Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Makaleler

Furkan Musa DOĞAN
Furkan Musa DOĞAN
470OKUNMA

Dubai çikolatası: Tatlı bir statü illüzyonu

Lüks tüketim çılgınlığının doruk noktalarından biri olan Dubai çikolatası, basit bir tatlının ötesine geçerek kendine adeta bir “statü simgesi” rolü biçmiş durumda. Aslında Dubai çikolatası, klasik bir çikolata olmaktan ziyade, tüketim kültürünün toplum üzerindeki psikolojik ve sosyolojik etkilerini gözler önüne seren bir örnek niteliğinde. Sıradan bir lezzet yerine, statü ve gösteriş ihtiyacının çikolata suretine bürünmüş hali...

Bourdieu’nün sosyal sermaye kavramı

Sosyolog Pierre Bourdieu’nün “sosyal sermaye” teorisini ele aldığımızda, Dubai çikolatasının sınıfsal göstergelerle yüklü olduğu hemen fark edilir. Bourdieu’ye göre zevkler, bireysel tercihlerin çok ötesinde, sınıfsal ayrımın bir ifadesidir. Bu teoriden bakıldığında Dubai çikolatası, sadece bir tatmin aracı değil, bir “sosyal sermaye” yatırımı olarak görülebilir. Birey, bu çikolatayı yediğinde aslında kendini tanımlıyor ve çevresine bir mesaj veriyor: “Ben bu dünyada yerimi aldım.” Öyle ki, Dubai çikolatası, tüketicisi için bir vitrin görevi görüyor; bir çikolatadan çok daha fazlasını, yani bir sınıfsal duruşu temsil ediyor.

Bir çikolatanın sosyal mesaj vermesi mümkün mü? Elbette. Zira bu çikolata, Dubai gibi bir şehrin parıltılı imajını, onun alışveriş merkezlerinin ihtişamını, lüksün küresel simgesine dönüşmüş coğrafyasını yanında taşıyor. Basit bir lezzetten ziyade, bir kimlik ifadesi, bir gösteriş göstergesi haline geliyor.

Freud’un arzular ve boşluk kuramı

Psikolog Sigmund Freud’a göre ise lüks bir nesnenin “arzunun peşinden koşulan bir simgeye” dönüşmesi, tatmin arayışındaki insanların derinlerdeki ruhsal boşluklarını geçici nesnelerle doldurmaya çalışmasının bir göstergesi. Freud, insan zihninin tatmin bulmakta zorlandığını ve bu yüzden zevki anlık tatmin sağlayan nesnelere yönlendirdiğini söyler. Dubai çikolatasını yutan kişi aslında sadece çikolata yemiyor; statü sahibi olma hayalini de bir lokmada yutuyor. Ama tatmin öyle geçici ki bir sonraki lokmada, boşluk yeniden beliriyor.

Lüks çikolatanın varlığı, insanları sahip olamadıkları şeylerin arkasından koşturmaya teşvik ediyor; fakat sahip olununca da tatminsizlik hissi devreye giriyor. Freud’un dediği gibi, derinlerdeki arzular hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin edilemiyor, sadece bir süreliğine örtülüyor. Tıpkı Dubai çikolatasının eriyen tadı gibi, lüks tüketim de hızla eriyip gidiyor.

Baudrillard’ın simülasyon kuramı

Dubai çikolatasını ele alırken Baudrillard’ın “simülasyon” kuramı da göz ardı edilemez. Baudrillard’a göre, modern dünyada gerçeklik yerini simülasyonlara bırakmış durumda. Dubai çikolatası da bir yiyecek olmaktan çıkıp lüks ve statü göstergesi olarak bir simülasyona dönüşmüş durumda. Sıradan bir çikolata gibi değil; zira tadından çok, temsil ettiği lüks yaşam, onun daha da çekici görünmesini sağlıyor.

Baudrillard’ın kuramı, Dubai çikolatasını tüketen insanın, çikolatayı yemekten çok o simülasyon dünyasında kendine bir yer açmaya çalıştığını söylüyor. Çikolatayı yerken, Dubai’nin o parıltılı alışveriş merkezlerinin ihtişamını, Dubai'nin zenginlik imajını adeta “tadarak” tüketiyor insan. Gerçekte Dubai çikolatası, yalnızca bir çikolata değil; bir yaşam tarzının simülasyonu, bir sosyal gösterge. Bu tatlı statü illüzyonu, gerçekte var olmayan bir lüks dünyasını bize adeta sunuyor ve gerçeği unutturuyor.

Sonuç yerine: Tatlı ve acı bir toplumsal ironi

Bir tatlı olmaktan çıkıp sosyal simgeye dönüşen Dubai çikolatası, modern tüketim toplumunun içinde bulunduğu çelişkili durumları ve kendini ifade ediş biçimlerini çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Çikolata, tadı veya şekeriyle değil, üzerinde taşıdığı lüks simgeleriyle değer kazanıyor. Bu tatlı illüzyon, aslında tüketim kültürünün topluma nasıl hükmettiğini ve insanları nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Dubai çikolatası; elimizde bir tatlı olmaktan çok, pahalı ve çarpıcı bir statü ironisi... Belki de eriyen çikolatanın geride bıraktığı, sadece sosyal tabakalaşmanın acı bir tadı.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor