak başka bir sorun.

Teknolojiye ne kadar çok yatırım yaparsanız yapın, sonunda o teknolojiyi kullanacak donanıma sahip çalışanlara ihtiyacınız var. Aksi halde beklenen performansları yakalamanız olası değil.

Yıllar önce Avrupa’da oluklu mukavva makineleri üreten bir fabrikayı ziyarete gitmiştik. Fabrikada farklı elbiselerle gezen genç çalışanlar, bizim sistemimizde de yer alan meslek lisesi öğrencileri. Fabrikanın bir meslek lisesi vardı. Öğrenimlerine devam eden öğrenciler, belirli günler fabrikada staj yapıyorlardı. Liseyi bitirenler üniversite okumayı tercih ederlerse fabrikadan burs alıyorlar, üniversiteye devam etmeyenler ise fabrika bünyesinde bulunan meslek yüksekokuluna (bizim sistemimizde iki yıllık üniversiteler) devam ediyordu.

Doğulu kafası ile hemen sordum;

  • Ya diğer fabrikalar sizin yetiştirdiğiniz elemanları transfer ederlerse?
  • Neden yapsınlar ki, onların da benzeri okulları var.

Bizde de büyük fabrikaların kendi meslek okulları, meslek yüksekokulları olsa, KOBİ’ler için her Organize Sanayi Bölgesi’ne, yeteri kadar mesleki okul yapılsa ne güzel olurdu.

Dönüşte yatırım için arsa bakmak üzere bir ilimize gitmiştim. Organize Sanayi Başkanı, bölgelerinde bir meslek okulu da olduğunu söyleyince ne çok sevinmiştim.

“Meslek Lisesi Memleket Meselesi”

Yanlış hatırlamıyorsam, pek bilinen bir Holdingimizin yıllar önce, bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında, bir reklamın sloganıydı. Gerçekten de memleket meselesi. Hele Meslek Yüksek Okulları…

Ben de meslek lisesi mezunuyum. Ankara Maliye Meslek Lisesi mezunuyum. Lisede iyi bir maliyecilik (Dikkat ederseniz vergicilik demiyorum. Vergicilikten çok daha geniş bir perspektifte…) eğitimi aldık. Maliye Bakanlığının her biriminde çalışabilecek düzeyde temel bilgileri öğrendik. Hatta hukuk ve muhasebe dersleri ile maliyeciliğimizi pekiştirdik.

O okuldaki meslek hocalarımızdan etkilenerek mesleklerimizi seçtik. Etüt hocalarımız aynı zamanda hukukçuydular ve avukatlık yapıyorlardı. Diğer meslek derslerimize gelenler ise genelde Maliye Bakanlığı denetim elemanları ve bürokratlarıydılar. Hesap Uzmanlığını, Maliye Müfettişliğini, Kontrolörlükleri, Denetmenlikleri hep hocalarımızdan öğrendik. Maliye Bakanını, Müsteşarını, Genel Müdürlerini tanıdık. Etkilendik. Üniversitelerimizi, sonrasında da mesleklerimizi ona göre seçtik.

O dönemlerde sadece Maliye Bakanlığının değil birçok bakanlığın benzeri meslek liseleri vardı. Zamanla bunlar kapandılar. Gelir seviyesi düşük ailelerin çocuklarına eğitim imkânı tanıyan bu okullar, bir nevi Osmanlıdaki Enderun işlevini gördüler, dönemin temel taşları olarak büyük faydalar sağladılar.

Günümüzde gerek kamu ve gerekse özel sektör ile iş birliği altında eğitim veren meslek okulları çok az. Oysa yukarıda belirttiğim gibi her organize sanayi bölgesinin ya da büyük üretim tesislerinin  meslek liseleri, meslek yüksekokullarının bulunması, o okulların mesleki eğitim müfredatının o sanayi koluna göre belirlenmesi, mezunlarının da nitelikli eleman olarak istihdam edilmeleri gerekir.

Oluklu Mukavva Sanayicileri Derneği Başkanlığı yaptığım dönemde, genel sekreterimiz ve yönetim kurulumuz ile birlikte, birkaç meslek lisesinin sadece oluklu mukavva sanayisine yönelik eğitim vermesi için çok çaba sarf ettik. Başaramadık.

Doğduğum ilçenin bağlı olduğu ilde bulunan halk arasındaki tabiriyle Sanat Okulu (Endüstri Meslek Lisesi) aklımda kalan bölümleriyle torna-tesviye, motor, elektrik, elektronik, nitelikli elemanlar yetiştirir, başta ilçemde kurulu kamu fabrikası olmak üzere civar fabrikalar buradan mezun arkadaşlarımızı mezuniyet sonrası hemen işe alırdı.

Fabrika özelleştirildi. İlçemize bir meslek yüksekokulu kuruldu. Ancak körler sağırlar birbirini ağırlar misali, okulda açılan bölümlerin fabrikada istihdamına olanak yoktu. Yeni açılan bölümler ile bu bağ kısmen de olsa sonradan kuruldu.

Yeri gelmişken bu meslek yüksekokulları üzerine birkaç şey söylemek gerekiyor. İki yıllık üniversite olarak eğitim veren bu okulların temel işlevi nitelikli eleman yetiştirilmesi olmalıdır. Ne yazık ki bu okullar, istihdam edeceklerle iş birliği olmaksızın açılmakta, açıldığı il veya ilçeye (son zamanlarda çokça ilçelere açılıyorlar) gelir kaynağı olarak görülmektedir. Mezunları ise genelde açık öğretim fakültelerinde dört yıllık eğitimlerini tamamlayıp, beyaz yaka olarak tabir edilen ve masa başında çalışacak işler peşinde koşmakta, hayal kırıklığına uğrayıp işsiz kalmaktalar.

Bu okulların iyi organize olamaması, iyi bir planlama ile açılmaması nedeniyle işletmeler nitelikli mavi yaka çalışan, mezunları da iş imkanı bulamıyorlar.

Yazımızın başlangıcında nitelikli eleman sıkıntısı ile eleman sıkıntısının başka şeyler olduğunu söylemiştim. Gerçekten de onca işsizliğe rağmen işletmeler eleman bulmakta sıkıntı yaşıyorlar.

O kadar çok üniversitemiz oldu ki, artık herkes üniversite okuyor. İhtiyaca göre açılmayan bölümler mezun olduğunda işsizler ordusuna katılacak gençler yetiştiriyorlar.

İstihdam gereksinimini ise mülteci olarak adlandırılan konuklarımız karşılıyorlar. Bunlara verilen ücretler o kadar dip seviyelerde ki bu ülkenin vatandaşları bu seviyede ücretlerle çalışmayı tercih etmiyorlar. Yerli yersiz verilen sosyal yardımlar da bu işi körüklüyor.

Nihayetinde işveren ile iş göreceği bir araya getiremiyoruz. İstihdam ihtiyacı olan alanda elaman yok, çalışan fazlası olan alanda yeterli istihdam ihtiyacı yok.

Bir tarafta eleman bulamıyoruz, diğer tarafta iş bulamıyoruz. Çok üzüntü verici bir durum.

Peki, bulduğumuz nitelikli niteliksiz elemanları tutabiliyor muyuz? Bu da farklı bir sorun. Bir sonraki yazımızda da buna değinelim….

Yorumlar

  • S
    Seçil Saka
    Mesut Bey Merhaba, Yazılarınızı heyecanla takip ediyorum. Bu yazınız ile ilgili benimde aktarmak istediğim bir kaç cümle var. Ben çalıştığım işyerinde 18 senedir çalışmaktayım. Asıl mesleğim Grafik Tasarım. Matbaa kökenliyim ama okulunu okumadım alaylı denilen kesimdenim. Bir şekilde yolum Oluklu Mukavva ile kesişti. Yıllar önce tam tarih hatırlamıyorum bende Oluklu Mukavva Sektöründe kanayan bu yara için bayağı bir çaba sarf etmiştim. Omüd'e mail atmıştım niçin Matbaa Meslek Liselerinde Oluklu bölümleri açılmıyor? Böyle bir bölüm açılırsa İstanbul'un büyük fabrikalarında staj yapma imkanlarını garanti ederim demiştim ama sesimi duyuramamıştım. Maalesef insan eğitmeyi, yetiştirmeyi bilemiyoruz. Çalışanların yerimden olurum korkusu ile yeni gelenlere birşeyler öğretmek çok zor aralarına almıyorlar kabullenmiyorlar ne kadar gözetim altında tutmaya çalışsak da kendi içlerinde uyguladıkları mobbing ile insanları kendileri gitmeleri konusunda mecbur bırakıyorlar. Elimizde avucumuzda bir avuç insan ile iş yapmaya çalışıyoruz. Sektörümüzün en olumsuz yanıdır bir meslek lisesinde bölümü olmaması. Bu konu ile ilgili tekrar gündeme getirerek birşeyler başarabilmenizi çok isterim. Şahsım olarak da yapabileceğim bir şey var ise seve seve yardımcı olmaya hazırım.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor