Dijital Hizmet Vergisi bir ‘Tarife’ midir?
Yazan: Michael Devereux
Türkçe Çeviri: Yavuz Akbulak
Birleşik Krallık hükümetinin, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) alüminyum ve çeliğe uyguladığı tarifeleri ve potansiyel olarak bir araya gelen tarife savaşını önlemek amacıyla Dijital Hizmetler Vergisi’ni [Digital Services Tax] yakında kaldıracağına dair spekülasyonlar mevcuttur. Bazıları bunu, saldırgan bir ABD pozisyonunun yatıştırılması olarak görebilir ve Dijital Hizmetler Vergisi’nin, özellikle Birleşik Krallık’ta çok az vergi ödediğine inanılan çok büyük, çok kârlı teknoloji şirketlerinden biraz vergi geliri elde etmenin bir yolu olarak getirildiğini belirtebilir.
Peki, Dijital Hizmetler Vergisi’nin kendisi hakkında nasıl düşünmeliyiz? Özellikle, kendisi bir tarife midir? Eğer öyleyse, aynı anda ABD tarifelerine itiraz ederken Dijital Hizmetler Vergisi’ni korumanın gerekçesi zayıftır.
Tarife [tariff] nedir? Sözlük tanımı “belirli bir ithalat veya ihracat sınıfı için ödenen vergi veya harç”tır [a tax or duty to be paid on a particular class of imports or exports]. Diğer vergilere göre iki temel özelliği vardır. Bunlardan birincisi, yalnızca ithalat veya ihracat için geçerlidir: Yurt içi satıcılar tarifeyi ödemekten sorumlu değildir. İkincisi ise, yalnızca belirli mallara (veya hizmetlere) uygulanır, satış vergisi veya Katma Değer Vergisi gibi tüm mal ve hizmetlere (veya büyük çoğunluğuna) uygulanmaz. Bunlara üçüncü bir özellik daha ekleyebiliriz: Vergi matrahı genellikle satılan mal ve hizmetlerin değeridir, yani satıştan elde edilen kârdan ziyade satıştan elde edilen gelirdir.
Birleşik Krallık Gelir ve Gümrük İdaresi [His Majesty’s Revenue and Customs], Dijital Hizmetler Vergisi’ni “Birleşik Krallık kullanıcılarından değer elde eden arama motorları, sosyal medya hizmetleri ve çevrimiçi pazar yerlerinin gelirleri üzerinde yüzde 2 vergi” olarak tanımlıyor. Peki, Dijital Hizmetler Vergisi bir tarifenin tanımına uyuyor mu?
Dijital Hizmetler Vergisi açıkça gelirler üzerinde bir vergidir (kârlılık çok düşükse işletme giderleri üzerinde alternatif bir ücretlendirme için bazı hükümler olmasına rağmen). Ayrıca açıkça yalnızca belirli hizmetlere uygulanır. Peki, ya ilk ölçüt: Özellikle, ithalat vergisi mi?
Dijital Hizmetler Vergisi, Birleşik Krallık hükümetinin Birleşik Krallık dışındaki işletmelerin “Birleşik Krallık kullanıcılarından değer elde ettiğini” düşündüğü işlemlerden elde edilen gelirlere uygulanması bakımından alışılmadık bir durumdur. Bunun, biraz açıklanması gereken iki sonucu vardır.
Öncelikle, örneğin, bir ürünü doğrudan Amazon’dan satın alırsam, o zaman hiçbir Dijital Hizmetler Vergisi uygulanmaz ki; bu, açıkça Dijital Hizmetler Vergisi vergi matrahının bir parçası olmayan bir Birleşik Krallık müşterisine doğrudan satış olurdu. Ancak, Amazon platformunu kullanarak tam olarak aynı ürünü üçüncü bir taraftan satın alırsam, Amazon’un bir çevrimiçi pazar yeri olarak hareket ettiği kabul edilir ve Dijital Hizmetler Vergisi’ne tabi olur.
İkinci olarak, Google’da bir arama yaptığımı varsayalım. Ekranımda (Birleşik Krallık’ta) bir reklam görüyorum, diyelim ki İsviçre’de bulunan bir reklam veren tarafından ödeniyor ve para da diyelim ki İrlanda’da Google tarafından alınıyor. Birleşik Krallık ile tek bağlantı benim. Gelir Birleşik Krallık’ta alınmamış olsa bile, Birleşik Krallık Dijital Hizmetler Vergisi’ni Google’dan toplar.
Yani Birleşik Krallık’ın pozisyonu Dijital Hizmetler Vergisi’nin Birleşik Krallık tüketicilerine yapılan satışlar için bir vergi olmadığıdır. Birleşik Krallık Gelir ve Gümrük İdaresi vergiyi haklı çıkarmak için, “işletmelerin Birleşik Krallık’taki bir kullanıcı tabanıyla etkileşimlerinden ve katılımlarından değer elde ettiğini” iddia ediyor ki, bu da prensipte Birleşik Krallık vergisine tabi olmalıdır. Bu oldukça şüphelidir. Ancak aynı zamanda bizi düğümlere bağladığı, Amazon’dan bir ürünü satın almamın tam olarak hangi işlemle gerçekleştiğini belirlemem gerektiği ve Birleşik Krallık’ta gerçekleşmeyen finansal işlemlerden vergi toplamam gerektiği anlamına da gelir.
Ancak Dijital Hizmetler Vergisi’nin ithalat vergisi olup olmadığına karar vermeden önce başka bir soru ortaya çıkıyor. Yani, yerel işletmeler de vergiye tabi mi? Bunun yasal cevabı evettir: Dijital Hizmetler Vergisi, eşik koşullarını karşılayan tüm işletmeler için geçerlidir. Pratik cevap ise hayırdır: Vergiden elde edilen gelirin büyük çoğunluğunun beş ABD teknoloji devinden geldiği söylenir: Amazon, Google, eBay, Apple ve Meta.
Burada biraz karışıklık var gibi görünüyor. Dijital Hizmetler Vergisi, Birleşik Krallık’a ithal edilen mal ve hizmetlerin değerine vergi olmadığı gerekçesiyle, satış vergisi veya tarife olmadığını iddia edebilecek şekilde tasarlanmıştı. Pekâlâ, ABD’yi bu pozisyona ikna etmeye çalışırken iyi şanslar. Bu, esas olarak Birleşik Krallık’ta dev ABD teknoloji şirketlerinin elde ettiği gelirlere uygulanan bir vergidir. Ördek gibi görünüyorsa, ördek gibi yüzüyorsa ve ördek gibi vaklıyorsa, muhtemelen ördektir.
Birleşik Krallık’ın bir tarife savaşından kaçınmak için Dijital Hizmetler Vergisi’nden vazgeçmesi gerekirse endişelenmeli miyiz? Birleşik Krallık hükümeti her milyar gelir için çaresizdir (ki bu da Dijital Hizmetler Vergisi’nin topladığı miktara yakın), ancak bu gerçekten savunulmaya değer bir vergi midir?
Piyasa ülkelerindeki kârın vergilendirilmesi ilkesine yönelik önemli bir uluslararası destek var ve bu değerli bir amaçtır. Birleşik Krallık hükümeti, küresel çokuluslu kârın vergilendirilmesine ilişkin bazı hakları piyasa ülkelerine tahsis edecek olan uluslararası olarak kabul edilen 1. Sütun tasarısının uygulanmasında Dijital Hizmetler Vergisi’ni değiştirmeyi çoktan kabul etmişti. ABD desteğini çektiği için 1. Sütun artık gerçekleşmeyecektir. Ancak bu, daha iyi seçeneklerin meyve vermesine çok az kalmış gibi görünse bile, tarife benzeri Dijital Hizmetler Vergisi’ni sürdürmeyi haklı çıkarmaz.