Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Röportaj

Aysu ŞİRİN
Aysu ŞİRİN
1017OKUNMA

Dr. Mahfi Eğilmez ile Özel Röportaj

Soru: British Medical Journal dergisinde sonuçları yayınlanan bir araştırmaya göre, 2022 yılına kadar dünya nüfusunun en az beşte birinin korona virüs aşısına erişiminin olmayacağı duyuruldu. Gelir seviyesi düşük ülkelerin aşılama çalışmalarından yeterince yararlanamayacak oluşu, gelir dağılımında bozulan adaleti tekrar gözler önüne serdi. Pandemi süreci boyunca ve sonrasında bu adaletsizlikte daha kötü senaryolar yaşanabilir mi? Türkiye için gelir dağılımında eşitsizlik makası daha da açılır mı?

Mahfi EĞİLMEZ: Covid- 19 Salgının yarattığı en ciddi sorunlardan birisi kuşkusuz gelir dağılımı eşitsizliğinin daha da artması oldu. Pek çok insan işini kaybetti. Küresel krizle birlikte yükselen işsizlik, salgının da eklenmesiyle daha da arttı. Gelir dağılımı eşitsizliğini artıran bu gelişme, daha da kötüsü işsizliği de yükseltti. Devletler para basarak piyasadaki çöküşü önlemeye çalışsalar da bu müdahale ilerisi için pek çok sıkıntılı meselenin tohumunu atıyor. Önümüzdeki dönemde Covid-19 aşısını elde etme ve toplumlarına uygulama açısından fakir ülkelerin çekeceği sıkıntıları dünyada zaten yaygın olan gelir dağılımı eşitsizliğinin iyice fark edilmesine yol açıyor. Bu tür ortamlarda aslında Birleşmiş Milletler Örgütü’nün devreye girmesi gerekli. Dünya Sağlık Örgütü, aşıya ulaşım imkânı olmayanlar için doğrudan devreye girerek aşıyı temin edip bu ülkelere ücretsiz olarak göndermeli. Bugün geldiğimiz aşamada zengin devletlerden alınacak desteklerle fonlar oluşturulması ve bunların o alanda görevli kuruluşlar aracılığıyla fakir devletlere ulaştırılması gerekli görünüyor. Covid-19 salgını bu tür dayanışmalar için bir test idi ama ne yazık ki insanlık bugüne kadar bu testi geçemedi. Sonuç olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik aşı temininde ve uygulamasında, bir başka ifadeyle sağlık dağılımında da adaletsizlikle sonuçlandı. 

Soru: Türkiye ekonomisi pandemi sürecinde doğru yönetilebiliyor mu? Hatalı görüp değişmesini istediğiniz veyahut atılmasını önerebileceğiniz adımlar nelerdir?  

Mahfi EĞİLMEZ: Türkiye, Covid-19 salgını sürecini orta derecede başarıyla yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Konuyu iki farklı alanda ele almamız gerekir. İlk olarak, sağlık alanında ve aşı temini ve uygulamasındaki durum açısından Türkiye’nin yaptıklarını ve yapmaya çalıştıklarını orta derecede başarılı olarak nitelemek mümkün. İkinci olarak ekonomide yapılanları ele alırsak, bu alandaki çalışmaları ortadan düşük başarı olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Böyle bir dönemde enflasyonla mücadele politikasının ekonominin canlı tutulabilmesi çabasına kurban edilmesini anlayışla karşılamak gerekir. Buna karşılık gerek para basılması, Merkez Bankası rezervlerinin kullanılması, bütçe açığının artmasının göze alınıp devlet destekleri yapılması, banka kredilerinin artırılması sonucunda yaratılan kaynakların doğru şekilde kullanıldığı kanısında değilim. Söz konusu imkânlar ve destekler doğru kişilere gitmedi. Bunu dövize, otomobile ve konuta olan talep artışından görebiliyoruz. Demek ki paralar asıl ihtiyacı olanlara yönelmemiş. Oysa bu desteklerin işyerini kapattığı için gelir elde edemeyenlere ya da çalıştığı yer kapandığı için ücrete alamayanlara verilmeliydi. Eğer bu yapılsaydı, ekonomiye sokulan parasal imkânlar piyasaya bir yararı olmayan döviz alımını artıracak yerde talebi ve dolayısıyla üretimi canlandırarak ekonominin de canlanmasına yol açabilirdi. Geç kalınmış olmakla birlikte bu alanda adım atmaya başlanarak piyasada canlanma yaratılması hala mümkün görünüyor.   

(Bu röportaj, Mart 2021’de, YENİ E-KONOMİ Dergisinin “2020-2021 Ekonominin Maskesi” başlıklı ilk sayısında yayımlanmıştır. YENİ E-KONOMİ Dergisine “Turkcell Dergilik” ve “Türk Telekom e-dergi” platformlarından ulaşabilirsiniz.)

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor