Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Makaleler

Enes CEBE
Enes CEBE
1011OKUNMA

Egemen Devlet Anlayışından Kontrollü Ademi Merkeziyetçiliğe

İyonya şehirlerinde (polis) varlığını sürdürmüş olan izonomi, kimsenin kimseyi yönetemediği bir yaşam tarzıydı. Varlığını MÖ. 568-541’e kadar sürdürmüş, özgürlük ve ekonomik eşitliğin aynı anda mümkünlüğünü göstermiş bu toplumsal düzen İyonya’daydı. (Kenan Göçer- Dostluk ve İzonomi- Birikim Dergisi)

Kimsenin kimseyi yönetemediği bir anlayış, kulağa biraz garip geliyor. İyonya bunu milattan önce başarmış ve unutulup gitmiş. Bir dakika duralım. Sizce “otoritelerin ortadan kalkması ve toplumsal düzenin öne çıkması” söylemleri size tanıdık gelmedi mi? Gelin inceleyelim

Egemen Devlet Anlayışı 

Ulus devletler, egemen güçler, sağlam otoriteler bu kavramlar hepimize oldukça tanıdık geliyor. Fransız devriminden sonra imparatorlukların birer birer yıkılması bize yeni bir devlet anlayışını getirdi.

Ulus devletler, meşruiyetini bir ulusun belirli bir coğrafi sınırlarındaki egemenliğinden alan bir anlayışa sahiptir. Egemen ya da hâkim bir güç olmak ise devletin bu sınırlar içerisindeki kural koyma ve hukuka karşı etkin olma gücünü ifade etmektedir.

Blok Zinciri ve Topluluk Odaklı Anlayış

2008 krizine kadar merkezi otoritelerin/egemen bir kudretin varlığı kimseyi hoşnutsuz etmiyordu. Ancak krizden sonra insanlar bu anlayışa tereddütle yaklaşmaya başladı. Krizle birlikte artık hükümetler ve kurumlar sorgulanır hale geldi. Bunun en büyük örneği ise başta bankacılık sistemini sonra da otoriteleri eleştirerek “blok zinciri” teknolojisini ortaya atan Satoshi Nakamoto adlı kişi veya kişilerdi.

2000’li yıllarda ve özellikle 2008 krizinden sonra hızla artan dijitalleşme, beraberinde farklı bir yönetim anlayışını getirdi. Bu yönetim anlayışı, merkezi otoritelerden bağımsız topluluk odaklı yönetime odaklanan “ademi merkeziyetçilik” kavramına işaret ediyordu. Bu kavram yeni bir kavram olmasada özellikle son zamanlarda merkeziyetsiz yönetimlerin ve ağların konuşulduğu bu dönemde oldukça parladı.

Son Olayların Etkisiyle Ademi Merkeziyetçilik Anlayışı

Bilindiği üzere Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi birçok sorunu ve sonucu beraberinde getirdi. Rusya askeri birliklerini Ukrayna topraklarına göndermesiyle birlikte birçok ekonomik yaptırıma maruz kaldı. Finansal ve ekonomik sistemden dışlanan Rus oligarkların zararını nasıl kapatacağı ve Rusya’nın yaptırımlardan sıyrılıp kendine nasıl alan açacağı merak konusu oldu.

Geçtiğimiz günlerde Amerikan Hedge fonu Pantera Capital bu konu ile ilgili bir araştırma raporu yayımladı. Raporda, Rusya’nın rezervleri ne kadar fazla olsada, ülkenin finansal sistemden saf dışı bırakılmasının birçok ülkeye ademi merkeziyetçiliğin önemini hatırlattığı belirtildi. Raporda yer alan ifade aynen şu şekilde:

“Milyonlarca insan, merkeziyetsiz paranın itibari paradan üstün olduğunu anlayacaktır. Bitcoin, doğal tasarımı nedeniyle otoritelerden bağımsızdır. Bitcoin’in kullanım durumu, en çok ihtiyacınız olduğunda görünür.”

Pantera araştırması, blok zinciri teknolojisinin son olaylarda ne kadar etkin olarak kullanıldığına şu şekilde değindi:

“Ukrayna hükümetine ve STK’lara başta bitcoin, ethereum ve USDT olmak üzere gönderilen kripto para bağışlarının tutarı 50 milyon doları aştı. Kripto para birimlerinin güzelliği burada başlamaktadır. Anında ve sınır ötesi ödemeler ve çok düşük işlem ücretleri sayesinde, bağışlar kritik malzemelerin alınmasına yardımcı olmaktadır. Blok zinciri hayat kurtarmaktadır.”

Diğer yandan Rusya, rezervleri ne kadar çok olsa bile ekonomik yaptırımların etkisiyle sarsılıyor. Bu yüzden araştırmada da değinildiği üzere topluluklar yakında farklı bir alternatif olan Bitcoin’e geçmeye başlayabilir. Kendi rezervlerini elinde bulundurma gücü, birçok ülke ve milyonlarca vatandaş için cazip hale gelmeye başlayacak. Vatandaşlar, paralarını yöneticileri tarafından verilen kararlardan korumak isteyeceklerdir.

Özellikle para konusunda değişmeye başlayan bu anlayış yönetimdeki diğer alanlara da kayabilir. Hali hazırda birçok sektörde merkeziyetsiz oluşumların olduğunu görüyoruz. Bu oluşumlar topluluğu öne çıkararak, tek bir yerden yönetimi reddediyor.

Kontrollü Değişim Yaşanabilir mi? CBDC Faktörü

Ülkeler blok zinciri teknolojisinin gücünü anlamış olmalı ki birtakım girişimlere başvuruyorlar. Son zamanlarda sektördeki kişilerin de birçok kez değindiği merkez bankası dijital para birimleri (CBDC) bu kontrollü geçişin anahtarı olabilir.

Yabancı medyada bu durum farklı kişiler tarafından ele alındı. Özellikle ortaya atılan bir teori var ki o da hükümetlerin CBDC’ler ile vatandaşları kontrol altında tutmak istemesi.

Londra Ekonomi Okulu mezunu tanınmış yazar Maajid Nawaz, katıldığı bir programda tam da bu konuya ilişkin şu açıklamaları yaptı:

“Otoritelerin yapmak istediği şey, merkez bankası dijital para birimi denen bu yeniliği getirmek. Bitcoin ve kripto paraya rakip olarak itibari parayı dijital parayla değiştirmek istiyorlar. Böylece merkezi olmayan bir para birimi olmak yerine hükümet tarafından kontrol edilebilecek.”

Diğer yandan Bank of England direktörü Tom Mutton, bu konuya ilişkin gayet net bir açıklama yapmıştı:

“CBDC programının toplumsal açıdan yararlı sonuçları olabilir, bir yandan toplumsal açıdan zararlı görülen faaliyetleri de engelleyebilir. Ancak şu da bilinmelidir ki aynı zamanda insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasını da beraberinde getirebilir.”

Tüm bu açıklamalar bize gösteriyor ki otoriteler bir şeylerin farkında ve kendilerince önlem almak istiyorlar. Bu konuda zamanın bize ne göstereceğini bilemeyiz. Milattan önceki İyonya toplumunun yönetim anlayışını birdenbire benimsemeye bile başlayabiliriz. Belki de blok zinciri, topluluğun yönetimini çoktan başlatmıştır bile. Sadece farkında değilizdir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor