Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Makaleler

Mesut KOYUNCU
Mesut KOYUNCU
1048OKUNMA

Aile Anayasası ve Aile Konseyi

Bir önceki yazımızda şirket yönetimlerinin kurumsallaşmasını kaleme almıştık. Şirketlerin nesiller boyu büyüyerek devamını sağlamanın en önemli yollarından birisi, belki de en önemlisi kurumsallaşmadır. Yeteri kadar kurumsallaşamamış birçok şirketin, en kuvvetli oldukları anlarda bile sıkıntılar yaşayabildiklerini gözlemleyebiliriz.

Kurumsallaşma sürecini tamamlamış veya bu konuda önemli safhalara gelmiş şirketlerin, ne yazık ki devamlılıklarına ilişkin tüm süreçleri bitirdiklerini söyleyemeyiz. Şirket yönetiminin kurumsallaşması yanında şirket ortaklarının oluşturduğu aile üyelerinin de kurumsallaşması bir zarurettir.

Aile üyelerinin kurumsallaşması noktasında “Aile Anayasası” ve “Aile Konseyi” -kuşkusuz farklı adlarla da anılabilir- büyük önem arz eder.

Aile şirketleri genelde bir aile kökeninden gelseler de birden fazla ailenin ortaklığıyla kurulan şirketlere de rastlamak mümkündür. Aile kökeni aynı olmakla birlikte, çocuk ve torunların (daha da ileri jenerasyonların) evlilikler yoluyla kurdukları yeni aileler, aile yapısını karmaşık ve farklı soyadlarına sahip veya kan bağı olmayan üyelerin oluşturduğu bir yapıya dönüştürebilir. Bu yapının uzlaştırılması, belli bir amaca yönlendirilmesi önemli bir husus olarak karşımıza çıkar.

Aile üyelerinin toplam mutabakatla hazırlayacakları “Aile Anayasası” ve bu anayasa da kuruluşu, organları, işleyişi belirlenecek olan “Aile Konseyi” ailenin kurumsallaşması adına büyük bir adım olacaktır.

Aile Anayasası ve Aile Konseyi’nin oluşumu ile ilgili standart bir yapıdan söz edemeyiz. Her ailenin yapısına, beklentisine, sayılarına, birbirlerine olan bağlılıklarına, hatta kültürel ve yöresel özelliklerine göre farklı bir anayasa ve konsey oluşturulabilir. Bu yapı oluşturulurken tüm aile üyeleri ile çalışılmalı, metin samimiyetle hazırlanmalı, tam bir mutabakatla imzalanmalıdır.

Her aile için farklı bir anayasadan bahsetmek mümkün olsa da bu anayasanın temelini belli hususlar oluşturmalıdır. Ankara Sanayi Odasının hazırladığı “Aile Anayasası Rehberi” çatının oluşturulmasında yön gösterici olabilir. Buradan hareketle aşağıdaki temeller üzerine bir anayasa inşa edilebilir.

Anayasa Temelleri

  • Gerekçe
  • Amaç
  • Misyon, Vizyon
  • Tarihçe, Temel Değerler

İdari Yapılanma

  • Aile Konseyi Oluşumu
  • Çalışma Şekli ve Görevleri

Aile Bireylerinin Çalışma İlişkileri

  • Aile Bireylerinin Şirketle İlişkileri
  • Aile Bireyi Yöneticilerin Şirketle İlişkileri
  • Aile Bireylerinin Gelirleri
  • Aile Bireyleri ve Profesyonellerle İlişkiler
  • Aile Bireylerinin Eğitim ve Kariyer Planlaması

Mülkiyet, Hisse Devri/Satışı

Anayasada Yapılacak Değişikliklerde İzlenecek Yol

Burada en önemli hususlar;

  • Aile Konseyinin oluşturulması, görev ve yetkilerinin belirlenmesi,
  • Mülkiyet, hisselerin satışı ve devri yönteminde mutabık kalınmasıdır.

Aile Konseyinin temel amacı, şirketi ve aileyi etkileyen konuları anlamak ve bunlara ilişkin sorunları çözmek, ailenin birliğini, ilişkilerin samimiyetini ve huzuru sağlamaktır. Aile konseyi belli bir yaşı doldurmuş ve şirkette hissesi olan ortaklardan oluşmalıdır. İstenirse, henüz şirket hissesine sahip olmamakla birlikte, yasal varis durumunda bulunanların da aile konseyine dahil olmaları mümkündür.

Aile anayasası önemli fonksiyonunu da mülkiyet ve hisselerin satış ve devri noktasında ortaya koyar. Şirketin sermaye yapısını, sahiplik kompozisyonunu değiştirmek gibi aile üyelerinin durumunu etkileyecek konular Aile Konseyi’nde tartışılmalı ve üzerinde uzlaşma sağlanmalıdır. Daha sorunlar çıkmadan anayasada medeni hukuk ve şirketler hukukuna uygun formüller oluşturulmalıdır.

Bu formüller Türk Ticaret Kanunu izin verdiği ölçüde şirket ana sözleşmesine eklenmeli, mümkün olmadığında, gerektiğinde cezai müeyyide de konularak taraflarca imza altına alınmalıdır.

Miras, hisselerin satışı, devri, bazı ortakların iflas, konkordato, borca batıklılık gibi kişisel nedenlerle zorda kalma hallerinden şirketlerin en az etkilenmesini sağlamak adına, şirketlerde kişi ortakların bulunmaması önerilir.

Aile anayasasının hukuki niteliği de önemlidir. Aile anayasalarında yer alan bazı hükümler şirket ana sözleşmesine de aktarılabilir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olurlar.

Türk Ticaret Kanunu’nun 340’ıncı maddesi uyarınca, esas sözleşme kanunun anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak kanunda bu hususta açıkça izin verilmişse sapabilir. Anılan hüküm kısıtlayıcı bir ifade içerse de kanunun diğer hükümleri incelendiğinde birçok madde ile ilgili özel düzenleme yapabilme imkanının kanun tarafından tanındığı görülmektedir. Ayrıca 340. maddenin gerekçesinde, kanun ve ilgili maddenin lafzından sapabilme imkanının açıkça anlaşılmadığı durumlarda dahi, amaca uygun düşen, metodolojiye aykırı olmayan, tatmin edici gerekçelere dayanan, sonuçları adil olan ve menfaatler dengesini gözeten yorumlarla tamamlayıcı düzenlemeler yapılabileceği kabul edilebilecektir.[1]

Sözleşmeye taraf olmayan aile üyeleri ve aile şirketi paydaşları açısından bağlayıcılığı olmayan aile anayasaları, altına imza koyanların oluşturduğu bir borç sözleşmesi niteliğindedir ve Borçlar Kanunu’na tabidir.[2]

Aile Anayasası, Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmiş sözleşme tiplerinden değildir. Borçlar Kanunu’nun özel hükümlerinde ve özel kanunlarda açıkça düzenlenmemiş sözleşmeler isimsiz veya atipik sözleşmeler denilmektedir. Atipik sözleşmeler deyimini, isimsiz sözleşmeler veya kendine özgü sözleşmeler deyimiyle eş anlamda kullanmak gerekir. Zira atipik sözleşmeler, esas itibariyle, kanunla düzenlenmiş sözleşme kategorisine dahil edilmekle beraber, kanunla düzenlenen ana modele tekabül etmeyen özellikler ifade eder.[3]  

Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu açısında bağlayıcı, koruyucu hükümler dışında aile anayasaları esas olarak manevi belgelerdir. Kurucuların, iş başında bulunanların sonraki jenerasyonlara yönetimsel tavsiyeleri, temennileri, vasiyetleri olarak da değerlendirilmelidir. Bu noktada bazı Aile Anayasaları Türk Medeni Kanunu’nun miras hukuku hükümleri açısından da değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak sadece şirketlerin kurumsallaşması, kurumsal bir kimliğe ve yönetim anlayışına dönüşmesi yeterli olmaz. Aile yönetiminin de kurumsal bir kimliğe kavuşması gerekir. Bu noktada Aile Anayasası ve bu yasa doğrultusunda kurulacak Aile Konseyi büyük önem arz eder. Aile Anayasası ve Aile Konseyi ailede kararların tartışılarak ve konsensüsle alınmasını sağlar. Aile kültürü ve yönetim stratejilerin takip eden kuşaklara aktarılmasında büyük rol oynar.

1- Mesut Koyuncu, Kurumsallaşma Hakkında Notlar, https://www.linkedin.com/posts/mesut-koyuncu-03143053_koyuncuyaemnetimdanaftagnmanlaftk-koyuncuvergidanaftagnmanlaftk-activity-6910526029476356096-P5wo?utm_source=linkedin_share&utm_medium=member_desktop_web
2- Av. Aydın Buğra İlter, Aile Anayasası ve Yasal Çerçevesi, TOKKDER Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği İnternet Sitesi
3- a.g.m

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor