Vergi, Maliye, Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Ticaret Hukuku Hakkındaki Herşey

Vergi

Bülent TAŞNazmi KARYAĞDI
Bülent TAŞ/ Nazmi KARYAĞDI
4846OKUNMA

1 Temmuz’dan İtibaren Sermaye Artırmak Artık Daha Avantajlı

Şirketlerde finansmanın iki temel yolu bulunmaktadır. Birisi girişimcinin borç alması diğeri ise girişimcinin kendi kaynaklarını sermaye olarak koymasıdır. Bu iki finansman şeklinin yaratacağı vergisel sonuçlar farklıdır. Borçlanarak finansmanda borcu veren yani finansmanı sağlayan, faiz getirisi elde etmekte ve bu faiz borç alan için vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla faiz tutarının %20’si oranında bir vergi avantajı sağlanmaktadır.

Buna karşılık sahip olunan kaynakların sermaye olarak şirket finansmanında kullanılması durumunda yatırımcı yani sermaye sahibinin elde ettiği getiri kâr payı olmakta bu kâr payı kurum nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulmakta, şirket bakımından hiçbir vergisel avantaj söz konusu olmamaktaydı.

Borçlanarak finansman için sağlanan bu avantaj şirketleri daha çok borçlanma yolu ile finansmana yönlendirmektedir. Türkiye’deki şirketlerin ağır bir borç yükü altında bulunması da göz önünde bulundurularak girişimcileri daha çok kendi kaynaklarını kullanarak girişimlerini finanse etmeye yönlendirmek amacıyla yeni bir takım vergisel düzenlemeler yapılmıştır.

Düzenleme özü itibariyle belirli bir tarihten sonraki sermaye artırımları veya belirli bir tarihten sonra yapılacak şirket kuruluşlarında konulan sermayenin nakden karşılanan kısmı üzerinden hesaplanacak varsayımsal faizin belirli bir oranının vergiye tabi kurum kazancından indiriminden ibarettir.

Kimler yararlanabilir?
Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler ve kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketleri için bu avantaj öngörülmüştür. Türk Ticaret Kanununun 124. maddesi uyarınca anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler sermaye şirketi olarak kabul edildiğinden bu şirket türlerinin yeni vergisel avantajdan yararlanması mümkün olabilecektir. Şahıs şirketi olarak kabul edilen kolektif ve komandit şirketlerin avantajdan yararlanma şansı bulunmamaktadır.

Nasıl yararlanılır?
Avantajdan yararlanabilmenin temel koşulu;

  • Mevcut şirketlerde sermayenin 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren nakit olarak artırılması,
  • 1 Temmuz 2015 tarihinden sonra yeni kurulan şirketlerde ise sermayenin nakit olarak karşılanmasıdır.

Bu şekilde artırılan nakdi sermaye veya nakit olarak karşılanan sermaye üzerinden hesaplanacak faiz tutarının %50’si kurumlar vergisine tabi kazançtan indirim konusu yapılabilecektir.

Uygulanacak faiz oranı, indirimden yararlanılacak yıl için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından en son açıklanan, bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranıdır. Hali hazırda bu oran %10 civarındadır. Bu oranı esas alırsak 10 milyon TL tutarında bir sermaye artırımı için hesaplanacak faiz tutarı 1 Milyon TL, kurum kazancından indirilebilecek tutar ise 500 bin TL, bu çerçevede sağlanan vergi avantajı 100 bin TL olacaktır.

Düzenleme özünde ayrımcı bir düzenlemedir. Zira mevcut şirketlerin bugüne kadar yapmış oldukları nakdi sermaye artırımları için bir avantaj öngörmemekte, yine geçmişte kurulan şirketlerin sermayeleri nakdi olarak karşılanmış olsa bile avantajdan yararlanmaları mümkün olamamaktadır. Bu durum düzenlemenin ileride Anayasaya aykırılık boyutu ile Anayasa Mahkemesinin önüne getirilme ihtimalini gündeme getirmektedir.

Nakdi sermaye artırıldıktan sonra veya yeni şirket sermayesi nakden karşılandıktan sonra şirket her yıl o yıl için Merkez Bankasının açıklayacağı söz konusu faiz oranına göre sermaye üzerinden hesaplanacak faizin yarısını indirme hakkına sahip olacaktır.

Artırılan sermayenin sağlayacağı avantajdan şirketin hayatı devam ettiği sürece, sermayesi azaltılmamak kaydıyla, sonsuza kadar yararlanılabilecektir. Ayrıca zarar veya istisnalar nedeniyle vergiye tabi bir kazanç oluşmadığı durumda o yıl yararlanılamayan tutar yararlanmak üzere sonraki yıllara devredilebilmektedir. Devir için herhangi, bir süre sınırlaması bulunmamaktadır.

Hangi durumlarda yararlanılmaz?
Sermayenin nakden artırılmadığı durumlarda avantajdan yararlanmak mümkün değildir. Uygulamada tartışma yaratabilecek birkaç husus bu noktada devreye girmekte özellikle şirketten olan alacakların sermaye eklenmesi durumunda sermayenin nakdi olarak artırılıp artırılmadığı hususu tartışma yaratabilecek niteliktedir. Gelir İdaresinin yapacağı bir Tebliğ düzenlemesinde bu konuyu açıklığa kavuşturması beklenmektedir.

Ayrıca,

  • Nakit dışındaki varlık devirlerinden,
  • Birleşme, devir ve bölünme işlemlerinden,
  • Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin eklenmesinden

kaynaklanan sermaye artırımlarında da avantajdan yararlanılamayacaktır. Özellikle devir birleşme sonucu artırılan sermayeler bakımından indirimden yararlanmak mümkün görünmemekle beraber, devredilen veya bölünen şirketlerde yararlanılmakta olan avantajın yani indirim hakkının külli halefiyet çerçevesinde devralan şirkete aktarılıp aktarılmayacağı hususu da tartışma yaratmaya müsait olup bu konunun da Tebliğde açıklığa kavuşturulması beklenmektedir.

Yine ayrıca ortaklar veya ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınamamaktadır. Bu durumun uygulamada nasıl şekilleneceği önem taşımaktadır. Nakdi olarak artırılan sermayenin sermaye artıran yatırımcının kendi nakdi kaynaklarından mı yoksa dışarıdan sağlamış olduğu borçlanmalardan mı karşılandığını takip etmek büyük zorluklar içermektedir. Gelir İdaresinin hangi durumlarda sermaye artırımının kendi nakdi kaynaklardan karşılandığını Tebliğde teker teker ortaya koymasında ve bu şekilde bir kesinlik sağlamasında yarar bulunmaktadır. Aksi takdirde oluşacak belirsizlik, düzenlemenin amacına ulaşmasının önüne önemli bir engel olarak dikilecektir.

Bakanlar Kurulu Kararıyla giderilen belirsizlikler, getirilen ek fırsatlar
KVK Md. 10/1- (ı) Resmi Gazete’de yayımlandığında birkaç hususta belirsizlik olduğu dikkatimizi çekmişti:

  • Getirilen düzenleme şirket düzeyindeki vergileme ile sınırlı tutulmuş, şirkette sağlanan avantajın kâr payı olarak gerçek kişi girişimciye aktarılması durumunda gelir vergisine tabi tutulması hususunda herhangi bir değişikliğe gidilmemişti.
  • Yeni düzenlemenin Resmi Gazete’de yayımlandığı 9.3.2015 tarihinden yürürlüğe girdiği 1.7.2015 tarihine kadar şirketler sermayelerini azaltıp, yürürlük tarihinden sonra nakit sermaye artırımı yaparlarsa yeni düzenlemenin avantajlarından yararlanıp yararlanmayacakları belirsizlik arzetmekteydi.
  • Bir şirkette nakit sermaye artışına gidip daha sonra bu şirketin iştiraki, bağlı ortağı durumundaki şirketlerde de sermaye artışına giderek aynı sermayenin zincirleme artış yoluyla grup şirketlerinin birbirlerine aktarması halinde her şirketin başlangıçtaki tek bir nakdi artıştan hareketle katlamalı avantajı kullanmaları konusu da belirsizdi.

Resmi Gazete’de yayımlanan 26.6.2015 tarihli 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yukarıdaki belirttiğimiz konulardan son ikisinde ve diğer hususlarda yetki kullanılarak bazı düzenlemeler yapıldığı görülüyor. Buna göre;

  • Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirim oranı %0,
  • 9.3.2015 tarihinden 1.7.2015 tarihine kadar olan dönemde, sermaye azaltımına gidilmiş olması halinde, azaltılan sermaye tutarına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirim oranı %0,
  • Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı %0,
  • Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı%0,
  • Arsa ve arazi yatırımı yapan sermaye şirketlerinde arsa ve arazi yatırımına tekabül eden tutarla sınırlı olmak üzere indirim oranı %0,

uygulanacaktır.

Bakanlar Kurulu Kararıyla %50 olarak belirlenen indirim oranına ek olarak;

a) Payları borsada işlem gören halka açık sermaye şirketlerinden, indirimden yararlanılan yılın son günü itibarıyla, Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. nezdinde borsada işlem görebilir nitelikte pay olarak izlenen payların nominal tutarının ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermayeye oranı;

1) %50 ve daha az olanlar için 25 puan,
2) %50'nin üzerinde olanlar için 50 puan,

b) Nakdi olarak artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında ve/veya bu tesislerin inşasına tahsis edilen arsa ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda, yatırım teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutarı ile sınırlı olmak üzere 25 puan,
indirim imkanı getirilmiştir.

Ayrıca finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüslerinin indirimden yararlanamayacakları hükmolunmuş durumdadır.

Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da ortaklar veya KVK’nın 12. maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları indirim hesaplamasında dikkate alınmayacağı hususu BKK’nda belirtilmiştir.

Sonuç
Özetle yeni düzenleme şirketlerin finansmanı bakımından önemli bir adımdır. Girişimcileri kısmen de olsa öz kaynaklardan hareketle sermaye artırımı yoluyla finansmana yönlendirecektir.

Yorumlarınızı Bize Yazınız

Soru Sor