Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Mükellef Hakları

Dr. Numan Emre ERGİN
Dr. Numan Emre ERGİN
726OKUNMA

Emlak vergisinde takdir komisyonu kararlarına dava açma süresi

Emlak vergisi, arazi ve bina sahiplerinden alınan bir servet vergisi olup geniş bir mükellef kitlesini ilgilendirir. Eskiden mükellefin beyanı üzerine alınan emlak vergisinde 2002 yılında yapılan yasal değişiklikle beyan usulünden vazgeçildi ve her dört yılda bir takdir komisyonlarınca belirlenen vergi değeri esas alınarak vergi alınmaya başlandı.

Kanun değişikliği sonrasında, arsa ve araziye ait asgari ölçüde birim değer tespiti takdir komisyonlarınca dört yılda bir yapılmakta olup kesinleşen asgari ölçüde birim değerleri esas alınarak hesaplanan bina ve arazilere ilişkin emlak vergisi, takdirin yapıldığı yılı takip eden bütçe yılının Ocak ve Şubat ayında yıllık olarak tarh olunmakta ve tarh edilen tarihte tahakkuk etmiş sayılarak Emlak Vergisi Kanunu'nda mükellef olarak belirtilenler tarafından birinci taksiti Mart, Nisan ve Mayıs aylarında, ikinci taksiti ise Kasım ayında olmak üzere iki eşit taksitte ödenmektedir. Ara yıllarda da vergi değeri, yeniden değerleme oranının yarısı kadar artırılarak emlak vergisi matrahları belirlenmektedir.

Yeni sistemle birlikte, takdir komisyonun belirlediği değerlere karşı kendilerine karar tebliğ edilen daire, kurum, teşekküller ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıklarının dava açılabileceklerine ilişkin kanun hükmü Anayasa Mahkemesi’nin 31 Mayıs 2012 tarih ve E:2011/38, K:2012/89 sayılı kararıyla iptal edilince verginin mükellefi olan bireyler de emlak vergisinin tarh ve tahakkukuna dayanak olan asgari arsa ve arazi birim değerlerinin belirlenmesine ilişkin takdir komisyonu kararlarına karşı dava açma hakkını kazanmış oldular.

Bireylerin takdir komisyonu kararlarına dava açmalarının önü açılmış olmakla birlikte dava açma süresinin ne zaman başlayacağı ve biteceği konusu havada kalmıştır. Zira yeni sistemde takdir komisyonu kararları mükelleflere tebliğ edilmemektedir. Mükellefler çoğu zaman söz konusu değerleri ya ilgili idarelere başvurdukları veya emlak vergisini ödemek için harekete geçtiklerinde öğrenmektedirler.

Bu durumda, takdir komisyonunun belirlediği değerlere karşı dava açma süresi ne zaman başlayacaktır?

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK), 28 Nisan 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2022/14 E., 2023/2 K. sayılı kararıyla takdir komisyonu kararlarına karşı dava açma süresi konusunda farklı yöndeki bölge idare mahkeme kararları arasındaki aykırılığı gidermiştir.

Karara konu olayda, 2022 yılı emlak vergisine esas olan takdir komisyonu kararını 09.02.2022 tarihinde öğrenip bu karara karşı dava açan mükellefin davasını Samsun Vergi Mahkemesi reddetmiştir.

Mahkeme, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49. maddesinde, kesinleşen asgari ölçüde birim değerlerinin ilgili belediyelerde ve muhtarlıklarda uygun bir yere asılmak suretiyle tarh ve tahakkukun yapıldığı yılın başından Mayıs ayı sonuna kadar ilan edileceğinin belirtildiği, maddede yer alan "kesinleşme" tabirinin dava açılmayarak dava açma süresinin dolması ya da dava açılarak sonuçlanması anlamını taşıdığından, herhangi bir değerin ya da bedelin kesinleşmesinden sonra değiştirilmesinin kanunen ve hukuken mümkün olamayacağı, maddede kesinleşen değerlerin ilanından bahsedilmek suretiyle verginin tahakkuk ettirildiği yılın başından önce vergi değerinin kesinleşmesinin sağlanmak istendiği, emlak vergisi mükelleflerinin takdir komisyonlarınca dört yılda bir belirlenen değerlere karşı kesinleştikten sonra veya kesinleşme ile birlikte tarh ve tahakkuktan önceki dönemlerde ya da verginin tarh ve tahakkukundan sonra açtıkları davalarda ilgili takdir komisyonu kararlarının iptalini isteyemeyecekleri gerekçesine dayanmıştır.

Kararın istinaf edilmesi üzerine Samsun Bölge İdare Mahkemesi, Anayasa’da korunan adil yargılanma hakkına atıf yaparak arsa ve arazi birim değerlerinin verginin tahakkuk edeceği yılın başından önce yargı yolu dahil kesinleştirilmesi amaçlanmış ise de bu süreçte ilan edilmeyen arsa veya arazi birim değerinin mükelleflere tebliğ de edilmemesi nedeniyle mükelleflerin, idareye başvuruları üzerine haberdar oldukları birim değerlerine karşı tebliğ veya öğrenme tarihinden itibaren otuz gün içerisinde dava açabilecekleri, aksi durumun kabulü halinde dava açma hakkının şeklen Kanun'da yer almış olacağı gerekçesiyle ilk derece mahkeme kararını kaldırarak esası görüşmek üzere geri göndermiştir. İzmir Bölge İdare Mahkemesine intikal eden bazı dosyalarda da benzer süreçler yaşanmıştır.

Ankara Bölge İdare Mahkemesinde görülen bir dosyada ise bir mükellef 03/05/2017 tarihinde verilen bir takdir komisyonu kararına karşı bu kararı 28/05/2020 tarihinde öğrendiğini iddia ederek 2020 yılında dava açmıştır. Eskişehir Vergi Mahkemesi, Samsun Vergi Mahkemesinin yukarıdaki gerekçeleriyle davayı reddetmiş, Ankara Bölge İdare Mahkemesi de aynı gerekçelerle kararı onamıştır. İstanbul ve Adana Bölge İdare Mahkemeleri’nin de aynı yönde kararları bulunmaktadır.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, farklı bölge idare mahkemelerinin kararları arasındaki aykırılığın, arsa ve arazi birim değerlerinin tespitine yönelik takdir komisyonu kararlarına karşı en geç anılan kararların alındığı yılın son gününe kadar dava açılabileceği yönünde giderilmesine oyçokluğuyla karar vererek aşağıdaki değerlendirmede bulunmuştur.

Kanun koyucu, dört yılda bir olmak üzere, takip eden yılda Ocak ve Şubat aylarında tarh ve tahakkuk eden bina vergisi ve arazi vergisi yönünden arsa ve arazi birim değerlerinin belirlenerek ticaret odalarına, ziraat odalarına ve ilgili mahalle ve köy muhtarlıkları ile belediyelere imza karşılığında bildirilmesi sürecinin, emlak vergisinin tarh ve tahakkuk edeceği tarihten altı ay önce başlaması ve ivedi bir şekilde özel bir yargılama usulü benimseyerek dava sürecinin yeni yıldan önce bitirilmiş olmasını amaçlamıştır.

Mükelleflere anılan kararların tebliğine ilişkin bir düzenleme yapılmamış olması karşısında mükelleflerin açacakları davalarda dava açma süresinin hak arama hürriyetine uygun bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Bu durumda, Kanun'da takdir komisyonu kararlarının mükelleflere tebliğ edilmesi yönünde bir usul benimsenmemiş olması durumu gözetilerek mükelleflerce emlak vergisine esas asgari ölçüde arsa ve arazi birim değerinin tespitine yönelik takdir komisyonu kararlarının öğrenme tarihinden itibaren 30 günlük genel dava açma süresi içerisinde ve en geç anılan kararın alındığı yılın son gününe kadar dava açabileceklerinin kabul edilmesi gerekmekte olup bu tarihten sonra dava açma imkanı bulunmamaktadır.

Karardaki karşı oylar ise şu şekildedir.

  1. Takdir komisyonu kararı vergilendirmeye hazırlayıcı işlem olduğundan dava incelenmeksizin reddedilmelidir.
  2. Emlak vergisi tarhiyatının bildirilmesi veya öğrenilmesi gibi uygulama işlemleri üzerine dayanağı takdir komisyonu kararlarının iptali en geç emlak vergisinin ilk taksit süresine kadar istenebilir.
  3. Takdir komisyonu kararlarının alındığı yılın son günü itibarıyla kesinleşmiş olduğu dikkate alındığında, anılan kararlara karşı kesinleşme tarihini takip eden günden itibaren 30 günlük genel dava açma süresi içinde dava açılabilir.
  4. Takdir komisyonu kararının ilan edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde dava açılması gerekir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun bu kararıyla bütün sorunlar halloldu mu?

Maalesef bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Zira, 2576 sayılı Kanun’un 3/C maddesine göre bölge idare mahkemelerinin kesin nitelikteki farklı kararları arasındaki aykırılığın giderilmesi konusunda Danıştay Vergi Dava Daireleri’ne başvurulacağı düzenlenmiş olmakla birlikte Kurul’un vereceği kararın bağlayıcılığı konusunda Kanunda bir hüküm bulunmamaktadır. Amaçsal yorumla söz konusu Kurul kararının en azından bölge idare mahkemelerini bağlayacağı kabul edilse de karara Danıştay’ın farklı dairelerince uyulma zorunluluğu yoktur. Dolayısıyla, Danıştay daireleri, VDDK’nın bu kararından farklı yönde kararlar verebilir. Bu nedenle, usul ekonomisi, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri gereği ve zaman kaybını önlemek adına Danıştay Kanunu’nda değişiklik yapılarak Danıştay VDDK’nın yapısının ve aykırılıkları giderme, kanun yararına bozma gibi konularda yetkisinin ve kararlarının bağlayıcılığının artırılmasında fayda görmekteyim.

Sözün özü: Bilinmeyene karşı mücadele olmaz.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor