Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Abdullah KÜTÜKÇÜ
Abdullah KÜTÜKÇÜ
23518OKUNMA

Basit Usule Tabi Mükelleflerin Gelir Vergisinden İstisna Edilmesine İlişkin Düşünceler

İçinde bulunduğumuz yılın Mart ayında Ekonomi Eylem Planı(1) hazırlanmış ve bu kapsamda geliri düşük olan küçük esnafa vergi muafiyeti sağlanacağı; basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi, tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi, tamirci gibi yaklaşık 850 bin küçük esnafın, 31 Aralık 2021 tarihine kadar beyan yükümlülüklerinin kaldırılacağı kamuoyuna açıklanmıştır.

Açıklandığı dönemde pek üzerinde durulmayan bu eylem, TBMM’nin yeni yasama yılına başlaması ile gündeme gelen ve pek çok vergi kanununda değişiklik öngören, geçtiğimiz hafta da TBMM Genel Kurulunda görüşülüp kabul edilen teklifle(2) sonuçlandırılmıştır.  

Söz konusu teklifin içindeki diğer düzenlemeler bağlamında basit usule yönelik getirilen istisna, pek çok kişiye -eskilerin deyimiyle- önemsiz bir ‘teferruat’ gelebilir.  Ancak, ihdas edildiği dönemde küçük esnaf kesimine, gerçek gelirlerini kavramak suretiyle gerçek usulde vergilendirilen mükellef olma bilincini kazandırmak, orta ve uzun vade de bunların gerçek usule geçişini sağlamak amacıyla modellenen basit usulün, bu dönemde işin ‘yalnızca’fiskal boyutu dikkate alınarak, basit usulde tespit edilen kazancın vergiden istisna edilmesi konusundaki tercihe ve bunun doğuracağı risklere ilişkin düşüncelerimizi, biraz da işin tarihsel geçmişine, mevzuat bazında parmak basarak açıklamak istiyoruz. 

Basit Usulün Kısa Tarihi

Mevcut Gelir Vergisi sistemimiz,  yürürlüğe girdiği dönemden itibaren(3) özellikle kazançlardan elde edilen gelirin gerçek usulde tespitini benimsemiş, bunun yanında göreceli olarak küçük esnaf ya da bazı serbest meslek erbabının götürü usulde(4) vergilendirilmesini öngörmüştür.  

1960’ların başından  31/12/1998 tarihine kadar uygulanan götürü usul uyarınca, belli koşullara sahip tabi mükelleflerin ticari faaliyetlerinden sağladıkları kazançlar Maliye Bakanlığınca tanzim edilen cetvellerde belirtilen iş/faaliyet türlerine göre maktu olarak tespit olunmuştur. Ne var ki “Bazı mükelleflerin kazançlarının götürü usulde tespit edilmesi, vergi sistemimizde belge düzeninin yerleşmesinde önemli sorunlar yaratmıştır. Götürü usulde vergilendirilen mükellefler gerçek kazançları üzerinden vergiye tabi olmadıklarından, zorunlu tutulmasına karşın satın aldıkları mal ve hizmetler karşılığında belge almak için herhangi bir gayret göstermemişlerdir. Bu özellikleri dolayısıyla ticari kazancın götürü usulde tespiti yöntemi kayıt dışı ekonomiyi besler hale gelmiştir.(5)

Mevcut uygulamanın sakıncalarını gidermek amacıyla, Gelir Vergisi Kanununda 4369 sayılı Kanunla ticari kazancın tespitinde götürü usul kaldırılmış ve kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması, belge düzeninin yerleştirilmesi ve vergilendirmede gerçek kazancın esas alınmasının sağlanması amacıyla”(6) "Basit Usulde Vergilendirme" esasına geçilmiştir. 

Basit Usulde Vergilendirmenin Genel Çizgileri

Uygulanmasına 1/1/1999 tarihinden itibaren başlanan, basit usulde ticari kazancın belirlenmesine ilişkin genel çerçeveyi Kanunun 46 ncı maddesi bağlamında şu şekilde açıklamak mümkündür:

Gelir Vergisi Kanununun 47 nci maddesindeki genel(7), 48 inci maddesindeki özel(8) koşullara sahip olan ticaret erbabının, gerçek usulde vergilendirilmek konusunda özel bir istemi olmadığı takdirde, basit usulde vergilendirilmesi mümkündür.

Basit usule tabi tutulan mükelleflerin sırf basit usule tabi olmaktan kaynaklanan bazı avantajları bulunur. Bu bağlamda basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri;

  • VUK’a göre defter tutmazlar.
  • Vergi sorumlusu sıfatını taşımadıklarından gelir vergisi tevkifatı yapmaz ve muhtasar beyanname vermezler.
  • Geçici gelir vergisi ödemezler.
  • Yaptıkları teslim ve hizmetler KDV’den istisnadır.
  • Ticari kazancın tespitinde amortismana tabi iktisadi kıymet alışları ve satışları dikkate alınmaz.
  • Alınan ve verilen belgelerin kayıtları 1/1/2018 tarihinden itibaren “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” düzenlenen meslek odası veya meslek mensupları aracılığıyla Defter-Beyan Sistemi üzerinden tutulur.
  • GVK 89/15 inci maddesi uyarınca, ticari kazançlarının (2021 yılı için) 14.000 TL’ye kadar olan kısmını indirim konusu yapabilmektedirler. Ancak Gelir Vergisi Kanununun genç girişimci istisnasından yararlanacak basit usul mükelleflerinin bu indirimden yararlanmaları olanaklı değildir.

Diğer yandan; Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesine göre basit usulde ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler ve satılan malların alış bedelleri arasındaki olumlu farktır. Bu fark, faaliyetle ilgili olarak alınması ve verilmesi zorunlu alış ve giderler ile hâsılatlara ilişkin belgelerde yazılı tutarlara göre hesaplanır.

Kazancın bu şekilde tespiti sırasında mal ticareti ile uğraşanlarca;

  • Hesap dönemi sonundaki mal mevcudunun değeri hâsılata,
  • Hesap dönemi başındaki mal mevcudunun değeri giderlere eklenir.

Ancak, kullanılan sabit kıymetler gider yazılmaz ve üzerlerinden amortisman hesaplanmaz.

Bu usulde vergilendirilenler, kazancın tespiti ve Vergi Usul Kanunu'nun defter tutma hükümleri hariç, bildirme, vesikalar, muhafaza, ibraz, diğer ödevler ve ceza hükümleri ile bu Kanun ve diğer kanunlarda yer alan ikinci sınıf tüccarlar hakkındaki hükümlere tabidirler. Ortaklıkların basit usule tabi olup olmadığının tespitinde, iş hacmi ölçüleri ile yıllık kira bedelleri toplu olarak dikkate alınır.

Yine aynı hüküm uyarınca; basit usulde vergilendirilen mükellefler, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hasılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamak zorundadırlar. Bu belgelerin kayıtları, mükelleflerin bağlı bulundukları meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulur.

Bununla birlikte 486 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği ile 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yapılan düzenleme uyarınca; basit usule tabi olan mükelleflerin “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” düzenlenen meslek odası veya meslek mensupları aracılığıyla Defter-Beyan Sistemi üzerinden tutulması öngörülmüştür.

Defter-Beyan Sistemi ise kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen bir uygulamadır.

GVK’nın 92 nci maddesine göre, basit usule tabi mükelleflerin bir takvim yıl içinde elde ettikleri kazanç yalnızca basit usule tabi ticari kazançtan oluştuğu takdirde, yıllık beyanname izleyen yılın Şubat ayı başından 25 günü akşamına kadar(9)  bağlı olunan vergi dairesine verilecektir.

Diğer taraftan, yukarıda vurgulandığı gibi basit usule tabi mükellefler hasılatları ile ilgili olarak Vergi Usul Kanununda yazılı belgeleri kullanmak zorundadırlar. Ancak 215 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Maliye Bakanlığı’na verdiği yetkiye dayanarak, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin yeni düzenlemeye uyum sağlamaları ve gerekli hazırlıkları yapabilmeleri için; 1/1/1999 ila 30/6/1999 döneminde belge vermedikleri günlük hasılatları için, geçici olarak gün sonunda tek bir fatura düzenlenmesine olanak tanınmıştır.  Ancak bu geçici uygulama, 2020 yılına kadar, Gelir Vergisi uygulamasındaki had ve tutarları belirleyen ve genellikle Aralık ayının son günlerinde yayımlanan Gelir Vergisi Genel Tebliğleri ile hep bir yıl sonrasına ertelenmiştir.(10)

7338 Sayılı Yasa İle Yapılan Düzenleme

7338 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen 20/A maddesinde, “Bu Kanuna göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46 ncı maddeye göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden müstesnadır.” denilmiştir.

Böylece Mart 2021’de kamuoyuna duyurulan Ekonomi Eylem Planındaki Kamu Maliyesi/Vergisel Düzenlemeler başlığı altındaki (1.3.a) numaralı ilk eylem sonuca ulaştırılmıştır.

Diğer yandan, basit usulde tespit edilen kazançların gelir vergisinden istisna edilmesine bağlı olarak, yıllık beyanname verme ödevi ile adlarına tahakkuk edecek ve ödenecek bir gelir vergisi olmayacağı için, Gelir Vergisi Kanunun;

  • 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 3 numaralı bendindeki ‘basit usulde vergilendirilen’ ibaresi madde metninden çıkarılmış, 15 numaralı bent ise yürürlükten kaldırılmış,
  • 92 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, “gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar,” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.

Diğer yandan, yukarıda işaret edilen düzenleme bağlamında basit usule tabi mükelleflerin Şubat ve Haziran aylarında bir vergi ödemeleri söz konusu olamayacağı için 117 maddenin birinci fıkrası da  “Yıllık beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.” olarak değiştirilmiştir.

Sonuç ve Değerlendirme

Gelir Vergisi Kanununa 7338 sayılı Yasa ile eklenen 20/A maddesi basit usule tabi ticaret ve sanat erbabının 2021 yılında elde etikleri kazançları da kapsayacak şekilde gelir vergisinden istisna edilmiştir. Böylece basit usule tabi gelir vergisi mükellefleri 2022 Şubat ayında bu kapsamda elde ettikleri kazanç için yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyeceklerdir.(11)

Bize göre bu kapsamdaki kazançların vergiden istisna edilmesinin ilk sebebi, Ekonomi Eylem Planın vergi cephesinde, beklenti ve ihtiyaç boyutu ihmal edilerek, geniş kitlelere dokunan bir düzenlemeye yer verme zorunluğu duyulmasıdır. İkinci neden ise bu zorunluğu karşılamaya dönük yapılacak düzenlemeyi, basit usulden sağlanan gelir vergisi hasılatının(12) bütçe hedeflerinde önemli sapmaya neden olmayacağı yönünde değerlendiren -teknik- bakış açısıdır.

Ne var ki bu değerlendirmeler bağlamında basit usulde faaliyet gösteren mükelleflerin kazançlarına yönelik bu istisna ihdas edilirken en başta verginin adalet ilkesi dikkate alınmamıştır. Çünkü, hali hazırda basit usulde elde edilen kazançların çok altında geliri olmasına karşın, az çok bir vergi yüküne maruz kalan kesimler vardır.(13) Bunun ötesinde, getirilen istisnanın bize göre eksik bir başka boyutu da, basit usulde faaliyet gösterenlerin kazançları vergiden istisna edilirken, bunların yanında çalışan ve Gelir Vergisi Kanunun 64/1 maddesi uyarınca diğer ücretler kapsamında kazanç elde eden hizmet erbabının durumunun gözden kaçması ve vergilendirilmeye devam edilecek olmasıdır. Başka bir deyişle, işveren-patron konumunda olan(14) kişinin kazancı vergiye tabi tutulmazken, yanında çalışan yardımcı işçiden, çıraktan vergi almak çok haklı yakınmaları ortaya çıkaracaktır. Kaldı ki, basit usule tabi kişiler için özellikle gelir Gelir Vergisi Kanunun 89/15 maddesindeki 14 bin TL’lik kazanç indirimi, zaten bir tür istisna idi. Aynı zamanda basit usule tabi olup, 75 bin TL’lik genç girişimci istisnasından yararlanan önemli bir mükellef kitlesi de mevcuttu.

Diğer yandan, basit usulün getirilme nedenin kayıt dışı ekonominin kontrol altına alınması, belge düzeninin yerleştirilmesi ve vergilendirmede gerçek kazancın esas alınmasının sağlanması olduğu da maalesef bu düzenleme sırasında unutulmuştur. Oysa basit usulün getirilme gerekçesini oluşturan sorunlar, bu gün de sorun olma niteliğini korumaktadır. 850 bine yakın mükellefe tanınan bu istisna ile özellikle kayıt dışı işlemlerin ortadan kaldırılmasına yönelik, büyük emek ve çaba harcanan stratejik hedefler sekteye uğrayacak, özellikle sahte ve içeriği itibariyle belge düzenleme eğilimi ise tetiklenecektir. Burada basit usulde ticari kazancın belirlenmesine ilişkin 46 ncı madde hükmünün geçerliğini koruduğu, dolayısıyla belge düzeni bakımından böyle bir sorunun yaşanmayacağını düşünenler olacaktır. Ancak yıllık gelir vergisi beyannamesi vermekten vareste tutulan, dolayısıyla vergi dairesi ile bir anlamda bağı kesilen bu mükellef grubundan kaynaklanacak sorunlar çok kısa vadede görülecektir.

Özet olarak, 7338 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa madde 20/A olarak eklenen istisna hükmü, gelir düzeyi basit usule tabi kişilerin elde ettikleri kazancın altında kalan kesimler ile onların yanında çalışanların olduğunu dikkate almaması,  basit usulün fiskal boyutu dışında diğer işlevleri üzerinde hiç durmaması bakımından tartışmaya açık bir nitelik taşımaktadır. Bu yüzden gelir vergisini adil ve etkin kılmak ve sahte ve içeriği itibariyle yanıltıcı belge kullanım ve düzenlenmesinde artışlara meydan vermemek için, söz konusu istisnanın ilk fırsatta yeniden değerlendirilmesi uygun olacaktır.

[1] Plan kapsamındaki eylemler; Kamu Maliyesi, Fiyat İstikrarı, Finansal Sektör, Cari Açık, İstihdam, Kurumsal Yönetişim, Yatırımların Teşvik Edilmesi, İç Ticaretin Kolaylaştırılması, Rekabet, Piyasa Gözetimi ve Denetimi olmak üzere 10 başlıktan ibarettir. Ayrıntılı bilgi için bak. https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2021/03/Ekonomik-Reformlar-Kitapcigi.pdf; https://ms.hmb.gov.tr/uploads/sites/2/2021/06/Ekonomi-Reformlari-Eylem-Plani-1.pdf;  (Erişim: 12/10/2021)
[2] 14/10/2021 tarih ve 7338 sayılı Yasa olarak kabul edilmiş, 26/10/2021 tarih ve 31640 sayılı RG’de yayımlanmıştır.
[3] Gelir Vergisi sistemine geçişin hazırlık çalışmaları 1946’da başlamış TBMM tarafından 3/6/1949 tarih ve 5421 sayılı Gelir Vergisi Kanunu olarak kabul edilerek 1950 yılından itibaren yürürlüğe girmiştir. Ancak, hem on yıllık geçmiş uygulamada karşılaşılan bazı hususlar, hem de Planlı döneme geçiş öncesinde ortaya çıkan ekonomik ve teorik değerlendirmeler nedeniyle 1960’da yeniden yazılmış, 31/12/1960 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu olarak 1961 yılından itibaren uygulamaya konulmuştur.
[4] Götürü usul, Gelir Vergisi Kanununun 1961’de yürürlüğe giren halinde getirilmiştir. 
[5] Bir Reformun Anatomisi (4369 sayılı Kanunun Gerekçesi, Plan Bütçe Komisyonu Raporu, Maliye Bakanın Komisyon ve Genel Kuruldaki açıklama ve konuşmaları), Maliye Bakanlığı, Gelirler Genel Müdürlüğü, Ankara 1998, s. 222
[6] Bir Reformun Anatomisi, Maliye Bakanlığı, Gelirler Genel Müdürlüğü, Ankara. 1998, s. 223. Ayrıca bu tespit ve değerlendirmeler 215 Seri No.lu GVK Genel Tebliği’nde de yer almaktadır.
[7] Basit usulde vergilendirilecek mükelleflerden (2021 yılında) aranan genel koşullar şunlardır:
     1-Kendi işinde bilfiil çalışmak veya bulunmak, (işinde yardımcı işçi ve çırak kullanmak, seyahat, hastalık, ihtiyarlık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak bilfiil işinin başında bulunmamak bu şartı bozmaz).
     2- İşyeri mülkiyetinin iş sahibine ait olması halinde emsal kira bedeli, kiralanmış olması halinde yıllık kira bedeli toplamı büyükşehir belediye sınırları içinde 12 bin TL, diğer yörelerde 7 bin 600 TL yi geçmemek.
     3- Ticari, zirai veya mesleki faaliyetler dolayısıyla gerçek usulde Gelir Vergisi'ne tabi olmamaktır.
[8] Basit usule tabi olmanın (2021 yılındaki) özel koşulları ise şunlardır:
     1-Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satanların yıllık alımları tutarının 150.000 TL’yi veya yıllık satışları tutarının 240.000 TL’yi aşmaması,
     2- 1 numaralı bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşanların bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 76.000 TL’yi aşmaması,
     3- 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde yıllık satış tutarı ile iş hasılatı toplamının 150.000 TL’yi aşmaması,
[9] 29/03/2019 gün ve 115 sayılı VUK Sirküleri ile beyanname verme süresi ilgili ayın son günü olarak belirlenmiştir.
[10] Ayrıntılı bigi için bak. 225, 230, 234, 238, 246, 259, 266, 270, 273, 278, 280, 284, 287, 290, 296, 302, 305, 310 Seri No.lu GVK Genel Tebliğleri. Bu konuda en son 313 Seri No.lu GVK Genel Tebliğinde, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin belge vermedikleri günlük hasılatları için gün sonunda tek bir fatura düzenlenmesine ilişkin uygulamanın, 31/12/2021 tarihine kadar devamı kabul edilmiştir.
[11] Bu mükelleflerden konut kira geliri elde edenler, artık yıllık gelir vergisi beyannamesi vermeyecekleri için, ilke olarak Gelir Vergisi Kanununun 21 inci maddesindeki istisnadan yararlanma olanağına kavuşmuşlardır.
[12] Bu düzenlemenin ilk gündeme geldiği Mart 2021’ de 818 bin 504 olan basit usulde vergilendirilen mükellef sayısı, Eylül 2021 ayı itibariyle 835 bin 943 olmuştur. Ayrıntılı bilgi için bak. https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/AIGMS/2021/TABLO_7.xls.htm (Erişim:21/10/2021) Bu mükellef grubundan 2020 sonu itibariyle tahsil edilen gelir vergisi ise 230 milyon liradır
[13] Bunlar, GVK’nın 9 uncu maddesine göre veriden muaf esnaf olan, ancak GVK’nın 94 üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifata tabi tutulan ticaret erbabıdır.
[14] Basit usulde vergilendirilen ticaret erbabının vergi sorumluluğunun olmaması, işveren sayılmalarına engel değildir.

Yorumlar

  • A
    Abdullah KIRIM
    Değerli Meslektaşım ve Adaşım, Tespit ve değerlendirmelerine yürekten katılıyorum. Ellerine sağlık. Selamlar.Abdullah KIRIM E.Defterdar -Hazine ve Maliye Uzmanı
  • ü
    ünal sarıoğlu
    kesinlikle bu düzenleme vergide adaletsizliği beraberinde getirecektir, objektif yorumunuz için teşekkürler

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor