Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Ekonomi, Maliye

Yavuz AKBULAK
Yavuz AKBULAK
2016OKUNMA

“Enflasyon” konusunda Dünya çapında kullanılan iki strateji: ‘Shrinkflation’ ve ‘Greedflation’

Enflasyon: Fiyatların yükselmesi

Enflasyon, belirli bir dönemde, genellikle bir yılda, bir dizi mal ve hizmetin ne kadar pahalı hale geldiğini ölçer. Bu kavram, ekonomideki en tanıdık kelimelerden biri olabilir. Enflasyon, ülkeleri uzun süreli istikrarsızlık dönemlerine sürükler. Merkez bankacıları genellikle “enflasyon şahinleri” olarak bilinmeyi arzularlar. Politikacılar ise, enflasyonla mücadele vaadiyle seçimleri kazanırlar, ancak başarısız olduktan sonra iktidarı kaybederler. Enflasyon, 1974 yılında Başkan Gerald Ford tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) 1 Numaralı Halk Düşmanı olarak bile ilan edilmiştir.

Dar anlamda, belirli bir dönemde fiyatlardaki artış oranı olarak tanımlanan enflasyon, fiyatlardaki genel artış seviyesi veya bir ülkede yaşam maliyetindeki artış gibi geniş bir ölçüt olarak da ele alınabilir. Ancak aynı zamanda daha özellikli bir alan için -örneğin yiyecek gibi belirli mallar veya saç kesimi gibi hizmetler için de hesaplanabilir. Bağlam ne olursa olsun, enflasyon, ilgili mal ve/veya hizmetlerin belirli bir dönemde, genellikle bir yılda ne kadar pahalı hale geldiğini temsil eder.

Uzun süreli yüksek enflasyon dönemleri genellikle gevşek para politikasının sonucudur. Para arzı bir ekonominin büyüklüğüne göre çok fazla büyürse, para biriminin birim değeri azalır; başka bir deyişle, satın alma gücü düşer ve fiyatlar yükselir. Para arzı ile ekonominin büyüklüğü arasındaki bu ilişki, paranın miktar teorisi olarak adlandırılır ve ekonomideki en eski hipotezlerden biridir.

Ekonominin arz veya talep tarafındaki baskılar da enflasyonist olabilir. Doğal afetler gibi üretimi kesintiye uğratan veya yüksek petrol fiyatları gibi üretim maliyetlerini yükselten arz şokları, genel arzı azaltabilir ve fiyat artışlarının itici gücü arz kesintisinden kaynaklanan “maliyet itici” enflasyona yol açabilir. 2008’in gıda ve yakıt enflasyonu küresel ekonomi için böyle bir durumdu - keskin bir şekilde artan gıda ve yakıt fiyatları ticaret yoluyla ülkeden ülkeye aktarıldı. Tersine, borsa rallisi gibi talep şokları veya bir merkez bankasının faiz oranlarını düşürmesi veya bir hükümetin harcamaları artırması gibi genişlemeci politikalar, genel talebi ve ekonomik büyümeyi geçici olarak artırabilir. Bununla birlikte, talepteki bu artış bir ekonominin üretim kapasitesini aşarsa, kaynaklar üzerinde ortaya çıkan baskı “talep çekme” enflasyonuna yansır. Politika yapıcılar, gerektiğinde ekonomiyi aşırı uyarmadan ve enflasyona neden olmadan talebi artırma ile büyüme arasında doğru dengeyi bulmalıdır.

Enflasyonun belirlenmesinde beklentiler de önemli bir rol oynar. Bireyler veya firmalar daha yüksek fiyatlar öngörüyorlarsa, bu beklentileri ücret müzakerelerine ve sözleşmeye dayalı fiyat ayarlamalarına (otomatik kira artışları gibi) inşa ederler. Bu davranış, bir sonraki dönemin enflasyonunu kısmen belirler; sözleşmeler uygulandığında ve ücretler veya fiyatlar üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi yükseldiğinde, beklentiler kendi kendini gerçekleştirir hale gelir. Bireyler beklentilerini yakın geçmişe dayandırdıkları ölçüde, enflasyon zaman içinde benzer bir seyir izleyecek ve bu da enflasyon ataletine neden olacaktır.

Enflasyon Minvalinde Yeni Kavramlar: Shrinkflation ve Greedflation

Enflasyon sırasında şirketlerin kullanabileceği iki strateji vardır. Her ikisinin de artıları ve eksileri bulunmaktadır: tıpkı üretim maliyetleri arttıkça perakende fiyatlarının yaygın olarak artması gibi. Dünya ekonomisinin hâlihazırda içinde bulunduğu enflasyon döneminde bazı kavramlar daha da ön plana çıkmıştır. Tüketiciler, zaten Covid-19 salgınının ve ardından Ukrayna’da başlayan Rusya’nın işgaline dayalı savaşın getirdiği sosyo-ekonomik değişikliklerden bıkmıştır. Bu bağlamda, çevrimiçi mağazaların fiyatlandırma stratejilerinin gözden geçirilmesi ve optimize edilmesi esastır. İşte bu minvalde ‘shrinkflation’ ve ‘greedflation’ terimlerini bilmek hayati önem taşımaktadır.

Shrinkflation: Aynı fiyat, daha az ürün

“Shrink” İngilizce “küçültmek, çekmek, büzmek, daraltmak” gibi anlamlara gelmektedir. Shrinkflation kavramı, fiyat aynı kalırken bir ürünün miktarında veya kalitesinde azalma anlamına gelir. E-ticaret işletmeleri aynı perakende fiyatını korurken, üretim maliyetleri daha az artar. Buradaki ana avantaj, kullanıcıların genellikle bu değişiklikleri fark etmemeleridir. Ancak, enflasyona rağmen fiyatların değişmediğini fark edilir. Bu stratejinin marka veya perakendecinin kurumsal imajına zarar verme olasılığı daha düşüktür. Kısaca, shrinkflation satın alınan bir ürünün fiyatının, miktar yani ürün arzı marifetiyle fiilen yükseltmeden fiyatları yükseltmenin kurnaz bir yoludur.

Shrinkflasyon temel olarak yiyecek, içecek ve bazı ev ürünlerini etkiler. Gıda üreticileri, fiyatları sabit tutarken artan maliyetleri dengelemek için paket boyutlarını istikrarlı bir şekilde küçültür, bu da “shrinkflasyon” olarak bilinen bir perakende stratejisidir.

Shrinkflasyon, şirketlerin satış hacmini korurken maliyetleri düşürerek faaliyet marjlarını ve kârlılıklarını artırmalarına olanak tanır ve genellikle fiyatları enflasyona paralel olarak artırmanın bir alternatifi olarak kullanılır. Tüketiciyi koruma grupları ise bu uygulamayı eleştirmektedirler.

Miktar büzülmesi, satılan ürünün ağırlığında veya boyutunda bir azalmanın neden olduğu, ağırlık veya hacim birimi başına malların genel fiyat seviyesindeki bir artıştır. Paketlenmiş ürünün tek parça fiyatı aynı kalır ve hatta yükseltilebilir. Bu bazen tüketici fiyat endeksi veya Perakende Fiyat Endeksi gibi enflasyon ölçümlerini etkilemez, yani bir perakende mal ve hizmet sepetinin maliyetinde artmayabilir, ancak fiyat seviyelerinin ve dolayısıyla enflasyonun birçok göstergesi, ürünlerin hacim veya ağırlık birimleriyle bağlantılıdır, böylece küçültülen enflasyon, istatistiksel olarak temsil edilen enflasyon rakamlarını da etkiler.

Tüketici savunucuları, ürün değerini miktar ayarlaması yoluyla “gizlice” düşürme etkisine sahip olduğu için büzülmeyi eleştirirler. Paket boyutundaki küçülme, normal tüketiciler tarafından hemen fark edilmeyecek kadar küçüktür. Değişmeyen bir fiyat, tüketicilerin daha yüksek birim fiyat konusunda uyarılmadığı anlamına gelir. Uygulama, tüketicilerin bilinçli satın alma seçimleri yapma becerisini olumsuz yönde etkiler. Tüketicilerin, paket boyutlarındaki azalmalardan çok fiyatlardaki artışlardan caydırıldığı görülmüştür. Tedarikçilerden ve perakendecilerden müşterilere açık sözlü olmaları istenmektedir.

Beri yandan, shrinkflasyona artan üretim maliyetleri ile pazardaki yoğun rekabet sebep olmaktadır: Artan üretim maliyetleri genellikle paket küçültmenin birincil nedenidir. Bileşenlerin veya ham maddelerin, enerji emtialarının ve işgücünün maliyetindeki artışlar, üretim maliyetlerini artırır ve sonuç olarak üreticilerin kâr marjlarını azaltır. Aynı perakende fiyat etiketini korurken ürünlerin ağırlığını, hacmini veya miktarını azaltmak, üreticinin kâr marjını artırabilir. Aynı zamanda, ortalama bir tüketici, miktardaki küçük bir azalmayı fark etmeyecektir. Böylece satış hacmi etkilenmeyecektir. Bunun yanında, piyasadaki şiddetli rekabet de büzülmeye neden olabilir. Yiyecek ve içecek endüstrisi, tüketiciler çeşitli mevcut ikame ürünlere erişebildikleri için genellikle son derece rekabetçidir. Bu nedenle üreticiler, müşterilerinin beğenisini kaybetmeyecek ve aynı zamanda kâr marjlarını koruyacak seçenekler aramaktadır.

“Shrinkflasyon” teriminin bugünkü anlamı ile ilk kullanımı ekonomist Pippa Malmgren’e atfedilmiştir, ancak aynı kavram daha önce tarihçi Brian Domitroviç tarafından yüksek enflasyondan mustaripken aynı zamanda küçülen bir ekonomiye atıfta bulunmak için kullanılmıştı.

“Enflasyon” konusunda Dünya çapında kullanılan iki strateji: ‘Shrinkflation’ ve ‘Greedflation’

Greedflation: enflasyon fırsatçılığı, açgözlülük

Greed” kelimesi, İngilizcede “açgözlülük, hırs” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. “Greedflation” terimi ise, ‘enflasyon fırsatçılığı’ veya ‘enflasyonu bahane ederek gerekenden fazla fiyat artışı yapılması’ demektir.

Enflasyon fırsatçılığı ya da açgözlülük terimi, şirketlerin ihtiyaç duymasalar bile enflasyondan yararlanmak ve kâr marjlarını artırmak için yaptıkları fiyat artışını ifade eder. Üretim maliyetleri, fiyat artışlarını haklı gösterecek kadar yükselmemekle birlikte, yaygın enflasyon bağlamında fiyat artışları genellikle tüketicileri şaşırtmaz. Açgözlülük stratejisini seçmek, bazen girişimcilerin piyasa durumu ve kullanıcılar pahasına maaşlarını artırma isteğinden kaynaklanır. Müşteriler bu uygulamayı fark ettiğinde satışları olumsuz etkileyebilir ve şirketin imajını zedeleyebilir. Şirket, etik dışı olarak algılanacak ve faaliyet gösterdiği toplumla empati eksikliği gösterecektir.

Açgözlülük kuramcıları, şirketlerin son zamanlarda yüksek kâr marjları ilan ettiğini iddia ediyor. ABD başkanı Joe Biden, ExxonMobil ve diğer petrol şirketlerini “2021’de Tanrı’dan daha fazla para kazanmak için” yüksek benzin fiyatlarından kâr elde etmekle suçladı. Bu açıklama, iş adamlarının dünya çapında pandemi ve Ukrayna-Rusya savaşının neden olduğu kargaşadan yararlanmaları nedeniyle enflasyonun anormal derecede yüksek olduğunu varsaymaktadır. Girişimcileri kârlarını artırmaya motive eden fırsatçılık/açgözlülük, onları ekonomik zayıflık zamanlarında nüfustan yararlanarak fiyatları artırmaya itiyor.

Enflasyon fırsatçılığı hipotezi karşıtları ise, pandemi kaynaklı durgunluğun ardından 2020 yılında kârların arttığı doğru olsa da, bu önlemin bilgilendirici olmadığını savunmaktadır. 2021 yılında şirket kârları, enflasyon oranının düşük olduğu (%2’ye yakın) 2012’deki seviyesini korumuştur. Açgözlülük hipotezi bu durumda bozulmakta; düşük enflasyon ortamında şirket kârlarının neden yüksek olduğunu açıklayamamaktadır. Yine açgözlülük hipotezinin doğru olmadığına dair 2012’de Exxon’nun 2021’e göre çok daha fazla kâr elde ettiği gösterilmekte olup, enflasyondan en çok yararlanan bu şirket, enflasyon sabit kaldığında aslında daha kârlıydı denilmektedir. Bu, açgözlülük hipotezinin enflasyonu iyi açıklamadığı anlamına gelir. Enflasyonun suçunu hükümetten başkasına yüklemek için umutsuz bir girişimden başka bir şey değildir. Enflasyon fırsatçılığı hipotezi karşıtlarına göre, hükümet gerçekten de şu anda acı çekilen enflasyonun arkasındadır. Onlara göre, enflasyonun tek bir nedeni vardır: aynı miktarda mal peşinde koşan daha fazla para. Salgının başlangıcından bu yana ABD hükümeti iki şey yapmıştır: hükümet harcamalarını sürdürülemez seviyelere çıkarmak ve halkın elindeki para tutarını artırmak.

“Enflasyon” konusunda Dünya çapında kullanılan iki strateji: ‘Shrinkflation’ ve ‘Greedflation’

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor