Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Kültür ve Sanat

Furkan Musa DOĞAN
Furkan Musa DOĞAN
1711OKUNMA

Cahillik Çağları

“Bir köyde bir berber varmış, sadece saçını kesemeyenlerin saçını kesermiş. Bu berber kendi saçını kesebilir mi?”
Bertrand Russel

Düşüncenin kaynağı arayıştır. Arayan beşer, düşünen beşerdir. Beşerin kendisini kaybettiği nokta da budur: DÜŞÜNMEMEK. Bu kayboluşunun nasıl gerçekleştiğinden ziyade nedeni daha müphemdir. Kaybolduğunuzda ne yaparsınız? Belki bir taksi ya da sora sora Bağdat bulunur düsturuyla birilerine sorarsınız. İşte beşerin bu faaliyeti cahilliğindendir. Bulunduğu durumundan bir an evvel kurtulmak ister. Sanki bir daha o duruma düşmeyecek gibi bıçak sırtı kararlar alıp oradan kaçar. Hâlbuki esasen yapması gereken Bağdat’ı bulmaktan ziyade, “Burada neden bulunuyorum?” sorusunun üzerine odaklanmasıdır. Çünkü bulunduğumuz durum aslında kararlarımızdan oluşur. Yani bizi biz yapan düşünerek aldığımız kararlardır.

CAHİL ÇAĞ: 28.YÜZYIL PASTA KAVGASI

Sevginin olmadığı yerde en kullanışlı tohum nifaktır. Bu çağda böyleydi. Sevgisizlik her alanda nebat ediyordu. Nifak tohumunun ekimi, pasta meselesiyle gündeme geldi. Bir kesimin ezikliğinin nedenini görmeyen pasta sahipleri bir yere kadar dayanmışlardı. Ekmek sahipleri, artık dayanamayıp Avrupa’da bir isyan çıkarmışlardı. -Buna da ihtilal diyorlardı.- Pasta sahipleri ne yapsa da isyanı bastırmada başarılı olmamıştı. Ekmek sahipleri belki de istedikleri imtiyazı almışlardı fakat pasta sahiplerinin hırsı pekte onlara geçmiyordu. Çünkü bu çağda tek güç sahte adaletin getirdiği adaletsizliklerdi. Ekmek sahiplerinin mücadelesi diğer uluslara sıçramıştı. Artık herkes pasta sahiplerine karşı başkaldırıyordu. İşte bu da diğer çağların temellerini attı. Pasta sahipleri, başkaldıran ulusların haritalarını önce çıkardı. Daha sonra aynı kendi ulusundaki ekmek sahiplerine verdiği gibi imtiyazlar, sahte demokrasiler, hodbin ulusçuluk ve nice vaatlerde bulundular. Pasta sahipleri, bu yüzyılın sonunda bir araya geldiler. Verdikleri o kadar vaatlerle nasıl başa çıkacaklarının planlarını masaya yatırdılar. Bu topluluk genel olarak partizan, rüşvetçi, hükümete ana muhalif olup onla aynı işleri götüren, fukaradan alıp zengine verenlerden oluşuyordu.  Pasta sahipleri, nihai kararını aldı. Alınan karar uzun vadeli 300 yıllık bir plandı.

  • Verilen imtiyazlar herkes tarafından tanınacak. Ekmek sahipleri böylelikle diğer ekmek sahiplerine ulaşıp diğer isyanları körükleyecek. Bizde dünya sulhu için iç işlerine karışıp onları yok edeceğiz.
  • Onlara adalet verilecek. Bir süre sonra içlerinde çıkacak sorunlarını çözmek için kanun üretecekler ve yetersiz kalacak. Bizde onlara kendi hazırladığımız romantik anayasaları ve kanunları monte edeceğiz.
  • Giyim ve yaşam standartları serbest olacak. Kültürlerinden vazgeçmeleri için reklam veya balolar düzenleyip standartlarımızın ne kadar iyi olduğunu piyasaya sunarak kültürümüzü empoze edeceğiz………………..!

Bu kanunlar asla şeytanın işi değildi. Çünkü bu çağda insanları yalnız bırakmıştı.

CAHİL ÇAĞI 29 YÜZYIL: MAKİNALARIN SAVAŞI

Pasta sahipleri istediklerini aldılar. İç karışıklık ile bütün toplumları kendi düzenlerine göre sağladılar. Şimdi sıra bu kurdukları düzeni işletip geliştirmekti. Avrupa’da bir güç ortaya çıktı. BUHARRRRRR!!!!

Buharın gücü kullanarak üretimi artıracaklardı. Böylelikle daha fazla pazar payı oluşturup güçlerini tazeleyeceklerdi. Üretimin hızlanması makinelere bağlanıyordu. Makinelerin çalışması içinde enerjiye…. Bu büyük bir paradoksu ortaya çıkardı. Eğer makineniz var ve enerji kaynağınız yoksa; ya makineyi enerji kaynağına götüreceksiniz ya da enerjiyi ayağınıza getireceksiniz… Sömürgeciliğin paradoksu ortaya atılmıştı. Pasta sahipleri, enerjiye sahip olmak için demokrasi getirdiği ülkeleri hemen işgal etmedi. O ülkelere yine sahte vaatlerde bulundu ve yine o ülkeler bu vaatleri cazip görmüştü. Çünkü cahillik cesareti düşünmeye fırsat vermezdi. Bu vaatler istihdamı artıracağız, sizlere geçinme fırsatı vereceğiz, kalkınmanızı sağlayacağız…..

Pasta sahipleri, ilk başta verdiği sözleri yerine getirdi fakat kudurmuş azgından beterdir. Ne yapsın! O ülkelerinin kaynaklarını sudan sebeplerle birer birer sömürdü.  Seri bir şekilde üretim devam ediyordu. Hazırlıklar büyüktü. Üretimin büyük bir kısmı savaşlar için düzenleniyordu. Her şey apaçık meydandaydı. Diğer pasta sahipleri de boş durmadılar. EVETTTTTTT!!!!! SIRADAAAAA!!!! YAŞLI ADAMI PAYLAŞMAK VARDI ÇÜNKÜ SAHİP OLDUĞU TOPRAKLAR PASTA SAHİPLERİ İÇİN ÖNEMLİYDİ YENİ KAYNAKLARININ YOLLARI ÜZERİNDEYDİ DE ONDAN YAŞLI ADAM BİR ZAMANLAR DÜNYAYI DİZE GETİRSEDE GÜCÜ ONLARA YETMİYORDU BU HALE DÜŞMESİNİN BİRÇOK NEDENİ VARDI BUNLARIN EN BÜYÜK SEBEBİ İSE BİLİM VE DÜNYAYI TAKİP ETMEYİP LALE DEVRİNİ YAŞAMAKTI PASTA SAHİPLERİ MASAYA OTURURUR  OTURMAZ KUZEYDEN BİR DOMUZ ÇIKTI YAŞLI ADAMDAN PAYINI ALMAK İÇİN GELMİŞTİ BU DOMUZUN AMACI İSE SICAK HAVUZLARDA YÜZMEK VE ÇİFTLİKTEKİ ARKADAŞLARIYLA SAVUNDUĞU O ROMANTİK FİKRİ YAYMAKTI PASTA SAHİPLERİ BÜTÜN DETAYLARIYLA HESAPLARINI YAPMIŞLARDI DOMUZU BİR KÖŞEYE  İTİP ÖTEKİLEŞTİRMEK VE KENDİ İÇİNDE TUTARLI OLAN O ROMANTİK FİKRİ YAYGINLAŞTIRMAKTI ÇÜNKÜ ÜMİT BEKLEYEN İNSANLAR ÇOKTU BÖYLELİKLE EN ZAYIF OLDUKLARI NOKTADAN VURACAKLARDI DİĞER BAŞKA BİR HESAPSA ÜRETTİKLERİ SAVAŞ ALETLERİNİ SATMAK İÇİN BİR SAVAŞIN ÇIKMASI GEREKİYORDU.

CAHİLLİK ÇAĞI 30. YÜZYIL: PRENSİN ÖLÜMÜ

Savaş, prensin vurulmasıyla başlamıştı. Yaşlı adamı savaşa itense pis bıyıklı bir domuzdu. Kendisine ait olan bir gemi yollayıp diğer kuzey domuzunun çiftliklerini bombalamıştı.  ARTIK YAŞLI ADAM YENİDEN SAHNEDEYDİ.

Her şey pasta sahiplerinin istediği gibi devam ediyordu.  Savaşa giren bütün ülkelere ürettikleri savaş malzemelerini satıyorlardı. AHHHHHHHHH!! BU DÜNYA!! DEĞERİ NEYDİ DE BU KADAR MAZLUM ÖLÜYORDU. Pasta hissesi en büyük olan OBEZİTE DEVLET girerek savaş sona erdi. Yaşlı adam, pis bıyıklı domuz ve kuzey domuzu yenilmişlerdi. Kuzey domuzunun çiftliğinde çanlar çalıyordu ve pasta sahiplerinin dediği gibi de oluyordu.  Romantik düşünce, başa geçmişti.

Pasta sahipler, hiç durmadan planlar yapıyordu. Yıktıkları yerleri yeniden imar etmek için yenilen devletlere kredi sağlamak için yeni pasta kuruluşları kurdular. Böylelikle savaşta sattıkları ürünlerden elde ettikleri hasılayı ülkelere kredi verip faizlerini yiyerek onları iyice sömürmekti. İnanın bu fikir şeytanın bile aklına gelmezdi. Artık dünyayı sakinleştirmek için birtakım kuruluşlar kurdular. Dünya Barış Örgütü, Dünya Miras Örgütü… Ne de olsa başarılı bir fikirdi. Çünkü bu kuruluşlar  umut tacirliğini üstlenmişti:  Hadi siz büyük memleketisiniz yaparsınız, jeopolitik konumuz önemli bunu lehinize kullanırsınız…..  şu cepheyi süper kazandınız…  Ne yaparsın umutsuzluğun bulunduğu ortamda en kolay satılan şey sahte umutlardır.

CAHİLLİK ÇAĞI 31 YÜZYIL: KÜRESEL KÜLTÜR YOZLAŞMASI

31.yüzyılın hemen başlarıydı. Bu yüzyıl makinelerin geliştiği, beşerin hemen hemen hiçbir yönde gelişmediği bir çağdı. Her şeyi rakamlardan, sayılardan, grafiklerden, lükslük ve şöhretin ihtişamına göre değerlendiriliyordu. Belki bu zamana göre yapılan değerlendirmeler nihai doğru sonuca ulaştırıyordu. Oyunu kuranlar, kurallarına göre oynuyordu. Bu çağda dünyanın en ucuyla Orta Asya’nın bir kısmına kadar ortak bir kültür oluşturulmak istendi. İngilizce bilen, jeans giyen, hippi kılıklı olan, manevi değerleri ötekileştiren,  sosyal olmayan bir kültür….. Bunu sağlamak için küçük aletler üretildi. Belli modelleri olan ve modellerin parasına göre kategorize edilen bu aletler üzerinde ekranı ve kamerası olan bir aletti. Hemen yaygınlaşmaya başladı. Evet! Pasta sahipleri hiç durmuyordu.

Böylelikle aletlere odaklanan ve çevresiyle veya dünyayla iletişimi kopuk bir kültür oluşturuldu. Aletlerin verdiği nihai sonuç: Alternatiflerin artmasaydı. Unutmayın alternatifler yeteneklerinizi kısıtlar. Yani sunulan her yeni kolaylık sizi tembel olmaya iter. Çünkü bunu sağlayan şeyse alternatiflerin verdiği kararsızlıktır.

Halen devam eden bu kültür yozlaşması ARTIK DÜNYA SAVAŞI İLE SONA ERECEKTİ.

SAVAŞ İSE YAŞLI ADAM VE DİĞERLERİ ARASINDA OLACAKTI …..

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor