Asgari Kurumlar Vergisine eleştirel bir bakış
2024 yılıyla ilgili kurumlar vergisi beyannamesi, tartışmalı olarak verilen uzatma süresi sonunda nihayet 5 Mayıs 2025 tarihinde verildi.
Biz meslektaşların şimdiki sorunumuz ise mayıs ayının 15’ine (uzatma olmaz ise) kadar 2025 yılı ilk geçici vergi beyannamesinin verilmesidir.
Bu yıl ilk kez geçici vergi beyannameyle birlikte asgari kurumlar vergisini de hesaplamamız gerekmektedir.
2 Ağustos 2024 ve 32620 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 7524 sayılı Kanun ile, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 36. maddesine eklenen 32/C maddesi ile “Yurt içi asgari kurumlar vergisi” uygulaması getirilmiştir.
Yapılan düzenlemeye göre hesaplanacak “Yurt içi asgari kurumlar vergisi” 5520 sayılı kanunda yer alan 32’nci ve 32/A maddeleri hükümleri dikkate alınarak hesaplanan kurumlar vergisi, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancının %10’undan az olamayacak.” hükmü eklenmiştir.
Kısacası, Ödenecek Asgari Kurumlar Vergisi = [(Ticari Bilanço Kârı + KKEG) – Yasada Belirtilen İstisna ve indirimler] X %10 – İlgili Dönemde Ödenen Vergiler
Bu yasa yayınlandıktan sonra değerli üstatlarımızın birçoğu ilgili kanunun da belirtilmeyen fakat tebliğ ile belirtilen asgari kurumlar vergisinden geçmiş yıl zararlarının indirim konusu yapılamayacağı konusu hakkında değişik makaleler yazdılar.
“Kurumlar vergisi beyannamelerde indirim konusu yapılan geçmiş yıl zararlarının asgari kurumlar vergisi matrahından düşülmeyecek ve asgari kurumlar vergisinin hesaplanmasında dikkate alınacaktır” hükmü üstatların üzerinde durduğu konu oldu. Üstatlar bu konuyu, yasanın uygulama süresi gelmeden ilgili mahkemelere taşıdı. Üstatların uyarıları doğrultusunda yetkili mahkeme de “Yürütmeni Durdurulması” hükmünü verdi. Bu konuda Gelir İdaresinin bir üst mahkemede yaptığı itirazın da reddedildiği söylenmektedir.
Asgari kurumlar vergisinin değişik maddeleri üstatlar tarafından eleştirilirken ben uygulamacı bir muhasebeci olarak yasanın farklı bir maddesini değerlendireceğim.
Asgari kurumlar vergisinin hesaplama aşamasında, indirilemeyecek kazançlar arasında “Yurt dışı inşaat kazançları” da bulunmaktadır. Bu neden ile yurt içi asgari kurumlar vergisi hesaplanırken, yurt dışı inşaat kazançları indirim konusu yapılamayacaktır.
Oysaki Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, başka bir koşul aranmaksızın kurumlar vergisinden istisna edilmiştir hükmü de bulunmaktadır. Ayrıca bu kazancın Türkiye’de genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi yeterli olup, ilgili kazancın kambiyo mevzuatına göre fiilen Türkiye’ye getirilmemesinin istisnadan yararlanmaya herhangi bir etkisi olmayacaktır. İlgili kazancın, faaliyette bulunulan yabancı ülkede tasarruf edilebilmesi yeterlidir.
Kısacası dünyanın en ücra bölgelerinde, savaşın ve isyanların bulunduğu ülkelerde inşaat işleri yaparak hem ülkeye döviz kazandıran hem de ilgili ülkelere şantiye elamanları göndererek istihdam sağlayan “yurt dışı müteahhitlerine“ siz, yurt dışı ülke koşullarda elde ettiğiniz kazançları ülkemiz kayıtlarına intikal ettirmeyiniz. Yoksa sizden getirmek zorunda olmadığınız kazançlarınız üzerinden %10 vergi alırım” denilmektedir. Bu arada getirmek zorunda olmadığım kazancın vergisini nasıl ödenir konusu da de ayrı bir sorudur.
Bazı üstatlar, yurt dışı müteahhitlerin, iş yaptıkları ülkelerde ödedikleri vergileri buradaki vergiden düşerler demektedirler. Oysaki yurt dışında ödenen vergi yurt içinde mahsup edilirse zaten o gelir “yurt dişi inşaat kazanç” istisnasından yararlanamaz ki. 5520 sayılı kurumlar vergisi kanunun 1 no’lu genel tebliğinin 33.3 mahsup edilebilecek yurtdışı vergilerin sınırı bölümüne göre, yurtdışında elde edilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmiş olması halinde bu kazançlar üzerinde yurtdışında ödenen vergilerin yurt içinde hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.
Benim burada anlatmak istediğim yurt dışında yapılan inşaatlar,
a- A.B.D savunma bakanlığının yaptırdığı tesisler.
b- Tüm ülkelerin yaptırdıkları yurt dışı temsilcilik binaları,
c- Ülkelerin yeniden kurdukları veya ülkenin başka bölgesine taşıdıkları başkent inşaatları
d- Ülkelerin petrol çıkartılan bölgelerde yapılan her türlü inşaatlar
e- Ülkelerin kalkınmalarında önem arz eden büyük sanayi kuruluş inşaatları
ve benzerleridir. Pek çok ülke, kalkınmayı desteklemek için ülkelerinde yapılacak her türlü inşaatlara öncelikle kurumlar ve KDV istisnası vermektedirler.
Yurt dışı inşaat kazançlarına, %10 asgari kurumlar vergisinden başka, getirilmesi sürekli konuşulan, a- %2 net aktif vergisi, b- %05 hasılat vergisi gibi vergilerin de getirilecek söylentileri, yurda getirilmesini düşündükleri tutarları etkileyeceğini unutmayalım.
Kısacası getirilen ve her an getirilmesi beklenen vergilerden dolayı yurt dışı inşaat gelirleri de yükleniciler tarafından yurda getirilmiyor. Elde edilen kazançlar ilgili ülkelerde yaptıkları inşaat işleri nedeniyle o ülkelerde kurdukları şube veya şirketlerin banka hesaplarında bekletilmektedir.
Elde edilen kazançlar yabancı ülkelerde, AVM, İş Merkezleri kısaca yurtdışı gayrimenkullerine yapılan yatırımlar olarak yurt dışında kalmaktadır. Oysaki diğer taraftan maliye, yurda döviz kazandırılması teşvik için belirli aralıklarla “Bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması hakkında” yasalar çıkartıyor. Kısacası yasa koyucu adeta “Sen normal zamanda yurt dışından elde ettiğin kazancı yurda getirirsen senden %10 vergi alırım. Bu kazancını şimdilik getirme ben daha sonra sana af çıkartırım” demektedir.
Ayrıca, 2006 yılından itibaren yürürlükte olan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin 7. fıkrası; “Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın %30 oranında vergi kesintisi yapılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu tanımlama ile belirtmek istenilen ülkeler, vergi cenneti, günlük tanımı ile Offshore ülkelerdir.
2006 yılında yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda belirtilen vergi cennetleri listesi bugüne kadar Cumhurbaşkanlığınca yayınlanmamıştır. Dünyanın değişik ülkelerinden vergisiz elde edilen kazançlar bu ülkelerde değerlendirilmektedir. Bu ülkelere gönderilen ödemelerden yasa gereğince %30 vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Af yasaları kapsamında adları yayınlanmayan ülkelerden gelen paralara da hesap sorulmamaktadır.
Yayınlanmayan vergi cenneti ülkeler listesinden başka, nereden buldun yasasını gündemine almayan, belirli değer artış kazançlarından vergi almayan yasa koyucunun, ısrarla ve özellikle yurtdışında elde edilen ve yurda getirilme zorunluluğu dahi olunmayan kazançlarından vergi almaya kalkışılmasın doğru olmadığını düşünmekteyim.